Bir dil bir insan, iki dil iki insan !
Çocuklarımız bizlerin birer çiçeği ise, anadilimiz Türkçe de
onların öz suyudur.
Son
yıllarda Türkçe derslerine gösterilen ilgide
büyük bir azalma gözlenmektedir.
Bunun
nedenleri araştırıldığında halkımızın bu konuyu çok derinlemesine incelemediği
ve bunun önemine gereken değeri veremediği ortaya çıkmaktadır.
Dil
ve dersleri konusunda bundan sonra çok
daha ciddi biçimde düşünmeliyiz. !
Son
yılların istatistikleri çok karamsar bir tablo sergilemektedir.
Buna
göre önümüzdeki yıllarda okullarda okutulan Türkçe dersleri hemen hemen
kalmayacaktır.
Çocuğumuza
anadilimizi öğretebilmek ancak bir hayal
olacaktır belki de !
Bu
ise hiç de iyi bir gelişme değildir.
Sonucu
belirleyen ve anadilimiz Türkçe‘nin geleceğine yön verecek olanlar yalnızca biz
anne ve babalarız.
Görevin
aslı ve en önemli bölümü bizlere, Türklere düşmektedir.
Bu
görevimizi de hem kendimiz adına hem de çocuklarımızın ve halkımızın genel
çıkarları adına yerine getirmeliyiz.
Bir
dil ve en önemlisi anadili ancak ve ancak okullarda çağdaş yöntemlerle sözlü ve
yazılı olarak öğretildiğinde kalıcı olur.
Evlerde,
yalnızca konuşmaya dayanan, arada bir kullanılan Türkçe çok yetersiz
kalacaktır.
Bir
insanın kendi anadilini öğrenmesi onun hem en doğal hakkı, hem de görevidir.
İnsan
kendi anadilinde ne kadar güçlü ise diğer dilleri öğrenmede de o denli güçlü
olur.
Bizler
çocuklarımızın derslerde başarılı olmasını istiyoruz.
Kendi
anadillerinde çok güçlü olabilmelerini sağlamalıyız.
Kişiliklerinin
gelişmesini ve bu sağlam zemin üzerinde onların tüm derslerde başarıya
ulaşabilmelerine giden yolu açabilmeliyiz.
Böylelikle
çocukların okullardaki başarıları artar.
Kendi
anne ve babalarıyla, kardeşleriyle kendi anadillerinde anlaşabilen çocuklarla o
aile daha mutlu olur ve sorunlar çok daha kolay çözülür.
Çocuğun
kendi kültürüne ve ailesine bağlılığı Türkçe öğrenmekle daha da artar.
Türkçe
öğrenmekle de Türkçe’nin o çok geniş ve zengin dünyasını, yazılı edebiyatını ve
sanatını, tarihini tanıma olanağı bulur.
Böylelikle
de hem kendine güvenir; hem de çok güçlü bir dilin bir üyesi olmanın huzurunu
ve gücünü kendisinde duyar.
Türkçe
çocuğunuzun görüş ufkunu genişletir.
Son
yıllarda doktor, avukat, eczacı... gibi işverenler özellikle Türk gençlerini de
işe alıyorlar ve onlardan Türklerle Türkçe konuşup kendi işlerini daha kolay
yürütebilmelerini bekliyorlar.
Bu da
ancak Türkçe’si iyi olan, onu sözlü ve yazılı çok iyi kullanabilen gençler için
daha bir öncelik olmaktadır.
Türklerin
açtığı işletmelerde artış gözlenmektedir.
Buralarda
çalışacak hem anadili, hem de Almanca’sı çok güçlü gençler aranmaktadır.
Buna
bir de Avrupa Topluluğu çerçevesinde
Almanya ve Türkiye arasında yapılacak olan ticaret, turizm, taşımacılık...
dallarında gelişecek işleri eklemeliyiz.
Bu
işleri de neden bizim çocuklarımız yapmasın?
Bunun
için de tabii Türkçe ve Almanca belki de iyi bir İngilizce... gerekli olacak.
Çocuklarımız
ileride Türkiye’ ye döndüklerinde ya da Türkiye’ de iş yapmak istediklerinde
ise Türkçe yine en önemli konu olacaktır.
Tatillerde
bir yabancı turist havasında Almanca ya da kırık-dökük Türkçe yerine düzgün
Türkçe ‘si olan kuşaklar ancak bugünkü anne ve babaların bilinçli
davranışlarıyla olacaktır.
Almanya
gibi gelişmiş bir ülkede çocuklarımızın kendi anadilleri Türkçe’yi en iyi
biçimde öğrenmeleri ancak bizlerin isteği ile gerçekleşecek çok büyük bir şanstır.
Bu
şansı çok iyi kullanmalıyız.
Çocuklarımızın
Anadili Türkçe dersine katılmalarını sağlayalım, ortaya çıkacak sorunlarla
birlikte mücadele edelim .
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI , 09.07.1999.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: