12 Haziran 2020 Cuma

KÜLTÜR


KÜLTÜR
·        Her bir toplum için, her bir topluluk için, her bir insan grubu için önemlidir.
·        Yılların biriktirdiği her türlü gelenek, inanç, adetler, töreler, müzik, sanat, yemek, giyim, masallar, ninniler... her şey.... KÜLTÜR'ün içinde düşünülmelidir.
·        Toplulukları ve bireyleri belirleyen, yönlendiren, etkileyen, güçlü ya da zayıf kılan, yaşama bakışını belirleyen tüm özellikler kültürün içinde sayılabilir.
·        Her bir bireyin de yine kendi başına oluşturduğu ek değerler, eğitim, yönlendiği özel alanlar, yaşama bakış biçimi, duruşu da yine o kişinin karakteristik bir kültürel yapısını gösterir.
·        Yani yüklendiğimiz toplumsal, ailesel, çevresel her bir mirasın yanı sıra kendi tek başımıza yaşamımızda yüklediğimiz donanımlar da bireyin kültürüdür.
·        Bunlar benim düşündüklerim, tanımlamalarım.
·        Tabii ki konunun asıl uzmanları kendilerince tanımlamalar yapacaklardır.
·        KÜLTÜR'ün iyisi kötüsü olmaz, diye bir kanı vardır.
·        Kimseyi küçük görmek olmaz, ya da üstün göstermek olmaz, diye düşünülür.
·        "Politika" kültürü kullanır mı?
·        Evet, kendi çıkarları için hedef aldığı kitleyi elde edebilmek için onların kültürünü hedefine alarak "kullanır".
·        Politika derken bunu emperyalizm, global güçler... olarak da anlamak mümkündür.
·        Onu karıştırır, değiştirir, bazı parçalarını yok eder, eklemeler yapar.
·        Kendi istediği biçime sokar.
·        Bunu anlayamazsınız bile...
·        Günün birinde bir de bakarsınız ki, sizin bildiğiniz kültürünüz değişmiştir.
·        Bambaşka bir renk almıştır.
·        Tabii ki artık değişen sadece o kültür değil, o topluluk da, birey de değişmiştir.
·        Bu nedenledir ki, yeni ve yabancı şeylere kapı açılırken çok dikkatli olmak gerekir.
·        Nedir, ne getirir, ne götürür?
·        Yararı olacak mıdır, yoksa var olan değerlerimize olumsuz etkilerde bulunacak mıdır?
·        Bunlara karşı dik durmak da oldukca zordur.
·        Medya artık etkin olmuştur, onlardan tarafadır.
·        Yeni oluşumlar yeni NORM'lar getirmiştir.
·        Kabul görmektedir.
·        Birey artık oldukca güçsüzdür ve de aslında hiç farkında bile değildir.
·        Belki de daha sevinçli ve mutludur.
·        Yenilikleri takip ettiğini, “modernleştiğini” zannetmeğe başlamıştır.
·        Hele bir de “devlet” ve kurumları yeterli önlemi alamıyorsa...
·        Her bir yeri sararlar, her bir boşluğu doldururlar.
·        Ancak acısı yıllar sonra ortaya çıkar ve de belki de farkına vararlar çok az sayıdadırlar...
   
   Saygılarımla ...
   Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 31.10.2018, M.



Kültür, Sanat ve Kent

Kültür, Sanat ve Kent
·        Bir kentin soluduğu havayı oluşturmak hem yöneticiler, hem de o kentin yurttaş düzeyi ile de ilişkilidir.
·        Öte yandan bir de o kentin bir vizyonu olmalıdır.
·        Neler ile ileriye gidileceğini düşünmelidir.
·        Bir kentin bir profili, bir görünüşü, bir rengi olmalıdır.
·        Bazı kentler toplumsal (sosyal) yaşama daha da çok önem verebilir.
·        Kentin sanatsal etkinliklerle gündeme gelmesini ister ve de bu amaçla düzenlemelere girişir.
·        Sanat ve kültür adına yapılabilecek birçok etkenlik ve bunların modelleri de vardır.
·        Bu etkinliklerden kimler, hangi kitle yararlanmaktadır?
·        Katılımın çapı nedir?
·        Kalite düzeyi nasıldır?
·        Bu tür sorular ve ölçümler hep yapılmalıdır.
·        Bunlar düşüncelerin açımı için de kesinlikle gereklidir.
·        Bir kentte gerek yönetimsel yaşama ya da toplumsal yaşama, olaylara kaç kişi ve ne düzeyde bir ilgi göstermektedir?
·        Kaç kişi bireysel düşüncelerini, görüşlerini açıkca belirtebilmektedir?
·        Örneğin, kentin yaşamında sanat ve kültür adına neler yapılmalıdır, neler yapabiliriz diye düşünmek gerekir.
·        Ne gibi olanaklar vardır?
·        Halk kitlesine, kent yaşamına neler sunabiliriz?
·        Müzik ile ilgili neler yapılabilir?
·        Klasik müzik etkinlikleri nasıl kabul görür? Bir halk müziği çalışması ne denli yararlı olur?
·        Buna benzer soruları yöneltebiliriz.
·        Tüm halkı kapsaması planlanan geniş çaplı konserler ve eğlenceler düzenleyen belediyeler de vardır.
·        Bu tür etkinlikler kültür-sanat olarak değerlendirilir ve o kente bir canlılık getirir.
·        Dünyanın bazı kentleri düzenledikleri festivaller ile, kültür, sanat etkinlikleri ile anılır.
·        Bu tür çalışmaların arkasında o kentin yurttaşları olabileceği gibi o kentin yerel yönetimleri vardır. Çok titiz hazırlıklar ve harcanan emekler vardır. 
·        Kendilerini ispatlayan bu tür etkinlikler belli aralıklarla hep düzenlenir.
·        Önce bu tür bir düşünme ve inceleme yapmak daha sağlıklı olur sanıyorum.
·        Bir belediye kendi kentinin ana sorunlarını belediyeyi bağlayan yasalar çerçevesinde çözümlemesi gerekir.
·        Kentin temel sorunlarının her bir yurttaşı ve her bir sokağı ilgilendirecek biçimde en iyi yöntemlerle çözümlenmesi gerekir.
·        Bazı işler ise gerçekten de acil ve hemen bir çözüm ister.
·        Elindeki bütçesine göre görevlerini yerine getirmeğe çalışan bir belediye yönetimi her şeyden önce bir sorumluluk ve görev anlayış ile çalışmalıdır.
·        Tüm ana görevler yerine getirilir, sorunlar çözümlenir, belli işler belli bir program çerçevesinde yürütülür.
·        Kültür ve sanat etkenliklerini düzenli olarak kendi bünyesinde oluşturduğu kadrolar ile gerçekleştirmek isteyen belediyeler de vardır.
·        Bu tür çalışmalar genelde beğeni kazanır ve hep talep edilir.
·        O kentin adı bu tür programlarla anılır.
·        Bir kökten değişiklik yapılacak olduğunda, örneğin, o kadrolu olan orkestra gibi kuruluşları birden sonlandırmak istediğinde ise belediye yönetimi doğal olarak bir tepki ile karşılaşır.
·        Neden ve hangi inandırıcı gerekçelerle bir sanat oluşumuna son verileceğinin açıklanması karar vericiliğin süreci ile açıklanmalıdır.
·        Çağdaş ve şeffaf belediyecilik modelini, eğer, kendinize seçiyor iseniz o kentin beklentilerine, yurttaşlara doğru ve inandırıcı yanıtlar verilmelidir.
·        "Benim zamanımda bunları ben böyle yapmak istiyorum" diyebilen bir belediyecilik anlayışı da kendine özgü bir seçimdir doğal olarak.!
·        Yurttaşlar da her yönüyle sorular yönetebilirler, görüşlerini bildirebilirler.
·        Kent yönetimi gerçekten çok zor ve çok yönlü bir bütünselliğe sahiptir.
·        Her bir karar her zaman hemen birilerine sorulacak, diye bir koşul da yoktur.
·        Asıl olan o kentin ana çizgisini, yaşanılabilir olmasını, temiz ve sağlıklı bir toplumun oluşmasına sağlanılan katkılardır.
·        Bir belediyenin kendi bünyesinde bir orkestra kurması görevi midir?
·        Ya da belediyenin bir orkestrayı kadrolu olarak kendisine bağlaması modeli doğru mudur ve bu da gerekli midir?
·        Örneğin bir kent orkestrası kurulacak ise onun ön hazırlıkları ve kuruluş modeli, devamlılığı çok dikkatlice yapılmalıdır.
·        Örneğin belediyenin bir orkestra çalışması olacak ise, kadrosu, iş ilişkileri (antlaşma) ve çalışma koşulları ile birlikte vereceği hizmet doğru bir şekilde planlanmalı ve hazırlanmalıdır.
·        Diyelim ki bir klasik müzik çalışmasının programı önceden belli olmalı ve yayınlanmalıdır.
·        Konserin yeri ve tüm hizmet yükümlülüğü eğer belediye tarafından karşılanıyor ise, o konsere katılacak olan izleyicilerin de kendi üstlerine düşen bir "ödenebilir ücrete" hazır olması gerekmez mi?
·        Katkı payına razı olan bir konser izleyicisi olmak kötü bir durum değildir.
·        Bir destek ve bir taraf olma belirtisidir.
·        Koroların kurulması ve bunların belediye tarafından finanse edilmesi belediyenin görevleri arasında mıdır?
·        Halka açık geniş katılımlı ve bedava konserler, eğlence programları ise yeniden gözden geçirilmeli ve üzerinde düşünülmelidir.
·        Çağdaş yaşamın getirmesi gereken önlemler alınmış mıdır?
·        O etkinliğin düzeyi ve kalitesi o kente ne gibi bir gelişim katacaktır?
·        Kültür ve sanat adına yapılacak olan tüm etkenliklerin çok iyi seçilmiş ve alt yapısının çok iyi olması gerekir.
·        Yoksa "zaten ne yapsak halk kabul eder ve beğenir!" diye bir eğilim, bir düşünce egemen ise çok fazla konuşmağa ve inceleme değmez.
·        Benim kısaca ilk aklıma gelenler bunlardır.
·        Kentsel yaşamı en iyi biçimde oluşturmak ve kentlilik kültürünü geliştirmek o toplumu uygarlaştırmada bir basamaktır.
·        Adil bir yönetim ve çağdaş bir belediyecilik için var olmalıyız.
·        Bir "yurttaş" olarak bizim istememiz gereken ise ilk olarak "sağlıklı ve yaşanılabilir bir kente" erişmemiz, "temiz bir toplumda yer alabilmemiz" olmalıdır.
    
    Saygılarımla...
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 06.07.2019, K.





Makam Ziyaretleri

Makam Ziyaretleri
§         Türkiye'nin toplumsal bir geleneği var ki üzerinde düşünmek yararlı olur.
§         Devlet dairelerinin belediyenin üst makamlarında görevliler vardır.
§         Bu kişiler aslında yönetici olan kendilerine belli güçler verilmiş kişilerdir.
§         Bir makama yeni birisi geldiğinde bir trafik başlar hemen.
§         Önde geldiği düşünülen kuruluşlar, dernekler yeni görevli kişiye makamında bir ziyaret yapma isteğinde bulunurlar.
§         Şimdi durup bir düşünelim ve soralım:
§         Nezaket olsun, saygı ve sevgi gösterelim... gibi gerekçeler gösterilerek yurttaşların resmi görev yüklenmiş kişileri makamlarında ziyaret etmeleri sizce nasıl bir davranıştır?
§        Durduk yerde, hiç bir programa dayanmadan, elde somut bir çalışma ilişkisi olmadan, resmi bir başvuruya da dayanmadan bazı derneklerin, kuruluşların ya da bir grup kişinin bir resmi kurumu, bir resmi daireyi örneğin bir belediye başkanını, kaymakamı ziyaret etmesi ve sohbet edebilmeleri çok yaygın bir "görenek" bir "uygulama" haline gelmiş.
§        Bu adetler ne zamandan bu yana böyle yayıldı, yaygınlaştı bilmiyorum.
§        Bunun hoş ve doğru bir uygulama olmadığını düşünüyorum
§        O daireyi şu an yöneten kişi o kurumu, o makamı temsil etmektedir ve görevi yasaların “kendisine yüklediği” görevleri yapmaktır.
§        Genelde de zaten “ancak” kendi görevlerine zaman ayırabilmektedirler.
§        Bu görevli kişileri “sohbet toplantıları”, “nezaket ziyaretleri” ile "zor" durumda bıraktıklarını göremiyorlar mı?
§        O ziyarette bulunmak isteyenlerin ancak o daireden bir istemi olacaksa bunu da yazılı olarak yaparlar ve de konu ile ilgili bir memur, bir görevli zaten vardır o da size başvurunuzun gerekenini yapar.
§        Türk toplumunda son yıllarda yaygınlaşan bu "ziyaret adeti”ni yararsız ve hatta bir “zaman çalma” olarak yorumluyorum.
§        Bu tür yaklaşımlardan artık vaz geçilmeli, daha uygar ve kültürel düzeyi yüksek uygulamalara, alışkanlıklara yönelmeliyiz.
§        Çağdaş bir devlet yönetimi ya da yerel yönetimler yani “kamu” halka hizmet götürmek ve devlete düşen görevleri yerine getirmek içindir.
§        Her bir kuruş, her bir dakika kamunun elinden en iyi değerlendirilmiş olarak tüketilmelidir.
§        Her bir yönetici ve her bir görevli bu bilinç ile çalışmalıdır.
§        Daire amirleri ve yöneticiler böylesine yanlış ve haksız uygulamalara izin vermemelidir.
§        Bu anlamda gereksiz ziyaret isteklerini de açıkca yorumlayıp, kabul etmemelidirler.
§        Çağdaş ve uygar bir toplumun ölçülerini kabul edip uygulamaya sokabilmeliyiz.
§        Devletin güçlü olabilmesi, sosyal ve ekonomik kalkınmanın da bir ön koşulu bu olabilir.
§        Bu tür geleneklere bir toplumsal açıdan bakabiliriz bir de görevlendirilmiş kişinin içine gireceği durumunu düşünerek bakmalıyız.
§        Batı toplumlarında bu tür ziyaretlerin çok daha ender ve sınırlı olduğunu düşünüyorum.
Saygılarımla,

   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 22.03.2018, M.





Seçim Kendi Elindedir

Seçim Kendi Elindedir.
Ø     Başkalarından çok şeyler bekleme...
Ø     Ne yaparsan yap, kendin için yap.
Ø     Ne yapıyor isen, nasıl ve neyi düşünüyor isen "O" sensin.
Ø     Öl, biç, düşün, tart ve uygula.
Ø     Düşünmeden, rast gele, savruk ve düzensiz bir kişilik yaratmak seni hem yorar, hem de yıpratır. Yanlış bir "yatırım" yapmış olursun.
Ø     Bu nedenle her şeyden önce "kendini" incelemeli, tanımalı eğitmeli, ve geliştirmelisin.
Ø     Bir düşünelim bakalım, bu nasıl olur?
Ø     Kendinden hoşnut musun?
Ø     Hangi davranışlarından hoşnut değilsin?
Ø     Hangi alışkanlıkların pek de hoşuna gitmiyor?
Ø     Zamanın, paran, gücün, emeklerin, yaşamın "nerelere" harcanıyor?
Ø     Neleri, nasıl seçmişsin, nelere değer vermişsin, nelere emek harcamışsın?
Ø     Düne değin pek de üzerinde durmadı isen de artık bugün hiç olmazsa bir de "kendine" bak!
Ø     Kendini en iyi bir biçimde yetiştirmelisin.
Ø     Davranışların, görünüşün, dilin ölçülü ve nazik olmalıdır.
Ø     Günlük yaşamın, sosyal çevren, evin, hobilerin .... hep iyi "seçilmiş" ve üzerinde "emek" harcanmış olmalıdır.
Ø     İnan, böylesine denemelerinle sen "kârlı" çıkacaksın.
Ø     Değişmek, değiştirmek, yaşamını daha kaliteli yapabilmek senin "kendi" elinde....

    Saygılarımla...
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 14.06.2019, K.

TİRE'nin Fotoğrafcıları


__ TİRE'nin Fotoğrafcıları __
·        Eski zamanlarda TİRE fotoğrafcıları vardı, her diğer kentte olduğu gibi.
·        O fotoğrafcıları herkes tanırdı, bilirdi.
·        Onlar saygın ve önemli kişiler idiler.
·        Hem de vaz geçilmez olan...
·        Önemli günlerde, resmi işlerde gerektiğinde fotoğraflar çekilirdi.
·        Fotoğraflar aile olurdu, o fotoğraflar ailenin tarihi olurdu.
·        Elden ele, kuşaktan kuşağa geçerdi o fotoğraflar....
·        Bir dönem evlerin duvarlarının en önemli süsleri idiler.
·        Zamanın tanınmış TİRE fotoğrafcıları rahmetli oldular.
·        Allah rahmet eylesin.
·        Onların çocukları babalarının fotoğraf arşivlerini açabilseler, kendilerine internet sayfası yapıp o değerli fotoğrafları insanlara sunabilseler....
·        Ne kadar güzel olur...
·        Böylelikle hem babaları, hem de kendileri her zaman ve her yerde anılırlar.
·        Benim kendi çocukluğumdan ilk aklıma gelenler:
·        TİRE’nin eski fotoğrafcıları:
- Foto Cafer: Cafer Sümer, Aydın Sümer
- Foto IŞIK: Salih Topuz
- Foto Melek: Hüseyin Ersümer,
Yenilerden benim tesbit edebildiğim:
- FOTO FIRAT
- FOTO TAHSİN (Tahsin Göçmenler)
- STÜDYO ALYANS
·        Değerli Aydın Sümer babasından sonra bu işe devam ediyordu.
·        Belki bu yazımı okuyup da ilgi ve bilgi sahibi olanlar zamanında çekilmiş TİRE'nin eski kent fotoğraflarını, TİRE insanlarının, toplumunun fotoğraflarını "gün yüzüne" çıkarırlar.
·        Bu sunumda en çok ağırlıkla vurgulamak istediğim şudur:
    - O zamanların fotoğrafları gün ışığına çıkarılmalıdır.
    - Yeniden bir biçimde yayınlanmalıdır.
·        Kendi çektikleri fotoğrafları içeren "konulu" bir "kitap-albüm" hazırlanılabilir.
·        Ya da bir internet sitesi kurarak, eski fotoğrafları yayınlayabilirler.
·        Her şeyden önce zaten fotoğrafcı ailelerin bu fikri ele alıp, geliştirmeleri ve sahip olabilmelidir.
·        Fotoğrafcıların ellerindeki arşivler bir toplumun "zenginliği"dir ayni zamanda.
·        Tarihe ışık tutacak görsel belgelerdir.
·        Bu nedenle de onların "arşiv"leri yeniden hayata dönmeli ve topluma kazandırılmalıdır.
·        İlk akla gelen de o arşivlerin mirascılarının bu değerlere sahip çıkarak bir değerlendirmeye girebilmesi olabilir.
·        Belediye kültür kurumları bu işi yapabilir mi bilemiyorum...
·        Ben eski fotoğrafcı ailelerinin arşivlerini ellerinde bulunduran aile ve kişilere bir seslenme yapmak istedim.
·        Onlar kendi ailelerinin adını taşıyan bir yayınlama girişiminde bulunabilirler.
·        Bu onların bir hakkıdır ve de Tire halkına bir gönül borcudur.
·        İnancım şudur:
- Aile bireyleri zamanla çok daha iyi anlayacaklar ve bu ödevi yerine getireceklerdir.
·        Ben zamanın üç fotoğrafcısını da tanıdım.
·        Ne yazık ki şu an sadece bir fikir, öneri geliştirebiliyorum.
·        "Fotoğraf albümü adı"ile yayımlanan kitaplar çıkarabilirler.
·        Hem sosyal kültüre hem de fotoğraf sanatına katkılarda bulunabilirler.
·        ARŞİV çok önemli bir konu ve de çok yorucu bir işdir.
·        Ama, iyi bir arşiv çok değerli olup geçmişten geleceğe bir köprüdür.
·        Bence özenli bir çalışma ve seçim ile kitap (albüm) olarak hazırlanılabilirse daha kalıcı olur, hem sanatsal hem de kültürel değeri birlikte taşır.

En iyi dileklerimle, selamlarımla...
Gönen ÇIBIKCI, 2020.06.06, MŞ.