24 Aralık 2024 Salı

Fatih Sultan Mehmet

 Fatih Sultan Mehmet'in Özellikleri

Fatih Sultan Mehmet, sadece İstanbul'u fethetmesiyle değil, aynı zamanda sahip olduğu çok yönlü özellikleriyle de tarihe adını altın harflerle yazdırmış bir liderdir.

Devrinin en büyük âlimlerinden eğitim almış, yedi yabancı dil bilen zeki ve eğitimli bir liderdi.

Bu sayede farklı kültürleri anlar, stratejilerini daha iyi değerlendirirdi.

İstanbul'un fethi gibi zorlu bir görevi başarmak için yenilikçi askeri taktikler geliştirmiş, topçuluk alanında önemli gelişmelere öncülük etmiştir.

Sadece fetihle yetinmeyip, fethettiği toprakları geliştirmek için önemli adımlar atmıştır. İstanbul'u yeniden inşa ettirerek bir kültür ve ticaret merkezi haline getirmiştir.

Vizyoner bir düşünürdü.

Sanata ve bilime önem vermiştir.

Alim, şair ve sanatçıları himaye etmiş, Topkapı Sarayı Kütüphanesi gibi önemli kültürel miraslar bırakmıştır.

Adaletli ve merhametli bir yönetici idi.

Farklı din ve milletlerden insanlara hoşgörülü davranmış, fethettiği şehirlerde yaşayan halkın güvenliğini sağlamıştır.

Kararlı ve iradeli bir kişilik idi.

Hedeflerine ulaşmak için büyük zorluklarla karşılaşmasına rağmen asla pes etmemiş, kararlı bir şekilde ilerlemiştir.

Fatih Sultan Mehmet sadece bir fatihten öte, "bilge" bir lider, başarılı bir devlet adamı ve kültürün gelişimine katkı sağlayan bir şahsiyettir.

Osmanlı Devleti onun bu özellikleri sayesinde dünya tarihinde önemli bir yer edinmiştir.

.   Fatih Sultan Mehmet'in Devlet Yönetimi Anlayışı

Fatih Sultan Mehmet, sadece askeri başarılarıyla değil, aynı zamanda devleti yönetmedeki dehasıyla da tanınan bir liderdi.

Osmanlı Devleti'ni modern bir imparatorluk haline getiren reformlara imza atmış, güçlü bir merkezi yönetim anlayışını benimsemiştir.

Fatih Sultan Mehmet, güçlü bir merkezi yönetim anlayışı, kanun üstünlüğü, bürokrasi, askeri güç, ekonomi, din ve kültür, eğitim gibi alanlarda yaptığı reformlarla Osmanlı Devleti'ni modern bir imparatorluk haline getirmiştir.

Onun devlet yönetimi anlayışı, Osmanlı Devleti'nin uzun yıllar boyunca güçlü ve etkili bir devlet olarak varlığını sürdürmesini sağlamıştır.

Fatih, devletin bütünlüğünü sağlamak ve güçlü bir merkezi otorite oluşturmak için merkeziyetçi bir yönetim anlayışını benimsemiştir.

Padişahın yetkilerini genişleterek, tüm devlet işlerinin padişahın kontrolünde olmasını sağlamıştır.

Fatih hukukun üstünlüğüne inanmıştır.

Fatih döneminde Osmanlı hukuku önemli ölçüde gelişmiştir.

Kanunların uygulanması konusunda titiz davranmış, adaleti sağlamaya önem vermiştir.

Kanunların herkes için eşit olduğunu ve kimsenin kanunların üzerinde olmadığını savunmuştur.

Devlet işlerinin daha düzenli ve etkin bir şekilde yürütülmesi için bürokrasiyi güçlendirmiştir.

Yeni devlet kurumları oluşturmuş, mevcut kurumları yeniden yapılandırmıştır.

Fatih, "güçlü" bir orduya sahip olmanın devletin "bekası" için şart olduğunu düşünmüştür.

Yeniçeri ocağını güçlendirmiş, "topçuluk" alanında önemli gelişmeler kaydetmiştir.

Devletin ekonomik gücünü artırmak için ticaretin gelişmesine önem vermiştir.

İstanbul'u bir ticaret merkezi haline getirerek, devletin gelirlerini artırmıştır.

Eğitimin öneminin farkında olan Fatih, medreselerin yanı sıra çeşitli okulların açılmasını sağlamıştır.

Böylece devlete "yetişmiş insan" gücü kazandırmayı amaçlamıştır.

Fatih, farklı din ve kültürlere mensup insanların bir arada yaşadığı bir imparatorluk vizyonuna sahipti.

Farklı dinlere "hoşgörülü" davranmış, "bilim ve sanatı" desteklemiştir.

Fatih'in uyguladığı politikalar sayesinde Osmanlı Devleti, bölgenin en güçlü devletlerinden biri haline gelmiştir.

İstanbul'u fethettikten sonra şehri yeniden inşa ettirmiş, bir kültür ve ticaret merkezi haline getirmiştir.

Fatih'in kültür ve sanata verdiği destek sayesinde Osmanlı medeniyeti önemli bir medeniyet haline gelmiştir.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.12.24, MŞ.

.       (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)

YASA DIŞI İŞLER

 Yasa Dışı İşler   .

.  Türkiye'de Çeteleşme, Mafyalaşma ve Vergi Kaçakçılığı:

Türkiye, ekonomik, sosyal ve siyasi dönüşümlerle dolu bir süreçten geçerken, yasa dışı işler, mafyalaşma ve vergi kaçakçılığı gibi olumsuz durumlarla da karşı karşıya kalmıştır.

Bu durumun hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ciddi etkileri bulunmaktadır.

Türkiye'de yasa dışı işler, mafyalaşma ve vergi kaçakçılığıyla mücadele etmek için uzun vadeli ve kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir.

Bu sorunların çözümü, sadece devlet değil, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası ve bireylerin de ortak çabalarıyla mümkündür.

.  Nedenleri

Gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk ve işsizlik gibi sorunlar, bireyleri daha kolay yoldan para kazanma arayışına itebilir.

Kamu kurumlarındaki yolsuzluk, rüşvet ve çıkar çatışmaları, yasa dışı işlerin yaygınlaşmasına neden olabilir.

Küreselleşmeyle birlikte uyuşturucu trafiği, insan kaçakçılığı gibi uluslararası suçların Türkiye üzerinden geçirilmesi kolaylaşmıştır.

Zayıf hukuk sistemi, adaletin yavaş işlemesi, cezasız kalma korkusunun azalması ve yargıya güvenin sarsılması, suç işleme eğilimini artırır.

Siyasi belirsizlikler, ekonomik krizler ve sosyal karışıklıklar, suç örgütlerinin güçlenmesine zemin hazırlar.

Aile yapısındaki değişimler, eğitim düzeyinin düşüklüğü, değer yargılarındaki kaymalar, toplumsal çöküş… gibi kültürel ve sosyal etkenler suç oranlarını etkiler.

.  Etkileri

Ekonomiye, ulusal gelire çok büyük zararları olmaktadır.

Vergi kaçakçılığı, devletin gelir kaybına yol açar ve yatırımları azaltır.

Yasa dışı işler, resmi ekonomiyi daraltır ve istihdamı olumsuz etkiler.

Toplumsal güven azalır.

Devlet ve kamu görevini yapamaz duruma düşer.

Suç oranlarının artması, insanların birbirine olan güvenini sarsar ve toplumsal huzursuzluklara neden olur.

Suç örgütlerinin siyasi hayata müdahale etmeleri, demokratik süreçleri zayıflatır ve siyasi istikrarsızlığı artırır.

Yasa dışı işlerin yaygınlaşması, adalet sisteminin işleyişini olumsuz etkiler ve hukukun üstünlüğünü zayıflatır.

Suç, şiddet ve yolsuzluk gibi olumsuz davranışlar, toplumun ahlaki değerlerini zedeler, toplumsal ve bireysel çöküşü hızlandırır.

Yurttaşların yasalara uymasını ve adalet anlayışını olumsuz etkiler.

Türkiye dünya üzerindeki devletler içinde artan bir suça yöneliklik ve mafyalaşma göstermektedir ki bu son derece tehlikelidir.

.   Ne gibi çözüm yolları bulunabilir?

Ekonomik eşitsizliğin azaltılması için girişimlerde bulunulmalıdır.

Daha adil bir gelir dağılımı için ekonomik politikaların gözden geçirilmesi ve sosyal devlet anlayışının güçlendirilmesi gerekmektedir.

Hukuk sisteminin güçlendirilmesi ve hukuk devletinin her türlü ilke ve kurumlarıyla işlemesi gerekir.

Adaletin hızlı ve etkin bir şekilde işlemesi için yargı reformları yapılması ve yargıya güvenin artırılması gerekmektedir.

Siyasi istikrarın sağlanması, yatırımları teşvik eder ve suç örgütlerinin güçlenmesini engeller.

Uyuşturucu trafiği, insan kaçakçılığı gibi uluslararası suçlarla mücadele için diğer ülkelerle işbirliği yapılmalıdır.

Kamu kurumlarında şeffaflığı artırmak ve "yolsuzlukla" mücadele etmek için etkin mekanizmalar oluşturulmalıdır.

Eğitim sisteminin çağdaş koşullarla güçlendirilmesi ve gençlere yönelik bilgilendirme ve kültürel etkinliklerin artırılması, suç oranlarını düşürmeye yardımcı olacaktır.

Suç örgütü ile bağlantısı olanların ülkeye girişi ve yerleşmesi engellenmelidir.

.    Ek olarak şunlar üzerinde düşünmeliyiz:

Mafya örgütlerinin Türkiye ekonomisine etkileri nelerdir?

Vergi kaçakçılığının önlenmesi için hangi yasal düzenlemeler yapıldı?

Belirli bir suç türünün Türkiye'deki yaygınlık nedenleri nelerdir?

Sivil toplum kuruluşlarının, siyasi partilerin bu konudaki çalışmalar nelerdir?

Daha ayrıntılı ve güncel bilgiler için çok derinlemesine araştırmalar yapabiliriz.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.12.24, MŞ.

.         (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)

MİLLİYETÇİLİK NEDİR

MİLLİYETÇİLİK NEDİR, ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

.  Ulusçuluk, belirli bir ulusa ait olma bilinci ve bu ulusa duyulan aidiyet duygusu üzerine kurulu bir ideolojidir.

.  Bu ideoloji, genellikle bir ulusun tarihini, kültürünü, dilini ve coğrafi sınırlarını birleştiren ve bu milletin diğer milletlerden farklı ve üstün olduğunu savunan bir bakış açısı sunar.

A - Milliyetçiliğin Temel Özellikleri

1-Millet Bilinci:

Milliyetçiliğin merkezinde, bir ulusa ait olma bilinci yer alır.

Bu bilince göre, belirli bir dil, kültür, tarih ve coğrafi sınırlar içinde yaşayan insanlar, ortak bir kimliğe sahip bir millet oluşturur.

2-Milletin Üstünlüğü:

Birçok milliyetçi ideoloji, kendi milletini diğer milletlerden üstün görür.

Bu üstünlük, tarihsel başarılar, kültürel zenginlikler veya ırksal özellikler gibi çeşitli faktörlere dayandırılabilir.

3-Milli Birlik ve Beraberlik:

Ulusçuluk, bir milletin üyeleri arasında birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirmeyi amaçlar.

Bu birlik, ortak bir geçmişe, kültüre ve geleceğe duyulan bağlılıkla sağlanır.

4-Milli Devlet:

Ulusçuluk, genellikle milli bir devlet kurma ve bu devletin bağımsızlığını koruma hedefini taşır.

Milli devlet, bir milletin siyasi, ekonomik ve kültürel çıkarlarını temsil eden bir kurum olarak görülür.

5-Milliyetçi Duygular:

Ulusçuluk, milli gurur, milliyetçi coşku ve bazen de milliyetçi düşmanlık gibi duyguları beraberinde getirebilir.

Bu duygular, milli bayramlarda, spor müsabakalarında ve diğer milli etkinliklerde yoğun bir şekilde ortaya çıkabilir.

B - Milliyetçiliğin Çeşitli Türleri

1-Kültürel Ulusçuluk:

Ortak bir kültür, dil ve tarih üzerinden birlik sağlamaya çalışan ulusçuluk türüdür.

2-Siyasi Ulusçuluk:

Bir milletin siyasi bağımsızlığını ve kendi kendini yönetme hakkını savunan ulusçuluk türüdür.

3-Etnik Ulusçuluk:

Ortak bir "etnik kökene" sahip insanların bir araya gelerek bir millet oluşturduğunu savunan ulusçuluk türüdür.

Irkçılığa yakındır.

4-Yurttaşlık duygusunu barındıran birlik ve beraberliği hedefleyen ulusçuluk herkes için yararlıdır.

C - Ulusçuluğun Olumlu ve Olumsuz Yönleri

Ulusçuluk, hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doğurabilir.

1-Olumlu Yönleri:

Milli birlik ve beraberliği güçlendirir.

Ülke sevgisini artırır.

Kültürel değerlerin korunmasına katkı sağlar.

Milli bir kimlik oluşturur.

Ülkenin egemenliği ve bağımsızlığı için birlik ve beraberlik içinde olmayı hedefler.

2-Olumsuz Yönleri:

Diğer milletlere karşı düşmanlığa yol açabilir.

Irkçılık ve ayrımcılığa neden olabilir.

Savaşlara ve çatışmalara zemin hazırlayabilir.

Demokratik değerlere zarar verebilir.

Ç - Atatürk Milliyetçiliği:

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından geliştirilen ulusçuluk anlayışı, kültürel milliyetçiliğe daha yakın bir yaklaşım sergiler ve tüm vatandaşları kapsayan, evrensel değerlere önem veren bir anlayıştır.

Çağdaş, kalkınan, anayasal, demokratik bir hukuk devleti olmanın isteği ve gereği için bize en gerekli olan Atatürk Milliyetçiliği ve devrimleri, ilkeleridir.

Bilinçli ve yurtsever herkes bu düşünceyi taşır.

D - "Milliyetçilik  ve Ulusçuluk":

Bu iki kavram günlük kullanımda sıklıkla birbirinin yerine kullanılır ancak bazı nüanslar içerirler.

Ulusçuluk, daha çok "siyasi" bir kavramdır ve bir milletin kendi kendini yönetme hakkını vurgular.

Milliyetçilik ise daha çok "kültürel ve duygusal" bir bağa işaret eder.

E - Sonuç

Ulusçuluk, karmaşık ve çok yönlü bir ideolojidir.

Hem olumlu hem de olumsuz sonuçları olabileceği için, "milliyetçi" duyguların dengeli ve bilinçli bir şekilde yönetilmesi önemlidir.

Aşırıya kaçıp bir soyu-ırkı yücelten ve bu yolda çok sert söylemlerde ve tutumlarda bulunmak ise "ırkçılık" olabilir ve hiç de hoş değildir.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.11.11, MŞ.

.       (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)

24 Aralık

 .  24 Aralık ve İsa Peygamberin Doğum Günü

·       24 Aralık'ta kutlanan Noel, Hristiyanlıkta önemli bir bayramdır.

·       24 Aralık, genel olarak Hristiyan dünyasında İsa Peygamber'in doğum günü olarak kabul edilip Noel Bayramı olarak kutlansa da, İsa Peygamber'in kesin doğum tarihi bilinmemektedir.

·       Ancak İsa Peygamber'in kesin doğum tarihi bilinmediği gibi, İslam'da bu tür özel gün kutlamaları yer almaz.

·       Bu tarih, tarihsel ve astronomik hesaplamalar sonucu belirlenen "yaklaşık" bir tarihtir.

·       Farklı Hristiyan mezhepleri arasında Noel'in kutlanma tarihi ve gelenekleri farklılık gösterebilir.

·       Örneğin, Ortodoks Kilisesi Noel'i genellikle 7 Ocak'ta kutlar.

·       Noel gecesi ve günü kiliselerde özel ayinler düzenlenir.

·       İncil'den bölümler okunur, ilahiler söylenir ve dua edilir.

·       Noel, ailelerin bir araya gelerek "birlikte" vakit geçirdiği bir dönemdir.

·       Hediyeleşme, özel yemekler ve sohbetler bu günün önemli parçalarıdır.

·       Evler, kiliseler ve şehirler Noel ağaçları, süslemeler ve ışıklarla donatılır.

·       Noel, yardımlaşma ve sevgi paylaşmanın vurgulandığı bir dönemdir.

·       İhtiyaç sahiplerine yardım etmek ve başkalarına iyilik yapmak önemlidir.

·       İslam dininde, İsa Peygamber'in doğum günü özel bir gün olarak kutlanmaz.

·       İslam'a göre, peygamberlerin doğum günleri değil, hayatları ve öğrettikleri değerler önemlidir.

·       İslam'da bid'at (dinde yenilik çıkarmak) sayılan her türlü kutlama ve gelenekten kaçınılır.

·       Noel Baba figürü, Hristiyanlık öncesi kış tanrılarından ve Aziz Nikolaos adında bir din adamından esinlenerek ortaya çıkmış bir figürdür.

·       Çocuklara hediye getiren, iyi kalpli bir sembol olarak kabul edilir.

·       Noel ağacının kökenleri, eski çağlara kadar uzanır.

·       Hristiyanlıkta ise cennet ağacını temsil ettiği düşünülür.

·       NOEL ağacı denilen bu ağaç ve onun kullanılması eski Türk geleneklerinde de vardır.

·       NOEL Baba eski Türklerde AYAZ ATA adı ile anılır ve soğuğun gelişi ile ilgili kutlamalarda bulunulur.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.12.24, MŞ.

.       (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)