17 Nisan 2020 Cuma

Üzerimize Düşen Nedir?

Üzerimize Düşen Nedir?
§        Ana konumuz "algı yönetimi", algılamadaki, varsayımlardaki ajitasyonlar, manipülasyonlardır."
§        İnsanların, toplumlarıyla birlikte yönlendirilmesi, onların kendi "insani akıllarını" kullanmaktan ziyade verilen zihin yönetimlerinin etkisinde kalarak "davranmalarıdır".
§        Bunun için de bildiğiniz gibi moda, TV, sinem, basın, yayın, müzik, romanlar ve son dönemde de dijital ürünler... kullanılmaktadır.
§        Hiç ayırdına varmadan "o görünenin" içinde, kıyısında, ardında verilen yeni komutlar , yeni emirlerle günümüzün "modern" insanı bir zihin yönetimi altında tutulur.
§        Duygu ve duyumsama, hissetme, sezmek, sezi, sezgi, hiss- i gablel vuku... bu tanımlamalar da var ise de konumuz gereği asıl anlamak gereken "zihinsel olguları, var sayımları, karar verme aşamasında "yönlendirme", özgür iradenin başkaları tarafından "ele geçirilmesidir."
§        İnsanın kendi başına doğal, genetik özelliklerinin, huzurlu, geleneksel değerleriyle donatılmış bir statik bir toplumda gelişmesi ve kendi özgür iradesini ve kişilik gelişimini ilerletebilmesi "esas olan ve güzel olan, iyi olandır.
§        Benim üzerinde durduğum ise, özellikle "son yıllarda" toplum içindeki bireyin kendi "özgür iradesine" yapılan etkiler, baskılar, yönlendirmelerdir.
§        Örneğin Asya'nın en yüksek yörelerindeki bir kasaba da bile bir insanın, artık bir LEVİS jeans giymeyi istemesi ve bunu iyi, doğru ve güzel kabul etmesidir.
§        Tıpkı bir İstanbul, Berlin, Tokyo, New York insanında olduğu gibi..
§        İnsana neyin "doğru, güzel, yakışan ve modern, iyi ve bir ihtiyaç" olduğunun KABUL ETTİRİLME çabalarıdır, asıl sorun olan.
§        Bu sisteme karşı çıkarak bireysel gelişimini özgürce tamamlayabilmek ise gittikce zorlaşmaktadır.
§        Bizim asıl sorunumuzun "kendimize" sahip çıkmak olduğunu, ya da çıkamamak olduğunu sizler benden daha iyi gözlemlersiniz.
§        En azından 100 yıllık bir savaşın etkisi altındaki Türkiye her dönemiyle bir saldırı içinde kalmıştır.
§        Hiç kesintisiz olarak Türk milleti parçalatılmağa, ayrıştırılmağa, düşman kardeşler yapılmağa çalışılmıştır.
§        Bize lazım olan "namuslu ve vicdanlı" sınıflar ise hep dışarıdan gelen "zihin yönetimi" ile manipüle edilmiştir.
§        Zor, ama zor, çok da zor günlerin bizleri beklediği Türkiye'de Türk milletinin içinden birilerinin adamı "olmadan" ayakta kalabilmeyi önemsiyorum.
§        Cumhuriyetin kuruluşuna ve Milli Kurtuluş Savaşı"na Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e çok büyük saygı duyuyorum.
§        Dünya tarihinde bir örneği bulunmayan kuruluş öykümüzü yine "O" yendik dediğimiz güçler yeniden yok etmek istiyorlar.
§        İnsanın elinde bulunan gerçek değerlere yine kendisinin sahip çıkması gerektiğine ve bu yolda da emek ve düşünce üretmesi gerektiğine inanıyorum.
§        Yaşam doğumla başlar ve ilahi kararla, ölümle sonlanır.
§        Öğrenmek ve de iş görmek de yine doğumla başlar ve Allah'a yolculukla biter.
§        Ben bir "kul" isem bana bir "akıl" verilmiş ise ben de o emanete en iyi biçimiyle bakmalıyım, onu korumalı ve de "beşeri" haliyle geliştirmeliyim.
§        DİN ve dinler tarihi tabii ki en önemli bir alandır bilimin her alanında.
§        "Kimseye kul olmadan" öğrenilmelidir.
§        Tek ve yine de "en güçlü İLAH bir ALLAH'tır" demenin ve "O"nun son gönderdiği kitabın da öğrenilmesinin "anlamının kavranması"nın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
§        Çünkü "insanlık tarihi" ayni zamanda bir "dinler ve inançlar tarihi"dir.
§        Sen bir geri kalmış milletin bir bireyi olarak "yaşamının bir anlamı olsun" diyor isen de en azından senin ve senin milletin, halkın, yurttaşın üzerinde "oynanan" eski, yeni oyunlara "azıcık bir ışıkla" da olsa "pencere" açmalısın.
§        Nerde, ne kadar çok modern denilen "şey" varsa tabii ki teknik anlamda bilgi ve bilim anlamında insanlığın ortak malıdır.
§        Bu hepimizi sevindirir ve de ortaya çıkan her yeni ürünü alır, kullanırız.
§        Bu teknik ve bilimsel gelişmelerin arkasında kimler vardır?
§        Kimlerin gücü ile, parası ile "ne aşamalardan geçerek" üretilmiştir?
§        Neden bu güçler hiç durmadan araştırırlar, felsefe ve düşünce, bilgi "ürettirirler"?
§        Sadece para mıdır hedefleri?
§        Hayır!
§        Kesinlikle değil!
§        Zaten, parasal anlamda, yatırım ve yatırım alanları anlamında da çok güçlüdürler.
§        Siyasi anlamda da her türlü etki ve güce sahiptirler.
§        İstedikleri yerde, istedikleri ülkede kendi hedefleri doğrultusunda planları vardır, bunları uygularlar ve kazanırlar.
§        Oralardaki yöneticileri, bilim insanlarını, önde gelen kurumları ve kişileri kendilerine inanacak bir biçime getirebilirler.
§        Öyle yöntemler uygulanır ki o kişiler çok iyi şeyler yaptıklarına bile inanırlar.
§        Hedeflerinden hiç şaşmazlar.
§        Peki bu kadar güçlü olan ve her şeyi elde etmiş olanların hiç durmadan yine de çalışmalarının nedeni NE olmalıdır?
§        Nedir?
§        Ne gibi başka HEDEFLERİ vardır?
§        İşte bu soruyu araştırmayın, bu konulara kafa yormayın, DÜŞÜNMEYİN diye didinirler, uğraşırlar.
§        Planları ve uyguladıkları her şey "SİZİN DÜŞÜNMEMENİZ" içindir.
§        Bu son cümlem sadece bugün için değildir.
§        "Güç odakları" diye kabul edilen gruplar hep vardı.
§        Her türlü yolu ve taktikleri de kullandılar.
§        Bunların en çok kullandıkları alan ise hep "DİN çevresi"nde olmuştur.
§        Bugüne baktığımızda ise kendilerince son planlarına yaklaştıklarını düşünmektedirler. Hedeflerine giden yolda yavaş yavaş ve emin adımlarla ilerlediklerini düşünüyorlar.
§        Finansal ve siyasi güç için değil, İNAÇLARI gereği bu yoldalar.
§        Ortak bir bileşke ile oluşturdukları İNANÇ temeli nedir ki böyle bir ETKİ merkezidirler? Böyle düşünmeyin isterler.
§        Ortada dolaşan araştırmalar için, o konularda yazılmış birçok kitabı da kendi verileriyle donatarak yazdırırlar ve dünyaya sunarlar.
§        Bunun için de solcusu, aydını, sosyal demokratı, entelektüeli, liberali, ve de bilim adamı... hep asıl DİN konusundan uzaklaşsın ve bu DİN ile ilgili araştırma ve düşünce alanına girmesin isterler.
§        DİN denilince doğal olarak "ayni araştırma yolunda" felsefe ve DİNLER TARİHİ dinsel yapılar... doğu ve batı dünyası, tarihteki aşamalar, güç odakları, gizli örgütler, tarikatlar vb... karşımıza çıkacaktır.
§        Gizli örgütler, esrarlı bilgiler, ezoterik örgütler... hep kafalarda yer etsin diye de isterler ve büyük bir kargaşa ortamı hazırlarlar.
§        İsterler ki kendilerini "demokrat" ya da SOL kabul eden kitleler başka şeylerle, günlük tartışmalarla, sözde politikalarla uğraşsınlar.
§        Kendilerine verilen kitaplara, kendi fraksiyonel tarihlerine ve kendi iç kültürlerine sarılsınlar, başkaca olanlar ise hep karşı çıksınlar!
§        Öte taraftan muhafazakarı, dindarı, dinci ve tutucu kesim ise tam ters bir yönlendirme ile hep DİN ile meşgul olsun, tarikatlar dünyasında yaşasın, o alanın dışına çıkmasın isterler.
§        Bu gruba da DİN adına ne anlamak gerektiğini, neyin din neyin din olmadığını da yine bu "büyük güçler" empoze ederler.
§        Felsefe, mantık, teknik, bilim, düşünme gibi alanlara pek prim verilmez.
§        DİNLER tarihi olarak da yoğunlukla ancak kendi mezhep, tarikat ve cemaatlerini, topluluklarının öne sürdüğü "tarih" ve olaylar, efsaneler, kişiler tanıtırlar.
§        Burada da ana hedef insanların "sadece" kendilerine verilen yerde durmalarıdır.
§        DÜŞÜNMEK ve araştırma yapmak ve neden-sonuç ilişkisinden uzak tutmaktır.
§        Yetiştirilen insanlar ve onlara verilen kültür ve eğitim de hep bu yolda geliştirilmiştir.
§        Ülke, devlet ve millet hep bu matematiksel yöntemle kurgulanmıştır.
§        Bize, akıllı "insanımıza gereken" ise bugün "özgür irade", "araştırmak" ve "düşünmektir.
§        Bunların doğal sıralamasından sonra da elde etiklerini, anladıklarını "yazmaktır".
§        Bu kadar basit!
§        Benim için bu tanımlamaların yanı sıra "inanın" en büyük güç ise "O"dur.
§        ONUN varlığını ve gücünü de kendinizde algılamalısınız ki kendi yolunuzda, sağlam ve de özgüvenle, sağlıkla ilerleyebilesiniz.
§        Gerisi laf, laf ve ritüellerdir, alışkanlıklar, sıradan uygulamalardır.
§        Bir birey olarak "tek insan" olarak "ne yapmamız gerektiğini" kavrayıp, azıcık da "uygulayabilsek" ne mutlu olurduk...
§        Okumayan, sorgulamayan, düşünemeyen ve sadece beğenilmek, şirin görünmek isteyen insanların durumu tam da "algı yönetimi" uygulayan güçlerin "istediği" bir yapıdır.
§        Tüm bildikleri, gittikleri okullar v. b. bu amaca yarar olmuştur.
§        Her bir birey tek, tek kendini sorgulamalıdır, değerlendirmelidir her şeyden önce:
1.       Nerelere, nelere zaman ayırmıştır?
2.      Yaşamında nelerle uğraşmıştır?
3.      Ne tür insanlarla zamanını geçirmiştir?
4.     Ne denli boş ya da ne denli yararlı işler yapmıştır?
5.      Ne kadar ve ne tür okumalar yapmıştır?
6.     Neleri ve ne kadar yazmıştır?
7.      Kendi kişisel gelişim düzeyi ne durumdadır?
8.      Dünyayı ve insanlığı ne denli, ne kadar tanımaktadır?
9.     Algı gücü ve sağ duyusu ne denli güçlüdür?
10.  Kişilik özellikleri nelerdir?
11.    Hangi ilkelere sahiptir?
12.   Yaşamdan neler beklemektedir?

§        İLKELERİ olmayan bireylerin "bilinç düzeyleri" de düşük kalır.
§        Beşeri düşüncemizin gelişmesi ve kullanılır olması gerekir ki "sağlıklı düşünce"miz de birlikte gelişebilsin ve olayları yorumlayabilsin.

Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
21.07.2018, K.
2020.04.17, MŞ.