8 Nisan 2025 Salı

TEMEL KONULAR

 TEMEL KONULARA ODAKLANMAK    .

.  Türkiye'nin ekonomik, toplumsal ve rejim açısından zorlu bir dönemden geçtiği anlaşılıyor.

.  Bu gibi zamanlarda yurttaşların odaklanması gereken birkaç "temel konu" bulunmaktadır.

.  Bu konular hem "bireysel" refahlarını hem de "ülkenin geleceğini" doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir:

.  Türkiye ekonomik, toplumsal ve rejim açısından son derece zor günler geçirmekte iken yurttaşların "esas odaklanmaları" gereken konular neler olmalıdır?

1. Hukukun Üstünlüğü ve Adalet:

-Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı: Hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi ve yargının bağımsızlığı, adil bir toplumsal düzenin temelidir.

Bu konudaki gelişmelerin takip edilmesi ve sivil toplumun bu yöndeki çabalarına destek olunması önemlidir.

-İnsan Hakları ve Özgürlükler: İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, "toplanma ve örgütlenme özgürlüğü" gibi temel insan haklarının korunması ve genişletilmesi, demokratik bir toplum için hayati önem taşır.

Bu konulardaki "ihlallerin takip "edilmesi ve bunlara karşı "ses çıkarılması" gereklidir.

-Adalet Sistemine Güven: Yargı-adalet sisteminin etkinliği, "şeffaflığı" ve "hesap verebilirliği" yurttaşların "devlete olan güvenini" doğrudan etkiler.

Bu konudaki reform talepleri ve uygulamaların izlenmesi önemlidir.

2. Demokratik Süreçler ve Katılım:

-Seçim Süreçleri ve Demokrasi: Adil ve şeffaf seçimlerin yapılması, demokratik katılımın sağlanması ve yurttaşların iradesinin sandığa yansıması büyük önem taşır.

Seçim süreçlerine aktif katılım, oy kullanma ve demokratik hakları savunma sorumluluğu bulunmaktadır.

-Sivil Toplum ve Örgütlenme: Yurttaşların ortak sorunlarına çözüm bulmak, haklarını savunmak ve demokratik süreçlere katılmak için sivil toplum kuruluşları ve diğer örgütlenmeler önemli bir rol oynar.

Bu kuruluşlara destek olmak ve aktif katılım sağlamak önemlidir.

-Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Kamu yönetiminde şeffaflığın sağlanması, yolsuzlukla mücadele ve yöneticilerin hesap verebilirliği demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurlarıdır.

Bu konularda "kamuoyu" oluşturmak ve "talepte bulunmak" önemlidir.

3. Ekonomik İstikrar ve Refah:

-Enflasyon ve Geçim Sıkıntısı: Yüksek enflasyonun alım gücünü düşürmesi ve geçim sıkıntısını artırması, yurttaşların öncelikli sorunlarından biridir.

Bu konuda hükümetin uyguladığı "politikaları takip" etmek, "alternatif ekonomik çözümleri" değerlendirmek ve bireysel bütçe yönetimine özen göstermek önemlidir.

-İşsizlik ve İstihdam: İşsizlik oranları ve istihdam olanakları yakından takip edilmeli.

Yeni iş imkanları, mesleki gelişim olanakları ve girişimcilik "destekleri" araştırılabilir.

-Sosyal Güvenlik ve Destekler: Ekonomik zorluklar karşısında sosyal güvenlik sisteminin işleyişi, ihtiyaç sahibi kesimlere yönelik destek mekanizmaları ve bunların "sürdürülebilirliği" önemli bir odak noktası olmalıdır.

4. Toplumsal Birlik ve Dayanışma:

-Eğitim ve Bilinçlenme: Bireylerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmesi, doğru bilgiye ulaşması ve toplumsal konularda bilinçlenmesi, sağlıklı bir kamuoyu oluşması için hayati önem taşır.

-Dayanışma ve Yardımlaşma: Ekonomik ve sosyal zorluklar karşısında toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi, ihtiyaç sahibi kesimlere destek olunması ve sosyal sorumluluk bilincinin artırılması gereklidir.

-Kutuplaşma ve Ayrışma: Toplumdaki kutuplaşma ve ayrışma eğilimlerine karşı sağduyulu olmak, farklı görüşlere saygı göstermek ve ortak değerler etrafında birleşmeye çalışmak önemlidir.

Özet Olarak: 

-Türkiye'nin bu zorlu döneminde yurttaşların "odaklanması" gereken temel konular "ekonomik süreklilik, hukukun üstünlüğü ve adalet, demokratik süreçlere katılım" ve "toplumsal birlik ve dayanışmadır".

-Bu alanlardaki gelişmelerin yakından takip edilmesi, bilinçli ve aktif bir şekilde sürece dahil olunması, hem "bireysel refah" hem de "ülkenin geleceği" açısından büyük önem taşımaktadır.

-Bilinçli yurtseverlerin günlük yaşamlarında tüm bu durumu gözden kaçırmadan zamanını ve ilgi alanlarını yönetmesi gerekir.

-Yanlış ve boş konularla ilgilenilmemelidir.

-Yurttaşlarımızın kendilerini geliştirecek konulara eğilmesi, doğru okumalar yapması yararlı olacaktır.

-Bu nedenle de gereksiz, saçma ve anlamsız konularla, eskiden beri ortalıkta dolaşan boş konularla ilgilenmek yerine özgün olarak inceleme ve araştırmalar yapabiliriz.

-Bugün olduğu kadar ülkemizin geleceği için de endişe duymalı ve sorumluluk duyarak düşünmeli ve fikirler üretmeliyiz.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.04.08, MŞ.

 .       (Araştırma ve değerlendirme yazım)


 

 

ENERJİ STRATEJİKTİR

 ENERJİ ÜRETİMİ VE DAĞITIMI STRATEJİK BİR DEĞERDİR..

.  Enerji kaynaklarının üretiminin, dağıtımının yerli ya da yabancı özel şirketlerde bulunması zararlı ve tehlikelidir.

.  Özel sektörün elinde olmasının ulusal açıdan zararları ve tehlikeleri vardır.

.  Elektrik üretimi ve dağıtımı gerçekten de stratejik bir değerdir ve özel sektörün elinde olmasının ulusal açıdan "potansiyel zararları ve tehlikeleri" bulunmaktadır.

.  Bu endüstrinin temel bir altyapı olması, ekonominin ve günlük yaşamın işleyişi için "kritik öneme" sahip olmasından kaynaklanmaktadır.

İşte bu konudaki anlamamız ve kavramamız gereken bazı önemli noktalar:

A) ULUSAL AÇIDAN "POTANSİYEL" ZARARLARI VE TEHLİKELERİ:

1- Enerji Güvenliği Açısından Rizikoları:

Elektrik üretim ve dağıtımının büyük ölçüde özel şirketlerin kontrolünde olması, ülkenin enerji güvenliği açısından kırılganlık yaratabilir.

a-Dışa Bağımlılık: Özel şirketlerin yabancı yatırımcıların kontrolünde olması durumunda, enerji politikaları ulusal çıkarlardan ziyade yabancı yatırımcıların çıkarlarına göre şekillenebilir.

b-Arz Güvenliği Sorunları: Özel şirketlerin ani kararları veya finansal zorlukları, enerji arzında kesintilere veya istikrarsızlıklara yol açabilir.

Özellikle kriz dönemlerinde bu durum ciddi sorunlara neden olabilir.

c-Stratejik Bilgilerin Paylaşımı: Özel şirketlerin yabancı ortaklıkları veya kontrolü altında olması, kritik enerji altyapısı ve operasyonel bilgilerinin "yabancı istihbarat" servislerinin eline geçme "riskini" artırabilir.

2- Kar ve Çıkar Odaklılık ve "Kamu Yararının" İkincil Hale Gelmesi:

.  Özel sektörün "temel amacı kar" elde etmektir.

Bu durum, elektrik üretim ve dağıtımında kamu yararının geri plana atılmasına yol açabilir.

Örneğin:

a-Yatırım Eksikliği: Karlılığı düşük veya uzun vadeli yatırım gerektiren bölgelere veya altyapıya yeterli yatırım yapılmayabilir. Bu durum, özellikle kırsal veya az gelişmiş bölgelerde enerji erişim sorunlarına yol açabilir.

b-Fiyat Artışları: Kar marjlarını artırmak amacıyla elektrik fiyatlarında keyfi artışlar yapılabilir, bu da vatandaşın ve sanayinin enerji maliyetlerini yükseltir ve ekonomik rekabet gücünü olumsuz etkiler.

c-Kalite Düşüşü: Maliyetleri düşürmek amacıyla bakım ve onarım çalışmalarında kısıtlamalara gidilebilir, bu da elektrik kesintilerinin artmasına ve enerji kalitesinin düşmesine neden olabilir.

3- Doğal Kaynakların Denetlenmesi ve Sömürüsü:

Elektrik üretiminde kullanılan doğal kaynakların (su, kömür, doğalgaz vb.) özel şirketlerin elinde olması, bu kaynakların kamu yararına uygun şekilde yönetilmesini zorlaştırabilir ve çevresel tahribata yol açabilir.

4- Tekelleşme ve Rekabet Sorunları:

Elektrik üretim ve dağıtımında belirli özel şirketlerin piyasayı "domine" etmesi, rekabeti azaltabilir ve "tüketicilerin aleyhine" fiyatlandırma ve hizmet koşulları oluşmasına neden olabilir.

5- Sosyal Eşitsizliklerin Artması:

Elektrik gibi temel bir hizmetin "piyasa koşullarına terk edilmesi", düşük gelirli vatandaşların "enerjiye erişimini zorlaştırabilir" ve sosyal "eşitsizlikleri derinleştirebilir".

6- Kriz Yönetimi Zorlukları:

Doğal afetler, savaş veya diğer kriz durumlarında, özel şirketlerin koordinasyonu ve müdahalesi kamu kontrolündeki bir yapıya göre "daha zorlu" olabilir.

7- Uzun Vadeli Planlama ve Sürdürülebilirlik Açısından Zafiyetler:

Özel şirketlerin "kısa vadeli kar" odaklılığı, uzun vadeli enerji planlaması, Ar-Ge yatırımları ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş gibi konularda yeterli motivasyona sahip "olmamalarına" yol açabilir.

SONUÇ olarak:

-Bu durum özel sektörün elektrik üretim ve dağıtımında yer almaması gerektiği anlamına gelmez.

-Ancak, bu sektörde "özel sektörün rolü" dikkatli bir şekilde düzenlenmeli, "denetlenmeli" ve "kamu yararı" her zaman "öncelikli" tutulmalıdır.

-"Bağımsız bir düzenleyici" kurumun güçlü "denetimi", "şeffaflık" ve "hesap verebilirlik mekanizmalarının oluşturulması, potansiyel risklerin azaltılması açısından "kritik" öneme sahiptir.

-Sonuç olarak, elektrik üretim ve dağıtımının stratejik önemi göz önüne alındığında, bu alandaki özel sektörün rolü ve sınırları dikkatlice değerlendirilmeli ve ulusal çıkarların korunması için gerekli önlemler alınmalıdır.

-Tamamen kamusal bir modelin de kendine özgü zorlukları olabileceği unutulmamalı, "dengeleyici" ve "düzenleyici" bir yaklaşım benimsenmelidir.

-Eşe, dosta kayırmalar, ihale yolsuzlukları, partizanlık, kayıt dışı ekonomi… gibi konularda çok duyarlı olmak kesinlikle gereklidir.

-Tüm sektörde en başından sonuna değin "kamusal çıkarın önceliği" "aşırı kazancın önlenmesi" ve çok iyi işleyen bir "açık denetleme düzeni" gerekmektedir.

-Bunların olabilmesi için de devletin rejimi olarak çağdaş, demokratik, anayasal, parlamenter, güçler ayrımına dayalı bir gerçek hukuk devleti yürürlükte olmalıdır.

B) ULUS DEVLETE VE MİLLİ EKONOMİYE UYGUN "ENERJİ POLİTİKASI" NASIL OLMALIDIR?

. Ulus devlete ve milli ekonomiye uygun bir enerji politikası, ülkenin egemenliğini, ekonomik bağımsızlığını, sürdürülebilir kalkınmasını ve vatandaşlarının refahını ön planda tutan, uzun vadeli bir vizyonla şekillendirilmelidir.

.  Bu politika, enerji arz güvenliğini sağlarken, yerli kaynakları en verimli şekilde kullanmayı, çevresel etkileri en aza indirmeyi ve ekonomik büyümeyi desteklemeyi amaçlamalıdır.

.  Bu doğrultuda olması gereken temel unsurlar:

1) Enerji Arz Güvenliğinin Önceliği:

a-Çeşitlendirilmiş Kaynak Portföyü: Tek bir enerji kaynağına bağımlılığı azaltmak için yerli ve yenilenebilir kaynaklar başta olmak üzere farklı enerji kaynakları (güneş, rüzgar, hidroelektrik, jeotermal, nükleer - ülkenin tercihlerine göre) dengeli bir şekilde geliştirilmelidir.

b-Yerli Kaynakların Azami Kullanımı: Ülkenin sahip olduğu kömür, hidroelektrik, jeotermal, güneş ve rüzgar gibi yerli enerji kaynaklarının potansiyeli en üst düzeyde değerlendirilmelidir. Bu, dışa bağımlılığı azaltır ve milli ekonomiye katkı sağlar.

c-Stratejik Enerji Depolama: Özellikle doğal gaz ve petrol gibi ithal kaynaklarda olası arz kesintilerine karşı yeterli stratejik rezervler oluşturulmalıdır. Elektrik depolama teknolojilerine yatırım yaparak yenilenebilir enerjinin sürekliliği sağlanmalıdır.

ç-Güçlü ve Dayanıklı Altyapı: Enerji üretim, iletim ve dağıtım altyapısı, siber saldırılara, doğal afetlere ve diğer tehditlere karşı güçlendirilmelidir. Modernizasyon ve teknolojik yenilikler sürekli desteklenmelidir.

2) Ulusal Ekonomiye Katkı ve Bağımsızlık:

a-Yerli Teknoloji ve Sanayi Geliştirme: Enerji sektöründe kullanılan teknoloji, ekipman ve hizmetlerin yerli üretimini teşvik edecek politikalar uygulanmalıdır. Ar-Ge faaliyetlerine yatırım yaparak milli enerji teknolojilerinin geliştirilmesi desteklenmelidir. Bu, hem ekonomik kalkınmaya katkı sağlar hem de dışa bağımlılığı azaltır.

b-Enerji Verimliliği ve Tasarruf: Enerji tüketiminin azaltılması ve verimliliğin artırılması, hem enerji maliyetlerini düşürür hem de dışa bağımlılığı azaltır. Binalarda, sanayide ve ulaşımda enerji verimliliği uygulamaları yaygınlaştırılmalıdır.

c-Enerji İhracatı Potansiyelinin Değerlendirilmesi: Ülkenin jeopolitik konumu ve enerji kaynakları dikkate alınarak, enerji ihracatı potansiyeli stratejik olarak değerlendirilmelidir. Bu, milli ekonomiye önemli bir gelir kaynağı sağlayabilir.

ç-Devletin Stratejik Rolü: Enerji sektöründe devletin düzenleyici, "denetleyici" ve "yatırımcı rolü" korunmalıdır.

Özellikle "stratejik öneme sahip" altyapı yatırımları ve arz güvenliği konularında "devletin etkinliği" sürdürülmelidir.

3) Sürdürülebilirlik ve Çevre Duyarlılığı:

a-Yenilenebilir Enerjiye Öncelik: Çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir enerji sistemi için güneş, rüzgar, hidroelektrik, jeotermal ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının payı artırılmalıdır. Bu kaynakların geliştirilmesi için teşvikler ve destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.

b-Fosil Yakıtların Azaltılması ve Temiz Teknolojiler: Uzun vadede fosil yakıt tüketiminin azaltılması hedeflenmeli ve daha temiz enerji teknolojilerine geçiş desteklenmelidir. Karbon yakalama ve depolama gibi teknolojiler araştırılmalı ve uygulanabilirliği değerlendirilmelidir.

c-Çevresel Etki Değerlendirmesi: Tüm enerji projelerinde çevresel etki değerlendirmesi titizlikle yapılmalı ve çevresel riskler en aza indirecek önlemler alınmalıdır. Biyoçeşitliliğin korunması ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı öncelikli olmalıdır.

4) Sosyal Adalet ve Refah:

a-Erişilebilir ve Uygun Fiyatlı Enerji: Her vatandaşın uygun fiyatlı ve güvenilir enerjiye erişimi sağlanmalıdır. Enerji yoksulluğuyla mücadele için sosyal destek mekanizmaları geliştirilmelidir.

b-Bölgesel Kalkınma ve İstihdam: Enerji yatırımları bölgesel kalkınmayı destekleyecek şekilde planlanmalı ve yerel istihdam yaratılmasına katkı sağlamalıdır.

c-Kamuoyu Bilgilendirmesi ve Katılımı: Enerji politikaları hakkında kamuoyu düzenli olarak bilgilendirilmeli ve karar alma süreçlerine katılımı teşvik edilmelidir.

5) Uluslar arası İşbirliği ve Bölgesel Rol:

a-Karşılıklı Çıkarlara Dayalı İşbirlikleri: Enerji alanında güvenilir ve uzun vadeli uluslararası işbirlikleri geliştirilmelidir. Bölgesel enerji projelerinde aktif rol alınarak ülkenin stratejik önemi artırılmalıdır.

b-Enerji Koridorları ve Transit Ülke Konumu: Ülkenin enerji koridorları üzerindeki konumu stratejik olarak değerlendirilmeli ve transit ülke olma potansiyeli ekonomik faydaya dönüştürülmelidir.

SONUÇ Olarak:

.   Ulus devlete ve ulusal ekonomiye uygun bir enerji politikası şu temel ilkeler üzerine inşa edilmelidir:

1.     Arz Güvenliği: Kesintisiz ve güvenilir enerji temini.

2.    Ulusal Bağımsızlık: Yerli kaynakların öncelikli kullanımı ve teknoloji geliştirme.

3.    Sürdürülebilirlik: Çevreye duyarlı ve uzun vadeli çözümler.

4.    Ekonomik Kalkınma: Enerji sektörünün milli ekonomiye katkısı ve istihdam yaratması.

5.    Sosyal Adalet: Herkesin erişebileceği en uygun fiyatlı enerji.

.   Bu ilkeler doğrultusunda oluşturulacak kapsamlı ve uzun vadeli bir enerji stratejisi, Türkiye'nin "ulusal çıkarlarını" en iyi şekilde "koruyacak" ve gelecekteki enerji ihtiyaçlarını "sürdürülebilir" bir şekilde karşılayacaktır.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.04.08, MŞ.

.       (Araştırma ve değerlendirme yazım)