7 Nisan 2021 Çarşamba

YATILI OKULUNUN ÇOCUKLARI

 YATILI OKULUNUN ÇOCUKLARI

·       DEVLET PARASIZ YATILI OKULUNUN ÇOCUKLARI, BİZİM ÇOCUKLARIMIZ...

·       ÖĞRETMEN OKULUNUN ÇOCUKLARI....

·       UMUTLARIYLA GELİP DEVLETE TESLİM OLDULAR.

·       TEK İSTEDİKLERİ İYİ YETİŞMEK VE DE HALKINA EN İYİ HİZMETİ VERMEKTİ.

·       KÖY ÇOCUKLARINA MUTLU VE BAŞARILI BİR YAŞAMIN YOLUNU AÇACAKLARDI.

·       TÜRKİYE KALKINMASINA ONLAR DA BİR KATKIDA BULUNACAKLARDI.

·       KENDİLERİ İÇİN BİR ŞEY BEKLEMİYORLARDI.

·       OLSUN, NERESİ OLSUN, DİYE TAYİNLERİNİ BEKLEDİLER.

·       GİTTİKLERİ KÖYÜ VE ONUN KADERİNİ SIRTLARINA ALIP YÜKLENDİLER.

·       NE OKUMA YAZMASI, NE MATEMATİĞİ, ONLAR İNSANIN İNSAN OLABİLECEĞİNİ ÖĞRETTİLER KÖY HALKINA.

·       ONLAR ONBİNLERCE OLUVERDİLER BİRDEN, UMUT VE YAŞAMA ŞANSI VERDİLER TÜRK KÖYLÜSÜNE.

·       BİRÇOĞU İSE ÖĞRETMENLİĞİ BIRAKIP, BAŞKA DALLARA YÖNELİP , BAŞKA MESLEKLERDE ÇALIŞTILAR. AMA , ÖĞRETMEN OKULU RUHUNU HİÇ BİR ZAMAN YİTİRMEDİLER.

·       KÜÇÜCÜK BOYLARIYLA, KOCAMAN YÜREKLERİ VE MEFKURELERİYLE MEMLEKET MESELELERİNİ HALLETMEĞE ÇALIŞTILAR.

·       EMEKLİ DE OLUVERDİLER ZAMANI GELİNCE. AMA KAHVE KÖŞELERİNDE OTURMAK YERİNE YİNE BU MEMLEKET MESELELERİNE KULAK VERDİLER, PARTİLERDE ÇALIŞIP DA BİR ŞEYLER YAPABİLECEKLERİNE İNANDILAR.

·       ÇOCUKLAR, BİZİM ÇOCUKLARIMIZ...

·       DEVLET PARASIZ YATILI OKULUNUN ÇOCUKLARI, ÖĞRETMEN OKULUNUN ÇOCUKLARI...

       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2018.07.03- K.

DENETLEME

  DENETLEME

§  İyi bir denetleme sistemi gerçek bir "hukuk devleti"nde olması gerektiği gibi uygulanmalıdır.

§  Bir ihaleyi üstlenip projeyi uygulayan şirket, yüklenici iş bittiğinde tarafsız bir denetleme şirketine hesabını vermeli.

§  Yanlış, eksik ve hatalı yapımlar olduğunda o iş kabul edilmemeli ve geriye kalan ödemeler yapılmamalı.

§  Tüm buna rağmen o iş kabul edilmiş ise ve de sonraları yanlış ve eksikler, hatalar ortaya çıkmış ise sorumlulardan mahkeme önünde hesap vermeleri istenmelidir.

§  Proje ve planlamada yanlışı olan kamu görevlisi oldu ise ayni şekilde onunda hesap vermesi istenmelidir.

§  Bu mekanizma işlevi, için de mimar-mühendis odaları ve diğer ilgili meslek odaları taraf olabilmeli ve bu süreci etkilemelidirler.

§  Yine bunun gibi özel işlerde de örneğin bina inşaatlarında da denetleyici şirketler işlevlerini yerine getirmeli ve de sorumluluk taşımalıdır.

§  Neden tam ve adil bir denetleme gereklidir?

§  Yapılan yanlışlıklar, haksızlıklar, hatalar v. b. uygulamalar sadece o kişileri değil tüm çevreye ve topluma, diğer insanlara da zarar verebilmektedir.

§  Can ve mal kaybına neden oldukları gibi, ülkenin ve toplumun genel huzuruna ve düzenine olumsuz etki yapmaktadırlar.

§  Tüm bu nedenlerle de bir ülkede yönetimsel sistemin en önemli özelliği "denetleme" olmalıdır.

§  Tabii ki seçme ve seçilme, yasa yapma, ülkenin yönetimi çok, çok önemlidir.

§  Adil bir hukuk işlerliliği olduğunda da "denetleme" mekanizması tam olarak işleyecektir.

§  Hem yurttaşlar, hem de kamu görevlileri ve de yükleniciler bu bilinç ve duyarlılıkla ülkenin toplumsal yaşamına ve de ekonomik yapısına olumlu katkıda bulunacaklardır.

§  Belki de tüm bu olguların, bilgilerin ülkedeki örgün eğitim sisteminde de aşamalı bir biçimde yer almalı ve genç kuşaklar bu bilgi ve yurttaşlık bilinci ile öğretim görmeli ve yetiştirilmelidir.

§  Bütünsel bir ilişkiler ve etkileşimler olarak ele aldığımızda uygar ve çağdaş bir toplum yapısında bu özelliklerin ciddi bir bicimde yer alması gerekir.

§  Bir ülkenin ekonomik durumunun sıkıntıda olması, yoksulluk ya da endüstride ilerleyememiş olması çok hoş olmayabilir ama ülkenin içindeki işlerin yürütülmesinde bir güven ve denetleme oluşturulduğunda yurttaşlar kendi üzerilerine düşenleri çok daha iyi yapacaklar ve güvenli mutlu bir toplum oluşacaktır.

§  Yurttaşlar bilecektir ki az ya da çok varsıl olmak önemli değildir, önemli olan tüm gelirlerin ve ulusal zenginliklerin en iyi biçimde ve olabildiğince adil yöntemlerle kullanılıyor olmasıdır.

§  Bunu söylerken de biliyoruz ki bugün kalkınmış ve ileri endüstri ve üretim düzeyine erişmiş ülkelerin en temel varlıkları "en iyi ileri durumdaki hukuk sistemi" ve "denetleme mekanizması"dır.

§  Bu genel bakış için de her hangi bir ülke, devlet hedeflenerek söylemiyorum.

§  Olması gereken ideal, beklenilen, istenilen bir yapılanmanın "düşünsel" olarak dile getirilmesi olarak kabul edilmelidir.

§  Vizyoner olmadan da "daha ileri çizgilere" erişebilmek pek de kolay olmasa gerek, değil mi?

§  Saygılarımla...

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,

28.01.2020, MŞ.

ERKEN YAŞ ÇOCUĞA

    "ERKEN YAŞ ÇOCUĞA" ÇİZGİ ÖZGÜRLÜĞÜ

·       Çocukların kendilerini tanımaları ve sanatsal yöne eğilimlerini göstermeleri için onlara küçük yaşlarda neler yapılabilir?

·       İki ana kural ilk adım için çok önemli:

    1) Yaşı ne denli küçük ise üzerinde çalışacağı taban (kağıt) o denli büyük olmalıdır.

   2) Yaşı ne denli küçük ise eline alacağı kalemler o denli kalın çizer olmalıdır. Fırça ile çalışacaksa da ilk adımları büyük fırçalar olmalıdır.

·       Benim önerim ilk başlarda keçe kalemler olmalıdır.

·       Daha sonra renk çalışmaları olabilir.

·       Daha da sonra belki sulu boya olabilir.

·       Mumlu kalemler de çok yaygın kullanılır. Ben bunu hiç tercih etmedim.

·       Kuru kalem ve kurşun kalem çalışmaları ise daha ileri yaşlarda örneğin 7- 8 yaşlarında olmalıdır.

·       Küçük çocuğa DIN-A 4 resim defteri ve kalın keçeli kalemler verebilirsiniz.

·       İstediği gibi karalasın, çizsin, renklendirsin.

·       Sadece yırtmak yok!

·       İstediği zaman bıraksın .. Yeni başlasın..

·       Tekrar daha önce yaptığını eline alabilir ve devam edebilir.

·       Siz sadece temiz çalışmasını söyleyin.

·       Çizgilerini o kendisi belirlesin. ...

·       Bir çalışmada üç evreyi düşünebiliriz:

1) Kalın ve kaba çizgilerle kağıdın üstüne "içinden geldiği" gibi çizimler yapmak.

2) Biraz daha ince bir keçe kalemle dajha önce çizilmiş olanların üzerine "ekleme" çizimler yapmak.

3) Biraz daha ince bir kalem ile daha önceki çizimlerin eklemelerle geliştirilmesi.

·       Siyah keçe kalem ile göreceksiniz, çocuklar çok güzel "yapıtlar" ortaya çıkarabileceklerdir. Bunları böyle bırakabilirsiniz.

·       Renkli çalışmalar da olsun dediğinizde ise yine önce kalın keçe kalemlerle başlamak çocuğun önünü açacaktır.

·       8-10 yaşlarında çocuk artık sulu boyaya ve ince çalışmalara hazır olmuş olacaktır.

·       İncelikler, ayrıntılı çalışmalar, fotoğrafsal görüntülü objeler tasarlamağa başlama yaşı da ortalama olarak bence yine 9-10 yaşlarında bir olgunluğa erişmiş olacaktır.

·       Çok küçük yaştaki çocukların çalışması için de parmak ve avuş içi çalışmalarını da yaptırmak olabilir.

·       Bu durumda yine büyük ölçülerde kağıtlar kullanılır. Boya için ise bu iş için hazırlanmış boyalar satılmaktadır.

·       Bana sorarsanız şunu önerebilirim: Duvar boyalarında kullanılan renklendirici tüpler (300-500 ml) kullanılabilir. Hem çok ucuzdur, hem de işe çok yarar. Çocuk küçük ise bu tüplerden çıkarılacak renkleri siz ona önceden hazırlayıp önüne koyabilirsiniz.

·       Çocukların beyinsel etkenliklere girebilmesi hem kişiliğinin gelişmesine yarayacaktır, hem ye yine beyinsel gelişiminde çok yararlı olacaktır.

·       Bir önerim de şu olacaktır:

·       Tüm bu çalışmalar sizin ve özellikle de çocuğunuz için "NORMAL" sıradan bir çalışma gibi olmalıdır.

·       Aşırı övgüler, aşırı yönlendirmeler ve de yargılamalar, gereksiz müdahaleler yarardan çok zarar verecektir.

·       Ana amaç nedir, diye iyi düşünmek gerekir.

- Amacımız çocuğun zamanını iyi ve yararlı değerlendirebilmesidir.

- Amacımız: Çocuğun yeteneklerinin ortaya çıkarılabilmesi ve geliştirilmesidir.

- Amacımız : Toplumda ve yaşamda "sanatsal duygulara" yaklaşmaya hazır olabilmesidir.

- Amacımız: Aile içerisinde birlikte ve uyumlu bir ortak beraberliğin, çalışmanın yapılabilmesi aile yaşamına huzur ve mutluluk verecektir. (sosyal amaç)

·       Beden, zihin, el, göz, kol, parmak "koordinasyonu"nun işlerliliğinin ve gelişiminin sağlanmasıdır. (Eşgüdümsel amaç)

·       Ama hiç bir zaman çocuğun bir "sanat eseri" çıkarmasını beklemeyin.

·       Çalışmalar, desenler, boyamalar, resimler belli bir yerde ve özenle korunmalıdır.

·       Bir deneseniz, olur mu?

·       Göreceksiniz çok sevineceksiniz.

.  Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,

.   2021.01.30, MŞ.

 

 

Birinci Görevimiz

 .  Birinci Görevimiz

·       Türkiye çok uzun bir zamandır öz kaynaklarını kullanmada, değerlendirmede ve üretkenlikte çok sıkıntılı bir dönemin içerisindedir.

·       Kendi içinde bulunması gereken aydın, münevver, entelektüel düzeyi açısından çok sancılı bir dönemde bulunuyor.

·       Zeka düzeyi yüksek, yetenekleri üstün olan insanlarının önünü erken yaşlarda açıp gelişimlerini sağlayıp, ülkesi ve dolayısıyla da insanlık için çok üretken kişiler olmalarına olanak sağlamalıdır.

·       “Ulus devlet”in geliştirilmesi ve demokratik parlamenter yapıya hızla dönülmesi gerçekleştirilmesi sağlandığında düşünce ve bilim dalında özgür çalışmalar yapabilecek insanlar da çoğalacaktır.

·       Bu tür bir gelişim kazanılabildiğinde bir beyin göçü ülkesi olmaktan kurtulup, kalkınan, çağdaş yüksek teknolojiye sahip bir devlet, ülke olabilecektir.

·       Tüm bunlar için de “özelliği bulunan” kişilerin özgür ve çağdaş koşullar içinde kendilerini geliştirme olanakları sağlanmalıdır.

·       Sayısal çoğunluktan değil niteliklilikten söz edilir olmayı hedeflemeliyiz.

·       Temel örgün eğitimin çağdaş ve ulusal niteliklerle donatılması çok gerekli ve ivedilikli olmalıdır.

·       Asıl olan “evrensel” anlamda dünya ülkeleri arasında hak edilmesi gereken bir yere ve düzeye erişebilmektir.

·       Bunun nasıl ve hangi ilkeler çerçevesinde olabileceğinin de yol göstericisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun düşünceleri, başardıkları ve ilkeleri olacaktır.

·       Türkiye artık kendi gerçek yolunu ve kimliğini yeniden bulmalıdır.

·       Bu görev ve sorumluluk ayni zamanda hem ülkemiz halkına olduğu kadar, diğer mazlum halklar için de, Türk kökenli devletler için de üzerimize düşendir.

·       Bu bilinç ve bakış açısını her bir yurttaşımıza ulaştırıp onlara bunları yerleştirebildiğimizde bize gereken “doğru yol”a gireceğiz.

·       Gerek kurumsal anlamda gerekse de tek, tek bireyler olarak şunu çok iyi kavramalıyız:

      -Boş ve içeriksiz konuşmalarla, sahte ve yanlış gündemlerle, gereksiz kişilerle uğraşacak ne bir gücümüz ne de bir zamanımız yoktur.

·       Çünkü birinci görevimiz, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza dek korumak ve savunmak olmalıdır.

·       Varlığımızın ve geleceğimizin biricik temeli budur.

 

.     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,

.      2021.02.12, MŞ.

FACEBOOK İZLENİMLERİM

  FACEBOOK İZLENİMLERİM

·       Tüm dünyada kullanılan sosyal platformların ilk sırasında FACEBOOK 2 milyar 249 milyon kullanıcı ile yeri alıyor. (2020-We Are Social Hootsuide)

·      Türkiye, 37 milyon aktif kullanıcı sayısı ile ilk 10 ülke arasında yer alıyor ve ülkemiz bu yıl da Avrupa birincisi olarak dikkat çekiyor. 

·      FACEBOOK bir iletişim mecrası olarak, bir toplumsal yansıtma olarak tüm dünyada büyük bir öneme sahiptir.

·      Ben de kendi “kişisel” adresim ile yer alıyorum.

·      Burada daha çok “yoğunlukla” gerçekçi ve ciddi bir duruşa özen gösteriyorum.

·      Kendi adresimde yer alırken “zaman ayırırım”, “emek harcarım”, saygı gösteririm.

·      Benim tercihim kendi “sayfamda gösterdiğim emeğin ve saygının” anlaşılır olmasıdır.

·      Araştırmalarımı, görüşlerimi burada "arkadaşlarımla" paylaşmak isterim.

·      Onların duygu ve görüşlerine de saygı duyup, onları izlerim.

·      Arkadaş listemde kayıtlı çok çok kişinin olmasından yana bir eğilimim yok.

·      Sayısal çokluğun çok da övünülecek bir yanı yoktur, diye düşünüyorum.

·      ARKADAŞ listemde kayıtlı olan ama kendisini tam olarak tanıyamadığım kişiler de var.

·      Listemde seçili az arkadaş olsun, daha “iyi bir iletişim” olsun, diye düşünüyorum.

·      Listemde yer almalarına rağmen hiç bir “iletişimde bulunmayan” ya da sayfası dondurulmuş olanlar da var.

·      Bu durumda arkadaş listesini inceleyip, bazı işlemleri mi yapmak “gerekli” diye düşünüyorum.

·      Birçok kişiyi “takip ediyor” olmama rağmen onların sunumları bana “ulaşmıyor”, nedenini bilemiyorum.

·      Belki de onlar beni izlemiyor olabilirler mi?

·      Yine FACEBOOK üzerinden kendi BLOG adreslerimle ilgili yazılarımdan, şiir ve desen çalışmalarımdan örnekler sunuyorum.

·      Kişisel gelişime, genel kültüre, aydınlanmaya, bilinçlenmeye bir katkıda bulunabilirsem sevinirim.

·      Umarım ki birçok insanın yararlanmasına katkıda bulunabilirim.

·      En iyi dileklerimle…

.       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI

.         2021.02.12, MŞ.

CHP 2018

      CHP 2018

  • CHPnin işi çok zor.
  • CHP üyelerinin işi çok zor.
  • CHP delegelerinin işi çok zor.
  • CHP'ye umut bağlayıp, güven duyanların işi çok zor.
  • CHP'ye bel bağlayıp da yeni Türkiye düzeninin değişeceğine inananların işi çok ama çok zor.
  • İŞİMİZ ÇOK ZOR!!!!!!
  • Geriye dönüp, o günlerden alıp bugüne doğru bir yansıtma yapmak gerekir.
  • Halkın yükselen umutları, güvenecek birilerini arıyor durumuna getirilmesi, sonunda artık bir lider bulduğunu sanıyor olması, milyonlarca insanın partili olma duygusunu taşımadan ülkesinin demokratikleşmesine olan beklentisiyle miting alanlarına koşması....
  • Bu nedir?
  • Bu olguyu çok iyi irdelemek gerekir.
  • Bir cam kule gibi küçük küçük parçalarla bir yüksek ama çok yüksek ince bir kule inşaa ettiriliyor ve birden beklentilerin en yüksek olduğu bir anda her şey durduruluyor.
  • Herkes bekliyor, saatlerce, günlerce...
  • Akıllı ve inandırıcı bir açıklama bekliyorlar.
  • Yok!
  • Her şey durmuş!
  • Zaman durmuş!
  • Lider olacak diye umutlandıkları, yönlendirildikleri kişi yok! Ortalıkta yok!
  • Ne gözüküyor, ne de açıklama yapıyor.
  • insanların yükselen umutları, heyecanlar, o cam kule birden bire temelden gelen şiddetli bir sarsıntı ile yıkılıyor, yerle bir ediliyor.
  • Bu nedir?
  • Bu nasıl bir çok şiddetli ve güçlü bir mühendisliktir.....
  • Hiç de olağan ve beklenilebilecek bir durum değildir.
  • Ancak çok ileride tarih sayfalarında açıkça göreceğimiz "görünmeyen ilişkiler  ve güçler" açıklandıkça durum berraklaşacak.
  • Neye yarar?
  • Bize ise bugün gerekli!
  • Ben durumu zaten bir kişiye yüklemeden açıkladım.
  • Muharrem İnce tüm bu olguların içerisinde sadece bir figür olarak kalacak.
  • Bireyi öne çıkaran bir düşünce olmadı açıklamak istediğim.

      Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 30.07.2018, K.


Çözüm Yolu Bellidir

 Çözüm Yolu Bellidir.

·       Günümüz Türkiye'si için ortadaki sorunlara verilecek cevapları ve çözüm yollarını Mustafa Kemal Atatürk yıllar önceden söylemiştir.

·       Milli demokratik Türk devriminin önderi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Atatürk ''emperyalizme'' çok açık karşı durmuştur, savaş vermiştir.

·       Bu nedenle de bizim her şeyden önce önderimizin gösterdiği yolda ilerlememiz gerekir.

·       Bu arada tabii ki unutmamamız gereken de şudur:

-        Global evrensel güçlerin etki ettiği devletler de Türk Kurtuluş Savaşı'nın başarısını hiç bir zaman içlerine sindirememişlerdir.

·       Bu nedenle de hem ülkemizde, hem de bölgemizde gelişen olayları bu ''gerçeklerin göz altına alındığı bir bakış açısıyla'' görmemiz gerekir.

·       Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni rahat bırakmayacakları ortadadır.

·       Bize düşen görev ise devletimizin kuruluş ilkelerine bağlı kalarak onu korumaktır.

·       Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan yurttaşlarımızı "Türk" adı altında birleştirebildiğimizde, çağdaş hukuk devletinin, parlamenter sistemin içinde eşit ve özgürlükçü haklarla koruyabildiğimizde ancak, gücümüzü koruyabiliriz.

·       İşte bu durumda halkın birbirine düşürülmesinden ve kırdırılmasından, kontrolsüz davranışlardan, şiddetten uzak durulmalıdır.

·       Tehlike olarak görülen bir oyun ise ''iç savaş'' kışkırtmalarıdır.

·       Hiç bir siyasi ayrım yapmadan insanlarımızın sakin ve soğuk kanlı davranması gerekir.

·       Devlette görev alanların da yine bu şartlar altında "görevlerine sadık" kalarak, tarafsız davranmaları beklenir.

·       Meydanlarda dalgalanan Türk bayrakları bu anlamda birleştirici bir unsur olarak çok sevindiricidir.

·       Türk halkı kendine ve Gazi Mustafa Kemal'e ve onun düşüncelerine gösterdiği yola ve Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkacaktır.

       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2016.07.24-

Bu Onursuzluk Hepimizin

  Bu Onursuzluk Hepimizin!

LEVENT GÜLTEKİN 24 aralıkta yazmış:

İnsanlıktan nasibini almamış Zabıta Daire Başkanı sokak ortasında genç bir zabıta personelini tokatlıyor.”

“Yediği dayağın utancından olacak ki, zabıta personeli sonunda düşüp bayılıyor. “

“Bunun üzerine o Zabıta Daire başkanı görevden alındı.“

http://www.diken.com.tr/bu-onursuzluk-hepimizin/

Yazısının son cümleleri şöyle:

·        Bunu da onurlu davranış sanıyorlar.

·        Bir onursuzluk varsa o hepimizin onursuzluğu.

·        Bir korkaklık varsa o hepimizin korkaklığı.

·        Ülkede utanç duyulacak bir durum varsa o utanç hepimizin utancı.

____________________________________________________

Bu olaya benzer durumlar beni hep üzmüştür.

Bu durumu kısaca yazmak istedim.

Buna benzer dengesiz ve sağlıksız ve de tehlikeli durumları başka yerlerde ve mesleklerde de görmek mümkün.

Örneğin ruhsal sorunları olan dengesiz ve sorunlu bir öğretmeni ele alınız.

Yaptığı işe ve de insanlara çok yönlü zararlar vermekte olsa bile gerek meslektaşları, gerekse de veliler, yöneticiler işi ciddiye almaksızın “O kişiyi” koruyucu bir tavırda bulunabilirler.

Çocuklar ise yıllar sonra durumun bilincine varsalar da artık yapacak bir şeyleri kalmamıştır, gördükleri zararı ve öfkeyi yaşarlar.

Bir de acı olan şudur ki, bu kişiliksiz ve utanılası insanlar halkımızın gösterdiği terbiye ve saygı ile bir "öğretmen" olmanın koruyucu zırhına bürünürler.

Gerek çocuklar, gerekse de veliler bu kişilere de "öğretmenimiz" diyerek sayıp, sevmek isterler, verdiği zararı ve haksız uygulamaları, mesleğini kötüye kullanmasını, tacizlerini dışa vurup, anlatmazlar, HAK aramazlar.

Bir de yıllar sonra bile "hoş görü" sahibi olur gibi görünürler.

Kendilerine bir “emanet” olan bir öğrenciye, kendini “savunamayacak” bir çocuğa yapılan her türlü kötülük, aşağılama, alay, taciz, şiddet vb. davranışlar kabul görmemeli ve de hemen o kişi hakkında hukuki işlemler yapılmalıdır.

"İnsan onuru" zedelenemez ve dokunulmazdır.

Buna “dikkat etmek” ve de “korumak” devletin her türlü gücü içindedir.

Bu söz Alman anayasasında bir temel hak olarak kabul edilmiştir.

Die Würde des Menschen ist unantastbar. Sie zu achten und zu schützen ist Verpflichtung aller staatlichen Gewalt. [Art. 1 Abastz 1 GG

“Türkiye Cumhuriyeti’nin bir sosyal hukuk devleti” olması gerektiğini düşünmemiz gerekmektedir.

Ayni zamanda da insanlarımızın daha “çağdaş ve aydın” düşüncelere erişebilecek bir düzeye gelmelerini istemeliyiz.

Sadece "devlet" mi sorumlu?

     Devlet okulunda felsefe öğretmeni olan bir zat açıkca neler yazmış.

     Akıl sağlığı yerinde birisinin bunları yazıyor olması ya da bir anayasal güvenceleri uygulamak durumunda olan bir “devlet”in görevlisinin bu düşünceleri taşıması ülke insanlarını birden bire şaşırttı ve kızdırdı.

     Nerelerde, ne kadar daha böylesine zararlı "görevliler' var?

     Bunların bu "görevlerde" bulunmasının ve bunlara göz yumulmasının sorumluları başlarında bulunan yöneticiler olduğu kadar halkımız da sorumludur.

     Öğrenci anne ve babalar da sorumludur.

     İş işten geçtikten sonra konuşmak neye yarar?

     Zarar gören, tacize uğrayan, onuru zedelenmiş öğrencilerin gördüğü zararları KİM telafi edecek?

     Bunun sorumlusu devlet olduğu kadar, o çocukların anne ve babası ve de o görevlilerin meslektaşlarıdır.

    Öğretmen Gönen Çıbıkcı,

.      24.12.2017 Mff.