9 Temmuz 2022 Cumartesi

BAYRAM GÜNLERİ GELİNCE

- "BAYRAM GÜNLERİ GELİNCE"

·       "Bayram Günleri" geldiğinde bazıları ne denli sevinir, heyecanlanır, mutlu olur.

·       Bazı insanlar için ise bayram geldiğinde her yeri bir hüzün, sessizlik ve karışık duygular sarar.

·       Bayram günleri karşılıklı bir bekleyiş, alış, veriş günüdür ayni zamanda…

·       Kimler beni hatırlayacak, kimler zahmet edip de bir kutlamada bulunacak….

·       En yakınından, en çok beklenilenden bir ses, bir ileti gelmemesi ne denli bir hayal kırıklığı, bir karamsarlık, bir hüzün ve belki de küçük bir öfke çıkarır.

·       Günümüzün koşulları içerisinde toplumsal ilişkiler içerisinde kutlama kartı, mektup, mail.. yazmak ortadan kalktı.

·       Eskiden bayram kartları gelirdi, saygılı, sevgili sözcüklerle…

·       Hiç görüşmediğiniz insanlardan bile saygı ve sevgileri gereği gönderilen kutlama kartları gelirdi..

·       bayram kartları ne denli güzel ve değerli idi…

·       Sonra dijital çağ ile birlikte ePosta dönemi geldi ve eşe dosta, akrabalara,  tanıdıklara, kurumlara, bayram kutlamaları yazılıp gönderildi.

·       Onlardan da beklenildi, bir kutlama, bir yazı gelsin istenildi.

·       İnsan ilişkilerinin bir anlamda kendini gösterdiği, ölçülüp, biçildiği bir ortamdır bu bayram günleri…

·       Tek, tek insanların size gösterdiği sevgi, saygı ve bağlılık bu günlerde kendisini gösterir.

·       Birisini görmek, izlemek artık oldukça kolay olduğuna göre FB sayfasından durumu izleyebiliyorsunuz.

·       Birisine bir kutlama yazdığınızda o kişinin de edep ve terbiye gereği, görgü kuralları uyarınca siz bir karşılık vermesini ve size "yazmasını" bekliyorsunuz.

·       İşte hassas durum burada kendisini gösteriyor:

·       Üç seçenek var: 1) Hiçbir tepkime yok, geri dönüş yapılmamış. 2) Kutlama yazınıza bir "beğeni" tıklaması yapılmış. 3) Karşılık olarak bir başka yerden kopyalanılan bir yazı ya da resim gönderilmiş. 4) O kişi size özel olarak bir kutlama yazıp, göndermiş.

·       Toplumda yaşanıldığı ve insan ilişkileri halen daha önemli sayıldığı için hiç kimse bu bayram günlerini önemsemez olamıyor.

·       Az ya da çok da olsa etkilenmek ve bu tür gidiş-gelişleri, aranmışlıkları doğal olarak "kişisel" algılıyor.

·       Bunların yanı sıra bir de en önemli olan ziyaretler var.

·       Aile içinde, komşular arasında, dost, arkadaş arasında yapılan ev ziyaretleri çok büyük önem taşıyor.

·       En önemli kural büyüklerin aranması, onların bulundukları yerde ziyaret edilmesi.

·       Çocuklar, torunlar bekleniyor önce…

·       Ne zaman gelecekler, geç mi kaldılar, yine mi gelmeyecekler?

·       Bir yüksek duygu ve heyecanlar içerisinde kimlerin ne zaman nasıl gelecekleri düşünülür, beklemeler başlar.

·       Bazı evler, dolar, taşar, çok geleni olur.

·       El öpmeler, kucaklaşmalar, sarılmalar, çocuk sevmeler, armağanlar… sıcak konuşmalar, sevgiler, saygılar sarar her tarafı.

·       Komşular gelir, giderler, yardımlaşırlar, ortalığı, sokağı bir heyecan bir devinim sarar.

·       Tatlılar, şekerler, pastalar, limonatalar, çaylar, kahveler hazırlanır, gelen olursa ikram edilir.

·       Bazı evlerde ise tık yoktur.

·       Ne gelen olur, ne arayan, soran…

·       Ne arkadaşlar, ne kardeşler, ne de konu komşu, ne de akrabalar… artık hiç kimse yoktur…

·       Hiç kimsenin olmadığı o yalnız evler kendi yaşanmışlıkları ve yaşamın getirdiği gerçekler içerisinde durumun bir muhakemesini yapar kendince…

·       Bir nedeni vardır, bir hayırdır, bir şükür edilmesi gereken durumdur, bir razı olmaklık da vardır çoğunda…

·       Bazı evlerde ise onlar her hazırlıklarını yapmışlardır kendilerince ve zamanı gelince de pencerede beklemektedirler o gelmesi gerekenleri…

·       Ama yok!

·       Gelen yok, gelmesi gerektiğini düşündüğü kişi, özlemle beklediği gelmedi, daha önce de böyle gelmemişti…

·       Bazı insanlarımız ise yaşamlarının bu dönemlerinde yaşlılar evinde sürdürmektedirler.

·       Orada bulunan arkadaşlar, çok çeşitli olanaklar onların yine de her bir bayram geldiğinde kapıya bakmalarına engel olamamaktadır.

·       Bayram toplumsal bir oldu ve yaşamsallık ise de tüm ilişkileri ve duyguları ile de tümüyle insana özgüdür.

·       Sevinen de çok olur, üzülen de…

·       Bayram geldiğinde çocuğuna, torununa bir şeyler vermek isteyen ama parası olamayan anneyi babayı, dedeyi, anneanneyi, babaanneyi… düşünebiliyor musunuz?

·       Ne acıdır, ne çaresizliktir bayram geldiğinde yoksulluk ve yoksunluk içinde olmak.

·       Çaresiz bir duruma düşmüş olmak, ne denli acı bir durumdur.

·       Bu tür çaresizlikler ise kişisel değil toplumsal bir suçtur.

·       Devlet yurttaşlarını yoksulluk, yoksunluk, açlık ve işsizlik, hastalık.. içinde bırakamaz, bırakmamalıdır.

·       Özellikle Türkiye gibi her türlü doğal varsıllığı ve insan gücü, üretimsel olanakları… olan bir ülke adil bir gelir dağılımına ve çağdaş hukuk devletinin getireceği adalet devleti yönetimi ile yurttaşlarına ne bir açlık, ne bir yoksulluk, ne de bir işsizlik çektirir.

·       Bu bayram günlerinde, Kurban bayramında insanların çok yönlü düşünmeleri, ölçüp biçmelerini ve değerlendirmelerini isterdim…

·       Bir gelenek gereği kesilen bir kurbanlığın etlerini komşulara, yoksullara dağıtmak ne denli bir çözümdür?

·       Yoksulluğun ağır bir biçimde yaşanıldığı semtlere, sokaklara, kapısız, bacası, susuz, elektriksiz… evlere kaç kişi gidebiliyor, kaç çaresize yardım edilebiliyor?

·       Bu bir çözüm müdür?

·       Yılın bir bayramı geldiğinde yoksullara kurban etinden bir parça verebilmek bizi ne denli rahat ettirir, vicdanlar ne de rahat olur?

·       İbadet ise kurban (yaklaşmak, Allah rızasına ermek..) gerçekten de zengin durumda olanların yardımlarına gerek duyulmayan, temelden çözüm gerektiren bir yol bulunmalıdır.

·       Böyle bir adalet devleti olabilmek için, yoksulluğu, çaresizliği ortadan kaldırmak için, kulun kula muhtaçlığını yok etmek için yapılabilecek her türlü düşünce, girişim, hareket ve siyaset de aslında tam da bir kurban ibadetidir.

·       Bunu tüm yurttaşlarımızın anlamasını ve buna inanmasını ne denli isterdim…

·       Sağlık, huzur, mutluluk ve adalet dolu bir dünya diliyorum sevenlere ve isteyenlere…

.    Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 09.07.2022, MŞ.

.       Kurban Bayramının 1. günü.

…………………………………………………………………………………………

*  Öneriyorum: Bir dizi film:   - "SESSİZ GEMİLER"

.      50. evlilik yıldönümünde eşini yitirerek yalnız kalan, çocuklarına hasret bir babanın ve dört çocuğunun, huzur evinde yaşayan arkadaşının ve bütün bunların çevresindeki hayatların ayrı, ayrı dramlarını anlatıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=8AEk4JAl2cE&t=126s.


KURBAN VE BAYRAM

 -  KURBAN VE BAYRAM         

§  İslam dinine göre bayram yaptığımız günlere erişildi.

§  Bizim "Kurban Bayramı" diye adlandırdığımız bir bayram günündeyiz.

§  Herkeste bir heyecan bir sevinç ve duygusallık olması beklenilen bir BAYRAM günü…

§  Ne için, hangi nedenlere dayanılarak bayram yaparız, bayram nasıl kutlanır?

§  Kurban bayramının asıl adı Büyük Ziyaret/Toplantı (Hacc-ı ekber) günleridir.

§  Dünyanın dört bir yanından hacılar bugünlerde Kabe'de buluşur.

§  Bu büyük buluşmaya Hacc-ı Ekber denmiştir ve hacılar dağılana kadar 4 gün sürer.

§  Arapça bayram (ı'yd) diye buna denir.

§  İbranice "korban" sözcüğü de "yakınlaşmak" anlamına sahiptir.

§  Farsça'daki anlamı ise yaklaşan demektir.

§  Kurban kelimesinin Arapçası ذِبْح (zibh; boğazlama) veya hedy (hediye) dir.

§  Dini terim olarak "Allah’a yaklaşmak" ve "Allah rızasına ermek" niyetiyle kesilen, kurban edilen, hayvan demektir. 

§  Kur'an'da da anlatılan İbrahim peygamber ve oğlu İsmail ile ilgili kıssadan yola çıkarak, kurban kavramına adanmışlık ve Allah'a teslimiyet anlamları da yüklenmiştir.

§  KURBAN nedir, ne anlama gelir?

§  "İslam Dini"nin kitabı Kuran-ı Kerim bu konuda ne diyor, diye uzunca ve güvenilir kaynaklardan incelemeler yapmak, bilgilenmek olasıdır.

§  Ya da insanlık tarihi boyunca "kurban" konusu üzerinde neler biliniyor, diye araştırmalar yapmak yararlıdır ve bizim bazı temel bilgilere sahip olmamız da gereklidir.

§  KURAN'a göre ne öğütleniyor diyerek "anlaşılacak" hale getirmek gerekir.

§  Zaten İslam dini mezheplerine göre yaklaşım da farklı.

§  Tüm bunları günümüzün çağına ve olanaklarına, koşullarına göre uyarlamak olabilir mi?

§  Kurban konusunda en iyi yöntem ne olur?

§  Devlet bu konuda en iyi hangi modele yardımcı olabilir?

§  Kurban kesmek istemeyenlerin de kabul görmesi gerekir.

§  İLLE de yakınlaşma, yardımlaşma olmalıdır, denildiğinde ise zaten "hukuk devleti" "çağdaş devlet", sosyal devlet olmak  zorunda değil midir?

§  Yoksulun, dar gelirlinin, yardıma muhtaç olanın devletçe korunması ve desteklenmesi gerekmez mi?

§  Dinsel bir inanç-ibadet ele alındığında yapılması "önerilen" anlamındadır ve de çağdaş demokratik devlet de bu kurani "öğütü-öneriyi" modern devlet yöntemleriyle üstlenmek durumunda olmalıdır.

§  "Yakınlaşma - yardımlaşma" esas öğüt, ana öneri olarak kabul edildiğinde "demokratik hukuk devleti" adaletli davranıp ülkede yoksulluğu, yardıma muhtaçlığı kaldırmak ile görevlidir.

§  Bu sağlanmalıdır ve de günümüz devlet anlayışında kesinlikle yer almalıdır.

§  Dinsel inançlar, inanç içerikleri sadece bir dinin kendi bakış açısına ve o ilk zamanlarına bakarak eski yöntemleriyle uygulanmak "zorunda değil"dir, çağımıza, günün koşullarına uyarlanması gerekmez mi?

§  DİN insanlar için, insanların iyiliği içindir, diye kabul etmek istediğimizde de bu durum durağan ve dondurulmuş değildir.

§  Tam tersine dinin vermek istediği temel öneriler, öğütler, temel ilkeler insanlığın her kitlesi ve de her zamanı içindir.

§  Her çağ, her gelişmişlik her bir "yeni zaman" tüm diğer kültürel öğelerde olduğu gibi din için de uyumluluk ve yöntem geliştirme gerektirir.

§  Kurban eğer bir öğüt, bir öneri bir "yakınlaşma ve yardımlaşma" olacak ise özellikle Türkiye Cumhuriyeti devleti de anayasasında belirttiği gibi bir "demokratik hukuk devleti" olarak çok daha "işlevsel" görevler ve "yöntemler" sunmalıdır.

§  Halkın, kitlelerin, toplumun bu konuda diğer toplumsal konularda olduğu gibi çok daha "kalitesi yüksek" bilgilendirmelere gereksinimi vardır.

§  Çağdaş kurumlar ve belki de ülke yönetmeye talip siyasi partiler çok daha "bilinçli" olarak görev üstlenebilirler.

§  İlk anda aklımıza bunlar gelebilir, uzmanlar ise derinlemesine geliştirmeliler.

§  Bu alanda o konunun uzmanları söz etmelidirler.

§  Günün koşullarına, uygulanılabilirlik durumuna göre "nasıl" davranılması gerektiğini insanlara "memurlaşmış din adam"larından ziyade daha bilimsel ve özgürce davranabilen değişik dallardan "uzman" kişilerin Allah adına ve de insanların "aydınlanması" isteği ile yazmaları, anlatmaları, açıklamaları gerekir.

§  Din ve de İslam dini, Kur'an-ı Kerim toplum üzerinde, insanların düşünce ve davranışları üzerinde çok etkilidir ve bu da çok önemlidir.

§  Toplum olarak, toplumdaki etkisi ve gücü olarak yüzlerce yıldan gelen bir kalıplaşmalar ve kabul görmeler , süre gelenler vardır.

§  Bunlara karşı çıkabilmek, yanlış olanları düzeltmeye kalkmak çok zordur. 
Karşılıksız olarak verilen her bir ŞEY (emek, zaman, mal, sevgi, saygı..) o kalbi güzel kişiye tekrar (yeniden) geri döner, diye düşünebiliriz.

§  Sevap da günah da o şahsa ait olur.

§  Bizim kısaca bildiklerimiz ya da çeşitli kaynaklardan okuyup öğrenebileceğimiz çok konu var:

§  Çok kısa bir alıntı yapalım:

- Hz. Muhammed (sav)’in Hira’da bulunduğu 610 yılı Ramazan ayının son on günü içinde muhtemelen yirmi yedinci gece, bazı rivayetlere göre pazartesi günü sabaha karşı Cebrail gelerek ona Allah tarafından peygamber olarak görevlendirildiğini haber verdi.

- Bu ilk vahyi Hz. Peygamber şöyle anlatmaktadır.:

- O gece Cebrâil bana gelerek “Oku!” (İkra’) dedi. Ben okuma bilmediğimi söyledim. Bunun üzerine melek beni aldı; dayanabileceğim son noktaya kadar sıktı. Ardından beni bırakıp tekrar - “Oku!” dedi. 
- Cevaben yine: “Ben okuma bilmem” deyince tekrar son noktaya kadar sıktı ve

- “Oku!” dedi.

- Ben “Ne okuyayım?” diye cevap verince melek beni üçüncü defa takatim kesilinceye kadar sıktı ve bıraktıktan sonra şu ayetleri okudu:

- “Yaratan Rabbının adıyla oku. O insanı bir embriyodan yarattı. 
- Oku! Senin Rabbin en büyük kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten, insana bilmediklerini belleten odur.” (el-Alak 96/1-5)  

§  Demek ki yıllar önce gelen o ilk sesleniş ile İslam dini insanlara yepyeni bir bakış, yepyeni bir duruş getiriyor.

§  23 yıl içerisinde ayet ayet (kelime kelime) gelen mesajlarla KURAN tamamlanıyor. 
Çevrede bulunan görevliler bu ayetleri ezberliyorlar

§  Hicretin 11. Senesi, Rebiülevvel ayının 12’si, pazartesi günü. Miladi: 8 Haziran 632 tarihinde İslam dininin peygamberi Hz. Muhammed ruhunu teslim etti.

§  ALLAH'tan rahmet diliyoruz ve yaptığı her bir eylem ve yenilik için şükranlarımızı sunuyoruz.

§  Resûlullah’ın vefatının müslümanlar üzerinde bıraktığı büyük üzüntü ve şaşkınlık sürerken onun yerine devletin başına "kimin" geçeceği tartışması hemen başladı ve sonunda Hz. Ebûbekir (632-634) seçildi. 

§  Ardından sırasıyla Hz. Ömer (634-644), Hz. Osman (644-656) ve Hz. Ali (656-661) halifelik yaptılar.

§  Hz. Ebubekir dört halife içerisinde eceliyle ölen tek halifedir.

§  Sıffın Savaşı sonunda Hz. Ali şehit edilmiştir. (657)

§  Hz. Ali’nin şehit edilmesinden sonra Muaviye’nin Halifeliğine karşı Kufeliler Hz. Ali’nin büyük oğlu Hz. Hasan’ı Halife seçmişlerdi.

§  Ancak Hz. Hasan, Müslümanlar arasında kan dökülmesin gerekçesi ile Muaviye ile anlaşarak Halifelikten vazgeçmişti.

§  Muaviye Hz. Hasan’ın ölümü üzerine yerine kimseyi seçmeyeceği konusunda söz vermesine rağmen sözünde durmayarak oğlu Yezid’i Halife tayin etmiş, böylece Halifelerin seçimle iş başına gelmeleri son bulmuş, Halifelik babadan oğla geçen “Saltanat’a” dönüşmüş ve Emeviler dönemi başlamıştır.

§  EMEVİLER (661-750) ve Abbasiler Dönemi (750-1258) ile de İslam Dini dünya tarihinde yerini almıştır.

§  661 yılından bu yana ise artık saltanat ve gelenekler, görenekler ile yoğrulmuş bir din anlayışı oluşmuştur. 

§  Birçok tefsirci, birçok imam, birçok mezhep ve tarikatlar, cemaatler, topluluklar ile genişleyen İslam dünyaya yayıldıkça da çok büyük farklılıklar getirmiştir.

§  Bazı ülkelerde dönem dönem KUR'AN merkezli uygulama istekleri, siyasi talepler  hep olmuştur.

§  TÜRKİYE Cumhuriyeti İslam dinini en çağdaş biçimiyle uygulamak isteyen ve dünyada bu konuda en önde olup, demokratik bir duruşu seçen bir eğilim göstermiştir. 

§  Türk toplumunda inanç, iman ve ritüeller her zaman rahatça yer bulmuştur, İslam dini ibadet ve gelenekleri ile yaşatılmıştır.

§  Toplumda var olan dinlerin kendilerine özgü bayramlar her zaman sevinçle karşılanmıştır ve kutlanmıştır.

§  Aileler, akrabalar, hısımlar, komşular, arkadaşlar, her zaman iyi niyetle ve istekle bayram günlerini yaşamışlardır.

§  Bayramlaşmak karşıdaki insanlara kendin gibi olmalarını dilemek ve istemektir, sevinmek ve sevindirmektir.

§  İyiliklere erişmek için iyilik dilemek ve bunların olması için de tavır göstermek ne güzel….

§  İnsan olarak madem ki sevinmek, sevilmek, kabul görmek istiyoruz, o zaman sevinç ola, "bayram mübarek ola"...

§  Hukukun, adaletin üstün olduğu ve herkes için eşit olduğu bir düzen içinde, açlık, yoksulluk ve evsizlik, işsizlik olmayan sağlıklı bir toplum içinde yaşamak üzere var olalım ve birlikte olalım.

§  Adil bir dünyada, bu ülkede, namuslu ve güzel insanlarla birlikte bir "BAYRAM" kutladığımızı düşleyerek sizlere sağlık ve huzur diliyorum.

§  BAYRAM GÜNLERİMİZ güzel geçsin, ülkemiz huzur bulsun….

§  Yanınızda sizi gerçekten seven ve takdir edenler olsun.

§  Mutlu olun!

§  Hoşça kalın!

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 09.07.2022, Cumartesi, MŞ:

.                                            Kurban Bayramı 1. gün 

Kurban ile İlgili Ayetler:

https://www.kuranvemeali.com/kurban-ile-ilgili-ayetler