ALMANYA'da
TÜRKÇE DERSLERİ ve DERNEKLER
Bilindiği
gibi "Anadili Türkçe" dersleri Bavyera'da "oldukça iyi" bir
konuma doğru giderken birden Alman Regierung'lara bağlı olan öğretmenlik
kadroları kaldırıldı.
"Yabancı
öğretmenlerin" kendi dillerinde Alman devlet okullarında verdikleri
Anadili Dersleri için açılmış olan kadrolar donduruldu.
Türkiye
"öğretmen göndermeyi üstlendi" ve oradan gelen öğretmenler ile ders
verilmesi kabul gördü.
Gelen
öğretmenler ise "konsolosluklara" bağlı olarak çalışan öğretmenler
oldu....
Bunun
ardında ne olduğu resmen açıklanmadı.
Yalnızca
söylenilen şu oldu:
"Türkiye
öğretmenimizi biz göndeririz, sizin orada kadro açmanıza gerek yok," diye
bir girişimde bulunmuş....
Benim
kısaca söyleyeceğim bu kadardır.
Şu
anki dersler konusunda da pek bir bilgi alamıyorum....
Tüm
Almanya genelinde ise durumu bu konu üzerine eğilenler ve düşünce üretenler,
çalışanlar çok iyi gözlemliyor:
-
Eyalet farkları ve de Alman siyasetindeki dalgalanmalar çok etkili...
-
Türk kesimi, resmi makamlar, konsoloslar ise gittikçe bu dersleri "biz
veririz" görüşüne yaklaşıyor.
-
Velilerin tutumu ise çok bilinçli değil, kulaktan duyma bilgilerle, kendilerine
anlatılanlarla hareket ediyorlar.
"Türk
kesimin diplomalı" olanları ise ne yazık ki bu konu üzerinde yeterince
odaklanamıyor.
Kurulmuş
olan veli, eğitim, öğretmen dernekleri ise kuruluş amaçlarına ve hedeflerine
uygun çok daha somut ve "ana hedeflerin dışına çıkmadan" yoğunluklu
çalışmalar yapabilmelidir.
Çağcıl,
demokrat ve bilimsel öğretimden yana olan aydınlık kesimden ise bugün artık çok
ağırlıklı kadrolar ve "etken güçler" bulmanın zor olduğunu görüyoruz.
Göç
ve göçe bağlı kalıcı "temel bir bilinç" ve "ortak istemler"
üzerince yeterince çalışabilinmiş olmalı idi.
Ayrıca
seçilmesi gereken "yol ve yöntemler" ve "ilkeler" için pek
bir açıklık ve belirgenlik kazanmış olunmalı idi…
Buna
bağlı olarak şunu da söyleyebiliriz:
-
"Öğretim hedeflerine" yönelik olarak kurulmuş olan derneklerin ana
amaçlarının dışına "çıkmadan" açık ve "bilimsel bir bakış"
ile çalışmaları yararlı olacaktır, diyebiliriz.
Toplumsal,
kültürel, sanatsal çalışmalara yönelişler için ise kendi türünde dernekler
olmalı.
Türk
öğretmen-veli-eğitim derneklerinin ise ana konunun ve hedefin Türk "öğrencilerin
ve velilerinin çıkarları yönünde" etken ve istemli olmaları gerektiğini
kendi "sınırları içerinde" tutmaları gerekir.
Siyasi,
toplumsal çalışmalar, göç, migrasyon ve buna bağlı konular üzerinde çalışılması
gerektiğinde ise ilgilenen insanların bu amaçla derneklerde ve bu yönde örgütlenmesi gerekir.
Ancak
bu açıklık ve sınırları sabit tutarak yapılabilecek yoğunlaştırılmış çalışmalar
ile ortaya konulan hedeflere çok daha iyi ulaşılabiliriz.
İnsanların
içinde bulundukları toplumda her zaman kendi öz kültürlerinden, anadillerinden
ve birikimlerinden, değerlerinden de beslenerek ve güçlenerek gelişmeleri,
eğitilmeleri ve başarıya yönelik ilerleyebilmeleri sağlıklı bir yapılanma
olacaktır.
İçerisinde
bulunulan toplumun tüm değerlerini ve de varsıllıklarını, kültürüne, dilini de
ayni temel ilke içerisinde ve benimseyen bir paralellikte edinmek gerekmektedir.
Göç
kökenli kitlelere, bireylere yönelik bu durum onların yükünü artırıyor gibi
gözükse bile aslında bu yapılanma onların çok daha güçlü ve bilinçli olmasına da
bir temel oluşturabilir.
Tüm
bunlar için ise ilk ve en önemli olan bir bilinç, "ortak bir bilinç"
oluşturmak olacaktır.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 03.10.2024, MŞ.