9 Haziran 2025 Pazartesi

DİNSEL BAYRAMLAR

. DİNSEL BAYRAMLAR

A) TOPLUMDA VE AİLEDE ÇOK ÖNEMLİ YERE SAHİPTİR.

. Dinsel bayramlar toplumda ve ailede gerçekten de çok önemli bir yere sahiptir:

1-Toplumsal Bütünleşme

Dini bayramlar, farklı sosyal kesimlerden insanları bir araya getirerek toplumsal bütünleşmeyi sağlar. Bayram ziyaretleri, komşuluk ilişkilerini güçlendirir ve insanlar arasındaki dayanışma ruhunu artırır.

Bu dönemlerde dargınlıklar son bulur, küslükler giderilir ve barışma ortamı oluşur.

2-Aile Bağlarının Güçlenmesi

Bayramlar, aile üyelerinin bir araya gelmesi için eşsiz fırsatlar sunar.

Uzak akrabalarla buluşulur, büyükler ziyaret edilir, sofralar kurulur ve ortak anılar tazelenir.

Özellikle çocukların bayram coşkusunu yaşaması, aile büyüklerinden kültürel ve dini değerleri öğrenmesi, kuşaklar arası bağların güçlenmesine yardımcı olur.

3-Manevi Değerlerin Yaşatılması

Dini bayramlar, inançların ve manevi değerlerin canlı tutulduğu, gelecek nesillere aktarıldığı özel günlerdir. İbadetler, dualar ve şükürler bu günlerde daha yoğun bir şekilde yerine getirilir.

Bu durum, bireylerin kendi manevi kimliklerini pekiştirmelerine ve aidiyet duygularını geliştirmelerine katkıda bulunur.

4-Kültürel Mirasın Devamı

Her bayramın kendine özgü gelenekleri ve ritüelleri vardır.

Bu gelenekler, nesillerden nesillere aktarılarak kültürel mirasın korunmasını ve devam etmesini sağlar.

Bayram yemekleri, giysiler, ziyaret şekilleri gibi unsurlar, toplumun zengin kültürel yapısını gözler önüne serer.

5-Paylaşma ve Yardımlaşma

Bayramlar, paylaşma ve yardımlaşma duygularının en yoğun yaşandığı zamanlardır. İhtiyaç sahiplerine zekat ve sadaka verilir, bayram harçlıkları dağıtılır, komşulara ikramlarda bulunulur.

Bu durum, toplumda empati ve merhamet duygularının gelişmesine katkıda bulunur.

Kısacası, dini bayramlar sadece birer tatil değil, aynı zamanda toplumsal yapının temelini oluşturan değerlerin yaşatıldığı, pekiştirildiği ve gelecek nesillere aktarıldığı çok kıymetli zaman dilimleridir.

B) BAYRAMDA GELENEKSEL OLARAK KARŞILIKLI BEKLENTİLER VARDIR.

Herkes buna göre kimlerin bayram kutlaması ya da ziyareti yapması gerektiğini bilir.

1-Bayram Geleneklerinde Karşılıklı Beklentiler

Bayramlar, toplumsal ve ailevi bağları güçlendiren özel zamanlardır ve bu dönemlerde geleneksel olarak belirli beklentiler ve görgü kuralları oluşur.

Kimin kimi ziyaret edeceği, kimin ilk kutlamayı yapacağı gibi konular, genellikle yazılı olmayan ama herkes tarafından bilinen bir düzene tabidir.

2-Ziyaretlerde ve Kutlamalarda Öncelik

Genel kural, küçüklerin büyükleri ziyaret etmesi ve öncelikli olarak onların bayramlarını kutlamasıdır. Bu, hem saygının bir göstergesi hem de kuşaklararası iletişimin önemli bir parçasıdır.

Örneğin:

a-Çocuklar ve Gençler: Anneanne, babaanne, dede gibi aile büyüklerini ziyaret eder, ellerini öper ve bayram harçlığı alırlar.

b-Genç Yetişkinler: Ebeveynlerini, amca, teyze, hala gibi yakın akrabalarını ziyaret ederler.

c-Evli Çiftler: Genellikle önce kendi aile büyüklerini, ardından eşlerinin aile büyüklerini ziyaret ederler.

3-Misafir Ağırlama

Bayramlarda ziyaret edilen tarafın da belirli sorumlulukları vardır.

Misafirleri ağırlamak, onlara ikramda bulunmak ve hoş sohbet etmek, bayramın ruhuna uygun hareket etmenin bir parçasıdır. Misafirperverlik, Türk kültüründe önemli bir yer tutar ve bayramlarda bu gelenek daha da belirginleşir.

4-Telefon ve Mesajla Kutlamalar

Günümüz dünyasında, fiziksel ziyaretlerin her zaman mümkün olmaması nedeniyle telefon ve mesajla bayramlaşma da yaygınlaşmıştır.

Bu durumda da benzer bir öncelik sırası gözetilir:

Küçükler büyüklerini telefonla arayarak bayramlarını kutlar.

Eşitler arasında, genellikle daha yaşlı veya sosyal statüsü daha yüksek olanın beklentisi olabilir, ancak bu durum daha esnektir.

Bu karşılıklı beklentiler, bayramların düzenli ve huzurlu geçmesini sağlar.

Herkesin bu geleneklere uyması, hem toplumsal uyumu pekiştirir hem de bireyler arasında saygı ve sevgi bağlarını güçlendirir.

Sizin bayram geleneklerinizde bu tür yazılı olmayan kurallar ne kadar belirgindir?

C) NEDEN BAZI KİŞİLER AKRABA BAYRAMLARI KUTLAMAK İSTEMEZ.

Aralarında hiç bir olumsuz şey olmamasına rağmen akrabalarının bayramlarını neden kutlamak istemez.

1-Bayramda Neden Bazı Akrabalar Bayramlaşmak İstemez?

Bayramlar genellikle bir araya gelme, barışma ve neşe zamanları olarak görülse de, bazı kişilerin hiçbir belirgin olumsuzluk olmamasına rağmen akrabalarının bayramını kutlama konusunda isteksizlik yaşaması oldukça yaygın bir durumdur.

Bu durumun altında yatan birçok psikolojik ve sosyal sebep olabilir:

a- Sosyal Kaygı ve Stres

Bazı insanlar için kalabalık sosyal ortamlar, aile toplantıları veya sürekli sohbet etme gerekliliği yüksek düzeyde sosyal kaygı yaratabilir.

Bu durum, bayramlaşma ritüellerini bir "yük" olarak görmelerine neden olabilir.

Samimi veya derinlemesine sohbet etme baskısı, kişisel sorulara maruz kalma ihtimali ya da genel bir huzursuzluk hissi, onları bu tür etkileşimlerden uzak durmaya itebilir.

b- Yorgunluk ve Kişisel Alan İhtiyacı

Özellikle bayram tatilleri, birçok kişi için dinlenmek ve kişisel alan bulmak anlamına gelir.

İş yaşamının veya günlük yaşamın getirdiği yorgunluk, bireyleri sosyal enerjilerini korumaya yönlendirebilir.

Bayram ziyaretlerinin getirdiği koşturmaca ve kalabalık, bu dinlenme ihtiyacını karşılamalarını engelleyebilir ve bu nedenle izole olmayı tercih edebilirler.

c- Duygusal Uzaklaşma veya İlgisizlik

Bazen akrabalar arasında görünürde bir tartışma veya kavga olmasa bile, duygusal bir uzaklaşma yaşanmış olabilir.

Ortak ilgi alanlarının azalması, farklı yaşam tarzları veya sadece zamanla oluşan kopukluk, bireylerin birbirlerine karşı ilgisizleşmesine yol açabilir.

Bu durum, bayramlaşma motivasyonlarını düşürür ve sadece bir "görev" olarak algılanmasına neden olur.

ç. Kişisel Tercihler ve İçe Dönüklük

Herkes sosyal değildir.

Bazı insanlar içe dönük (introvert) yapıya sahiptir ve kalabalık ortamlardansa yalnız zaman geçirmeyi veya sadece çok yakın birkaç kişiyle olmayı tercih ederler.

Bayramdaki yoğun sosyal etkileşimler, onların enerji seviyelerini düşürebilir ve bu nedenle kendilerini bu tür kutlamalardan geri çekebilirler.

Bu bir akrabaya karşı düşmanlık değil, kişisel bir tercihtir.

d- Geçmişten Gelen Beklentiler ve Hayal Kırıklıkları

Açıkça ifade edilmese de, geçmişte yaşanan ufak tefek hayal kırıklıkları, yanlış anlaşılmalar veya beklentilerin karşılanmaması gibi durumlar, zamanla birikerek bayramlaşma arzusunu azaltabilir.

Bu durumlar büyük kavgalara yol açmasa bile, bireylerin o akrabalarla daha az etkileşim kurma isteği duymasına neden olabilir.

e- Zaman Yönetimi Zorlukları

Modern yaşamın getirdiği yoğunluk, bazı kişilerin bayram ziyaretleri için yeterli zamanı bulamamasına neden olabilir.

Birden fazla akrabayı ziyaret etme zorunluluğu veya diğer kişisel planlar, bayramlaşma geleneklerini lojistik bir zorluk haline getirebilir.

Bu durum, isteksizlikten çok, zaman yönetimiyle ilgili bir problemden kaynaklanabilir.

. Kısaca şunu anlarız:

Bu durumlar, dışarıdan bakıldığında "neden kutlamak istemiyorlar" sorusunu akıllara getirse de, genellikle kişinin kendi içsel durumu, tercihleri veya yaşam koşullarıyla ilgili karmaşık nedenlere dayanır.

Karşılıklı anlayış ve empati, bu tür durumlarda köprü kurmanın anahtarı olabilir.

Ben artık bu durumlarda üzülmemeyi, kızmamayı öğrenmiş gibiyim; yine de bir “burnu büyüklük” yapıldığı sezgisine kapılıyorum...

. Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 2025.06.06, Mff.


NEDEN SEVİLMEZLER?

 . NEDEN SEVİLMEZLER?

Aslında hiç bir kötülükleri, zararları, niteliksizlikleri, saygısızlıkları olmamasına rağmen, neden sevilmezler?

Nitelikli, düzgün kişiliğe, kişisel gelişime, saygı ve sevgiye… rağmen bazı insanlar en yakınları dahil neden sevilmezler, aranmazlar?

Sevilmeme veya aranmama durumu, bir kişinin gösterdiği çabalara, niteliklere ve iyi niyetine rağmen ortaya çıkabilen karmaşık bir durumdur.

Bu durumun altında yatan birçok olası neden olabilir.

A) İletişim Tarzı ve İlişki Dinamikleri

1-Empati Eksikliği veya “Algılanan Empati” Eksikliği:

Kişi ne kadar bilgi sahibi veya nitelikli olursa olsun, karşısındakinin duygularını anlamakta veya bu duygulara uygun tepki vermekte zorlanıyorsa, bu durum ilişkilerde soğukluğa yol açabilir.

Bazen kişi empati kursa bile, bunu karşı tarafa “yeterince” hissettiremeyebilir.

2-Dinleme Becerileri:

Sadece konuşmak değil, aktif ve anlayışlı bir şekilde dinlemek de ilişkilerde çok önemlidir. Karşısındaki kişinin kendisini dinlenmiş ve anlaşılmış hissetmemesi, zamanla uzaklaşmaya neden olabilir.

3-Eleştirel veya Yargılayıcı Tutum:

Kişisel gelişim ve nitelikli olma çabası, bazen kişinin başkalarını eleştirel bir gözle değerlendirmesine veya yargılamasına neden olabilir.

Bu durum, insanların kendilerini rahat hissetmemelerine ve uzaklaşmalarına yol açar.

4-Sürekli Öğüt Verme veya Üstünlük Kurma:

Donanımlı ve bilgili olmak güzeldir ancak bu bilgiyi sürekli olarak başkalarına "öğretme" veya "üstünlük kurma" aracı olarak kullanmak, insanların kendilerini yetersiz hissetmelerine ve bu kişiden uzaklaşmalarına neden olabilir.

5-Negatif Enerji veya Karamsarlık:

Kişi ne kadar nitelikli olursa olsun, sürekli olumsuzluklardan bahsetmek, şikayet etmek veya karamsar bir tutum sergilemek, çevresindeki insanların enerjisini düşürebilir ve onları yorabilir.

6-Güven Sorunları:

Güven, ilişkilerin temelidir. Kişinin geçmişte yaşadığı deneyimler veya sergilediği tutumlar (sözünü tutmama, dedikodu yapma vb.), güven kaybına yol açarak insanların ondan uzaklaşmasına neden olabilir.

B) Kişilik Özellikleri ve Algı

1-Ben Merkezcilik:

Kişisel gelişime odaklanmak, bazen istemeden de olsa kişinin ben merkezci bir tutum sergilemesine neden olabilir. Her şeyin kendi etrafında dönmesini beklemek veya sürekli kendinden bahsetmek, ilişkileri tek taraflı hale getirir.

2-İletişim Kurma Biçimi:

Bazen kişi iyi niyetli olsa da, kullandığı kelimeler, ses tonu veya beden dili yanlış anlaşılmalara yol açabilir. Örneğin, eleştirel olmayan bir yorum bile yanlış bir tonda söylendiğinde saldırgan olarak algılanabilir.

3-Değişime Direnç veya Aşırı Değişim:

Kişisel gelişim sürekli bir değişim sürecidir. Ancak bu değişim, kişinin çevresindeki insanlarla olan bağlarını koparacak kadar hızlı veya farklı olursa, anlaşılmama ve yalnızlaşma yaşanabilir. Diğer yandan, kişinin temel özelliklerinde değişim olmaması veya beklentilere uyum sağlayamaması da bir sorun olabilir.

4-"Mükemmeliyetçilik" ve Gerilimli Ortam:

Kişi kendi standartları yüksek olduğu için çevresindekilerden de aynı yüksek standartları bekleyebilir. Bu durum, ilişkilerde gerilimli ve stresli bir ortam yaratabilir.

C) Dış Etkenler ve Kişisel Tercihler

1-Yanlış Anlaşılmalar ve Yanlış Algılar:

Bazen insanlar, bir kişiyi tam olarak tanıyamadan veya sadece yüzeysel bilgilere dayanarak yanlış yargılarda bulunabilirler. Bu durum, kişinin gösterdiği çabaları gölgede bırakabilir.

2-Karşı Tarafın Problemleri:

İlişkiler tek taraflı değildir. Karşıdaki kişilerin kendi içsel problemleri, beklentileri veya kişisel tercihleri de, bir kişiden uzak durmalarına neden olabilir. Bazen sorun sizde değil, karşı tarafta olabilir.

3-Kıskançlık veya Rekabet:

Kişinin nitelikleri, donanımı ve kişisel gelişimi, bazı insanlar için kıskançlık veya rekabet duygularını tetikleyebilir. Bu durum, o kişiden uzak durma veya onu dışlama isteği yaratabilir.

4-Hayatın Akışı ve Mesafe:

Bazen insanlar, hayatın doğal akışı içinde yollarını ayırabilirler. Fiziksel mesafe, yoğunluk veya önceliklerin değişmesi gibi etkenler, kişiler arasındaki bağı zayıflatabilir.

- SONUÇ OLARAK:

Bir kişinin tüm olumlu özelliklerine rağmen sevilmemesi veya aranmaması, genellikle iletişim eksiklikleri, algısal sorunlar veya karşılıklı ilişki dinamiklerindeki uyumsuzluklardan kaynaklanır.

Eğer bu durum kendinizi üzüyorsa, kendinizi “gözlemlemek”, yakın çevrenizden güvendiğiniz kişilerden “geri bildirim” almak ve ilişkilerinizdeki iletişimi geliştirmeye odaklanmak yararlı olabilir.

Belki de sorun “sizde değildir”.

Toplumsal ve bireysel iletişimin sorunlarla dolu olduğu günümüzde bu konunun ve eleştirel bakışın önemli olduğunu düşünüyorum.

Karşınızdaki insanların “kendi içsel” dinamikleri veya seçimleri de bu duruma yol açabilir.

Bu konu üzerinde çok uzun zamandır, düşündüm. Kısa da olsa araştırmalar yaptım.

Konuyu kendi bakış açıma ve durumuma göre de irdelemek istedim.

Sonuç olarak, çok boyutlu olduğunu gördüğüm bu konuda kendimi olumsuz etkilemeden, suçlamadan değerlendirip, yazdım.

Analitik düşünceye ve fikir oluşturmaya bir katkım olmasını istedim..

. Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 2025.06.06, Mff.

. (Araştırma, değerlendirme yazım)