21 Mart 2020 Cumartesi

Ulusal Birlik ve Savunma Zamanı

Ulusal Birlik ve Savunma Zamanı
Bir yerlerde sözü edilir hep "Türkiye'ye oyunlar oynanıyor", diye söylenilen türde "komplo teorileri" vardır doğal olarak.
Bir yerlerde global programlar vardır ve çalışmaktadır.
Ama iş sadece Türkiye olarak görülmemelidir.
Ne plan, ne program varsa da var olsun, ama biz ulusal bir savunma stratejisini geliştirmeliyiz. 
Bunun da önemli bir kanadı demokrat, yurtsever ve vicdanı hür kitleler tarafından oluşturulacaktır.
Şu an kişi ve parti, o, bu, sen, ben ayrımı yapmadan ulusal bir bakış açısına erişmemiz gerekir. 
Herkes elinden gereken yapmalıdır.
Eğer yönetici sınıf, oligarşi, iş veren, tüccar ve sanayiici, vakıflar, dernekler ve de siyasi partiler... vb. gruplar sessiz ve kıyıda durur gibi de olsalar, onlar da en az bu ülkenin ve halkının devamlılığını, ayakta kalmasını ve de savunulmasını istemek zorundadırlar.
İsteyecektirler, ulusal kurtuluşumuzu destekleyeceklerdir.
Küçük insanlar, halk, sıradan olan bizler ise boş lafları, boş meşgaleleri bir yana atıp daha da bir KURTULUŞ MÜCADELESİ zihniyetine erişmemiz gerekir.
Başka bir yolu yoktur.
Bu salgın hastalık 177 ülkede, bölgede kendisini göstermektedir.
Bu bir "kriz" durumudur ve de devam etmektedir.
Ülkeler genelde kendi başlarına bırakılmış gibi gözükseler de uluslararası örgütlerin yardımlarından yararlanılacaktır.
Şu an tüm aklı başında ülkeler kendi savunma ve krizden kurtulma modellerini geliştiriyorlar.
Türkiye 100 yıl öncesinde bir "Kurtuluş Savaşı" vermiştir.
Yok oldu denilen bir imparotorluğun kalıntılarından yeni ve ulusal bir devlet ortaya çıkarılmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cesareti, öz güveni, bilgisi ve inancı ile o günleri Türk halkı tüm dünyanın galip ve güçlü devletlerine karşı savaşmıştır.
Bu bir İstiklal Savaşı bir Kutsal Savaş idi.
İkinci dünya savaşına katılmayan Türkiye Cumhuriyeti iyi yapmıştır.
Bugün ise yine bir birleşme, toparlanma ve kendini savunma dönemi ortay çıkmıştır.
Görülmeyen bir düşmana karşı bir çok saldırgan ve yayılmacı mikroskop da bile görülmeyen virüse karşı kendimizi savunmak durumundayız.
Devlet ve belediyeler üzerilerine düşeni yapmalıdır.
Bugün yağmacılık, partizanlık ve hainlik günü değildir.
Bugün tüm ulusal güçlerin ve kuruluşların bir savunma ve seferlik zamanıdır.
Sadece "olağan üstü hal" olarak bakmak bile azdır.
Bir "mobilite", bir derlenip, toplanma, bir "seferberlik" zamanıdır.
Parası ve gücü olanlar, üreticiler, fabrikatörler, bankerler, tüccarlar, büyük çiftciler, finansörler sizler de bu seferberlikte üzerinize düşen destek ve katkıları vermelisiniz.
Ödemeler dengesi bozulan, ekonomisi ve üretimi iflas eden, iş gücü yok olmuş bir "çökmüş Türkiye" istemiyor iseniz, seferberlik ve destek modellerinde hiç de geride kalmadan öne geçiniz.
Türk halkının gereksinimlerini karşılamak için devlet ve kamu kurumları özel sektör bir işbirliğine ve kesin kararlılığa gitmelidir.
Gidecektirler de...
Bugün alınan kararlar doğrudur, tüm hastaneler ayrım yapmaksızın hastalıkla mücadelede görevlendirilmişti.
+65 liler sokağa çıkmayacaklardır.
Evde kalın, önerileri tutmak üzeredir ama yetmemektedir.
Devlet tüm ülkede ya da hastalığın çabuk yayılacağını düşündüğü bölgelerde, kentlerde acil olarak kısıtlanmış bir sokağa çıkma yasağı getirmelidir.

Sokaklarda, parklarda ve ormanlarda gruplar halinde dolaşmak çok tehlikeli ve zararlıdır.
Hiç kimseye göz yumulmamalıdır.
Asker uğurlama, kutlama, eğlence, cenaze vb. hiç bir gerekce ile insanların toplanmasına izin verilmemelidir.
Bulaşıcı hastalık salgını konusu devlete yetki vermektedir.
Bazı özgürlükler halk adına, halk sağlığı için, ülkenin geleceği için kısıtlanmalıdır.
Bugün bir sağlık savunma savaşına girmeliyiz.
Konversiyonel savaş değil çok daha tehlikeli ve yok edici bir "biyolojik savaş"la karşı karşıyayız.
Virüsleri, son dönem virüslerini hafife alamayız.
Ancak devletin ve halkın ortak birliği ve dayanışması ile geliştirilecek savunma modellerine inanmamız ve uymamız gerekir.
Kesinlikle her belediye yurttaşlara acil hizmetler sunmalıdır.
İlk adım insanların sokağa çıkarılmadan evlerinde kalmalarını sağlamak için onlara servisler sunmaktır.
Evlere sıcak yemek dağıtılmalıdır.
Lastik eldiven, 3M ağız maskesi, dezanfeksiyon spray hiç geri durmadan belediyelerce evlere dağıtılmalıdır.
Kamuya açık olan, insanların uğradı her yerde dezanfeksiyon otomatları hizmete sunulmalıdır.
Sağlık hizmetleri hızla yaygınlaşacaktır.
Telekominikasyon çalışır ve güvenilir bir hizmet sağlayacaktır.
Evden siparişleri alacak olan internet satışları ve eve paketlerin getirilmesi çok iyi çalışacaktır.
Sağlık ocakları ilk adımda yardımcı ve tarayıcı görev üstlenmişlerdir.
Tüm hastaneler ayrım yapmadan sağlık hizmeti sunacaktır.
Türk halkı, yurttaşlar, sen, ben partizanlığı ve küçük hesaplı tartışmaları bırakacağız.
Ortak aklın gelişmesine ve ulusal birliğe yönelik dayanışma ve inançları geliştireceğiz.
Onun bunun dini ve ibadetleri kendilerine kalacak ve konuda ortalıkda bir boş laf üretme dönemi sonlanacaktır.
Sağcı, solcu, dinli, dinsiz ayrımları değildir bugün aranılan.
Ne ideolojik kahramanlıklar, ne de partilerin adamı olmak bizleri kurtarmayacaktır.

Din istismarlığı, ticari ve politik çıkarlar sağlamağa kalkışanlar olmayacak mıdır?
Olacaktır, ama Türk halkının yükselen dayanışması ve gücü onları etkisiz hale getirecektir.
Bugün için asıl olan gerçek bir insan olabilmek, gerçek bir vicdan taşımak olacaktır.
Dünya tarihini inceleyelim.
Salgın hastalıkların geçmişte yaptıklarını araştıralım.
Bakalım, görelim, nerede ne olmuş zamanında...
Hangi salgın hastalık dönemleri ne kadar insanı yok etmiş...
Bugün biz daha mı iyi durumdayız, diye düşünelim.
En büyük düşman görülmeyen bir virüs ise de halkın bölük pörçük olmasının getireceği zararı da hiç göz ardı etmeyelim.
Moralimiz yüksek olsun ama görevlilerden yeni hizmet modelleri isteyelim, devletten kesin kararlar ve önlem paketleri talep edelim.
Her türlü ıvır, zıvırı bırakıp sadece bu "yeni dönem savunma" modelleri üzerinde akıllıca kafa yoralım.
Hiç bir akıllı düşünce gelmiyorsa elinizden, iyi örnekleri izleyin, sağlıklı önerilere kulak verin.
Akıl ve ruh sağlığınız şu an en önemli varlığımız olacaktır.
Bizim sağlıklı bireyler olarak ayakta durmamız ve iyi şeyler beklememiz ise ülkemizin ve halkımızın kurtuluşu olacaktır bu biyolojik savaşta.
Sağlıklı, güçlü ve mutlu yarınlarımız olsun, insanlarımız bu savaşta kurban olmasın diyorsanız, önce kendimizi arındırmamız, güçlenmemiz ve ortak akılı çalıştırmamız gerekecektir.
Yok olmamak için, dik durmak üzere, sağlıklı kararlara ve günlere diyerek saygılarımı sunuyorum.


     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
       2020.03.21, 21.30, MŞ.
  

BELEDİYELERE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR

          BELEDİYELERE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR
§        Halk için kesin çözüm ve destek modelleri geliştirmelisiniz!
§        Halka hizmet sunmada yeni ve işe yarar çözüm modellerini yaşama geçirmelisiniz.
§        Halk gönüllülükle evlerinde oturmağa razı olur, yeter ki belediye ve devlet onlara evlerine kadar hizmet ve servis sunabilsin.
§        Belediyeler tüm lüks harcamalardan ve gösterişten vaz geçmelidir.
§        Kentler ve köyler arası gidiş-geliş trafiği ve yolcu taşımacılığı için belediyeler denetleme ve çözüm modelleri geliştirmelidir.
§        Kent içi minibüs hatları, araçlar ve elemanları düzenli ve sık aralıklarla denetlenmelidir.
§        Halka açık iş yerleri ayrım yapılmaksızın gönüllülükle kapanmağa razı olmalıdır.
§        Bakkal ve benzeri halka ürün sunabilecek olan esnafa kolaylıklar sunulmalıdır.
§        Esnafın telefonla evlere servis götürebilmeleri teşvik edilmeli ve sağlanmalıdır.
§        Belediye virüsle mücadele için gerekli olan eldiven, dezenfeksiyon maddeleri, eldivenler, dezenfekteli mendiller v. b. temin etmeli ve bunların halka rahatca dağıtılmasını sağlamalıdır.
§        Tüm büyük işletmeler, oteller, fabrikalar, büyük kurumlar kendi elemanlarına ve de aileleri için virüsle mücadele malzemeleri dağıtmalıdır.
§        Belediye tarama yaparak kendi bölgesindeki " işletmeler, oteller, fabrikalar, büyük kurumlar" için elemanlarına yardım, destek modelleri geliştirmelerini ve uygulamalarını istemeli ve bu konuda yaptırımlara gitmelidir.
§        Fırın, kasap, eczane gibi yerler açık olmak istiyorlar ise sadece kapı içi pencereden ve sokakda duran müşteriye satış yapmalıdır.
§        Sokakda sıralanan müşteriler ise aralıklı sıra uygulamasına tabii tutulmalıdır. Zabıta bu konuda yardım edebilir. Bu tür işletmeler ayni zamanda da evlere istek üzerine servisde bulunmalıdır.
§        Lokanta ve aş evleri, kantinler de kapanabilecek. Bazıları zaten kendiliğinden kapatmıştır.
§        Orada görevli olan çalışanlar için bu kriz döneminde çalışmamalarından dolayı ücret kaybı olmamalı.
§        Devlet (çalışma kurumu) belediyeler bu ücretlilere bir "kısa çalışma tazminatı" ödemelidir.
§        Zaten işyeri sahibi bir genel zarar içinde iken ücretlerin kamu tarafından ödenmesi doğru olacaktır.
§        Kim halk sağlığına önem veriyor ve dikkat ediyor ise, destekleme ve önleme paketleri ve acil yardımlar sağlıyor ise o BİZİM tarafdadır.
§        Belediyeler şirinlik gösterilerini ve particiliği bir tarafa bırakıp virüs mücadelesine ciddi bir modelle girmelidir.
§        Kuşadası gibi yerler  kara ve deniz bağlantıları nedeniyle çift riziko bölgesidir.
§        Kuşadası, Çeşme, Bodrum... gibi sahil kentlerine yabancı kimseler, gemiler, turistler sokulmamalıdır.
§        Hiç kimse gelen gemileri kente sokmakla, turizme katkıda bulunmakla bir şey yaptığını sanmasın! Bu işin şakası yok.
§        Onur, gurur duyulacak bir şey değil bu tür davranışlar, verilen izinler!
§        Tüm rizikoyu gören kentler  bölgeleri gittikce artan bir hızla sokağa çıkma yasağı alırken ve virüsün yayılma hızını yavaşlatmağa çalışırken siz dışarıdan riziko oranı yüksek kitleleri kentinize sokamazsınız!
§        "Koruyucu özellikli gerçek maske" şart ve sık sık değiştirilmesi gerekiyor.
§        Belediye bu ve diğer koruyucu önlemler için gerekenleri temin etmeli ve dağıtmalıdır.
§        Evde kalan insanlara belediye beslenme ve sıcak yemek desteği servisi vermelidir.
§        Şu an İzmir'de maske bulunmuyor. Şaka değil bir gerçek!
§        Ben nereden bulacağım, kapı kapı dolaşıp sormak mı gerek! Yok, marketlerde yok! Beldiye bunları temin edip halka dağıtmalıdır.
§        ........................................
§        .................................
Saygılarımla....
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.03.09, MŞ.




SALGIN DÖNEMİNDE SORULANLAR

          SALGIN DÖNEMİNDE SORULANLAR
§        Koronavirüs kimlere bulaşır?
§        Gidip bir yerlerde test, arama, tarama yaptıramaz mıyız?
§        Bizi çağırıp muayene edecekler mi?
§        Kan muayenesi de yapılıyor mu?
§        Yeteri kadar tanı kidi yoksa devletin elinde herkes hasta mı olacak?
§        Devlet ve belediyeler neden çok yavaş önlemler alıyor?
§        Güvenilir ve güncel bilgileri, istatistikleri nereden bulabiliriz?
§        Akrabalarımızı, komşularımızı ziyaret edemeyecek miyiz?
§        Bizi ziyaret etmek isteyen akrabalarımıza, tanıdıklara ne diyeceğiz?
§        İlle de evde kalmak gerekir mi? Bunu insanlara nasıl anlatacaklar?
§        Sokağa çıkma yasağı geldiğinde sokağa çıkıp, toplanan insanlara devlet müdahale eder mi?
§        Alışverişe gitmeyelim mi?
§        Çarşılar kapandığında nasıl alışveriş yapacağız?
§        Ağzımıza, burnumuza maske takmak gerekir mi?
§        Lastik eldiven sadece 1 kez mi kullanılmalı?
§        Deri eldiven, yün eldiven kullansak olmaz mı?
§        Evin kapı kullarını temizlemeli miyiz? Nasıl?
§        Sirke bir dezenfeksiyon sıvısı işine yarar mı?
§        Çamaşır suyu ile evde nereleri silersek yararlı olur?
§        Giysilere virüs bulaşmaz mı?
§        Belediyelerin şehri dezenfekte etme çalışmaları ne derece yararlı olur ki...
§        Sokağa çıkmadan nasıl alış veriş yapacağız?
§        Ya yiyecek, içecek bulamazsak...
§        Belediyeler evlere yemek servisi çıkartabilirler mi?
§        Temizlik malzemeleri, WC gereçleri v.b. biterse ne olacak? Belediye bizlere bunları temin edebilir mi?
§        Haftalık halk pazarları kapatılacak mı?
§        Yaşlılara, engellilere, bakıma muhtaç olanlara kim yardım edecek? Nereye baş vurmak gerekir?
§        Hastalandığımızda eve doktor gelir mi?
§        Hastaneye yatış nasıl oluyor?
§        Hangi hastanelerde muayene ve tedavi yapılıyor?
§        Yoğun bakım bölümleri yeteri kadar var mı?
§        Doktor ve hemşire sayımız yetmezse ne olacak?
§        Resmi makamlar acaba hasta sayısını, ölümleri saklıyor olabilir mi?
§        Bir yakınımız vefat etse cenazesine gidemeyecek miyiz?
§        Oğlan askerde şimdi. Ne durumda acaba?
§        Askerdekiler, hapishanedekiler ne yapıyor acaba? Onlara nasıl bir destek ve önlem uygulanıyor?
§        Kına gecesi, nişan, düğün... bunları ne zaman yapabileceğiz?
§        Ülke içinde gezilere katılmak sakıncalı olur mu?
§        Devlet başka hangi kısıtlamaları getirebilir?
§        Çocukların dersleri ne olacak?
§        Yatılı okullar, yurtlar açık mı, oralarda kalanlar var mı?
§        Yüksek okullar, üniversiteler ne durumda, öğrenciler geliyorlar mı?
§        Kurslar, Kuran kursları, özel dershaneler... açık mı?
§        Tarım işcileri tarlalarda çalışıyor mu?
§        Balıkcılar balığa çıkıyorlar mı?
§        Madenler, yer altı işcileri çalışıyorlar mı?
§        Otel ve pansiyonlar ne durumda? İsteyen gidip kalabiliyor mu?
§        Eğlence ve zevk mekanları, evleri açık mı, çalışıyor mu?
§        Gizli, saklı, merdiven altı iş yerleri atölyeler, kumarhaneler, zevk mekanları, bahis klüpleri... polis ve zabıta buraları araştırıyor ve kapatabiliyor mu?
.......................
.................................
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.03.20, MŞ.



YENİ POPÜLİZM

YENİ, YENİ POPÜLİZM,
GÖSTERMECİLİK, KANDIRMACILIK 
modelleri geliştiriliyor.
§        Bilindiği gibi bir "kitle psikolojisi" vardır.
§        İnsanlar, nerede bir şey görseler, nerede bir şey duysalar hemen peşlerinden gitmek eğilimindedirler.
§        Yalnız, tek ve özgün olmak "nedense" pek seçilmez.
§        Yalnız bir yerlerde durmak istemezler, korkarlar, endişe duyarlar, ruhları bunu kaldırmaz...
§        Doğası gereği hemen bir yere katılı verirler, öyle düşünüp, incelemeden, araştırmadan.
§        Birisi azıcık bir başka (karşıt) görüşde bulunsa.... hemen ağız, dil, söylem aşağılara düşmeğe başlar.
§        Dili çirkinleştirerek, karşısındaki kişiyi küçük görerek, hakaretler ederek kendi duruşunu (sözde) sağlama alır.
§        Çok sevilecek, çok beğenilecek bir şeyler bulmağa, yenilikler göstermeğe meraklı olanlar var doğal olarak her yerde...
§        Onlar ortaya bir etkinlik, bir iş atıverirler, kenara çekilirler
§        Ben de onlarlayım, ben de katıldım, ben de yaptım, ben de ordaydım... diyebilmek için onlara katılan bir sürü birey de var doğal olarak.
§        Onlar bu tutumlarını doğru bulurlar ve kendilerine bir sevinç kaynağı yaratırlar.
§        Bir ağaca bir yırtık bez parçası bağlayın, örneğin.
§        Çekip gidin ve uzun bir süre sonra gelin ve bakın:
§        Ne kadar çok yırtık bez parçası olmuştur o ağacın üzerinde.
§        Her gören hemen kendisi de bunu yapmış ve bir bez parçası bağlamıştır dalın birine.
§        Hiç de düşünmeden, araştırılmadan... yapılan iş örneği.
§        Bu davranış biçiminin ardında bir kitle psikolojisi olduğu gibi, kişiliği tam oluşmamış bireylerdeki "özenti" ve "taklitcilik" de birlikte düşünülmelidir.
§        Yapılan "iş"i inceleyecek, düşünecek, araştıracak, ölçüp, biçecek kaç kişi vardır, derseniz sayısını hiç bilemem..
§        Kişisel gelişimini ve olgunluğunu üst düzeye çıkarmış insanların ayni zamanda bilgi ve deneyim kazanımlarını çok iyi özümseyip, içselleştirip dışarıya yansıttıkları ve yaşamlarına uyarladıklarını da hiç unutmamalıyız.
§        Bu tür insanların ise toplumda çok az olduğunu da biliyoruz.
§        Ama bu tür ilkeli ve düşünen insanların çok, çok ama çok az oldukları bellidir.
§        Onlarla sıradan insanların anlaşabilmeleri daha doğrusu onları anlayıp, analiz edebilmeleri de hem zordur, hem de beklenmemelidir.
................
 Saygılarımla

 Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.03.20, MŞ.



Koronavirüs'den Kaynaklanan Ölüm Vakaları

    Koronavirüs'den Kaynaklanan Ölüm Vakaları
§        Salgın hastalıkların olduğu dönemler, kriz dönemleridir ve de kamu, devlet yeni ve günün koşullarına göre önlem almak zorundadır.
§        Aldığı karar ve yasal değişiklikler olabilir.
§        Bir seferberlik yasası oluşturulabilir.
§        Bir özgürlük, bir hak olarak baktığınızda bilgi edinme hakkı ve bilgilere ulaşabilme özgürlüğü vardır doğal olarak.
§        Bu hak ve özgürlükler normal dönemler için geçerlidir, diye düşünülebilir.
§        O zaman şunu düşünmeliyiz:
    -Yeni bir düzenleme ile bu bilgilendirme hak ve özgürlüğünü kısıtlamış mıdır ya da engellemiş midir?
§        Bunun da normal koşullarda yazılı olarak bir devlet prosedürü içerisinde yayınlanması ve duyurulması gerekir.
§        Bu anlamda da kimler ne hak ve özgürlükleri artık eskisi gibi kullanamaz?
§        Sınırlandırmalar nelerdir?
§        Her hangi bir yerden Koronavirüs'ün neden olduğu bir ölüm haberini duyduğunuzda nasıl davranmalısınız?
§        İlk olarak şunu düşünmek gerekir:
§        Bu bilgi, bu gelen haber doğru mudur, resmi bir teyit (doğrulama) var mıdır?
§        Sizin bu bilgiyi diğer kişilere, basına ya da internet üzerindeki sosyal medya kaynaklarına iletmeğe hakkınız var mıdır?
§        İlk adımda dört grup insan düşünülmelidir:
§        1-Resmi görevliler 2-Basın kartı olan gazeteciler 3-Sıradan yurttaşlar 4-Diğer ülke yurttaşlığını taşıyanlar.
§        Eğer, Koronavirüs'ün neden olduğu bir ölüm haberini sorguluyor isek, görevli ve yetkili, sorumlu olan kurum ve kişiler bellidir:
§        Sağlık bakanlığı, ilk sağlık müdürlüğü.... Bunlar bu duyuruları yapabilirler.
§        Ancak, devletin o anki uygulamaları ve kriz yönetim politikası gereği bu haber verme hakkı ve sorumluluğu kısıtlanmış ya da engellenmiş olabilir.
§        Sıradan yurttaşların verdiği, duyurduğu bilgiler ise pek de önemli değildir ve dikkate de alınmamalıdır.
§        Eğer hükümet "kriz yönetimi" içerisinde bir karar almışsa, bu tür kişisel duyurular "kışkırtma ve halkı yanlış yönlendirme" olarak da değerlendirilebilir.
§        Özel, ya da resmi hastane ve sağlık kurumları ise sadece oranın "başhekimi"nin bilgisi ve eğilimi yönünde davranmalıdır. Bu kişiler de yine bir ölüm vakasını kendi girişimleri ve sorumlulukları ile halka duyurmamalıdır. Tartışma yaratmamalıdırlar.
§        Basın özgürlüğü kavramı esasında daha genel bir kavram olan düşünce özgürlüğünün medya alanındaki yansımasıdır. *
§        Bu kavram insanların haber alma özgürlüğü ile de birleşince çift taraflı bir etkiyle hem düşünceyi açıklama hem de açıklanan düşünceye ulaşabilme özgürlüğünü oluşturmaktadır. *
§        Esasında düşünceye ulaşabilme veya daha genel adı ile "haber alma özgürlüğü"nün sağlanması öncelikle medyanın kitlelere ulaşabilmesinin sınırlandırılması sonucunu doğuracak etkilerin bertaraf edilmesiyle sağlanabileceğinden, dolaylı olarak basın özgürlüğünün de ""ana esasını" oluşturmaktadır. *
§        Basın kartlı, çalışır durumdaki basın mensupları ise böylesine Koronavirüs'e bağlı ölüm vakasını duyduklarında kesinlikle bir "resmi, yetkili kurum ve kişilerden" yazılı belge almalıdırlar ki daha sonra birçok yasal sıkıntılarla karşılaşmasınlar.
§        Basın özgürlüğü, bilgi ve haberleri serbestce duyurma ve yayınlama hakkı genel olarak demokratik bir hak olarak görülse de demokratik yönetimli ülkelerde "normal" dönemler" için geçerlidir.
§        Kriz dönemlerinde devlet halkı, halkın sağlığını ve güvenliğini, ulusal çıkarları korumak ve gözetmekle yükümlü olduğu için bazı özgürlükler yine "yasal olarak, gerekçeleri gösterilerek" ve alınan "hükümet kararları" olarak kısıtlanabilir.
§        Sıradan insanlar, halk genelde büyük bir çoğunlukla zaten ne zaman normal, ne zaman bir kriz dönemini yaşıyoruz, bunların sınırları ve yapısallığı nedir... gibi hassasiyetleri algılayamazlar ve de duygusal, kişisel davranırlar, ileri-geri sözler kullanıp, uygun ya da uygun olmayan davranışlarda bulunabilirler.
§        Tüm yukarıdaki açıklamalardan sonra şunu istemeli ve beklemeliyiz:
§        Devlet kendi kurum ve yetkilileri ile çok açık bir bilgilendirme ortamı sağlamalıdır.
§        Hiç bir şüpheye, hiç bir endişeye gerek kalmayacak bir biçimde ve de çok şeffaf olarak düzenli ve güncel "bilgi akışı" sağlanmalıdır.
§        Bunu da devlet, hükümet ya kendi yapabilir yada bir üst görevdeki sağlık kuruluşuna, enstitüye verebilir. Örneğin Berlin'deki Robert Koch enstitüsü gibi...
§        Sadece bakanın bir açıklaması ve gazete haberleri ile olmaz.
§        Her an herkesin "açıkca" ve "kolaylıkla ulaşabileceği" "güncel" bir "bilgi akış adresi" olmalıdır.
§        Bu da bir internet sitesinde bir adres biçiminde olur.
§        Sağlık bakanlığının resmi sayfasında çeşitli bilgiler devamlı yayınlanıyor ise de daha açık ve hemen anlaşılır bir tek adres yararlı olur.
§        Şu an Türkiye'de böylesine "tek, güncel, güvenilir, resmi bilgileri içeren, devamlı yenilenen" tek bir internet adresi var mı, bilmiyorum.
§        İlk akla gelen soruları ayrıntılarını da gözeterek bir bütünlük içerisinde sunmağa çalıştım.
§        Şu anki düşüncelerimi sizlere sunuyorum.
    
     Saygılarımla...
     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.03.20, 19.15, MŞ.