Ulusal Birlik ve Savunma Zamanı
Bir yerlerde sözü edilir
hep "Türkiye'ye oyunlar oynanıyor", diye söylenilen türde
"komplo teorileri" vardır doğal olarak.
Bir yerlerde global
programlar vardır ve çalışmaktadır.
Ama iş sadece Türkiye
olarak görülmemelidir.
Ne plan, ne program varsa
da var olsun, ama biz ulusal bir savunma stratejisini geliştirmeliyiz.
Bunun da önemli bir kanadı
demokrat, yurtsever ve vicdanı hür kitleler tarafından oluşturulacaktır.
Şu an kişi ve parti, o,
bu, sen, ben ayrımı yapmadan ulusal bir bakış açısına erişmemiz gerekir.
Herkes elinden gereken
yapmalıdır.
Eğer yönetici sınıf,
oligarşi, iş veren, tüccar ve sanayiici, vakıflar, dernekler ve de siyasi
partiler... vb. gruplar sessiz ve kıyıda durur gibi de olsalar, onlar da en az
bu ülkenin ve halkının devamlılığını, ayakta kalmasını ve de savunulmasını
istemek zorundadırlar.
İsteyecektirler, ulusal
kurtuluşumuzu destekleyeceklerdir.
Küçük insanlar, halk,
sıradan olan bizler ise boş lafları, boş meşgaleleri bir yana atıp daha da bir
KURTULUŞ MÜCADELESİ zihniyetine erişmemiz gerekir.
Başka bir yolu yoktur.
Bu salgın hastalık 177
ülkede, bölgede kendisini göstermektedir.
Bu bir "kriz"
durumudur ve de devam etmektedir.
Ülkeler genelde kendi
başlarına bırakılmış gibi gözükseler de uluslararası örgütlerin yardımlarından
yararlanılacaktır.
Şu an tüm aklı başında
ülkeler kendi savunma ve krizden kurtulma modellerini geliştiriyorlar.
Türkiye 100 yıl öncesinde
bir "Kurtuluş Savaşı" vermiştir.
Yok oldu denilen bir
imparotorluğun kalıntılarından yeni ve ulusal bir devlet ortaya çıkarılmıştır.
Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün cesareti, öz güveni, bilgisi ve inancı ile o günleri Türk halkı tüm
dünyanın galip ve güçlü devletlerine karşı savaşmıştır.
Bu bir İstiklal Savaşı bir
Kutsal Savaş idi.
İkinci dünya savaşına
katılmayan Türkiye Cumhuriyeti iyi yapmıştır.
Bugün ise yine bir
birleşme, toparlanma ve kendini savunma dönemi ortay çıkmıştır.
Görülmeyen bir düşmana
karşı bir çok saldırgan ve yayılmacı mikroskop da bile görülmeyen virüse karşı
kendimizi savunmak durumundayız.
Devlet ve belediyeler
üzerilerine düşeni yapmalıdır.
Bugün yağmacılık,
partizanlık ve hainlik günü değildir.
Bugün tüm ulusal güçlerin
ve kuruluşların bir savunma ve seferlik zamanıdır.
Sadece "olağan üstü
hal" olarak bakmak bile azdır.
Bir "mobilite",
bir derlenip, toplanma, bir "seferberlik" zamanıdır.
Parası ve gücü olanlar,
üreticiler, fabrikatörler, bankerler, tüccarlar, büyük çiftciler, finansörler
sizler de bu seferberlikte üzerinize düşen destek ve katkıları vermelisiniz.
Ödemeler dengesi bozulan,
ekonomisi ve üretimi iflas eden, iş gücü yok olmuş bir "çökmüş
Türkiye" istemiyor iseniz, seferberlik ve destek modellerinde hiç de
geride kalmadan öne geçiniz.
Türk halkının
gereksinimlerini karşılamak için devlet ve kamu kurumları özel sektör bir
işbirliğine ve kesin kararlılığa gitmelidir.
Gidecektirler de...
Bugün alınan kararlar
doğrudur, tüm hastaneler ayrım yapmaksızın hastalıkla mücadelede
görevlendirilmişti.
+65 liler sokağa
çıkmayacaklardır.
Evde kalın, önerileri
tutmak üzeredir ama yetmemektedir.
Devlet tüm ülkede ya da
hastalığın çabuk yayılacağını düşündüğü bölgelerde, kentlerde acil olarak
kısıtlanmış bir sokağa çıkma yasağı getirmelidir.
Sokaklarda, parklarda ve
ormanlarda gruplar halinde dolaşmak çok tehlikeli ve zararlıdır.
Hiç kimseye göz yumulmamalıdır.
Asker uğurlama, kutlama,
eğlence, cenaze vb. hiç bir gerekce ile insanların toplanmasına izin
verilmemelidir.
Bulaşıcı hastalık salgını
konusu devlete yetki vermektedir.
Bazı özgürlükler halk
adına, halk sağlığı için, ülkenin geleceği için kısıtlanmalıdır.
Bugün bir sağlık savunma
savaşına girmeliyiz.
Konversiyonel savaş değil
çok daha tehlikeli ve yok edici bir "biyolojik savaş"la karşı
karşıyayız.
Virüsleri, son dönem virüslerini
hafife alamayız.
Ancak devletin ve halkın
ortak birliği ve dayanışması ile geliştirilecek savunma modellerine inanmamız
ve uymamız gerekir.
Kesinlikle her belediye
yurttaşlara acil hizmetler sunmalıdır.
İlk adım insanların sokağa
çıkarılmadan evlerinde kalmalarını sağlamak için onlara servisler sunmaktır.
Evlere sıcak yemek
dağıtılmalıdır.
Lastik eldiven, 3M ağız
maskesi, dezanfeksiyon spray hiç geri durmadan belediyelerce evlere
dağıtılmalıdır.
Kamuya açık olan,
insanların uğradı her yerde dezanfeksiyon otomatları hizmete sunulmalıdır.
Sağlık hizmetleri hızla
yaygınlaşacaktır.
Telekominikasyon çalışır
ve güvenilir bir hizmet sağlayacaktır.
Evden siparişleri alacak
olan internet satışları ve eve paketlerin getirilmesi çok iyi çalışacaktır.
Sağlık ocakları ilk adımda
yardımcı ve tarayıcı görev üstlenmişlerdir.
Tüm hastaneler ayrım
yapmadan sağlık hizmeti sunacaktır.
Türk halkı, yurttaşlar,
sen, ben partizanlığı ve küçük hesaplı tartışmaları bırakacağız.
Ortak aklın gelişmesine ve
ulusal birliğe yönelik dayanışma ve inançları geliştireceğiz.
Onun bunun dini ve
ibadetleri kendilerine kalacak ve konuda ortalıkda bir boş laf üretme dönemi
sonlanacaktır.
Sağcı, solcu, dinli,
dinsiz ayrımları değildir bugün aranılan.
Ne ideolojik
kahramanlıklar, ne de partilerin adamı olmak bizleri kurtarmayacaktır.
Din istismarlığı, ticari
ve politik çıkarlar sağlamağa kalkışanlar olmayacak mıdır?
Olacaktır, ama Türk halkının yükselen dayanışması ve gücü onları etkisiz hale
getirecektir.
Bugün için asıl olan
gerçek bir insan olabilmek, gerçek bir vicdan taşımak olacaktır.
Dünya tarihini
inceleyelim.
Salgın hastalıkların
geçmişte yaptıklarını araştıralım.
Bakalım, görelim, nerede
ne olmuş zamanında...
Hangi salgın hastalık
dönemleri ne kadar insanı yok etmiş...
Bugün biz daha mı iyi
durumdayız, diye düşünelim.
En büyük düşman görülmeyen
bir virüs ise de halkın bölük pörçük olmasının getireceği zararı da hiç göz
ardı etmeyelim.
Moralimiz yüksek olsun ama
görevlilerden yeni hizmet modelleri isteyelim, devletten kesin kararlar ve
önlem paketleri talep edelim.
Her türlü ıvır, zıvırı
bırakıp sadece bu "yeni dönem savunma" modelleri üzerinde akıllıca
kafa yoralım.
Hiç bir akıllı düşünce
gelmiyorsa elinizden, iyi örnekleri izleyin, sağlıklı önerilere kulak verin.
Akıl ve ruh sağlığınız şu
an en önemli varlığımız olacaktır.
Bizim sağlıklı bireyler
olarak ayakta durmamız ve iyi şeyler beklememiz ise ülkemizin ve halkımızın
kurtuluşu olacaktır bu biyolojik savaşta.
Sağlıklı, güçlü ve mutlu
yarınlarımız olsun, insanlarımız bu savaşta kurban olmasın diyorsanız, önce
kendimizi arındırmamız, güçlenmemiz ve ortak akılı çalıştırmamız gerekecektir.
Yok olmamak için, dik
durmak üzere, sağlıklı kararlara ve günlere diyerek saygılarımı sunuyorum.
Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI,
2020.03.21, 21.30, MŞ.