3 Ekim 2025 Cuma

BLOG-DEĞERLENDİRMELERİ

                    (YAPAY ZEKA Programının Değerlendirmesi:)

.  GÖNEN ÇIBIKCI “BLOG-DEĞERLENDİRMELERİ”:

Gönen Çıbıkcı'nın fikir yazıları, iki farklı mecradaki bu sunum biçimiyle, hem derinlemesine analizi hem de keskin aforizmayı bir arada sunarak, eleştirel, sorgulayıcı ve felsefi bir yazar profili çizdiğini gösteriyor.

Kendisinin fikirlerini değerlendirirken, ele aldığı konulara alışılmışın dışında ve akademik/teorik bir çerçeveden yaklaştığını unutmamak gerekir.

Gönen Çıbıkcı'nın blog yazılarını, özellikle verdiğiniz iki adresteki içerik türü ve sunum biçimi üzerinden şu şekilde değerlendirebiliriz:

    1) gonencibikci.blogspot.com

 (Fikir Yazıları ve Makaleler)

Bu adres üzerinden erişilen son makaleler ışığında, içerik, temalar ve üslup yönleriyle değerlendirmek mümkündür. Bu adres, yazarın daha çok uzun soluklu, analitik ve derinlemesine düşüncelerini paylaştığı ana platformu olarak öne çıkar.

Yazılar, yazarın kendi ifadesiyle "ÖZGÜN FİKİR YAZILARI, DÜŞÜNCELERİ, GÖRÜŞLERİ" başlığı altında yayımlanmaktadır ve genellikle "Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı" formatındadır.

Yazarın mesleği olan "Öğretmen" kimliği, yazılarının didaktik ve analitik yapısını desteklemektedir.

İşte Gönen Çıbıkcı'nın yazılarının her yönüyle değerlendirilmesi:

A) İçerik ve Ana Temalar

Yazıların temel odağı, toplumsal ve kültürel olguları, küresel ve ulusal siyaset zemininde eleştirel bir mercekle incelemektir.

·         Algı Yönetimi ve Kontrol: En belirgin ana tema, küresel ve egemen güçlerin kitleleri yönetmek ve yönlendirmek için uyguladığı "Algı Yönetimi (Zihin Operasyonları)" ve propaganda stratejileridir. 

Örneğin, "Bakımsız Sakal" yazısında, moda akımlarının bile aslında sosyo-psikolojik bir manipülasyonun sonucu olduğu ve bireysel iradeyi hedef aldığı iddia edilmektedir.

·         Toplumsal Değişim ve Eleştiri: Yazar, toplumdaki olumsuz tutum ve davranış değişimlerini (sorumsuzluk, tahammülsüzlük) sosyo-ekonomik zorluklar, gelecek kaygısı ve stres gibi çok boyutlu nedenlerle ilişkilendirerek derin bir toplumsal eleştiri sunar.

·         Milli Kimlik ve Dil Bilinci: Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini (bağımsızlık, üniter yapı) ve Türkçe'nin özgünlüğünü koruma hassasiyeti ön plandadır. 

Yabancı sözcük kullanımından kaçınılması gerektiği vurgulanarak, dilin zenginliğini ve gücünü korumanın yolları gösterilir.

·         Siyasi Analiz: Türkiye'deki siyasi yapı ve ideolojiler (özellikle sol partiler) anayasal çerçevede incelenir; bazı ideolojik grupların laik cumhuriyet karşıtlığını gizlemek için farklı söylemleri nasıl kullandığına dair analizler yapılır.

B) Üslup ve Yaklaşım

Yazar, kendine özgü bir üslup ve metodoloji kullanmaktadır.

·         Didaktik ve Kesin Ton: Yazar, analizlerini öğretmen kimliğinin de etkisiyle öğretici ve yol gösterici bir tonda sunar. 

Cümleleri kesin ve iddialıdır. "Kapılmayın," "kabul etmeyin," "uygulamayın" gibi buyurgan ifadelerle okuyucuyu yönlendirme çabası belirgindir.

·         Yapısal Analiz: Yazılar genellikle maddelendirilmiş (A, B, C başlıkları altında) ve alt başlıklara ayrılmış, sistemli bir yapıya sahiptir. 

Bu, karmaşık konuları anlaşılır bir düzende sunmaya yardımcı olur.

·         Düşünce Disiplini: Yazar, savlarını mantıksal bir sıra içinde ilerletmeye çalışır ve konuları psikolojik, sosyolojik ve siyasi boyutlarıyla ele alır, bu da yazıların argümantatif gücünü artırır.

·         Kullanılan Dil: Akıcı ve güçlü bir Türkçe kullanma eğilimi, yazıların içeriğindeki dil hassasiyetiyle de örtüşmektedir.

C) Genel Değerlendirme

Gönen Çıbıkcı'nın yazıları, yüzeysel görünen toplumsal olayların ardındaki derin yapıları (özellikle algı yönetimi kavramı üzerinden) sorgulamaya davet eden, düşündürücü metinlerdir.

·         Güçlü Yönleri: Okuyucuyu eleştirel düşünmeye sevk etmesi ve güncel olayları geniş bir sosyo-politik bağlama oturtma çabasıdır. 

Toplumsal değerlere ve milli kimliğe olan vurgusu, yazarın eleştirisini yerel bir hassasiyetle bütünleştirir.

·         Ayırt Edici Özelliği: Her olguyu, küresel bir "yönetme/yönlendirme stratejisi" ile açıklama eğilimi, yazıların en belirgin ve ayrıştırıcı özelliğidir. 

Bu bakış açısı, okuyucunun olaylara şüpheci ve komplo teorisine yakın bir çerçeveden yaklaşmasını teşvik eder.

·         Sonuç: Gönen Çıbıkcı, özgür iradenin önemini vurgulayan, ulusal değerlere bağlı ve toplumsal olayları "büyük güçler" bağlamında analiz eden, didaktik üsluba sahip, eleştirel bir fikir yazarıdır. 

Yazıları, günümüz dünyasındaki tüketim kültürüne ve siyasi manipülasyonlara karşı bir duruş sergiler.

D) Temel Değerlendirme Çerçevesi

·         Konu Yelpazesi: Yazılar genellikle siyaset, felsefe, sosyal bilimler, tarihsel yorumlar ve güncel toplumsal meseleler üzerine odaklanır. 

Yazarın, tek bir alana sıkışmayıp disiplinler arası bir yaklaşım sergilediği görülür.

·         Analitik Yaklaşım: Bu yazılar, bir köşe yazısından ziyade makale formatına daha yakındır. Olayları ve olguları basitleştirmek yerine, neden-sonuç ilişkileri kurarak karmaşık süreçleri analiz etme çabası dikkat çeker.

·         Argümantasyon: Yazar, genellikle teorik altyapıya ve kavramsal tartışmalara dayanarak kendi tezini ortaya koyar. 

Okuyucudan, sunulan argümanları takip etmek için dikkatli ve eleştirel bir okuma talep eder.

·         Üslup: Ağırbaşlı, düşündürücü ve zaman zaman sert eleştirel bir üslup benimser. 

Amacı bilgilendirmekten çok, okuyucuyu mevcut durum ve düşünce kalıpları üzerine yeniden düşünmeye itmektir.

·         Değerlendirme Notu: Bu yazılar, derinlik arayan, eleştirel düşünceye önem veren ve tartışılan konuların teorik zeminini merak eden okurlar için değerli bir kaynak olabilir.

###########################################################################

    2) cibikci-aforizmalar.blogspot.com

(Aforizmalar ve Kısa Düşünceler)

Bu adres, yazarın daha çok anlık, keskin ve özlü düşüncelerini paylaştığı, bir nevi "düşünce defteri" veya "entelektüel Twitter" görevi gören platformudur.

Gönen Çıbıkcı'nın fikir yazıları, iki farklı mecradaki bu sunum biçimiyle, hem derinlemesine analizi hem de keskin aforizmayı bir arada sunarak, eleştirel, sorgulayıcı ve felsefi bir yazar profili çizdiğini gösteriyor.

Kendisinin fikirlerini değerlendirirken, ele aldığı konulara alışılmışın dışında ve akademik/teorik bir çerçeveden yaklaştığını unutmamak gerekir.

Temel Değerlendirme Çerçevesi

·         İçerik Biçimi: Temel olarak aforizma formatındadır; yani en az kelimeyle en yoğun anlamı aktarma amacı güder.

Bu, felsefi, siyasi ya da sosyal gözlemlerin damıtılmış hâlidir.

·         Etki: Bu tür yazılar, hızlı bir kavrayış ve anlık bir farkındalık yaratmayı hedefler.

Okuyucuyu, uzun bir analize dalmadan, tek bir cümle ile bir fikrin özü üzerine düşündürür.

·         Felsefi Yoğunluk: Çoğu aforizma, felsefi bir sorgulama içerir.

Yaşam, insan doğası, siyasetin ikiyüzlülüğü ya da toplumun çelişkileri gibi büyük temaları tek bir keskin cümlede sıkıştırır.

·         Üslup: Keskin, ironik, dolaysız ve provokatif olabilir.

Okuyucuyu rahatsız eden veya şaşırtan bir dille, yerleşik düşünceleri sarsmayı amaçlar.

·         Değerlendirme Notu: Bu kısım, yazarın hızlı ve vurucu gözlem gücünü görmek, ana fikirlerini özet hâlinde kavramak ve entelektüel bir zindelik hissetmek isteyenler için idealdir.

Aynı zamanda yazarın uzun yazılarındaki felsefi duruşunun kısa ve etkili yansımasıdır.

###########################################################################

    3) gonencibikci-anadilim.blogspot.com

.   Fikir Yazılarının Değerlendirilmesi

Bu blog, yazarın diğer bloglarında ele aldığı siyasi ve felsefi derinliği, doğrudan dil, kültür ve medeniyet üçgenine yoğunlaştırdığı bir platformdur.

Bu blogdaki yazılar, Gönen Çıbıkcı'nın fikir dünyasında dilin merkeziliği ilkesine verdiği önemi gösterir. 

Değerlendirme, temel temalar ve bu temalara yaklaşım biçimi üzerinden yapılabilir:

1. Temel Tema: Dil, Düşünce ve Kültür İlişkisi

Bu blogdaki yazılar, genellikle dilin sadece bir iletişim aracı olmaktan öte, düşüncenin ve kültürün taşıyıcısı olduğu fikri üzerine kuruludur.

·         Analitik Güç: Yazar, Türkçenin yapısı, kelime dağarcığı, kavram alanları gibi dilbilimsel konuları, bir milletin dünya görüşü, felsefesi ve tarihi ile ilişkilendirerek derin bir analiz sunar.

·         Fikir: Dilin korunması ve zenginleştirilmesi, bir milletin kültürel varlığının ve entelektüel gücünün korunması anlamına gelir.

Dildeki yozlaşmanın/zayıflamanın, doğrudan düşünce yoksulluğuna yol açtığı tezi işlenir.

(Bu, arama sonuçlarında da görülen dil-kültür-düşünce bağıyla örtüşen bir yaklaşımdır.)

2. Eleştirel Yaklaşım: Modernleşme ve Dil Kaybı

Yazıların çoğunda modernleşme süreçlerinin ve yabancı dillerin etkisinin, Türkçenin özgünlüğünü ve ifade gücünü nasıl tehdit ettiği eleştirel bir bakış açısıyla incelenir.

·         Sorgulama: Yazar, dildeki yabancı kelime istilasına, anadile gereken önemin verilmemesine ve tercüme zihniyetinin orijinal düşünce üretimini engellemesine dair keskin eleştiriler getirir.

·         Kanıt Kullanımı: Genellikle tarihsel süreçten, dil devrimlerinden ve Batı ile olan kültürel etkileşimlerden örnekler vererek argümanlarını somutlaştırmaya çalışır.

3. Üslup ve Etki

Bu blogdaki üslup, yazarın diğer analitik yazılarına göre daha uyarıcı, koruyucu ve hassasiyet yüklü olabilir.

·         Ton: Dilin ve kültürün tehlikede olduğu inancıyla yazılan bu yazılar, okuyucuyu millî ve kültürel sorumluluk almaya çağıran, yüksek bilinç düzeyinde bir hitap tarzına sahiptir.

·         Okuyucu Kitlesi: Özellikle Türk Dili ve Edebiyatı alanına ilgi duyan, millî kültürün geleceği üzerine düşünen ve dilbilimsel/sosyolojik analizi seven okuyuculara hitap eder.

4. Genel Değerlendirme Özeti

Gönen Çıbıkcı'nın "Anadilim" blogundaki fikir yazıları:

Bu blogdaki yazılar, Gönen Çıbıkcı'nın genel olarak eleştirel, derinlikli ve ideolojik zemini sağlam bir fikir adamı olduğunu gösteren önemli bir parçadır.

Kriter

Değerlendirme

Odak Alanı

Dil, Düşünce, Kültür ve Medeniyet Felsefesi.

Derinlik

Teorik ve kavramsal tartışmalara dayanır; dilin varoluşsal önemini vurgular.

Eleştiri Düzeyi

Yüksek ve doğrudan. Dil politikalarını ve toplumsal dil alışkanlıklarını sertçe sorgular.

Amaç

Okuyucuyu sadece bilgilendirmek değil, anadile ve kültür mirasına sahip çıkma konusunda harekete geçirmektir.

##########################################################################

.   Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.04, İS.
.        YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
.  (Yapay ZEKA'nın değerlendirme yazısı)



BAKIMSIZ SAKAL

.   Kısa ve bakımsız sakal YALNIZCA MODA MIDIR?
Son yıllarda kısa bakımsız sakal modası yayıldı.
Bu kimlerin ortaya atıp, yaydığı geniş bir algı yönetiminin bir etkisidir?
"Kısa bakımsız sakal" olarak adlandırılan stil, aslında bir "bakımsızlık görünümünün dikkatlice yönetilmesi" algısının bir sonucudur. (Controlled Messiness / Stubble)
Moda ve algı yönetimi bağlamında, bu görünüm genellikle birden fazla mesajı aynı anda iletmeye çalışır.
Kısa sakal modası, pazarlama ve popüler kültürde yayılarak, erkekler arasında bir 'rahat ama cool' imajı yaratmak için benimsenen bir stil haline gelmiştir.
Buradaki "Bakımsız" sözcüğü, stilin kendisini değil, zahmetsizliğini vurgular; zira profesyonel bakım ürünleri ve cihazları bu kısa sakalın bile temiz ve çekici görünmesi için “yoğun bir şekilde pazarlanmaktadır”.
Bu “stil”in ardındaki algı yönetimi şudur:
"Çekici ve erkeksi görünmek için çok çabala-mıyor-muşum gibi yap."
A)Bu “stil”in arkasındaki temel algı yönetimi etkileri şunlardır:
1. Ulaşılabilirlik ve Rahatlık Algısı
Kısa sakal (özellikle 3 günlük sakal/kirli sakal denilen uzunluklar), tıraş olmak için zaman “harcanmamış gibi” rahat ve “gayri resmi” bir hava yaratır.
Bu, kişiyi daha ulaşılabilir, samimi ve "sıradan" göstererek “resmiyet algısını azaltır”.
2. Maskülenlik ve Çekicilik Algısı (Light Stubble - Hafif Kirli Sakal)
Yapılan araştırmalar, hafif kirli sakalın (genellikle en çekici bulunan sakal uzunluğu) kadınlar tarafından en çekici bulunan ve kısa/uzun süreli ilişkiler için en çok “tercih edilen” sakal türü olduğunu göstermiştir.
Toplumları yönetmek isteyen büyük güçler de bu durumu bildikleri için, kendi amaçları doğrultusunda bu moda akımını her yerde yaymışlardır.
Psikolojik ve sosyolojik çalışmalar, sakalın erkekler üzerinde bıraktığı “algıyı” önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor:
a-Daha Maskülen ve Baskın Görünüm: Sakallı erkekler, temiz tıraşlı hallerine göre genellikle daha “erkeksi, olgun, baskın” ve öz güvenli olarak algılanır.
Kısa sakal (kirli sakal), bu maskülen etkiyi korurken aynı zamanda uzun sakaldaki "aşırı" veya "sert" havayı yumuşatır.
b-Sosyal Olgunluk ve Sorumluluk: Sakal, bazı araştırmalara göre, karşı tarafta sorumluluk sahibi, sosyal olgunluğa sahip ve hatta “iyi bir baba” figürü izlenimi bırakabiliyor.
Bu da kişinin “sosyal statüsünü ve ciddiyetini” vurgulamaya yardımcı olur.
c-Olgunluk ve Dominantlık: Tam sakal kadar agresif ya da yaşlı göstermeden, temiz tıraşlı bir yüze göre daha fazla olgunluk ve dominantlık sinyali verir.
ç-Bakım: "Bakımsız" gibi görünmesine rağmen, boyun ve yanak çizgileri düzgün tutulmuş bir kısa sakal, sahibinin kendine dikkat ettiğini, ancak bunu zahmetsizce yaptığını düşündürür.
“Gerçek bakımsız” bir sakal (yamalı, düzensiz) ise tam tersine “düşük hijyen” algısı yaratır.
Bu yüzden anahtar nokta, "bakımsız görünümlü ama bakımlı" olmaktır.
Düşünün ki bu modaya kapılan kişi artık “kendisini bile” kandırmaktadır.
3. "Zahmetsiz Şıklık" Algısı (Casual Cool)
Kısa sakal, özellikle kirli sakal (genellikle 1mm ile 3mm arası uzunluk), şu algıyı güçlendirir:
a-Rahatlık ve Doğallık: Kişinin görünüşüne çok fazla zaman harcamadığını, yapmacık olmadığını, ancak yine de karizmatik olduğunu düşündürür.
Bu, özellikle hızlanan modern yaşamda popüler olan "rahat ama tarz sahibi" imajına çok iyi uyar.
b-Pratiklik: Uzun sakala göre bakımı ve şeklini koruması daha kolaydır.
"Kirli sakal" stili için, 2-3 günde bir düzeltme genellikle yeterlidir.
Bu, "kendine vakit ayıramayan" veya "aşırı uğraşmak istemeyen" ancak “yine de” bakımlı görünmek isteyen erkekler için ortaya atılan bir seçimdir. Erkekler buna inandırılırlarrr.
c-Medya ve Popüler Kültür Etkisi: Dizi ve filmlerdeki jönlerin, ünlülerin ve popüler figürlerin bu stili tercih etmesi, kısa sakalın cazibesini ve yaygınlığını önemli ölçüde artırarak bir moda akımı haline getirmiştir.
4. Özgüven ve Zaman Baskısından Kurtulma
Bu tarz, kişinin katı giyim veya bakım kurallarına bağlı kalmak yerine, kendi rahat stilini benimsediği ve hayatın önceliklerini geleneksel "iş adamı" görünümünün önüne koyduğu izlenimini verebilir.
Bu, “trendleri” izlemek yerine (sözde) kendi yolunu çizen biri olduğu algısını güçlendirir; diye düşünürler.
B)PSİKOSOSYAL NEDEN:
Kısa ve düzensiz görünen sakalın popülerleşmesi, genellikle bir "bakımsız" imajdan ziyade, "zahmetsiz şıklık", "doğallık" veya "rahat/erkeksi duruş" algısını yönetmeye yönelik bir eğilimin sonucudur.
"Kirli sakal" (İngilizcede "stubble" olarak da bilinir) olarak adlandırılan bu tarz, görünüşte bakımsız gibi dursa da, “aslında” belirli bir “estetiğe ve algıya” hizmet eder.
Bu modanın yayıldığı algı yönetimi etkileri ve altında yatan psikososyal nedenler şunlardır:
a-"Bakımsız" Algısının Yönetimi Bahsedilen "bakımsız" algısı, aslında genellikle “kontrollü bir dağınıklık”tır.
Kısa sakal modası, aslında "Bakımsız olsan bile çekici ve maskülensin" değil, "çok uğraşmadan bakımlı ve erkeksi görünebilirsin" mesajını veren bir “algı yönetimi”dir, öz iradenize yapılan bir etkidir.
Gerekli düzeltme adımları “ihmal edilirse”, bu tarz hızla "özensiz" ve "dağınık" bir görünüme dönüşebilir.
Kaynaklar, kirli sakalın dahi “bakıma gereksinimi” olduğunu çok açık bir şekilde belirtiyor:
-Sakalın tüm yüz bölgesinde eşit uzunlukta (1-3 mm) tutulması,
-Boyun çizgisi ve yanak çizgilerinin temizlenerek net bir hat oluşturulması,
-Sakalın yumuşak kalması için sakal yağı veya nemlendirici kullanılması.
C) Algı-Zihin Operasyonları:
Bireyleri ve toplumu etkileyip, onları yönetmek için uygulanan algı-zihin operasyonları sonucudur.
Bu moda akımı, maskülenlik, otorite ve rahatlık kodlarını yeniden paketleyerek topluma sunan, teknoloji ve popüler kültür üzerinden başarıyla uygulanan bir “algı yönetimi stratejisi”nin sonucudur.
Kendi özgür iradesini kullanamayan birey bu “moda” akıma kapılır ve yönlendirilir.
Açıkçası: Kısa, bakımsız görünen sakal modasının yayılması, sadece kişisel bir moda tercihi değil, aynı zamanda bireylerin ve toplumun estetik algısını yönlendirmeyi hedefleyen daha geniş bir algı ve zihin operasyonunun bir sonucu olarak da incelenebilir.
Bu operasyonun etkilediği temel algı ve toplumsal kodlar şunlardır:
1. "Emeksiz/Zahmetsiz Güç" Algısı
Algı yönetiminin hedeflerinden biri, statü ve gücün eskisi gibi sadece resmiyetle (takım elbise, temiz tıraş) değil, aynı zamanda rahatlık ve özgüvenle de ifade edilebileceği fikrini yerleştirmektir.
a-Yeni Maskülenlik Kodu: Kısa sakal, sahibinin görünüşüyle aşırı meşgul olmadığını, vaktini daha önemli işlere ayırdığını düşündürür. Bu, kişinin doğal ve zorlanmamış bir erkeksiliğe sahip olduğu, gücünü dış görünüşten değil, içsel özgüveninden aldığı algısını yönetir.
b-"Gerçek Adam" İmajı: Popüler kültürde (diziler, filmler) bu tarz, genellikle otorite sahibi, asi, sözünü dinleten veya derin düşünceli karakterlerle ilişkilendirilir. Bu, sıradan bir erkeği bile anında bu niteliklerle ilişkilendiren bir zihin operasyonudur.
2. Sözde Tüketimden ve Sorumluluktan Kaçınma
Uzun ve gür sakal, yüksek bakım (özel şampuanlar, yağlar, balsamlar, düzenli kuaför ziyareti) gerektirirken, kirli sakal tam tersini düşündürür.
a-Minimalist Tüketim İllüzyonu: Bu moda, kişisel bakımdaki yüksek tüketim döngüsünden (sinekkaydı tıraş ürünleri, tıraş sonrası losyonlar vb.) kısmen kaçınma izlenimi verir.
b-Ancak Gizli Tüketim: Aslında bu tarzı korumak için, modern ve hassas sakal düzeltme makinelerine (trimmer) ve yine de bakım yağlarına ihtiyaç duyulur. Yani operasyon, bir tüketim alanından (tıraş bıçakları) başka bir alana (elektronik tıraş makineleri ve özel yağlar) geçişi teşvik eder. Tüketim sonlanmaz, sadece şekil değiştirir.
3. Toplumsal Normların Esnetilmesi
Modanın bu şekilde yayılması, geleneksel "iyi görünüm" normlarının esnetilmesini ve yeniden tanımlanmasını sağlar.
a-Bakımsızlığın Normalleşmesi: Daha önceki dönemlerde "kirli sakal" (üç günlük sakal) ya askerliği bitirdiğini ya da işsiz kalındığını çağrıştırabilirdi. Algı operasyonu, bu görünümü artık "sosyal olarak kabul edilebilir", hatta "çekici" bir standart haline getirmiştir.
b-Tek Tipleşmeye Karşı Görünüm: Özellikle beyaz yakalı, takım elbiseli profesyonel hayatta bu tarz, bireyin (sözde?)"sisteme tam olarak teslim olmadığını" gösteren küçük bir kişilik beyanı işlevi de görebilir.
Bu da bireylere, bir yandan normlara uyarken diğer yandan da farklı ve özgür oldukları hissini veren bir zihin konforu sağlar; insanlara buna inandırmak isterler.
C)AMAÇ ve SONUÇ
Dünyayı yönetmek isteyen güçlerin her zaman uyguladıkları gibi “kitleleri çeşitli yollar ve akımlarla” kendilerine bağlayacak ve onları yönetebilecek operasyonlar, “uygulamalar” sözde “yenilikler” bulurlar.
Kitlesel olarak bu tür akımlara, modaya kapılanlar artık bu tür operasyonlara karşı koyamayacaklardır ve yine böylelikle egemen güçlerin istedikleri yönde düşünüp, davranacaklardır.
Günü geldiğinde tüm bu etkileme ve yönlendirmeler sonucunda artık onların istediği “kitleler”, toplum oluşacaktır ve istedikleri yönde bunları kullanabileceklerdir.
“Bireysel irade gücü” özgür ve bağımsız olmayınca ne yazık ki hem “birey, hem de toplum” ülkenin “yararına olmayacak yönde” bile kullanılabilir.
Tüm bu nedenlerden dolayıdır ki asla moda ve trend, yenilik… olarak sunulanlara “kapılmayın” onları kabul etmeyin, uygulamayın.
Kendi öz seçiminizi belirleyin, “özgür bir iradeye” sahip olmaya çalışın.
.    Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.03, İS.
.       YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:

.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)