1 Mart 2022 Salı

TOPLUMUN ÇOĞUNLUĞU

    TOPLUMUN ÇOĞUNLUĞU                      

Bazı kişiler kendilerine değer verilmediğini, çalışmalarının, yazdıklarının takdir görmediğini düşünürler, üzülürler...

Temelde o kadar çok haklıdırlar ki...

İnsanların gelişmesi için, toplumun aydınlanması için kendi zamanlarından ödün vererek, emek harcayarak ve de çok çalışarak tüm donanımlarını ve bilgilerini kullanarak yazılar yazarlar ve sunarlar...

Asıl gerçek ise şudur:

Toplumun çok büyük bir bölümünü ve onların asıl özelliklerini daha iyi kavramakta yarar var:

Bu büyük çoğunluğun özelliklerini çok iyi kavradığımızda onlardan çok beklentimiz olmaması gerektiğini de anlayabiliriz:

Okuma alışkanlıkları ve okuma disiplinleri yoktur.

Bilgi ve bilinç düzeyleri çok düşüktür.

Entelektüel bakış açısına erişememişlerdir.

Öğrenme merakları kısıtlıdır.

Genel kültür düzeyleri çok düşüktür.

Hemen, hemen hepsi "ciddi yazıları" okumaz ve okumak isteseler bile anlayamazlar.

Bilim dili, kültür dili, okur-yazar dili gelişmemiştir.

Dünyaya ve toplumlara, insanlara sadece ön yargılarla bakarlar, durup, düşünüp, incelemezler.

Düşünsel, fikirsel birikimleri olmadığı için bir konu üzerinde görüş bildiremezler, oturup bir yazı yazamazlar.

Yazabilecek düzeyleri olsa bile oturup, yazmazlar!

Yaşamları boyunca edindikleri kitap, okudukları kitap sayısı şaşılacak denli düşüktür.

Bir konuyu, bir sorunu "şematik" olarak değerlendirip yanlamasına, derinlemesine bağlantılarıyla birlikte yayıp inceleyemezler; bu nedenle de sorunsalı kavrayamazlar.

Bildikleri kulaktan duymadır ve oradan, buradan kaptıklarıdır; özgün bir bilgi dağarcıkları yoktur.

Analitik bakış açısına sahip değillerdir.

Eleştirel, sorgulayan, karşılaştırmalı araştırmalar ve incelemeler yapmazlar, yapamazlar.

Zamanlarını ve var olan güçlerini boş ve gereksiz "şey"lere harcarlar.

Yaşamdan beklentileri daha çok eğlenmek, gezmek, keyf almak, güzel yemekler yemek, tatlı sohbetler etmek, çok sıkı dostluklar edinmek, rahat etmek, sorunsuz yaşamaktır.

Emek ve çaba harcamadan, çalışmadan bir şeylere "sahipmiş gibi" görünmek isterler.

"Bilgili, çalışkan, üreten, kültürlü, entelektüel, aydın, düzgün" insanlara değer vermeyip, onları önemsemez görünerek kendi boşluklarını kapatmaya çalışırlar.

Şirin gözükenleri, tatlı konuşanları çok severler.

Yaşamları "beğenilmek" üzerine kuruludur.

Önem verdikleri kesim "kendi içinde bulunduğu sokak", en yakınında bulunup onu pohpohlayanlardır.

Yakın çevresi ile konuştukları konular ve içerikleri, iletişim dilleri hep aynıdır, hep ayni konuları, olayları yineleyip, dururlar.

Sadece kendi dilleriyle, kendi kültürleri ile anlaşırlar.

Ve onlar çokturlar, onlar her yerdedirler, onlar her mevkidedirler.

Ve onlar hep sevilirler, takdir edilirler.

.      Öğretmen Gönen Çıbıkcı; 

.      2022.02.18, MŞ.