16 Ağustos 2018 Perşembe

Öğrencilerim ve ben

       Öğrencilerim ve Ben
·       Tüm yaşamımda ve hangi sınıfta olursa olsun KİM benim öğrencim olmuş ise her zaman benim için önemli oldu, değerli oldu.
·       Çünkü "O" benim öğrencim olmuştu o an.
·       Hiç bir öğrencimi ayırt etmeden, kökenine bakmadan, sadece çocuk oldukları için, "öğrencim" oldukları için önemsedim ve hizmet ettim.
·       Onların yaşı kaç olursa olsun, bu durum hiç değişmedi.
·       Ne sınıfı, ne de yaşı, ne de cinsiyeti hiç önem taşımadı benim için, fark gözetmeden hizmet ettim.
·       Önemli olan benim onların "öğretmenleri" olmam idi.
·       Sadece bu duygu ile yaşadım ve ürettim, çalıştım, hizmet ettim, güzel ahlaklı ve iyi insan olmayı öğrettim, hiç bir maddi karşılık beklemeden. ...
·       Bugün yine ayni heyecan ve duyguları taşıyor olmak bana güç ve mutluluk veriyor.
·       40-50 yıl sonra bile bana bir "öğretmenim" dediğinde çok iyi bir hizmet vermiş olduğumu anlıyorum. Bana övünç veriyor.
·       ALLAH'a şükürler olsun!

·       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 30.03.2016

Şükran Günü

    Şükran Günü

·       Bugün bir sevinç günü,
Bugün bir şükran günü.
·       Yaşıyorum!
·       Sağlıklıyım!
·       Mutluyum!
·       Bugün BENIM sevinçli bir günüm.
·       Bu günüme teşekkür ediyorum.
·       Evet, bugüne değin gelebildik.
·       Sağlığımıza, elimizde bulunanlara seviniyoruz.
·       Çevremizde bize sahip çıkanlara seviniyoruz.
·       Daha nice yılların sonunda da yine sevinebilmek, gülebilmek, şükredebilmek, huzur dolu olabilmek dileğiyle...
·       Sizlere çok güzel bir yeni yıl diliyorum.
·       Her şey güzel olsun.
·       Sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir yaşam olsun.
·       Yeni bir yıl geldi!
Selamlarımla..

·       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 31.12.2017





Yaşam bir sınavsa

   Yaşam bir sınavsa....
·       Yaşamın her bir anı, her bir köşesi, her bir sorumluluğu ve de her bir görevi kendi başına "tek tek" bir sınavdır.
·       Bunun içerisinde uzak-yakın insan ilişkileri de vardır:
   - Tanışlık, dostluk, arkadaşlık, meslekdaşlık, komşuluk, akrabalık vb. ...
·       Kimileri kazanır bu sınavları küçük- büyük demeden...
·       Kimileri de sınavı kaybeder, sen ne kadar sabır da göstersen, umudunu yitirmek istemesen de...
·       O dostluğa değer vermiş olsan da, güzel iletişimler beklesen de bazen bunun bir karşılığını bulamayabilirsin. Beklentilerin yerine gelmedi diye üzülürsün... Ama olsun bunun da bir hikmeti vardır, belki de...
·       Bazen de çok fazla bir tolerans da göstermek gerekmemektedir.
·       Zaten anlayabilecek olsa idiler, öyle, önemli değerleri, bu düzeyde olmazlardı...
·       Boşu boşuna, ne kendini kandır ne de canını sık!
·       Hele hele bir de çok açık bir kişilik sıkıntısı falan çekiyorlarsa...
·       Umudun, beklemenin bir yararı olmayacak demektir.
·       Bırak!
·       Kendi yoluna, bildiği gibi gitsin.
·       İsteyen istediği gibi yoluna devam etsin.
·       İsteyen kadir bilir, isteyen sadece bir köşeden bakar durur.
·       En önemlisi bence tüm yaşamda "insanın kendisini" bilmesidir.
·       Huyunu, kişiliğini, edebini, kültürünü geliştirmelidir.
·       İnsanları sevmek çok büyük bir şart olmasa da "saygı" ve de haddini bilmek en önemli bir erdemdir.
·       Yaşam işte böyle kendi başına devam eden bir sınavdır!
·       Tüm bu sınavlardan rahatça başarı ile geçmek için de hem çalışkan olmak gerekli ise de "mutlu" olmayı bilmek ve istemek gerekir.
·       Mutlu ve "kendisi ile barışık" olan yaşamın her bir köşesindeki sınavdan da rahatca geçer.
·       Yaşamınız güzel geçsin.
    
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
    16.11.2017, KUŞADASI. 
    17.08.2018



KÖR HAFIZ'ı tanır mısınız?

KÖR HAFIZ'ı Tanır mısınız?
Vatan Savunmasına Çocuklar da Katıldı!
Vatan Savunmasına Öğrenciler de Katıldı!
Bakın bu vatan öyle “lak luk”larla bom boş bir yurt olmadı.
İzmirli "benzinci KÖR HAFIZ"ı tanır mısınız? 
Kemeraltı'nda 60 yıl çakmaklara benzin satarak geçimini sağlamış sessiz bir insan...
Konak Sineması ile pasajının önünde tezgâhını açtı yıllarca..
Alçak bir  hasır iskemlede otururdu, boynuna asılı bir tablada bazı şişeler asılı olurdu.
Elinde tuttuğu tarak destesini şakırtatarak hafif bir sesle hep ayni kalıplarını yinelerdi gün boyu:
... "Ayna var, tarak var! Dikiş iğneleri, çengelli iğneler, bellere lastik, elbiselere askılar, yakalara balina, çakmaklara benzin". ...

Binlerce kişi gibi ben de çok kez önünden geçtim.
Hem de hikayesini hiç bilmeden....
Ne yüce bir kişilik imiş aslında, övünmemiz gereken...
Adı Mustafa Ayrıközü, İzmir’de 1902 yılında doğmuş.
Tıbbiye’de başarıyla okumuş bir öğrenciymiş.
Mezun olup yaşamını hekim olarak sürdüreceğini hayal ederken, vatan savunması için Antep’e asker olarak gönderilmiş.
İşgal altındaki Antep’de Fransızlar’a karşı savaşırken sağ gözünü kaybetmiş, ardından Musul iline gönderilmiş.
Musul’u da İngilizler işgal etmişti.
O cephede de İngilizler’e karşı savaşırken, Mustafa bu kez sol gözünü kaybetmiş.
İki gözünü de kutsal bildiği vatan topraklarına veren İzmirli Tıbbiye öğrencisi Mustafa Ayrıközü, memleketi İzmir’e döner ve okuluna devam edemez.
Kemeraltı çarşısında 60 yıl sürecek olan seyyar satıcılığa işte böyle bir destansı dramla başlar.
Sadece Kör Hafız mı katıldı vatan savunmasına?
On binlerce genç, öğrenci, tıbbiyeli...
Her biri düşünmeden yurt savunmasına katıldılar, canlarını verdiler.
Ne akıllarında bir şehitlik, ne de şehit aylığı beklentisi vardı!
Unutmayınız ki bizim asıl gücümüz Mustafa Kemal Paşa'nın emperyalizme karşı gelmesi ve Ulusal Kurtuluş Savaşı iledir.
Kimsenin bir “izm”ini falan da bilmeden, beklemeden...
Günümüzün asıl sorunu da bu zaten.
Yendik diye düşündüğümüz emperyalist ülkeler hiç unutmadılar.
Davalarında adım, adım ilerlediler.
Özellikle Atatürk'ün ölümünden sonra Türkiye için oynanan oyunlar çok derinlemesine bir yaygınlıkla kol sardı.
Her türlü kesimi ve varlıkları, alanları ele geçirdiler.
Ne aydınımız kaldı, ne de gazetecilerimiz, ne de siyasetcilerimiz...
Hepsi de bu çekim ve etki alanının içine girdiler.
İmroz'da öğrenci iken bizim de kazandığımız ruh şöyle idi:
- Nereye olursa olsun, giderdik öğretmen olarak, hiç bir şey de beklemezdik kendimiz için.
- Yeter ki eğitim seferberliğinde biz de olalım.
- Yoksul köy çocuklarına yararlı olalım, köyü kalkındıralım.
Bizler işte bu bilinçle yetiştik.
Ne “Köy Enistitüsü”nü duymuştuk ne de ille de yüksek okullara gideceğiz diye bir derdimiz vardı.
Ben açıkca söyleyebilirim, o zaman içinde, okulda iken, ne yüksek öğretmene gidilebileceğini biliyordum, ne de bir öğretmenim beni ne uyarmıştı, ne de yönlendirmişti.
Okumayı, dürüstlüğü, yurt severliği öğrenmiştik sessizce. 
Bizler birer İLKOKUL ÖĞRETMENİ olacaktık ve milletimize hizmet edecektik.
Bu kadar!
Başka bir şey yok!
Yalın, açık ve sade...
50 yıl geçti aradan.
Bu durumu, bu olguyu bugün anlamak çok zor olabilir.
Ama bizimle yetişmiş, bizim ardımız sıra İmroz'da okumuş olan kardeşlerimiz ise bunları çok iyi bilmiş olmalıdırlar.
Yıllar sonra başka şeyler söylemek isteyen olursa da kendi bileceği bir durumdur.
Bizlerin bu bilince erişmemizi sağlayan insanlara, vicdanlı öğretmenlerimize teşekkür ediyorum, saygı duyuyorum.

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
11.08.2016 - 02:10.






Turizm sektörü

          Turizm sektörü
Kuşadası'nda turizm gelişsin diye SEKTÖR temsilcileri açıklamalarda bulundular: Turizm sektörü eylem arifesinde imiş.
·       Vizyonu, hedefi ve modeli olmayan, parça parça işlerle, dükkan, tezgah açmakla TURİZM yapıldığını zannetmek o kadar boş ve yararsız ki....
·       Küçük işletmecilerin, esnafın turizmden anladığı ise ancak ucundan köşesinden bir şeyler satabilmektir.
·       Gezgin gelmezse, gelen de parasız ise ne olacak? Umutlarını, beklentilerini çok iyi anlıyorum. Hem de üzülüyorum.
·       Biraz bu konuda düşünelim mi?
·       Turistin yolunu kesmeden, kolundan çekmeden gezip dolaşmasına ve alış veriş yapmasına izin verecek misiniz?
·       Kuşadası TURİZM adına neleri sunabilir, neler var gezip görülecek, hangi parklar, yollar, etkenlikler var listenizde?
·       Doğa, deniz, dağ, orman, bağ, bahçe başlığı ile nereleri var sunulabilecek?
·       Tarih, mimari, han, hamam olarak neler var? Bir liste yapıp sunabiliyor musunuz?
·       Örneğin belediye garajına gidip bir inceleme yaptınız mı? Gelen turistin nasıl bir tuvalete gireceğini hiç düşündünüz mü?
·       Mutfak, lokanta, aşcı ve benzeri yerlerin arka planlarını, mutfaklarını, depolarını, lavabo ve tuvaletlerini hiç düşündünüz mü?
·       Verilen hizmet ile karşılığında alınan ücretin orantısını hiç düşündünüz mü?
·       Kentin sokaklarında rahatca dolaşabiliyor musunuz?
·       Temiz mi yollar, kaldırımlar, parklar, bahçeler?
·       Sokak lambalarınız yanıyor mu?
·       Köprülerden, yollardan arabanızı ve kendinizi geçirebiliyor musunuz?
·       Turizmde çalışan personeli ne kadar eğitebildiniz, ne kadar denetleyebiliyorsunuz?
·       Hangi işletmeler, hangi dükkanlar kayıtlı ve denetim altında? Onlara meslek odalarınızla yardım edebiliyor musunuz?
·       Bence tüm bu ve buna benzer soruları düşünmeden, araştırmadan ve bir modeli birlikte oluşturmadan bireysel istek ve girişimler ancak üzüntü ile sonlanır.
·       '60lı yıllarda sırtında bir çanta ile gelen, arabasının arkasına taktığı karavanı ile gelen rahatca denize girip, köftesini yiyen mutlu ve huzurlu turisti hiç gören bilen oldu mu içinizde?
·       Kamp yerlerinde yaşadınız mı hiç?
·       Turist ailelerle, gençlerle sohbet edip dostluklar kurabildiniz mi hiç?
·       Müzik dinleyip, dans edebildiniz mi?
·       Hiç bir şey satmadan, kimseyi aldatmadan turistle, turizmle ilgilendiniz mi?
·       Belediyeniz, iliniz, ilçeniz, bakanlığınız ve siyasi partileriniz, sivil toplum kuruluşlarınız, radyo ve televizyonunuz, gazete ve dergileriniz... bu konuda, kentimizin ana sorunlarıyla, turizmle, gelecek ile, hedefler ile ne kadar ilgileniyorlar?
·       Bu konudaki planlar, yazılan, çizilenler halka açık mı, katılımcı bir yapı var mı?
·       Kuşadası ve çevresi "turizm" denilince akla ne getirmektedir?
·       Hangi turist gelmelidir? Hedef kitleniz hangisidir?
·       Turist neden ve ne için gelmelidir?
·       Turist huzurla ve mutlu bir şekilde ülkesine dönüp Kuşadası'nı övgü ile önerebilecek midir?
·       Geceleri evinizde huzur içinde uyuyabiliyor musunuz?
Daha sayılabilecek birçok konu var tabii ki...
·       Saygılarımla.

  Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 07.09.2016