7 Temmuz 2024 Pazar

TÜRKİYE KAZANABİLİRDİ

. -  Türkİye kazanabİlİrdİ     .
Milli takıma gelen, seçilen oyuncular hem çok deneyimlidir, hem de beceriklidir.
Geldikleri yerlerden çok paralar almışlardır ve de kendi kulüplerine çok paralara mal olmuşlardır.
Hepsi de profesyoneldir, bu işi bir meslek olarak yaparlar ve büyük sorumluluklar taşırlar.
Onların başındaki yönetici kadro da her şeyi bilir ve öğretir.
Milli futbolcu Merih Demiral'ın, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası son 16 turunda Avusturya'yı 2-1 mağlup ederek çeyrek finale yükseldiğimiz maç sonrası yaptığı 'bozkurt işareti' hakkında çıkan tartışmalar her yere yayıldı.
Almanya'da "ülkücü gençler-ülkücüler ile ilgili algı ve de Anayasayı Koruma Örgütü'nün kararları bellidir (Bakınız: https://www.verfassungsschutz.de) (=Die „Grauen Wölfe“ in Deutschland).
UEFA'nın yönetmeliği ve uyulması gereken kurallar da bellidir.
ÜLKÜCÜ geçler daha önceki olaylara, onların sertlik, şiddet kullanmalarına bağlı olarak yorumlanmış ve değerlendirilmiştir.
Alman devletince ve toplumunca "aşırı sağcı, şiddet yanlısı gruplar" olarak tanımlanıp, belgelenmiştir.
Elle yapılan "Bozkurt işareti" ise Türkler arasında siyasi partilerin özellikle de MHP'nin kullandığı bir siyasi işarettir.
Bizim bu "el işaretini" duruma göre genelleştirip, tüm Türkler de bunu kabul eder dememiz ise çok doğru değildir.
Tüm bunları "bilmesine rağmen" futbolcu Merih Demiral'ın ceza alacağını bile bile açıkça "Bozkurt - el işareti" yapmasını anlamak çok zordur; üzerinde çok iyi düşünmek gerekir.
Milyonlarca "coşkun taraftar" ne yazık ki olaylara bu "yönüyle bakmıyor".
Herkes Türklük ve Bozkurt sevgisi ve geçmişi… olarak algılayıp bir Türkiye, Türklük olarak kabul edip, coşuyor ve maçı kazanmak istiyor.
İki maç ceza alan oyuncu son maça katılamıyor ve maçın kaderi değişiyor, katılsa idi belki de kazanabilecek olan Türkiye milli takımı son anda 2:1 yeniliyor.
Tüm bu durumu çok ciddi bir biçimde anlayıp, kavrayıp, değerlendirmek yerine yine de Türk taraftarlar çok büyük bir sessizlikle durumu kabul ediyor ve takıma büyük teşekkürler sunuyor.
-"Teşekkürler çocuklar! diye manşet atıp, yazıyor gazeteler…
Bu oyuncular sanki "gönüllü, fedakar ve amatör" sporcular ve yalnızca "vatan için, millet için" o sahaya çıktılar ve ellerinden gelen her şeyi yaptılar, ama kader işte… olmadı..
Futbolu pek izlemeyen ve büyük bir taraftar olmayan herkes bile iyi bilir ki dünyada "profesyonel futbol" en güçlü olandır ve çok iyi yetiştirilen oyuncular ve teknik kadroları vardır ve de milyar dolarlık paralar döner, oyunculara milyon dolarlık paralar ödenir.
Çok açıkça biliyoruz ki yine milyonlarca taraftar, her kesimden tüm yaşamları boyunca bu tür sporlara, özellikle de en başta futbola çok büyük ilgi duyarlar ve tüm zamanlı olarak izlerler, coşarlar, sevinirler, öfkelenirler, paralar harcarlar.
Onlar için tüm yaşam "her zaman yenmek ve yenilmek, ama ille de kazanmaktır" ve de bu büyük kitle hep, mutludur ve de "fanatik"tir.
Yapacak bir şey yok, bu fanatik kitle ve çevresi, futbol taraftarları "kendilerinden beklenilen" türde düşünür ve davranır.
Tüm toplum her şeyi ile, "baştan aşağıya, milleti ile, devleti ile" bu işin içindedir ve koca bir "sürü psikolojisi" ile davranır, duygulanır, koşuşturur ve gündemi doldurur…
Sağlıklı bir bakış açısı ile durup, düşündüğümüzde üzerinde durulacak pek çok soru vardır ve bu sorular öyle yerinde durur, sıradan insanlar pek de işin içine girip, incelemez ve araştırmaz bile…
Tüm bu "olaylar, oyunlar, oyuncular, maçlar, organizasyonlar, kulüpler" v.b. kaça mal olur, ne paralar harcanır, ülkemize, bize milli gelire olan yükü nedir, örneğin bu "profesyonel futbol bize kaça patlar?"
Olsun, "biz her şeyi bırakır, yine de takımımız için koştururuz, o bizim dünyamızdır" diyen milyonlarca insan bulunmaktadır.
Bu taraftarlar, çeşitli kesimlerden insanlar ne dünyanın en önemli sorunlarından, ne de ülkenin en acil ve de yaşamsal sorunlarından dolayı fazla düşünmezler ve hatta "bir araya bile gelmezler".
İşte profesyonel, paralı sporların, futbolun gücü ve kitleler üzerindeki etkisi ve de görevi budur…
Zaten bunu da kimseye anlatamazsınız…
. "Dünyayı biz mi kurtaracağız, ben kendi keyfime bakarım…" derler…
.    Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI, 2024.07.07, MŞ: