18 Haziran 2022 Cumartesi

BABA

   . BABA   

·       Her yıl bir babalar günü kutlaması yapılır.

·       Bu yıl ise 19 Haziran 2022 pazar gününe denk geldi.

·       Bu özel gün için araştırdığımızda bir Amerikan öyküsü ile karşılaşırız.

·       Sonora Smart Dodd'un babası iç savaşta gazi olmuş ve annelerinin yokluğunda 6 çocuğunu kendisi büyütmüş.

·       Babasına çok saygı duyan ve onu takdir eden bu kız "babasının doğum gününde" ona bir anma düzenlemek istemiş ve bir "Babalar Günü" olmalı diye düşünmüş.

·       Hazırlıklar yapmış ama geç kalınca haziran ayının üçüncü pazar gününe yetiştirmiş.

·       İlk kez 19 Haziran 1910'da kutlanmış.

·       1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri başkanı bu kutlamaları desteklemiş.

·       1966 yılında ise o dönemin başkanı her yıl haziran ayının üçüncü pazarında Babalar Günü kutlanacağını açıklamış.

·       Ve 1972 yılında ise yasal olarak ABD'de resmi tatil ilan edilmiş.

·       Bu örnekten yola çıkılarak birçok ülkede babalar için özel bir gün kabul edilmiş.

·       Yeni Zelanda'da ve Avustralya eylül ayının ilk pazar günüdür.

·       Tayland'da, ülkenin kralının doğum günü olan 5 aralıkta kutlanır.

·       Brezilya'da ise ağustos ayının ikinci pazar günü kutlanır.

·       Bazı ülkelerde bu kutlamalar dinî özelliklerinin dışına çıkmıştır.

·       Babalar günü, Almanya'da Paskalya Bayramı'nın 40. günü olan "Yükseliş Günü"nde kutlanır. (Christi Himmelfahrt) O gün resmi tatildir.

·       Avusturya'da babalar günü haziran ayının ikinci pazar günüdür.

·       İsviçre'de babalar günü geleneksel olarak kutlanmaz. 

·       İtalya'da babalar günü 19 Mart Aziz Joseph Günü'nde kutlanır.

·       Türkiye’de 1980’li yıllardan bu yana haziranın üçüncü pazar günü kutlanmaya başlandı.

·       Bu örneklerden anlaşılacağı gibi Babalar Günü dünyanın birçok ülkesinde farklı tarihlerde kutlanır.

·       Daha geniş bir inceleme için internet veri tabanından yararlanılabilir.

·       "Babalar Günü" üzerinde biraz düşünmek istesek, aklımıza neler gelir?

·       BABALAR GÜNÜ bize hemen BABA kavramını çağrıştırıyor.

·       Herkes bir aile babasını, kendi öz babasını, baba yerine saydıklarını düşünüyor.

·       Babalarını anıp, onlar için güzel sözler söylüyor.

·       Ölümsüzlüğe uğurlanmış olan babalar için bağışlanma, rahmet diliyorlar.

·       Çocukluğun en önemli iki temel varlığı anne ve babadır ve onlarla oluşan anılar, kişilikler, değerler eğitimi tüm bir ömür boyu sürer.

·       Çocuk annesinden sevgi ve temel eğitim aldığı kadar babasından da destek ve kabul görmeyi bekler.

·       Geleneksel anlamda "baba" ailesi için koruyucu güçtür.

·       Dildeki kabul görürlüğü ile "baba" kavramı, koruyan, çekip çeviren, yöneten anlamlarını da taşır.

·       Benzer biçimde demokratik hukuk devletinin tüm kurumlarıyla çalışmadığı yerlerde bazı işleri çekip, çeviren ve destek aranılan, çete kuran kişi ortaya çıkar.

·       Onlara da “BABA” denilir.

·       Bu babalar yerine ve gücüne göre adalet dağıtır, haklıyı, haksızı ayırır, yoksulu kollar...

·       Onlar “kaba dayı” da olur, “külhanbeyi” de olur, suç da işler, suç da işletirler...

·       Bu babaların çok daha büyüdükleri ve örgütlü çalışmaya başladıkları zamanlarda ise devlete “bile” güçlerini geçirir olurlar, yasaları kendilerine göre uygulatırlar.

·       Baba (The Godfather), Mario Puzo'nun yazdığı aynı adlı romandan uyarlanan Marlon Brando ve Al Pacino'nun başrollerini paylaştığı filmin de adıdır.

·       Biz her zaman kendi "aile babamıza” sarılıp, onlara sevgi ve saygı gösteriyoruz.

·       Bir toplumun “aile babaları” ne denli güzel ahlaklı ve iyi kişilikli olursa, “örnek” olabilecek davranışlarda bulunursa, o “toplum” o denli “huzurlu ve barışçıl” olur.

·       Ailesine sahip çıkan, yoksulluk ve yoksunluklar içerisinde, namusuyla, güzel ahlakı ile çalışıp onlara bakan babalar özellikle çok büyük saygı ile anılmalıdır.

·       Çocukları istediği gibi olamamış, uyumsuzluk ve huzursuzluklar yaratmış babalar da vardır ki biz onların iç dünyasını bilemeyiz…

·       Yüksek teknolojinin gelişmesi ve yayılması ile birlikte oluşan dijital çağ dönemine girildiğinde ise kişileri etkileyecek her türlü medya ve aracılar yolu ile zihin  yönlendirmeleri ve özendirmeleri yapılmaktadır.

·       Modadan "yeni inanç türlerine" değin her alanda yayınlar, iletişim ağları ile toplum, kitleler, aileler yönlendirilmekte ve onların istedikleri biçimlere doğru çekilmektedirler.

·       AİLE ve “toplumsal temel değerler” kazanımı da bu yeni gelişimlerden çok etkilenmektedir.

·       Özellikle “yeni kuşak” anne ve babalar tüm “var saydıkları” olanaklara ve çeşitliliklere rağmen çok daha sıkıntılı dönemler yaşamaktadırlar, yaşayacaklardır da...

·       Yükselen değerler, zengin olmak, katlar, yatlar, güzellikler, eğlenceler, beğenilmeler... peşinde koşan kitleler ise hukuk devletinin çöküntüye uğradığı dönemlerde çok daha “yasa dışı” yolların etkisi altında kalacaklardır.

·       Bu da hem tehlikeli, hem de çok üzücü bir durum yaratmaktadır.

·       Biz yine de “geleneksel aile dokusu”na, temel iletişime ve değerlere sahip çıkalım.

·       Toplumdaki olumsuz gelişimleri ve kişiler üzerindeki etkilerini görüp, konuşabilelim.

·       Sağlıklı ve huzurlu bir refah toplumunun nasıl oluşabileceğini sorgulayalım, düşünelim, konuşalım.

·       İyi ve düzgün bir toplum ve yönetimden yana olalım...

·       Bir anne ve baba olarak her şeyden önce çocuklarımızın öz güvenli ve sağlam kişilikli, güzel ahlaklı, özgür iradeden ve öğrenme merakından, çalışmaktan yana olmaları için emek ve çaba harcayalım.

·       İyi bir baba olarak annelere her zaman yardımcı olan sağlam karakterli babalar yetiştirmek için toplum olarak da özenelim.

·       Huzurlu ve sağlıklı bir refah toplumuna erişmek için de ayrıca "sorgulayan", "eleştirel düşünce" geliştirmek zorundayız.

·       Bir ulus devlet olabilmek ve ulusal değerleri yüksek tutmak gerekir ki milli eğitimde başarılı olabilelim.

·       Yarının kuşaklarını bugünden "en iyi nasıl" yetiştirebiliriz, onlara "hangi değerleri" ve "bakış açılarını" kazandırmalıyız, diye düşünce ve fikirler geliştirmeliyiz ki geleceğin anne ve babaları çok sağlıklı ve iyi karakterli olabilsinler.

·       Biz ne olursa olsun anne ve babamızın değerini çok iyi bilmeliyiz.

·       Onlar ile fırsat yaratıp bol, bol konuşmalı birlikte zaman geçirmeliyiz, güzel anılar kazanmalıyız.

·       Yaşam bazen insan öyle bir yol çizer ki anne ve babamızdan yıllarca ayrı kalırız.

·       İşte o yıllar çok çabuk geçer, gider ve bir de bakarsınız ki artık kendiniz ileri yaşlara erişmiş olursunuz, anne ve baba ise Allah'ın rahmetine kavuşmuştur…..

·       Böyle önemli bir gün olduğunda ise içinize bir sızı düşer, gözlerinize ise sessiz yaşlar….

·       Geri gelmeyen yıllar, yitirilmişlikler, toplanılamamış anılar, bir daha görüşememezlikler…

·       Bunu anlatabilmek pek de kolay değildir….

·       Sizler tüm bu nedenlerden dolayıdır ki her zaman ve her yerde sahip çıkın anne ve babanıza, onların varlığına ne olursa olsun hep şükredin…

·       Bugünün getirdiği anımsama ile hem kendi babamızı, hem de kayınbabamızı yeniden anmalı, saygı ve sevgi dileklerimizi iletmeliyiz.

·       Sonsuzluğa uğurlanmış olan babalar için Tanrı'dan rahmet diliyoruz.

·       Günümüzün sorunlarına rağmen yine de BABALAR GÜNÜ tüm babalara kutlu olsun!

.  Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2022.06.19, MŞ.


ÖĞRENCİ KARNESİ

 .  ÖĞRENCİ KARNESİ                            

·       Bir eğitim öğrenim döneminin bitmesine yakın  derslerinde başarılı olamayan çocuklarda bir 'karne korkusu' başlar.

·       Bu endişeyi anne ve babalar da taşırlar.

·       Bir anda, bir günde öğretim yılı sona erer ve tüm öğrencilere o yılın durumunu yansıtan özel bir karne verilir.

·       Milyonlarca aileyi etkileyen, onların çevreleri ile birlikte sosyal, ruhsal durumlarını da doğrudan etkileyen bir durum yaşanır.

·       Dünyanın genel gidişini, ülkenin genel yapısını, uygulanmakta olan eğitim sistemini, öğrencinin devam ettiği okulun yapısını ve bulunulan çevreyi irdelemeden, düşünmeden öğretilmiş ezberler ile, duygusal davranışlar ile "karne" olayına yaklaşmak ne denli doğrudur?

·       Okulda öğrenciye verilen karne çok önemli ise de üzerinde iyi düşünülmesi gereken bir olgudur.

·       Karne her şeyi tam olarak yansıtan bir belge midir?

·       Karnenin içeriği sadece çocukların durumunu mu yansıtır?

·       Bir öğrenci neden iyi not alamaz?

·       Karne notları çocuğun okuldaki başarısını mı yansıtır?

·       Karnedeki durumun oluşmasında çocuğun annesinin, babasının, ailenin "sosyo-ekonomik-kültürel" düzeyinin, sınıfa gelen öğretmenlerin, okulun, çevrenin, ülkedeki eğitim düzeninin…. etkileri nedir?

·       Çocuğun karnesinin iyi olmasında ne gibi etkenler olabilir?

·       Kötü bir karnenin nedenleri neler olabilir?

·       Karne alan öğrenciye nasıl davranmak gerekir?

·       Karnesi kötü olan çocuğa nasıl davranmak gerekir?

·       Karne gününde öğrenciye nasıl bir yaklaşımda bulunmak gerekir?

·       Karnenin içeriği çocuğun kişiliğini bedensel ve ruhsal yapısını ne denli yansıtmaktadır?

·       Karnesi iyi olmayan çocuk yaşamda başarılı olamaz mı?

·       Eğer bir çocuk iyi karne getirmiyorsa hemen dört etken öne sürülür ve değerlendirilmesi istenir:

·       Çalışma alışkanlıkları, evde ders çalışma ortamını, sorumluluk duygusu, duygusal sorunlarının yoğunluğu…

·       Bunlar aslında çok büyük bir bütünün ancak çok küçük birer parçası olabilir…

·       Karne çocuğun tüm başarısını ya da başarısızlığını yansıtmaz..

·       Not veren kişi hangi düzeyde mesleğinin bilincindedir?

·       Ölçme ve değerlendirme sistemini nasıl uygulamışlardır, notları neye gör vermişler?

·       Çocuk başka bir sınıfta ve başka bir okulda olsa idi karnesi ne durumda olabilirdi?

·       Notları çok iyi olan bir çocuk gelecek yaşamında mu çok başarılı olacaktır?

·       Karnesi iyi olmayan bir çocuk yaşamında çok başarısız mı olacaktır?

·       Bir okulda not vermek ne denli doğrudur, bunun ölçüsü nedir?

·       Bir çocuğun başarılı olabileceği ya da başarısız olabileceği yönleri vardır.

·       Çocuğun doğuştan getirdiği genetik özellikleri, yetenekleri, engelleri nelerdir?

·       Çocuğun tüm özellikleri göz önüne alıp, değerlendirmek ve eğitim-öğretim sistemi içerisinde bunlara en iyi ve uygun yaklaşımı göstermek gerekir.

·       Kişiye özgü öğretme ve eğitme çalışmaları yapılabilmelidir. (Individuelle Lernförderung)

·       Bu ise temelde o sistemin, öğretmen yetiştirmenin, okulların yapısının… temel düzeyi ve donanımı ile ilgilidir.

·       Çağdaş bir düzeye erişememiş eğitim- öğretim sistemlerinin çok sayıda sorunu ve eksiklikleri vardır.

·       Devletin okullarının donanımından, öğretmen yetiştirmeye ve ülkedeki eğitim-öğretimin birlikteliğine, temel ilke ve prensiplere değin o kadar çok etken vardır ki, bunların ne yazık ki gündeme gelmediği ve hiç konuşulmadığı bir dönemi yaşıyoruz.

·       Ülkenin genel durumuna, eğitim-öğretim sitemine bizim doğrudan bir etkimiz ve yönlendirmemiz olası değildir.

·       Buna rağmen her aile kendi çocuğundan dolayı eğitim-öğretim sorunlarına, ilkelerine ve sisteme dair düşünceler, araştırmalar, incelemeler yapabilmelidir.

·       Sözü çok fazla dağıtmadan daha yakın sorulara yönelebiliriz:

·       Bugün için en iyi ve en akılcıl nasıl davranabiliriz?

·       Aile olarak nasıl davranmalıyız, sorusunu kendimiz sormalıyız.

·       Çocuğumuzun aile içerisinde yerini ve ona nasıl davrandığımızı çok sağlıklı bir biçimde gözden geçirmeliyiz.

·       Her bir çocuğu kendisine göre ve tek, tek ele alıp, değerlendirmeliyiz.

·       Çevrenizin etkisinden, başkalarının davranış biçimlerinden kendimizi korumalıyız.

·       Özellikle dijital çağın getirdiği olanaklar ile insanların ilişkilerindeki yeni tür davranış ve algılardan kendimiz korumalıyız: Çocuğumuzu ve onun okulunu, okuldaki notlarını kendimiz için bir başarı ya da övgü aracı yapmamalıyız.

·       Karşılıklı beğenmeler-övgüler, şirinlikler gösterme duyguları ile davranan çevrelerden hem ailemizi hem de çocuklarımızı uzak tutmalıyız.

·       Eğitimde birlik ve teklik ilkesi yasaya rağmen uygulanmadığı için ülkenin her yerinde çok yüksek sayıda paralı okullar açılmış durumdadır.

·       Parası çok olan aileler çocukları için en iyi eğitimi verdiklerini düşündükleri özel-paralı okulları seçmektedirler.

·       O okulları seçmeleri ile hem kendi görevlerini yerine getirdiklerini, hem de çocukları için en iyi olanı seçtiklerini var sayıyorlar.

·       Bu da onların bileceği bir durumdur ve bunun ile gurur duyup, övünebilmektedirler.

·       Sosyal-ekonomik düzeyleri nedeni ile çocuklarını paralı okullara gönderemeyen ailelerin devlet okullarına çocuk göndermesi bir eksiklik değildir.

·       Bir tek sözcük ile "karne" dediğimiz olayın ardında yatan etkenleri algılamadan düşünmeden kendi çocuğumuzun karnesi üzerinden ne çok sevinmeli, ne de çok üzülmeliyiz.

·       Şu an içinde bulunulan duruma göre çocuğunuzun karnesini onun ile birlikte sakince değerlendirin.

·       Birlikte rahat bir ortam sağlayıp konuşun, çocuğunuzun anlatmasını, açıklamalar getirmesini, karnesini kendince değerlendirmesini sağlayınız.

·       Yakın akrabalar, komşular, dost ve arkadaşlar ise sizin çocuğunuzun karnesi üzerinden bir görüşte bulunmamalıdırlar.

·       Özete şunu söylemeliyiz:

ü  Ortadaki karne üzerinden ne çok üzülmeli ne de çok sevinmeliyiz.

ü  Bizim için bir prestij, onur, gurur, övgü, yergi, üzüntü… kaynağı asla olmamalıdır.

ü  Peki ne olmalıdır?

ü  Bugüne değin çocuk üzerinde etki yapan aile içi eğitim, okul eğitim ve öğretimleri, çevresel etkenler, davranış ve yönlendirmeler …anne ve baba tarafından bir, bir düşünülmeli ve gözden geçirilmelidir.

ü  Nerede doğru yapılmış, nerede yanlışlıklar olmuş?

ü  Bu öğretim yılı içerisinde çocuğunuza ne denli ilgi gösterdiniz ve onu ne denli düzenli gözlemlediniz?

ü  Yıl içerisinde aldığı notları zamanında ve nasıl değerlendirdiniz, önlemler aldınız mı?

ü  Yıl içerisinde çocuğunuzun üzüntülerini, sevinçlerini ne denli paylaştınız?

ü  Çocuğunuz ile birlikte ne kadar ve nasıl zaman geçirdiniz?

·       En kısa özet ise şu olmalı:

ü  Çocuğunuzu ve iyi-kötü tüm özelliklerini çok iyi ve gerçekçi olarak tanıyınız ve bunlara göre davranınız.

ü  Tüm zamanlı olarak çocuğunuzun yaşamını gözleyiniz ve karşılıklı değerlendiriniz.

ü  Çocuğunuzun öğretmenleri ile düzenli, saygılı, açık ve dikkatli görüşmeler yapınız.

ü  Çocuğunuzun okul dışında geçen zamanlarını ve yapabileceği yararlı etkenlikleri iyi planlayınız.

ü  Çocuğunuzun kendine ait kitaplarının olmasını ve düzenli okumalar yapmasını sağlayınız.

ü  Paraya ve övünmeye, gösterişe.. dayanabilecek düşünce ve davranışlardan ailece kaçının.

ü  Çocuğunuzun iyi karakterli, ve güzel ahlaklı olabilmesi için neler yapabileceğinizi çok iyi saptayıp, ona göre davranın.

ü  İyi bir yurttaş, iyi birer insan olmayı, zamanı en iyi bir biçimde geçirmeyi hedefleyerek, kişisel gelişiminize özen gösterin.

·       Evet, her şey çok güzel olacak!

.     Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 18.06.2022, MŞ.