13 Aralık 2020 Pazar

B E N O L M A K

.         “BEN” OLMAK

.        Yaşamın Akışı İçinde “Var Olmaya” Doğru

·        İnsanın kendisini çok iyi tanıması, özelliklerini iyi bilmesi ve en önemlisi de kendine karşı tarafsız davranabilmesi bence çok önemlidir.

·        Zaman, zaman ve de temelden yapılabilecek olan bu tür bir değerlendirme ayni zamanda bir öz denetleme olabileceği gibi bir envanter karakteri de taşır.

·        Belki de kendimi bildim bileli hep özgürce düşünüp, karar alıp uygulamaya araştırıp da anlamağa ayırmışım yaşamımı...

·        Ben kendimi incelemek ve değerlendirmek istesem neler söyleyebilirdim?

·        Çocukluğum çok huzurlu, mutlu ve de sağlıklı geçti.

·        Annem ve babam çok temiz kalpli, nitelikli ve örnekleri az bulunur kişilikte idiler.

·        Evimizde sevgi ve saygı, kabul görme ve de bir anlamda dostluk vardı annem ve babamla benim aramda.

·        Onlarla her zaman her konuyu konuşup, görüş alış verişinde bulunabilirdik.

·        Ailemizde dedikodu, kavga ve asla şiddet olmamıştır.

·        Kendi kimliğimi ve kişiliğimi ilk bulduğum yıllarda özgürce düşünüp, davranabilirdim.

·        Çarşıyı, sokakları, kenti özgürce dolaşabilirdim.

·        Kendi isteklerim oluşan ile alışverişlerimi kendi başıma tek olarak yapardım.

·        Kitapçılardan, tuhafiyecilerden, manifaturacılardan, şekercilerden istediğim zaman istediğim alışverişleri yapardım.

·        Kendi içimde gelişen öz denetim ve otomasyon ile hep tutumlu ve de hesaplı davrandım.

·        Çok küçük yaşlarda bana verilen siparişleri çarşıdan alabiliyordum.

·        Yalnız olmayı kendince var olmak ve de yolunu yine kendince belirleyip ilerlemek yaşamında olarak kabul ettim.

·        Nerede oldu ise hep ve her zaman görevlerini bulup, kavrayıp en iyi biçimiyle yerine getirmek istedim.

·        Her kim olursa olsun düşünmeden görev alanım içinde var olan kişilere önce saygı duydum.

·        Okul yaşamımda çevremde sağlıklı ve dostça ilişkiler kurdum.

·        Öğretmen okulunun yoksulluk ve yoksunluk günlerinde üzerime verilen sorumlulukları yerine getirdim.

·        Okul arkadaşlarımla bir sürtüşmem hiç olmadı.

·        Okul döneminde daha çok dört arkadaş bir "küçük grup" içerisinde dolaştık boş zamanlarımızda.

·        Spor yapabilecek bir yapıya sahip olmama rağmen hiç bir zaman futbol türü spor ve etkinliklere ilgi duymadım ve onlara hiç yanaşmadım.

·        Müzik aleti çalmadım hiç, öğrenmedim.

·        Genelde halk türküleri, Ege türküleri, Balkan türküleri hoşuma gitti. Türk sanat müziğine hiç yanaşamadım.

·        Dans edebilme yeteneğimin olduğunu biliyorum.

·        Hangi tür müzik çalsa dans edebilirim diye düşünüyorum.

·        Hiç bir dans kursuna da gitmedim. Bir grup içerisinde dans öğreneceğime inancım yok.

·        Köye gitmekten hiç kaçınmadım.

·        Üç küçük köyde peş peşe öğretmenlik yaptım ilk yıllarımda.

·        Öğretmen olarak gittiğim küçük köylerin sorunlarını daha ilk günden tanıdım ve çözüm yolları aradım.

·        Bir önder olup köyün en önemli sorununun çözülmesini sağladım. (yol)

·        Bulunduğum köylerde kumar, kağıt oyunları ve içki eğilimi olmadı ve bunlara yanaşmalarına izin de vermedim.

·        Öğrencilerini, kendisine emanet edilen yavrucakları en özgün biçimiyle ve de en iyi ahlakla yetiştirmeğe kendisine hedef koymuş birisi oldum.

·        Öğrencilerime bilgiye ve öğrenmeğe giden yolunu bulunması için yol göstermek istedim her zaman.

·        Hep iyi bir insan, adil bir insan, dürüst ve güzel ahlaklı bir insan olmak için kendisine sahip çıkıp, geliştiren birisi olmak istedim.

·        Öğrenmek ve doğrulara, bilgiye ulaşmak için hep okumayı araştırmayı istedim.

·        Zamanımın en önemli bölümünü öğretmenliğimin en iyisini yapabilmek için üretmeğe ayırdım.

·        Kalan zamanımda yine çevreme, insanlığa ve ülkeme iyi bir insan olmak üzere emek harcamak, düşünce ve çözüm yolları üretmek istedim.

·        Dünyaya gelmemin ana nedeninin her şeyden önce iyi bir insan, iyi bir yurttaş ve de iyi bir öğretmen olduğuna inanan bunun için yaşayan birisi oldum.

·        Temiz bir insan, temiz bir ruh ve temiz bir kalp ile birlikte sağlanılacak bütünlükle birlikte kendisini geliştirmeğe ve gerekli donanımlara ulaşmağa çabalayan birisi oldum.

·        Birilerine yaranmak, birilerinin adamı olmak gibi eğilimlere hiç girmedim.

·        Yaşamın en önemli alanı olan eğitim ve eğitmek konularını araştırmış ve öğrenmenin amaçlarını, hedeflerini, olması gerekenleri düşünmüş ve saptamalarda bulunmuş bir okuryazar oldum.

·        Yaşamın öyle bom boş ve gelişi güzel, amaçsız, hedefsiz geçebileceğine hiç inanmadım.

·        Hiç bir kişi için, birileri için değil, her şeyden önce kendim için kendime değer vererek kendimi yetiştirmek istedim.

·        Okudukça, araştırdıkça ve de öğrendikçe aslında bir hiç olarak var olanlardan ne kadar azına erişebildiğimi gördüm.

·        Bilgi olarak edindiklerimin aslında hiç bir şey bilmediğim olduğunu hep gördüm, buna da kalpten inandım.

·        İlk çocukluk dönemimden başlayarak hep seçili ve bilinçli bir kitap seven oldum.

·        Yaşam süresince kitapçılarda geçirdiğim zaman oldukça çok olmuştur.

·        Kitaplığım değer verdiği varlıklarımdandır.

·        Son yıllarda kitap almamak için kendimi tutmaktayım.

·        Son dönemde internette yaptığım inceleme, okuma ve araştırma çalışmalarım daha bir yoğunluk kazanmıştır.

·        Daha çok yazı yazar oldum.

·        Akıl ve mantık ile birlikte var olunabileceğine, duyguların çok önemli olduğuna ama aklın rehberliğinde duyumsayıp, ölçüp, biçip, özümseyip davranılabileceğine, yaşanabileceğine inandım ve buna uygun yaşıyorum.

·        Sevginin önemini ve gerçekten de bir sevginin olabileceğine hep inandım.

·        İnsanları sevmenin onlara hep övgüler düzmek, boyunlarına sarılıp, gülümsemelerle olacağına inanmadım.

·        Yaşamın içerisinde bir yerlerde birçok ve de değişik insanlarla bir arada düzeyli ilişkilerim olmuştur.

·        Onlarla olan ilişkiler içerisinde az çok işler görülmüş, ortak hedeflere yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bunlara örnek olarak dernek çalışmalarım sayılabilir.

·        Kendisine güvenip, düşüncelerine ve gösterdiği hedeflere doğru birlikte çalışmalar yapan arkadaşlarıma hep saygı duydum ve onlarla düzeyli iş birliğinde bulundum.

·        Görev ve hizmet alanı içerisinde yaptığım tüm çalışmalardan, harcadığım emeklerden, ürettiklerimden hiç bir zaman maddi ve manevi bir karşılık beklemedim.

·        Tüm yaşamım, yaptıklarım, emek ve çabalarım için en önemli değerlendirme ve takdir etme durumunda önce "kendimi" adilce değerlendirmek istedim.

·        Bu nedenle de her zaman yüreği ferah ve zihni özgür olabilen bir yaşamım olmuştur.

·        Başkalarını hiç kıskanmadım, kişilere özenmedim.

·        Kimlerden hoşlanmadığım sorarsanız şunları söyleyebilirim: Kaba, kavgacı, yalancı, sulu, şımarık, geveze, yüzsüz, çıkarcı, dedikoducu, iki yüzlü, yarı cahil.... olanlardan hiç hoşlanmadım.

·        Topluca yapılan içkili yemeklere hiç özenmedim.

·        Aileme de her zaman ve hep bu duygu ve düşüncelerle, ilkelerle yaklaştım ve yaşadım.

·        Birçok yerde ve durumda birçok kişinin beni anlamadığı, haksız davrandığında ise ilk olarak yine kendimi sorgulamış, incelemiş ve değerlendirmişimdir.

·        Her şeyden önce kendi iç dünyamda yaptığım adil bir muhakeme ile o kişileri değerlendirmiş ve kararlarımı ona göre vermişimdir.

·        Temel yaşam ilkelerimden birisi olan "barışçıl" düşünme ve davranma gereğine bağlı kalarak bu tür insanlarla kaba savaşımlara girmedim ve çoğunlukla da uzaklaşmayı seçtim.

·        Öğrenmenin önemine inanmış olmama bağlı kalarak da her yerde insanlara öğrendiklerimi aktarma yollarını aradım. Yazılar yazdım, BLOG açtım.

·        Sadece sözle olmayacağına çok inandığım için hep yazarak düşüncelerimi aktarmağa, kendim için derlemeğe çok özen gösterdim.

·        Evrensel değerlere ve de evrenin bir anlamı ve gücü olduğuna inanıyorum.

·        İnançlar ile ilgili olan konularda ise onların hiç bir zaman ve hiç bir alanda sömürüye, ticarete, kandırmaya yol açmayacak biçimde algılanmasından yanayım.

·        Çağlar içerisinde din adı altındaki büyük örgütlenmelerin ve de kurumsallaşmaların neler olduğunun bilincinde olarak arı ve duru bir insan inancından ne denli uzaklaşıldığını da gördüm.

·        Bu anlamda devletin çok dikkatli olmasına ve önlemler alması gerektiğine inanıyorum.

·        İnsanlığın kalkınmasına hizmet edebilecek olan bilime inanıyorum.

·        Gelecek yıllarla birlikte yüksek teknolojinin ve yeni dijital çağın genişlemesi ve de yayılması ile toplumda ve bireysel yaşamda çok şeyin değişeceğine inanıyorum.

·        İnsanın insan tarafından acı çektirilmesine, sömürülmesine hep karşı oldum.

·        Örgütlü çalışmaların doğru ve önemli olduğuna ne kadar inanmış olsam da yine de bu tür çalışmaların içerisindeki "insan zayıflıklarını, hırs ve ihtiraslarını" hep göz önünde bulundurmuşumdur.

·        İnsan yaşamının en önemli özelliklerinden birisinin aklını geliştirmek ve kullanmak olduğuna inandığım kadar çok çalışmanın, çok araştırmanın da bu nedenle önemli olduğuna hep inandım.

·        İnsanların ilkeli ve dürüst, adil ilişkiler içerisinde olması gerektiğine inandığım kadar akıl gözüyle ve sağ duyuyla yaklaşımlarını tercih ettim.

·        Günlük "boş" konuşmalardan, tartışmalardan, dedikodulardan her zaman uzak durdum.

         Bunlardan hiç hoşlanmadım.

·        İnsan ayrımı yapmak gerektiğinde onların ahlak durumlarına, adaletliliklerine, dürüstlüklerine bakarak davrandım.

·        Ülkelerin kalkınmasında demokratik düzene ve buna bağlı olarak ulusal ekonomiye ve ulusal eğitime ve ulusal savunmaya özgürce bir tutuma uygun davranılması gerektiğine inandım.

·        Doğru ve bilinçli kentleşmeye ve kent kültürüne önem verdim.

·        Geleneksel olarak tanımlanabilecek bir mahalle kültürünü karşılaştırmalı olarak incelemek istediğimde ondan yana olmadığı görüyorum.

·        Çağdaş bir yaşamın gerektirdiği ilkelerine inanırım.

·        Evrensel kültüre ve ulusların kültürel değerlerinin varlığına ve korunması gerektiğine inanırım.

·        Temiz ve düzgün bir kişilikle ve güzel bir ahlakla, bilgi ile geliştirmek istediğim kişiliğim benim için elimdeki en önemli varlığımdır.

·        Burnu büyük olmamak, insanlara saygılı olmak, sululuktan ve gevezelikten hoşlanmamak, düzeyli esprilerden hoşlanmak, dürüst ve adil olmak, ilkelerime bağlı davranabilmek... kişilik özelliklerim içerisinde önemsediklerimdendir.

·        Yoksuna, yoksula, acize, yaşlıya, güçsüze, çaresize, çocuğa... yapılabilecek haksızlıklara hiç bir zaman hoş görü ile baktım.

·        21. yüzyılda insanların temel gereksinmelerinin "sorgusuz, sualsiz" karşılanmasının çağın gereği olduğuna ve bir temel görev olduğuna inanıyorum.

·        Beni tanımak için “yazılarımı” okumak çok daha iyi olur.

.       "Nedir, kimdir" sorusuna verilecek karşılıklar arasından şu seçimleri yapabilirdim:

      -   İyi bir insan              -   Demokrat bir yurttaş

      -   Gerçek bir öğretmen     -   İyi bir eş

      -   Gerçek bir dost           -   Çok çalışkan bir insan

 

     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.12.08, 00:30, MŞ.

 

Her Şey İLAÇ İçin

Her Şey İLAÇ İçin

·        İlaç sanayii kimlerin elinde yüceltilir, beslenir, geliştirilir ve de tüm dünyaya yayılır?

·        Çok ama çok emek isteyen ve doğal olarak da çok para isteyen bir bilim - sanayii dalı olan İLAÇ üretimi öncesindeki araştırmalarla birlikte kendi başına bir dünya olmuştur.

·        Kapitalizmin en iyi iş yapan dallarından biri olan ilaç sanayii başarılıdır ve kendi yolunu kendi çizer.

·        Ulus devlet olarak kuruluşunun ilk dönemlerinde büyük bir vizyona da sahip olan Türkiye Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesini 27 Mayıs 1928 tarihinde kurulmuştur. 

·        ""663 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/11/2011 tarihinde yürürlüğe girmesi ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'na devir olunmuştur. ""

·        ""Türkiye Halk Sağlığı Kurumu da, daha sonra T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü olarak isimlendirilmiştir. Bu müdürlük altında Refik Saydam isimli herhangi bir birim artık bulunmamaktadır.""

·        Yani kapitalist ve emperyalist bir girişim değildi.

·        Ama sonra ne oldu ise kapatıldı.

·        Bugün tüm dünyayı etkileyen, yönetimlere yön veren en önemli güçlerden biri olan ilaç - aşı dalı ne yazık ki Türkiye için sadece bir pazarlama alanı gibi olmuştur.

·        Yerli sanayii yatırımlarının ne kadarı gerçekten milli kaynaklardan sağlanmıştır bilinmeyecek durumdadır

·        Şimdi ise her gün virüsten koruyucu aşı, virüse karşı tedavi ilaçları herkes tarafından konuşulmaktadır.

·        Oldukça yoğun bir kargaşa yaşanmaktadır.

·        Güvenilir ve inanılabilecek doğru "bilgi"ye ulaşmak çok zordur.

·        Ne diyelim, her şey sağlık için....

·        Kimileri sadece sağlığını düşünür, kimileri de kendi kasalarını...

...............Öğretmen Gönen Çıbıkcı..............

..     2020.12.12, MŞ.

 


İnsanların Birbirlerini Görmezden Gelmesi

 -  GÖRMEZDEN GELMEK

.- İNSANLARIN BİRBİRLERİNİ GÖRMEZDEN GELMESİ:

Başkasının başarısını, çalışkanlığını, ürettiklerini GÖRMEZDEN gelmek, YOK SAYMAK nasıl bir duygudur, nedir?

Bizi en çok etkileyen ve ilgilendiren her zaman toplum ve insan olmak değil midir?

Her zaman insanlar ve onlarla olan ilişkilerin durumu değil midir bizi üzen ya da sevindiren...

Kendi çevremizde yaşamımızın içine az ya da çok, uzaktan ya da yakından giren kişiler hep olur.

Bunların bazılarını benimseriz.

Bazılarını ise bir türlü beğenmeyiz, kabul etmeyiz.

İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış,

Haklı ya da haksız...

Bunu yapan çok kişi vardır.

İlişkilerin içerisinde yaşanmış olan olaylar, durumlar olmuş olabilir.

“İncinmiş olma” durumu da olabilir.

Gerekçesi olan da vardır, hiçbir akılcı gerekçesi olmayan da vardır.

Görmezden gelmek çok yönlü bir "durum"dur.

Nesnel ve ilkesel olarak kabul etmediğiniz bir kişiyi önemsememek onunla hiçbir ilişkide bulunmamak anlaşılabilir.

Öte yandan hem bir tanıyor olma, kabul ediyor olma durumu yaşanıyor gibi görünür iken karşı tarafın hiçbir mesajını, sunumunu görmemek, değerlendirmemek, yok sayma durumunu da günlük yaşamda görebiliyoruz.

Bunu irdelerken şunu da saptamalıyız: “İki taraflı” bir gerçektir aslında bu.

Bize yapılan ve bizim başkalarına yaptıklarımız...

Bu tutum bize karşı da yapılır ve bu yapılan bizi çok üzer.

"Onun” için neler yaptığımızı biliriz ve onun bunu görmezden gelmesi bizi çok üzer ve kırar.

Karşı taraftaki kişinin yaptığı acımasızlığı, umursamazlığı ve önemsemezliği hissetmek bizi düşündürür.

Ne denli eğitilmiş ve donatılmış olursak olalım, insan olduğumuz için ruhsal yapımızın çalkantıları içerisinde öyle çok katı ilkelerle yaşamak kolay olmasa gerek…

Birçok insan işte böyle kendisine yapılmasını “istemediğini” başkalarına yapabilmektedir.

Bazen de bu tür görmezden gelmelerin içerisinde gerekçeler aramadan bilmeliyiz ki "içsel" duygular, kıskançlıklar da olabilir.

Kendi yetersizliğini bildiği halde başarılı ve çalışkan insanları kabul etmemek, onların çalışmalarını takdir etmemek için direnir.

Peki siz başkasını neden görmezden gelirsiniz?

Bunu daha iyi düşünmek ve iyi irdelemek gerekmez mi?

Eğer bu davranışınız için geçerli bir ahlaksal neden ya da kötü yaşanmışlıklar, anılar var ise tutumunuz haklı görülebilir.

Böyle bir durumda ise o kişiyle olan tüm bağlantıları, ilişkileri kesmek daha sağlıklı olmaz mı?

Özellikle de günümüzde sosyal medya ilişkileri bu konu için oldukça daha fazla bir önem kazanıyor.

Tüm bu tutum ve davranışların tabanında aslında insanın “kendi öz karakteri”, “ahlaksal yapısı” ve “donanımı” etkili olmakta değil midir?

Yaşam deneyimlerimiz, yaşanmışlıklar, acılar, sevinçler... tüm bunlar bizi “etkilemekte” değil midir?

Yine de bugün bize düşen aslında "İYİ" bir insan olarak yaşamak ve davranmak değil midir?

Yaşınız kaç olursa olsun, sadece insan olmak için...

En iyi dileklerimle...

.  Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.12.12, MŞ.