7 Nisan 2019 Pazar

Ben “Öğretmenim” Diyebilen

Ben “Öğretmenim” Diyebilen
§  Öğretmenlik, ancak ben "bir öğretmenim" diyebilenlerin ruhuyla, bilinciyle ve çabalarıyla, gayret ve çalışmalarıyla ayakda durur.
§  Bir "çağdaş ülke" olmamız için de buna ihtiyacımız vardır.
§  Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği yolda ve onun düşünce ve ilkelerinde kendini tanımlamış ve de tamamlamış bir kişilikle kendini bulan bir "öğretmen" ülke kalkınmasında en önemli rolü oynayacaktır.
§  Öğretmenliğin temel kimyasında “vicdan, güzel ahlak, bilim ve adalet, dürüstlük, güvenilirlik” vardır.
§        Kendisinde bunları taşımayanlar ise öğretmenlik gibi en kutsal olan bu mesleğe ancak zarar verirler.
§        Sadece o mesleğe verdikleri zararla da kalmaz kendilerine teslim edilmiş olan çocukların, öğrencilerin gelişimlerine ve de ruhsal dünyasına zarar verirler.

§        Öğretmenlik “yapanlar” yine de kendileri bilirler.
§        Belki de onlar yaptıkları işin aslında ne olduğunu bile anlamadan yıllarını geçirirler.
§        Ama gerçek bir "öğretmen" olabilenler çok yüce bir görevi üstlendiklerinin bilinciyle ve hiç yorulmadan son nefesine kadar çabalarlar.
§        Ancak, gerçekten de "bir öğretmen" olabilenler çok yüce bir misyonu yerine getirenlerdir. Ne mutlu onlara...
§        Onlar gelecek toplumları, geleceğin kuşaklarını biçimlendirenlerdir. Çağına ve insanlığa hizmet ederler.
§        Vicdanı rahat olandır asıl öğretmen olan.
§        Öğrencisini onuruna ve haklarına sahip çıkabilendir asıl öğretmen olan.
§        Öğrencisini güzel bir ahlak için eğiten, yurduna, ulusuna sahip çıkabilendir asıl öğretmen olan.
§        Mesleğinden kendine ayrıca bir çıkar sağlamayandır asıl öğretmen olan.
§        Hakdan, adaletten, doğrudan ve iyiden yana olabilendir asıl öğretmen.
§        Ne mutlu onlara...
§        Yeter ki biz öğretmenler gerçek bir “öğretmen” olabilelim ve kendimize sahip çıkabilelim.
   Saygılarımla... 

    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
     24.11.2018, M.  

REKLAM

                     REKLAM
§        Diyelim ki sosyal medyada bir yeriniz var.
§        FACEBOOK içerisinde bir sayfanız var.
§        Birçok da arkadaşınız kayıtlı.
§        Böylece bir grup oluşmuş oluyor.
§        Bu oluşturulan grup içerisinde birisinin beğenip paylaştığı “REKLAM” hemen otomatik olarak bu grup arkadaşlarının da beğeneceği düşüncesi ile, diğerlerine gönderiliyor.
§        FACEBOOK kendilerince belirledikleri hedef kitleye göre, reklamları hazırlayıp, siz istemeseniz bile gönderiyor.
§        Bunu FACEBOOK otomatik tapıyor ve reklamdan gelir elde ediyor.
§        Sayfanıza gelen reklamları yok etmek için çok zaman ayırmak gerekiyor...
§        Tek, tek “istemediğinizi” bildirmeniz gerekiyor.
§        Çok sıkıntı verici bir durum.
§        Bu nedenle REKLAMLARI beğenmemek ve tıklamamak, paylaşmamak  gerekir ki sonra diğer arkadaşlarınız çok zahmet çekmesinler.
§        FACEBOOK yönetimi ise yine de deneyecek ve size reklamlar gönderecektir.
§        Ücretsiz bir hizmet almanın biraz da karşılığı bu olsa gerek...


   Saygılarımla...
   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 29.01.2019, M.

Yarış Büyük

Yarış Büyük
§        Martın sonunda yerel yönetimler için bir seçim yapılacak.
§        Kayıtlı seçmenler belediye başkanlığı ve encümen üyeliği için istediklerini seçecekler, oy verecekler.
§        Çoğu yerde iki aday kalıyor en son seçilmek üzere...
§        Bu “iki aday arasında nasıl bir seçim yapmalıyım” diye düşünen bunca insan var sanıyorum.
§        Bu seçim "partiler dışı" olacak gibi geliyor bana.
§        Adayların güvenilirliği ve de tutarlığı, kimlere hizmet edeceği.. gibi ana sorular şu an “seçmen”leri düşündürüyor olsa gerek.
§        Popülist yaklaşmayan kazanır gibi bir his var içimde..
§        Bir yerlerde yeni bir seçim bürosunu açıyorlar kentin merkezinde....
§        Her şey var... Her şey var...
   Bir zafer havası yaratmağa çalışmışlar.
§        Mikrofon, hoperlör... zangır zangır...
§        Tabii bizler çok uzaktan izleyebiliyoruz, videolardan...
    Daha önce de belirtiğim gibi, ilkeleri olmalı insanın...
§        Kim olursa olsun, ilkeleri olmalı...
§        Gürültü kirlenmesi diye bir olgu var. 
     Buna ya tarafsınız ya da karşı...
§        "BEN" kazanayım da ne olursa olsun!
§        “Bir başkan olayım, o zaman görürler, bak nasıl oluyormuş!”
§        Böyle düşünüldüğünü gösteren bir seçim propagandası yöntemi var ülkemizde...
§        Afiş, reklam, arabalar, fotoğraflar, hoperlörler, gürültüler, çevre kirliliği...  Yollara asılan şeyler....
§        Zangır zangır titreyen sokaklar, caddelerde yarışan propaganda arabaları...
  Verdikleri rahatsızlıkların hiç de umrunda olmayan kişiler, kitleler var her tarafdan.
Yarış büyük!
§        Bu yarış çok büyük!
§        Bu yarış, bu ihtişam, bu gösteri... çok büyük... çook....
§        Yarış çok büyük!
§        Bir şahlanış, sanki, sergileniliyor.
§        Daha da hızını artırarak gelecekler.
§        Hiç şüpheniz olmasın.
§        Sade yurttaş sessiz ve kıyıda, uzakta, ağzını iyice kapamış, yok olduğunun da bilincinde, öylesine bir kimsesiz hissediyor ki kendini...
§        Artık öfkelenmesine, kızmasına ve de lanet okumasına bile gerek kalmamış.
§        Bitmiş her şeyi...
§        İçindeki öfkeleri bile bitmiş...
§        Derdini anlatacak birisini bile bulamayanların o derin çaresizliği ile...
§        Sadece kimselerin görmediği bir kuytuda ağlamak geliyor içinden hep, ağlamak, sessiz sessiz ve hıçkırıklarını bile içinde boğarak...
§        Sesini kimselerin duyamayacağını çok iyi biliyor artık.
§        Umutları da zaten çoktan yok olmuş.
§        Çaresizliğine ve sahipsizliğine yanıyor.
§        Bir garip kişi olmanın verdiği boynu bükülmüşlüğe karşı dik duramayışına bile kızamıyor artık...
§        Bir de bugünlerin geçip gideceğine de inanamadığını biliyor.
§        Hem de bu ülkede o kadar çok demokrat, yurt sever, dindar, imanlı, iyilik sever, namuslu, bilgili, okumuş, memleketler görmüş ve de iyi ahlaklı olduklarını düşünen o kadar çok belki de milyonlarla sayılan insan varken....
§        Yarış büyük, çok büyük!
§        Böylesine bir yarışda anılmayan, akla bile gelmeyen çaresizler ise öylesine çok çok uzaktan bakabiliyorlar sessizce, yok sayıldıklarını bilerek....
§        Haberler, TV-ler, gazeteler veriyor yine her gün, gün be gün bu yarışdan göstermek istediklerini...
§        Yani sanki herkes memnun...
§        Ve ben ve sen ve biz de ....
§        İşte böyle....
§        Saygılarımla...           
   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 01.02.2019, M.


NOEL Baba

   NOEL Baba

§        Noel Baba ve çam ağacı çok eski bir gelenek olup kökenleri ilahi dinler öncesine değin uzanır.

§        Bugüne kadar da çok değişik ülkede ve kültürlerde birbirine benzer biçimlerde uygulanıp gelmiştir.

§        Bugün ise bunlar sadece tüketim toplumunun kullandığı ve satışlarına yönelik bir pazar malı olmuş durumdadır.

§        Özellikle de bilinçli, kültürlü, donanımlı insanların böyle bir tuzağa düşebilmesi de kapitalizmin ne denli güçlü olduğunun küçük bir göstergesidir.

§        Bir de çevre sağlığı konusu var ki bu da her türlü ürün için geçerlidir.

§        Plastik ve petrol artığı ürünlerin doğaya dönüşümünde ne denli sorunlar yaşandığı biliniyor günümüzde.

§        Bu nedenle de bir çam ağacını ille de almak ve kullanmak istiyor iseniz, özel olarak hazırlanmış doğal ağaçları tercih etmek gerekir.

§        Örneğin Almanya'da plastik bir çam ağacı kullanmağa kalktığınızda birazcık ayıplanırsınız.

§        Zaten plastiğini de pek bulamayabilirsiniz.

§        Ağacın üzerinde yanında kullanılan paketler de o aile bireyleri için hazırlanmış, anlamlı küçük armağanlar olmalıdır.

§        Yoksa hiç bir anlamı olmayan süslü paketleri asmak, ortalığa yaymak çok büyük bir anlamsızlık taşır.

§        Umarım sizlere bie ''ukalalıkda'' bulunmamış olayım.

§        Sadece bazı ezberlerden kurtulmak gerektiğini düşündüm.

§          Saygılarımla...


     Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 26.12.2014, M.

 

Başkan Seçiyoruz

                                  Başkan Seçiyoruz
Bir kentin belediye başkanlığı için birçok kişi bir partiden “aday”lık için istekli olup, başvuruyor.
Diyelim ki 13-14 aday adayı var.
Sonra...
Yukarıdan "partinin söz sahibi" olan önemli kişileri bir kişiyi seçip "partimizin adayı" (______) kişidir diye belirliyor.
Sonra bu belirlenen "kişi" o partinin adayı oluyor.
Diğerlerine ise bir şey yok.
Onlar çekilip, gidiyorlar, ister istemez.
Sonra da bu en son kalan kişi başlıyor, tanıtım gezilerine, herkesle görüşmeye, derneklere vb. kuruluşlara ziyaretlere...
Kendini “sevdirmek” ve “beğenilip” de seçilmek istiyor.
Millet de hemen koşuyor, yanında yer alıyor.
Bir kalabalık, bir kalabalık oluyor ortalık...
- “ Başkanım, başkanım seni seçeceğiz.
- “ Biz seni çok seviyoruz! ”Sen bir seçil hele...”
Bir de en çok kullandıkları bir söz var programlarında başkan adaylarnın:
- Bizim sevdamız ....... şehridir.
- Biz bu ........ şehrini çok seviyoruz.
- Bu ........ şehri için biz hep gönlümüzü verdik.
- Biz bu halkı çok seviyoruz.
Bu türlü tümceleri kullanarak, halkın sevgisini, sempatisini kazanmak umudundalar.
Her şey “sevgi” ve “sevda” üzerine dönüyor.
Bir belediye başkanının en büyük tanıtımı onun geçmişdeki kişiliği, donanımı, tutarlığı değil midir?
Ne dersiniz?
§        Çağdaş ve bilinçli, çalışkan bir adayın bu sözlere gereksinimi olur mu?
§        Bu adayımız neyi değiştirecek, neleri getirecek?
§        Ne gibi gerçekleşebilecek projeleri olacak?
§        Kimleri yanına alacak, ekibimde kimler olacak?
§        Toplumun hangi kesiminin “çıkarlarını” gözetecek?
§        Gerçekten de çalışarak, hizmet vererek, toplumdaki haksızlıkları önleyecek mi?
§        Yoksulun, dulun, hastanın, emeklinin, dar gelirlinin de oylarını alarak onları gözetebilecek mi?
§        Temiz ve “yaşanılabilir” bir kentin oluşuna ne getirecek? Bunu sağlayabilecek mi?
§        Yazıl, çizili, basılı "tanıtım bildirileri" var mı?
§        Tek tek alt alta yazmış mı ilkelerini?
§        Elinde somut ve ciddi bir programı var mı?
§        Vaatleri inandırıcı mı?
§        Genel olarak çizdiği tablo, lafı, sözü, davranışları, yazdıkları ile “güvenilir” bir kişilik gösteriyor mu?
§        Gerçekten de bu kentin “Belediye Başkanı” olabilir mi?
§        Yetkileri, sınırları, gücü nereye kadar olacak?
Siyasi partiler, onların yaptıkları, yapamadıkları, umutlar, hayal kırıklıkları...
Ve bu partilerin gösterdiği yerel adaylar...
Yurttaş, yani, bu durumda "seçmen" ne yapacak, nasıl davranacak, ne kadar doğru bir karar verecek?
Zaten seçmenin, elinde neyi var ki ölçüp, biçecek ve adil bir karar verecek ve de hüküm verecek...
 “Partilim, komşum, akrabam, hısımım, köylüm, arkadaşım, bizden biri” vb. kayırmalarla verilecek oylar...
“Daha çok zaman var seçime kadar” lafları...
Birini seçer, geçeriz!
İş biter!
“Sen bak dalgana” havaları...
Açlık, fakirlik, yokluk, işsizlik, falan, filan... bunlar da gelir geçer!
Bir de “sandığa” gidebilseler...
§        Olsun!
§        Yeter ki demokrasi kurtulsun.
§        Vatan sağ olsun.
 
                 Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 29.01.2019, M.
 

Pazarın Anlattıkları

Halk Pazarın Anlattıkları
§        Geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerde “halk”ın en çok yararlandığı bir çekim merkezi halk pazarıdır.
§        Halk pazarları bir ülkenin sosyo-ekonomik bir aynasıdır.
§        Her türlü istatistikleri, demeçleri, gazete ve TV yorumlarını bir kenara bırakalım.
§        En iyisi de bu haberlere ve çok bilmişlere hiç bakmayalım, dinlemeyelim bile...
§        Mahallenin , kentin halk pazarlarına gidin, dolaşın, gören gözlerle inceleyin.
§        Hem de günün çok farklı saatlerinde bunu yapmağa çalışın. Karşılaşacağınız tablo o kadar farklı olacaktır ki...
§        İnanamayacaksınız...
§        Kimleri, kimleri göreceksiniz orada...
§        İlk saatin ve son saatin ziyaretcileri o ülkenin sınıflar arası çizelgesidir.
§        Akşam olur da pazarın kapanma saati yaklaşırken pazara “sessizce” ve hiç görünmek istemeden yaklaşıp, “artıklardan” işe yarayacakları toplayan ve evine götürüp yemeğini yapmaya çalışan yoksulları, yaşlıları, dul ve yetimleri düşünmeyen, çare ve çözüm için kafa yormayan kim varsa onların "insanlığı" sorgulanmalıdır.
§        Vicdanı sızlamıyordur.
§        Ve de o kişi ne iyi bir yurttaş ne de gerçek bir mümindir.
§        Ne kutsal kitap olan Kur’an-ı Kerim ne de insanlığa kurtuluş için görevlendirilmiş, büyük yol gösterici ve de tarihin en büyük devrimcisi Hazreti Muhammed bugünün toplumlarında yoksulluk, yokluk, çaresizlik, sahipsizlik, eşitsizlik, tutsaklık... olsun, bunlara göz yumulsun diye var olmamıştır.
§        Dünyanın neresinde olursa olsun bu “acı gerçek"ler ile kim ve kimler savaşabiliyorsa, işte o insanlar, o topluluk, gerçekten de insanlığın hakiki görevini kavramış olanlardır.
§        Bizim için ise bu “yerel gerçekler”de her düşünebilen insan, erkek olsun, kadın olsun, diploması olsun olmasın, ister kendini mümin olarak, isterse vatan sever olarak, isterse demokrat, isterse dinci vb. olarak kabul etmek istesin, her türlü “boş gerekçeler" ve “işler” ile kendini avutuyorsa bir “masal dünyası”nın bir figürü olmuştur.
§        İnsan olmanın ilk ve en önemli yükümlülüğü “vicdan sahibi” olmak, “adil” olmaktır.
§        İyi ahlakın gerekli olan her bir ilkesi de bunun ardından gelir.
§        Yasalar, tüzük ve yönetmelikler, dinler, mezhep ve inançlar, partiler ve kamu düzeni (mülk-devlet) hepsi de bu ana taban üzerinden ancak yükselebilirler.
§        Sosyal hukuk devleti de ancak böyle kurulur ve var olur.
§        “Liberalizm”, “kapitalizm”, “totalizim” vb. çok daha iyidir diyen oluyorsa, verilecek bir yanıt bulmak epey zordur.
§        Ortada duran gerçekleri bilip de “yardıma muhtaç”lara bir çare olamayan partiler, yöneticiler, varsıllar... insanların yüzüne bakarak kendilerini “beğendirmek” istediklerinde ise onlardan bu “tutumlarını” elbette bir soran olacaktır.
§        İnsan ne yaparsa, iyi ya da kötü, her birinin ince, ince hesabını verecektir.
§        Bunu ister öbür dünyada, isterseniz bu dünyada diye düşünün.
§        Ve bu insanlar hiç bir zaman kendi içlerinde huzur ve mutluluğu yakalayamayacaklardır.
§        Halk, “seçmenler” kendileri için en iyi yönetimi, en iyi yöneticileri seçeceklerdir.
§        En azından biz buna inanmalıyız.
§        Özgürlükcü, çoğulcu demokrasi kendisini gösterecek ve seçmeni de “istiyorsa” haksızlıkları önleyecek ve umut vaat edecektir.
§        Pazarın getirdiği bu düşünceler altında tekrar iyi bir yurttaş olmayı deneyebiliriz.
§        Belki bizim de bir katkımız olur mu?
§        Doğrudan yana olup, doğru olanı seçmek çok önemlidir.
§        Vicdanımızın sesini de her an duyarak huzurlu bir yaşamı dilemek istiyorum.
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 31.01.2019, M.