. İNSAN BAZEN ANIMSANMAK İSTER
Herkesin
yaşamındaki aşamaları farklı, farklı olabilir.
Çevresinden
hiç ayrılmadan yıllarca yaşayanlar olduğu gibi yıllarca başka yerlerde
yaşayanlarda vardır.
Çocukluğundan,
ailesinden mahallesinden okulundan edindiği dostları arkadaşları ile birlikte
çeşitli anıları olur insanların.
Dışarılarda
değişik yerlerde yaşayanın da az çok dostları olursa da ilk çocukluk anıları en
temelde yer edendir.
İnsan
unutur doğası gereği bazı şeyleri...
Zaman,
zaman yine de hiç umulmadık zamanda birileri geliverir aklına...
O
insanları düşünür birden, anımsar ufak tefek anıları, sokakları, evleri...
Hiç
konuşamayacağı bir daha karşılaşamayacağı kişiler olduğunda ise bir hüzün sarar
içini.
Aklına
gelenler olur.
Sormak
istediği konular gelir, dertleşmek ister..
Yitip
gitmiş zamanlar, dostluklar, anılar öylecesine durur kalır ortada...
Birileri
olsa da beni anımsamış olsa karşılaşmış olsak oturup konuşabilsek... diye
öylesine aklına gelir bazen.
Uzakta
da olsa yaşayan eski tanıdıklar, arkadaşlar, akrabalar... hepsi kendi
dünyalarında var oldukları için, hiç görüşülmediği için artık bir araya gelmek
olası değildir.
Çok
ender de olsa bir eski tanıdık ile, arkadaş ile karşılaştığınızda onun çok uzak
durduğunu görmek ise büker insanın yüreğini.
Aile
bireyleri, akrabalar ise çok uzun yıllar görüşülmediğinde unutulur gider.
Birilerini
arayıp azıcık konuşmak istemek ise çok zordur artık.
Kimse
kimseyi bilmez, tanımaz bile...
Yaşam
başka yerlere gidip yaşamak, gurbette olmak ile her şeyi kendine göre
değiştirmiştir.
Çok
ender de olsa bir nedene bağlı yapay buluşmalar, toplantılar ise çok daha
şaşırtıcı olur.
Ne
kadar iyi niyet ile yaklaşılmak istenilse bile artık o eski arkada değişmiştir.
Bambaşka
bir kişilik ve alışkanlıklar kazanmıştır.
Bir
de hep ayni mahallede yaşamını geçiriş olanları düşünmek gerekir. Onlar yıllar
içerisinde eski arkadaşlıklarından ne kadarını bugüne değin sürdürebilmiş
olabilirler.
Yeni
zamanlar, yeni toplumsal bakış açıları insanları doğal olarak değiştirecektir.
Kabul
etmek gerekir.
İnsan
beyni doğumla birlikte her şeyi kayıt altına aldığı ve değişik yerlerde
depolayıp, kodladığı için insan birden bir yerlerde etkilendiği, ama bilinçli
olarak çıkaramadığı bir bağlantı nedeni ile birden birisini anımsar, bir anı
gelir aklına...
Özellikle
yaş ilerlediğinde artık anne ve baba yoksa, onların özlemleri çok daha artar...
Onlarla
konuşabilir olma isteği gittikçe derinleşir.
Bu
istem aslında acı da verir.
Çünkü
karşılanamayacak bir durum vardır.
Ortak
dostlar, kardeşler, akrabalar da yoksa bir araya gelip konuşabilecek, yapacak
bir şey yok gibidir.
Yine
de insan eğer birileri var ise onlar tarafından anımsanmak ister...
Kendisi
onları aramalı diyebilirsin, doğru, ama ona da cesaret edemez.
Nasıl
karşılanacağını bilememenin getirdiği bir çekince engel olur.
Eğer
bir insanın yıllardır bakıp, geliştirdiği bir arşivi var ise, onun getirdiği
bir güvence rahatlık verir.
Bilgisayarında
bulunan arşiv eğer bakımlı ve her şeyi ile hazırsa zaman, zaman fotoğraflara
bakmak, kişileri, olayları anımsamak belki de mutlu eder.
İnsan,
yaşamı boyunca öyle anlar yaşıyor ki; sevdiklerimizi hatırlamak için bir neden
olduğunda o fotoğraflara bakmak gereksinimi duyabilir.
Yaşam
nelerle geçmiştir, neler getirmiştir, neleri almıştır...
Kimse
bir diğerinin yaşamını, içini tam olarak bilemez.
Belki
önemli olan insanın kendi kendisi ile huzurlu ve mutlu olmasıdır.
Tek
başına da olsa kendi kendisi ile yaşayabilecek donanıma, kişiliğe erişmiş olmak
bir zenginliktir.
Diğer
insanlar her zaman sevgi ve saygı ile yaklaşmış, davranmış olan, olgunluğa
erişmiş olan insan zamanla seçici ve dingin de olmuştur.
Zamanını
nasıl ve ne tür geçirebileceğini çok iyi bilir ve öyle de değerlendirir.
Yaşamın
çeşitli evrelerine de en iyi ve olumlu bir uyarlamayı yapabilmek de biz
insanlara düşen bir görev değil midir?
İnsan
kendi iç dünyasını ve yaşamını olumlu bir biçimde disipline edip, mutluluğu ve
huzur aramalı ve sağlamalıdır.
En
güzel olan da yine yetişkin bir insanın kendi kendisini analiz edebilmesi,
kendisi ile birlikte düşünebilmesidir.
Hele
bir de düşüncelerini berraklaştırıp, somutlaştırıp yazıya aktarabiliyor ise çok
daha güçlü olacaktır.
Anımsanmak
beklentisi, isteği üzerine düşünebilmek sağlıklıdır.
Sadece
şunu çok iyi bilmeliyiz. her isteğimiz, her beklentimiz karşılık bulamayabilir!
Yeter
ki kimseye öfke ve kin, nefret duymayalım.
İnsanı
yaşamında çeşitli duygular egemen olacak ise de en önemlisi belki de
"sevgi"dir.
Hem
başkalarına karşı sevgi duymak ve barışçıl olabilmek ise de kendisine karşı da
adil olmalı ve sevgi duymalıdır.
Kendisi
ile dost olup, birlikte arayışlar ve çözüm yolları bulabilen insan çok daha
mutlu ve huzurlu olur, yanındaki kişilerle de olumlu ilişkiler kurabilir.
. Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 25.01.2022,
MŞ.