- İNANÇ ODAKLI MIDIR?
. Dinci örgütlenmeler, yapılanmalar yalnızca
inanç için mi kurulmuşlardır?....
- Tarikatlar,
cemaatlar, dinci örgütler (Sekten, Order)
.
· Gerek
"batı" dünyasında, gerekse de İslam dünyasında ya da diğer din ve
inançların olduğu bölgelerde yüzlerce yıldır her zaman "din"den,
inançtan yola çıkan örgütlenmeler oluşmuştur.
· "Birlik
ve kardeşlik gruplarına göre daha sıkı ve daha sert bir disiplin içindeki
"yeni" bir cemaat şekli olan tarîkatlara, İslam, Hıristiyanlık,
Budizm, Taoizm ve Jainizm gibi evrensel dinlerin hepsinde görmek
mümkündür."
· Bu
örgütlenmeler geçen yıllar içerisinde yayılmışlar, güçlerini ve etki alanlarını
artırmışlardır.
· Sıradan
insanlara kendilerini kabul ettirmişler ve de onları kendilerine
bağlamışlardır.
· Ekonomide,
ticaret ve siyasette kendilerine yer ve güç elde etmişlerdir.
· Kendilerine
bağladıkları bireyler üzerinde egemenlikler kurmuşlardır.
· Bu
tür örgütlenmelerin örnekleri çok olmuştur. (Sekten)
· Bazıları
bugün de yaygın ve tanınmış bir durumdadır.
· Bir
önderi, kişiyi kendilerini "lider" olarak seçip, onun düşünce ve yol
göstericiliği doğrultusunda yayılmışlardır. (Şeyh, şıh...)
· Bu
tür tarikatların bazıları ise deşifre olmuş ya da dağılmıştır.
· "Korkunç
suçlarla Amerika'yı sarsmış, okudukça tüylerinizi diken diken edecek 15
tarikat" ise gerçekten tarikatların nelere sebep olabileceğinin bir
örneğidir. (Bkz:******)
· Hindistan'da
kendilerini gösteren ve dünyaya yayılan Guru'ların kurdukları örgütler bir
zamanlar ne kadar çok taraftar bulmuştu batı dünyasında... Portakal renkli
pamuklu giysilerle dolaşırlardı sokaklarda...
· "Moon"
tarikatı da çok güçlü olduğu bir dönemde deşifre oldu ve sanıyorum bugün artık
bir etki alanı olmaktan çıktı.
· Bu
tür tarikatlardan o kadar "güçlü" ve "yaygın" olanları
vardır ki onlar siyaseti, ekonomiyi ve bölgesel güçleri bile
etkileyebilmektedirler.
· Kendi
yayın organları, gazeteleri TV'leri vardır.
· Onların
örgütlenme ve yayılma modeli başka tarikatlara da örnek olmuştur.
· Örneğin
bir Katolik tarikatı olarak kurulan "Opus Dei" çok güçlü bir
örgütlenme olmuştur.
· Bu
tür örgütleri (tarikatları) kullanmak isteyen ya da kurup, kullanan istihbarat
örgütlerinin olduğunu da tüm dünya bilmektedir.
· Günümüz
siyasetinde, ekonomi ve finans sektöründe, basın yayın alanında, ülke
yönetimlerinde, küresel güçleri araştırmada... her zaman bir gerçekle
karşılaşılır:
- "Tarikatlar, güçleri, yayılma alanları ve etkileri...
Bunları ne kadar incelemek isterseniz isteyin o denli "geniş" ve
"derin" bir alandır ki tek, tek kişilerin olayın "tümüne"
dair bir tablo çıkarabilmesi çok zordur.
· İlk
akla gelen bu tür örgütlerin "din ve inanç" için kurulup
yayıldıklarıdır.
· Bazılarının
kurucuları ise ismen bilinmekte ise de onların kökenlerini pek bilen olmaz.
· Örneğin,
Opus Dei’nin kurucusu Papaz Ecsriya’nın aslı Hristiyan değildir. Yahudi
engizisyonu yapıldığı dönemde Hristiyanlığa geçmiş aslen gizli
Yahudi olan bir aile kökeninden geliyor.
-
Çalışma bölgesi Hristiyan alemidir.
· Moon
Tarikatı kurucusu Moon’un da aslı Budisttir. Çalışma alanı Budist
inancın yaygın olduğu Asya ve Pasifiktir. (Bkz: **)
· Hızla
yayılan ve büyük mali olanaklara sahip bir başka tarikat da, Scientology adını
taşır. Scientology gerek ABD’de, gerek Avrupa’da en sıkı ilişkiler
içerisindedir. Birçok ünlü kişiyi kendilerine bağlamışlardır.
· Uzmanları
tespitlerine göre bu tür kuruluşlar ABD üzerinden yönlendirilmiştir.
· Din
uzmanlarına göre İsviçre'de 100'den fazla üyesi olan 200 dini ve ideolojik
tarikat olarak yapılandırılmış topluluklar bulunmaktadır. Küçük tarikatların
sayısı 1.000 'den fazladır. (Bkz: ****)
· İslam
dini içerisinde ortaya çıkan ve yayılan tarikatler ise başlı başına büyük
inceleme alanıdır.
· İlk
olarak 1200 yıllarından sonra yaylan islami tarikatler bugün dünyanın birçok
ülkesinde ama farklı yoğunluklarda görülmektedir.
· Son
dönemde ortaya çıkan yeni tarikatlar, örgütlenmeler de her yerde güçlerini
artırmaktadır.
· Ortadoğuda
adı geçen "Müslüman kardeşler" örgütü batı dünyasında çok iyi
bilinir.
· Onların
kuruluş nedeni ve yardımcıları da bellidir aslında.
· Kendi
bünyesinde sağlam ve güçlü bir örgütlenmeye yönelmişlerdir.
· "Müslüman
kardeşler" örgütünün kuruluş hedefleri ve kurucu maddeleri ile de çağdaş
demokratik yapılanmalara karşı oldukları çok açıktır.
· Bu
da kendi bilecekleri bir durum ise de Türkiye Cumhuriyeti'nin var oluş
temelleriyle hiç uyum "sağlamaz".
· Türkiye'de
bazı kesimler ise bu kullanılan "isme" sanki "sempati" ile
bakmaktadır.
· Halk
"geleneksel" kültür içinde yetişip "müslüman müslümanın
kardeşidir" inancı ile bir şeyler bilmese de kendisini bu isme yakın
olarak algılar. İşin aslı ise pek de böyle değildir.
· "Okumuş,
diplomalı" kesim ise "din" konularına çok yakın
"olmadığı" için ya da öyle çok araştırma geleneğine "sahip
olmadığı" için belki de pek önemsemez.
· "Dinî
cemaat ve tarikatların kendi içinde belirli statü, norm ve dinî rolleri vardır.
Günümüzde dinî cemaat ve tarikatlar geleneksel inanç sistemine getirilen yeni
yaklaşımlar olarak adlandırılır.
· Cemaat
ve tarikatlar, üyelerine doyum sağlayan ve onların kendi günlük sorunlarına
çözümler bulmasını amaçlayan alt dinî kuruluşlardır." diye düşünenler de
vardır. (Bkz: *****)
· Türkiye’de
belli başlı 30 tarikat ve onlara bağlı 400 kol bulunuyor.
· Aktif
30 tarikat ve cemaat bulunuyor.
· Bunlarla
organik bağı olan vatandaş sayısı 2,6 milyon.
· Başlıca
gelir kaynakları, bünyelerindeki işletmeler ve bağışlar olan bu oluşumların
"şirketleştiği" görüşü hâkim. (Bkz: ***)
· Tarikatlar
ve benzeri örgütlenmeler demokrasinin önündeki en önemli engeldir. (Bkz: *)
· "Tarîkatler,
halk arasında dinsel kültüre paralel kültürün gelişmesinde etkin fonksiyon icra
etmişlerdir.
· Bununla
birlikte belli bir tarihten itibaren tarikatler eski hüviyetini kaybetmiş,
yozlaşmış.
· Bu
yüzden Cumhuriyet’in başında "tekke ve zaviyeler kanunu" çerçevesinde
kapatılmaya, kendi kabuğuna çekilmeye zorlanmışlardır. Bunun doğal sonucu
olarak modern yapılanmaya özgü "cemaat" denilen oluşumlar meydana
çıkmıştır. Günümüz Türkiye’sinde ise dini gruplar anlamında birçok farklı
yapının doğup geliştiği ve faaliyet gösterdiği bilinmektedir." (Bkz:
*******)
· Devlet
olarak "küresel ve bölgesel" alanda her bir adımı ve her bir örgütü
bilmek ve ciddiye almak durumundayız.
· Bu
hem siyasal anlamda hem de ekonomik anlamda, stratejik anlamda gereklidir.
· Çünkü,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkeleri gereği "yurtta barış, dünyada
barış" doğrultusunda siyaset yapılmalıdır.
· Türkiye'de
"ulus devlet" güçlenmeli ve sağlam bir biçimde ayakda durmalıdır.
· Yurttaşlarımızın
Türkiye Cumhuriyetine ve onun kuruluş ilkelerine ve mücadelesine sahip çıkması
gerekir.
· Hükümetler
ve siyasetciler geçicidir.
· Kalıcı
olan ise Türkiye Cumhuriyeti ve onun tarihte kazandığı yerdir.
· Konumu
gereği ve dünya tarihinde aldığı yer nedeni ile Türkiye her zaman "göze
batmıştır" ve de "çökertilmesi için" hep planlamalar
yapılmıştır.
· Bugün
ise "geleceğe yönelik" olarak daha da "güçlü ve bilinçli"
yurttaşlara gereksinim vardır.
· Bu
da ancak "sağ duyulu" olup, "akılcı" bir biçimde araştırmak
ve "kendini geliştirmekle" olur.
· Benim
bir uzman "olmadan", "sıradan" bir birey olarak,
"ilk" aklıma geldiği biçimiyle yazdığım bu yazı bu konuda birazcık
yardımcı olmak düşüncesini taşımaktadır.
Saygılarımla...
Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI,
2018.07.21
ve 2019.08.14, K.
* 27 Ağustos 2008 http://www.hurriyet.com.tr
** 27
Ocak 2019 www.yenihaberden.com
*** 04.08.2019: https://www.dw.com
**** Tarikat
Sorusu: http://www.migraweb.ch/tr/
***** Durmuş
TATLILIOĞLU: https://dergipark.org.tr
****** 24 Ağustos
2017: https://onedio.com/
******* Kolektif
Dindarlık Türü Olarak Tarikat /Cemaat Dindarlığı: Adem EFE: https://www.islamiarastirmalar.com