2 Şubat 2025 Pazar

KİMLER ATATÜRK'ÇÜDÜR?

.   Kİmler Atatürk'çüdür?       .
Atatürkçülük, bir düşünce ve yaşam biçimidir.
Atatürk'ün ilke ve devrimlerini benimseyen, Türkiye'nin bağımsızlığına, bütünlüğüne ve çağdaşlaşmasına inanan herkes Atatürkçü olabilir.
Atatürkçüler, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve devrimlerini benimseyen, onun gösterdiği çağdaşlaşma yolunda ilerlemeyi hedefleyen kişilerdir, bir düşünce sistemidir.
Atatürk'ün ilke ve devrimleri sayesinde Türkiye, çağdaş bir ülke olma yolunda önemli adımlar atmıştır.
Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturur ve ülkenin geleceği için önemlidir.
Atatürkçülük, Türkiye'nin bağımsızlığını, bütünlüğünü ve çağdaşlaşmasını korumak için gerekli bir düşünce sistemidir.
Atatürkçülerin davranışları ve özellikleri, bu ilke ve hedefleri yansıtır.
Atatürkçüler, Atatürk'ün "Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" sözünde ifadesini bulan, Türkiye'nin bağımsızlığına, bütünlüğüne ve çağdaşlaşmasına inanan kişilerdir.
Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturur ve ülkenin geleceği için önemlidir.
Atatürk'ün ilke ve devrimleri sayesinde Türkiye, çağdaş bir ülke olma yolunda önemli adımlar atmıştır.
Atatürkçülük, Türkiye'nin bağımsızlığını, bütünlüğünü ve çağdaşlaşmasını korumak için var olan bir düşünce sistemidir.
Atatürkçülük, belirli bir zümreye veya gruba ait değildir.
Atatürk'ün ilke ve devrimlerini benimseyen, Türkiye'nin bağımsızlığına, bütünlüğüne ve çağdaşlaşmasına inanan herkes Atatürkçü olabilir.
Atatürk'ün "Türk milleti, karakter itibariyle hür ve müstakildir" sözüyle ifade ettiği gibi, Atatürkçüler hür düşünceli, bağımsız karakterli kişilerdir.
Atatürkçü olmak, Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine sahip çıkmak, ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü için çalışmak, çağdaşlaşma yolunda ilerlemek demektir.
Atatürkçüler, Türkiye'nin geleceği için umut dolu, çalışkan ve kararlı insanlardır.
Atatürkçü olmak, Türk milleti için bir onur ve şereftir.
Atatürkçülük, bir dizi temel ilke üzerine kurulmuştur.
Bu ilkeler, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini ve yönünü belirler.
Atatürk'ün "Altı Ok" olarak bilinen ilkeleri şunlardır:
Cumhuriyetçilik: Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu, devletin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu savunur.
Milliyetçilik: Türk milletinin birlik ve beraberliğini, vatanın bölünmez bütünlüğünü savunur.
"Ne mutlu Türküm diyene" sözüyle ifade edilen, ırkçı olmayan, kapsayıcı bir milliyetçilik anlayışını benimser.
Halkçılık: Devletin ve imtiyazsız, sınıfsız bir toplum yapısını hedefleyen ilkedir. Herkesin kanun önünde eşit olduğunu savunur.
Devletçilik: Ekonomik kalkınmada devletin öncü rolünü savunur.
Devletin, özellikle altyapı ve sanayi yatırımlarında önemli bir rol oynaması gerektiğini savunur.
Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrılmasını savunur.
Din özgürlüğünü güvence altına alır, ancak devletin din temelli kurallarla yönetilmesine karşı çıkar.
İnkılapçılık (Devrimcilik): Sürekli olarak yeniliklere açık olmayı, çağdaşlaşmayı ve gelişmeyi savunur.
Atatürk'ün yaptığı devrimlerin devamlılığını ve geliştirilmesini hedefler.
Atatürk'çüler nasıl davranırlar?
Atatürkçülerin davranışları kısaca şöyle özetlenebilir:
Atatürk'ün ilke ve devrimlerini öğrenir ve uygularlar.
Ülkenin sorunlarına duyarlı olurlar ve çözüm üretmeye çalışırlar.
Demokrasiye inanırlar ve seçimlerde oy kullanırlar.
Sivil toplum kuruluşlarında aktif rol alırlar.
Çevreye duyarlı olurlar ve doğayı korurlar.
Sanata ve kültüre önem verirler.
Spor yaparlar ve sağlıklı yaşarlar.
Kendilerini sürekli geliştirirler.
Topluma faydalı olmaya çalışırlar.
Atatürkçülerin kendine özgü temel özellikleri vardır:
Vatanseverlik: Atatürkçüler, ülkelerini ve milletlerini gerçekten severler.
Vatanın bağımsızlığı ve bütünlüğü için her zaman hazırdırlar..
Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözünde ifadesini bulan, ırkçı olmayan, kapsayıcı bir milliyetçilik anlayışını benimserler.
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğuna, devletin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğuna inanırlar.
Halkçılık: Herkesin kanun önünde eşit olduğunu, imtiyazsız, sınıfsız bir toplum yapısını savunurlar.
Devletçilik: Ekonomik kalkınmada devletin öncü rolünü savunurlar.
Devletin, özellikle altyapı ve sanayi yatırımlarında önemli bir rol oynaması gerektiğine inanırlar.
Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrılmasını savunurlar.
Din özgürlüğünü güvence altına alırlar, ancak devletin din temelli kurallarla yönetilmesine karşı çıkarlar.
İnkılapçılık (Devrimcilik): Sürekli olarak yeniliklere açık olmayı, çağdaşlaşmayı ve gelişmeyi savunurlar.
Atatürk'ün yaptığı devrimlerin devamlılığını ve geliştirilmesini hedeflerler.
Akılcılık ve Bilimsellik: Akla ve bilime önem verirler.
Her türlü konuda akılcı ve bilimsel yöntemlerle düşünürler.
Bağımsızlık: Her türlü dış güce karşı bağımsızlığı savunurlar.
Ülke olarak kendi kararlarımızı kendimiz almalıyız, dış baskılara boyun eğmemeliyiz.
Ülkenin gelişmesi için çalışırlar.
Araştırmacıdırlar, kendilerini sürekli geliştirirler.
Doğru ve dürüst davranırlar, güzel ahlaklı olmak için çaba gösterirler.
Yalan ve hileye karşıdırlar.
Farklı düşüncelere saygı gösterirler, hoşgörülü davranırlar.
Herkesle barış içinde yaşarlar.
Atatürkçüler, bu özelliklere sahip kişilerdir ve bu özellikleri kendi davranışlarıyla gösterirler.
Asla unutmamalıyız ki Atatürkçü olmak yürekliliktir, her Türk yurttaşı için bir onurdur; bir erdemdir.
.   Bu genel değerlendirme ile bir "Atatürkçü" tanımlaması yapmak istedim.
Bunlar çok değerli özellikler olup ayni zamanda iyi bir "yurtseverin" taşıması beklenilen özeliklerdir.
Gerçekten, özellikle "günümüzün emperyalist" ve "sömürücülüğe hazır" dış güçlerini göz önüne aldığımızda Türkiye gibi çok önemli bir "konumda" bulunan ve her türlü yer altı ve yer üstü "zenginliklere sahip" olan bir ülkenin kendi halkı tarafından bilinçle korunması gerekmektedir.
Bunu da Gazi Mustafa Kemal önderliğinde yapan Türk milleti 100 yıl sonra da ayni direnç ve akıllılığı, uyanıklığı kullanıp, yurduna sahip çıkmalıdır.
Atatürk'ün "gösterdiği hedeflere" doğru "çağdaş uygarlık yolunda" ilerleyen yurtseverler Atatürkçüdür.
  Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.02.03, MŞ.
 
.    (Araştırma, değerlendirme yazım)

 

İYİ AHLAKI KORUMALIYIZ

 .   İyİ ahlakı KORUMALIYIZ    .
İyi ahlak bir süreçtir ve sürekli çaba gerektirir.
İyi ahlakı, "güzel ahlakı" bozan birçok etken bulunmaktadır.
Bunlar hem bireysel hem de toplumsal düzeyde etkili olabilen içsel ve dışsal nedenlerden kaynaklanabilir.
İnsanın iyi ahlakını "bozan" temel etkenler şunlar olabilir:
Ekonomik zorluklar: Maddi sıkıntılar, insanları hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlara yöneltebilir.
Gıybet ve dedikodu: Başkalarının arkasından konuşmak, onlara zarar vermek ve toplumsal huzuru bozmak anlamına gelir.
Yalan söyleme: Dürüst olmamak, güvenilirliği zedeler ve insan ilişkilerini olumsuz etkiler.
Kötü arkadaşlıklar: Yanlış arkadaş çevresi, insanı kötü alışkanlıklara ve davranışlara yönlendirebilir.
Kibir ve bencillik: Kendini başkalarından üstün görme, sadece kendi çıkarlarını düşünme, başkalarının haklarına saygı göstermeme gibi tutumlar iyi ahlakı zedeler.
Öfke ve kin: Kontrolsüz öfke patlamaları, kin besleme, intikam alma arzusu gibi duygular, insanı kötü davranışlara yöneltebilir.
Hırsızlık ve dolandırıcılık: Başkalarının haklarına tecavüz etmek, güven duygusunu sarsar ve toplumsal düzeni bozar.
Medya ve sosyal medya: Şiddet, cinsellik ve materyalizm içeren içerikler, insanların değer yargılarını olumsuz etkileyebilir.
Tembellik ve gevşeklik: Görev ve sorumluluklarını yerine getirmemek, kişisel gelişimi engeller ve topluma yük olur.
Sabırsızlık: Her şeyi hemen elde etmek isteme, insanı aceleci ve düşüncesiz davranışlara yöneltebilir.
Çevreye duyarsızlık: Doğaya ve çevreye zarar verme, gelecek nesillerin yaşam koşullarını olumsuz etkiler.
Eğitimsiz olmak veya yanlış eğitim almak: Doğru bilgi ve değerlere sahip olmamak, insanın ahlaki gelişimini engeller.
Toplumsal adaletsizlik ve eşitsizlik: İnsanların haklarının gasp edilmesi, yoksulluk, ayrımcılık gibi sorunlar, toplumda huzursuzluk ve moral bozukluğu yaratır.
Toplumsal kargaşa, insanları güvensizliğe iter ve ahlaki değerlerin zayıflamasına yol açar.
İnsan kendi "ahlakını korumak" için neler yapabilir?
Kendini tanımak ve geliştirmek: Kendi zayıflıklarını ve güçlü yanlarını bilmek, kişisel gelişim için çaba göstermek.
Kötü alışkanlıklardan uzak durmak, zararlı alışkanlıklar yerine, yararlı ve yapıcı aktivitelere yönelmek.
İyilik, doğruluk, dürüstlük gibi değerleri hayatının merkezine almak.
Ahlaki değerlere sahip insanları örnek almak ve onlardan ilham almak.
Toplumsal sorumluluk bilinci taşımak:
Çevresine duyarlı olmak, topluma yararlı işler yapmak.
Sürekli öğrenmek ve kendini geliştirmek:
Bilgi ve becerilerini artırmak, hayata daha olumlu bir bakış açısı kazanmak.
"İyi ahlaklı" olmak insana ne gibi yararlar sağlar?
İyi ahlaklı olan bir insanda görünen çok değerli özellikler vardır:
İyi ahlaklı olmanın önemli yararları vardır.
Acıma duygusu gelişmiştir, vicdan sahibidir.
Birçok inanca, dine göre, iyi ahlaklı olmak başarılı olmanın anahtarıdır.
İyi ahlaklı olmak bireyin kişisel gelişimine önemli katkılar sağlar.
İyi ahlaklı olmak toplumsal huzurun ve güvenin artmasına yardımcı olur.
Dürüst olur, her zaman doğru söyler, sözünde durur.
Güvenilir, dürüst ve yardımsever olmaları sayesinde çevrelerindeki insanlar tarafından takdir edilirler.
Herkes, kendi çabalarıyla "daha iyi bir insan" olabilir.
Herkese eşit davranır, adalet duygusu gelişmiştir; haksızlık karşısında sessiz kalmaz.
Herkesin haklarına saygı göstermek ister, yararlı görüşlere açık olur.
Hiçbir kişinin hakkına göz koymaz.
Hukukun üstünlüğünü kabul ederek, davranır.
İhtiyacı olanlara yardım etmek ister, başkalarının sorunlarına duyarlı olur.
İyi ahlaklı insanlar genellikle daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürerler.
İyi ahlaklı insanlar toplumda saygınlık görürler.
İyi ahlaklı insanlar, başkalarına karşı saygılı, anlayışlı ve hoşgörülü oldukları için daha sağlıklı ve kalıcı ilişkiler kurarlar.
İyi ahlaklı insanlar, toplumda adalet, eşitlik ve dayanışma gibi değerlerin yaygınlaşmasına katkı sağlarlar.
İyi ahlaklı olmak insanın mutluluğu, huzuru ve başarısı için vazgeçilmez bir değerdir.
İyi ahlaklı olmak, "sürekli" olarak kendisini geliştirmeye çalışan, öğrenmeye açık ve vicdanlı, temiz insan olmayı gerektirir.
İyi ahlaklı olmak, bir "seçim" konusudur, insan ne olmak istediğini bilmelidir.
İyi ahlaklı olmak, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde birçok yarar sağlar.
Toplumsal olarak gelişmek için de iyi ahlaklı insanlara çok gereksinim vardır.
Vicdanları rahattır, içsel çatışmalar yaşamazlar ve çevreleriyle daha uyumlu ilişkiler kurarlar.
Yararlı düşüncelere ve doğru-düzgün inançlara saygı gösterir.
Zorluklar karşısında sabırlı olur, öfkeyle değil akılla hareket eder.
.  Bu yazım ile bir genel çerçeve çizmek ve "iyi ahlak" üzerinde değerlendirmelerde bulunmak istedim.
.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 30.10.2024, MŞ
.       (Araştırma ve değerlendirme yazım)

KISKANÇLIK

 .   KISKANÇLIK      .
Kıskanç, fesat, hain, çekemez... kişilikler neden böyle davranır?
Kıskanç, fesat, hain ve çekemez kişiliklerin neden böyle davrandığını anlamak için psikolojik ve sosyal birçok faktörü göz önünde bulundurmak gerekir.
Bu tür davranışlar genellikle kişinin kendi iç dünyasıyla ilgili sorunlardan kaynaklanır.
Bu kişileri değiştirmek sizin elinizde olmasa da, kendinizi korumak ve sağlıklı ilişkiler kurmak sizin kontrolünüzdedir.
Bu tür davranışlar genellikle kişinin derinlemesine yaşadığı duygusal ve psikolojik sorunların bir yansımasıdır.
Bu davranışların bazı olası nedenleri şunlar olabilir:
Bazı psikolojik rahatsızlıklar (örn., narsisizm, anti-sosyal kişilik bozukluğu) da bu tür davranışlara yol açabilir.
Kendilerini değersiz hisseden insanlar, başkalarının başarılarını veya mutluluklarını hazmedemeyebilir ve bu durum kıskançlık ve düşmanca davranışlara yol açabilir.
Zorlu bir çocukluk veya geçmiş deneyimler, kişinin hayatta kalma içgüdüsünü güçlendirebilir ve bu da başkalarına karşı manipülatif veya zararlı davranışlara neden olabilir.
Çevrelerine güvenmeyen ve kendini sürekli "tehdit altında" hisseden kişiler, başkalarına karşı önleyici saldırılar gerçekleştirebilir.
Sürekli olarak başkalarıyla "kıyaslanan" ve kendilerini "eksik" hisseden insanlar, kıskançlık ve rekabet duygusu geliştirebilir.
Başkalarının duygularını anlama ve onlarla empati kurma "becerisi olmayan" kişiler, başkalarına "zarar vermeden davranmakta" zorlanabilir.
Bu tür kişilerle nasıl başa çıkılır derseniz….
Bu tür kişilerle olan ilişkileri sınırlamak veya tamamen kesmek en sağlıklı çözüm olabilir.
Bu kişilerin kışkırtıcı davranışlarına karşı dikkatli olmak ve kendinizi korumak önemlidir.
Eğer bu tür bir kişiyle yakın bir ilişkiniz varsa, kendiniz bie yol bulamıyor iseniz bir terapistten destek almak faydalı olabilir.
Bu kişilerin neden böyle davrandıklarını anlamaya çalışmak, onlara karşı daha anlayışlı olmanıza yardımcı olabilirse de bu durum sizi onların kötü davranışlarını haklı çıkarmamalıdır.
.  Bu konu hakkında daha fazla bilgi almak için araştırmalar yapabilirsiniz.
.  Bu bilgilerle genel bir çerçeve sunmak istedim..
.      Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.11.02, MŞ.
.       (Araştırma, değerlendirme yazım)
 

ALMANYA TÜRK TOPLUMU

 .     "ALMANYA TÜRK TOPLUMU"NUN DÜNÜ
.               I. BÖLÜM    -    
1.     İLK DÖNEMİ, hazırlık toplantılarını, "Aydınlar Seminerlerini" çok iyi değerlendirmek ve anımsamak gerekir.
2.    Çok önemli ve değerli çalışmalar yapıldı, tanınmış, ünlü kişiler konuk edildi.
3.    O günlerde hep yardımcı olan Dr. Sami Bey'i de çok takdir ediyorum.
4.   Onun emekleri ve katkıları son derece yararlı olmuştur.
5.    Benimle beraber olup, her zaman severek birlikte çalıştığım Dr. Ertekin Özcan da kişiliği ve görüşleri, sezileri ile hep olumlu ve ileriye götürücü katkılarda bulunmuştur.
6.    Onun aramızdan ayrılmış olması çok büyük bir kayıptır.
7.    Kendisini sevgi ve saygı ile anıyorum.
8.    "Bugün nereye gelindi, ana hedeflerden "ne kadar sapıldı" da ayrıca çok önemli bir konu olsa gerek.
9.    TÜRK TOPLUMU "kendi öz değerlerinden", "öz benliğinden" ve "varlık nedenlerinden" hiç bir zaman ödün vermemelidir.
10.  Anadilimiz olan Türkçe'ye çok daha önem ve değer vermelidir.
11.   "tgd" dil kullanımında Türkçe'yi "kullanmamaktan" vazgeçmelidir.
12.  Hakkı Bey, siz, tüm bu olayları, gelişimleri, en içten ve derinden bilen ve değerlendirebilecek önemli bir "emek harcayan", "gözlemleyen" ve "bilen" olarak, bir teorisyen olarak çok önemlisiniz.
13.  Görüş ve değerlendirmeleriniz, objektif bir bakış açısı ile "bugün" için yazıya aktarılırsa çok yararlı olacaktır.
14.  Sanırım birçok "kişi ve kuruluş" Hakkı Bey'in değerlendirmelerinden yararlanacaktır ve ciddiye alıp, onları
göz önünde bulunduracaktır.
15.  Değerli Hakkı Bey başta siz olmak üzere, "TÜRK TOPLUMU"nun emek vermiş tüm katılımcılarına selamlarımı iletmek istiyorum.
16.  Sağlık dolu iyi günler dilerim. / 02.12.2024/
.      Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, FÖTED Kurucularından… 2. Başkan
********************************************************************************************
.               II. BÖLÜM    -     (I. Bölüme Devamla:)
1.     .  Bizim kendi kurduğumuz örgütlerin, derneklerin, federasyonların kuruluş amaçları ve hedefleri doğrultusunda, TÜRK halkının çıkarlarına, özelliklerine, yapısına da uygun olmak üzere, Alman toplumunda en iyi yeri almak üzere çalışmalar yapması esas olandır.
2.    FAC'nin demokratik hukuk devleti olarak tüm bunlara açık olduğu bellidir.
3.    Türk ailelerin ve onların çocuklarının geleceklerinin bu ana toplumda en iyi meslekleri kazanmaları ve kişilikleri düzgün kişiler olabilmeleri bizim ana hedefimiz olmalıdır.
4.   Bu anlamda her an ve her yerde kullandığımız dil, bize özgü olması nedeni ile de Türkçe olmalıdır.
5.    Bunun "yanı sıra" da gayet doğal olarak Almancası paralelinde kullanılmalıdır.
6.    Türk halkına yönelik tüm çalışmalarda, seminer ve benzeri toplantılarda iletişim dili Türkçe olmalıdır.
7.    Bunun böyle olması gerektiği üzerinde çok yıllar önce konuşulmuş ve gerekli kararlar alınmıştır.
8.    Bizim ana amacımızın biri de kendi halkımıza önder olmak ve onlara yol göstermek, onları aydınlatmak olduğuna göre onlara yönelik tüm toplantılarda dilimiz Türkçe kullanılmalıdır.
9.    Basına, ana topluma yönelik her çalışmada ve her bildiride ise Almanca iletişim dili ve yanı sıra Türkçe de yazılı olarak kullanılmalıdır.
10.  Türk toplumumu burada ana toplum içerisinde eşit haklara ve değerlere sahip bir toplum olarak davranmalıdır.
11.   Çalışma alanları ve konuları, her derneğin kendi tüzüğünde belirlenmiştir ve bunları esas alarak çalışılmalıdır.
12.  Önce kendimize, öz değerlerimize biz sahip çıkmalıyız ve bilgili, bilinçli çalışmalarla öz güveni yüksek olarak ana sorunlarımızı ortaya koymalı, çözüm yolları aramalıyız.
13.  Tüm kamuya yönelik vereceğimiz "istem" paketlerinde de sonuç bildirgelerimiz belirlenmelidir.
14.  Kuruluşunun ilk dönemlerinde gerek tgd, gerekse de FÖTED bu çizgide ve stratejide çalışmıştır ve bunun sonucu olarak da toplumda saygın, kabul edilir ve güvenilir yer almıştır.
15.  Bunun öylece devam etmesi gerekir.
16.  Her ne yaparsak yapalım bizim önceliğimiz kendi hedeflerimiz ve amaçlarımız, dernek tüzüğünün belirttiği çizgi olmalıdır.
17.   Bunun dışında Alman toplumunun iç ve dış siyasetinde her konuda yer almamız ancak bir "ek görev" olabilir.
18.  Biz örgütlerimizle iki dalda kabul görmek ve başarılı olmak zorundayız:
19.  Türk toplumunu, her yönüyle ve özellikleriyle bilip, kabul edip çalışmalı ve de orada önemli bir yer edinmeliyiz.
20. Alman toplumu içerisinde de yine çağdaş, demokratik yapısı ile kabul gören ve de toplumsal kalkınmaya, "uyuma" hizmet eden, nitelikli çalışmalar yapan, Türk halkının yararına ve ortak çıkarlara dayanan örgütler olduğumuzu kanıtlamalıyız.
21.  Burada ne kısaca anlatmak istediğimi düşünüş ve davranışlar ile ilk dönemlerinde "başarılı olmuş" örgütler çok iyi anlayacaklardır.
22.  Bugün ne yazık ki değerli Dr. Ertekin Özcan aramızda olamayacak, olsa idi bu açıkladığım temel görüşleri o da dile getirir ve savunurdu.
23. Onun tutumu ve çizdiği ilkeler, çalışmalar bu yönde idi.
24. Bu da zaten ilk dönemlerimizdeki başarılı olmamızın ana temeli idi.
25.  Bugün kendisini saygı ve takdirle anıyorum.
26. Bizim ana gücümüzün kendi öz varlıklarımızdan ve değerlerimizden geldiğini her zaman bilir ve bilinçli olarak da uygulamışızdır.
27.  Şu an ben çok uzaktan izleyebildiğim kadarı ile Almanya'daki Türk örgütlenmesine, onun başarı oranına, gücüne ve Türk halkına hizmet derecesine ve yararına dair somut ve bilimsel araştırmaları göremiyorum.
28. Dile getirmek istediklerim zaten örgütlenmelerin bugün dışında olan bir kişi olarak, görebildiğim, algılayabildiğim kadarı ile ise de esas vurgulamak istediğim ilk dönemlerin deneyimlerini, oluşumlarını ve düşüncelerini, temel görüşlerini yeniden vurgulamamdır.
29. Bence bu bir görev idi ve bugün sizlere bunları belirtmeliydim.
30. Şu an Almanya genelinde etken çalışan tüm örgütlenmelere hem ana toplum için, hem de Türk toplumu için başarılı ve özgün, sağlıklı çalışmalar dilerim.
31.  TGD önemlidir ve çatı örgütü olarak da Almanya'daki Türk toplumuna örnek olabilmelidir, önder olabilmelidir.
32. Asla unutmamalıyız bizler tüm özellikleri ile belli olan ve gücümüzü aldığımız Türk toplumunun birer parçası onların örgütleriyiz.
33. Türk adını derneklerimizde hedef ve amaç olarak kullandığımıza göre bunu hiç unutmamalıyız.
34. Evet, her birimiz çok iyi yetişmiş ve çok değerliyiz ve de herkes istediği konuda ve dalda toplumdaki diğer Alman örgütlerinde yer alabilir ve çalışabilir; oralarda başarı ile çalışmalı ve yükselmelidirler.
35. Bugün neler düşündüğümü, görüşlerimi dile getirdiğim bu yazı ile yalnızca kişisel bakış açımı sizlere kısaca sundum; ne bir tartışma, ne de olumsuz bir eleştiri yapmak niyetim olmadı…
36. Her bir görev alan arkadaşa ayrıca teşekkürlerimi ve takdirlerimi de iletmek isterim.
37.  Bu bağlamda tüm arkadaşlara selamlarımı ve en iyi dileklerimi iletirim.
.       Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI, (FÖTED Kurucu 2. Başkan)   03.12.2024, MŞ./

UMUTSUZLUĞA KAPILMADAN İLERLEMELİYİZ

 .  UMUTSUZLUĞA KAPILMADAN İLERLEMELİYİZ
Yaşamın inişleri ve çıkışları olabilir ve bazen kendimizi umutsuz hissetmemiz çok doğaldır.
Ama bu hissin üstesinden gelmek ve yeniden umutlanmak mümkün.
Sakın umudunu kesme, ama boş da oturma.
Başarıya ulaşmak zaman alabilir, ancak pes etmezsen sonunda hedeflerine ulaşabilirsin.
Umutsuzluğa kapılmanın ve eylemsiz kalmanın üstesinden gelmek için bazı girişimlerimiz olmalıdır.
Her birimiz ülkemizin geleceği için sorumluluk taşıyoruz.
Umudumuzu kaybetmeden, birlik ve beraberlik içinde çalışarak, Türkiye'yi daha güçlü ve kalkınmış bir ülke durumuna getirebiliriz.
Umutsuzluğun üstesinden gelmek istemeliyiz.
Eylemsizliğin üstesinden gelmek için yararlı şeyler yapmalısın.
Kendine hedefler belirle, incelemeler, araştırmalar yap.
Hedeflerine ulaşmak için bir plan oluştur.
Planın adımlarını küçük parçalara ayır ve her bir adım için bir zaman çizelgesi belirle.
Ertelemeye karşı koy ve düzenli olarak çalış, düşün, fikir oluştur ve yazılar hazırla.
Kendine karşı da sabırlı ol ve iyileşme sürecine güven.
İleride çok daha iyi günlerin olacağına, her gelecek gün biraz daha iyi hissedeceğine inan.
Ülkemizin geleceği için umudu kaybetmemek çok önemlidir.
Tarihimiz boyunca birçok zorlukla karşılaştık ancak her zaman birlik ve beraberlik içinde bu zorlukların üstesinden geldik.
Tarihimizden, Türk Kurtuluş Savaşı'ndan ilham almalıyız.
Geçmişte yaşadığımız zorlukları ve bunları nasıl aştığımızı hatırlayalım.
Kurtuluş Savaşı'ndaki azmimiz, Çanakkale'deki direncimiz bize ilham kaynağı olabilir.
Farklı düşüncelere sahip olsak da, ortak paydamız Türkiye Cumhuriyeti ve onun değerleri olmalıdır.
Birlikte hareket ederek, sorunların üstesinden daha kolay gelebiliriz.
Geleceğimizin teminatı bilinçli, kendini iyi eğitmiş, geliştirmiş, donanımlı kuşaklardır.
Doğru ve gerçek bilgiye ulaşmaya, kendimizi geliştirmeye devam edelim.
Ülkemizin kalkınması için çalışmaya, üretmeye, değer yaratmaya devam etmeliyiz.
Her birimizin katkısı, ülkemizin daha güçlü bir geleceğe sahip olmasını sağlayacaktır.
Girişimcilik, ülkemizin ekonomisini güçlendirecek ve yeni iş imkanları yaratacaktır.
Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ülke bırakmak için doğamızı korumalıyız.
Çevre bilincini artırmalı, doğal kaynaklarımızı verimli kullanmalıyız.
Umudumuzu koruyarak, daha iyi bir gelecek için mücadele etmeye devam edelim.
Ülkemizi zor durumundan kurtulmak için Atatürk'ün gösterdiği hedeflere yönelmeliyiz.
Kesinlikle, ülkemizin içinde bulunduğu zor durumdan çıkış Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği hedeflere yönelmekle olasıdır.
Atatürk'ün vizyonu, Türkiye'nin bağımsızlığını, egemenliğini ve çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasını içeriyordu.
Bu hedeflere ulaşmak için izlememiz gereken bazı adımlar ve üzerimize düşen görevler vardır:
- Tam Bağımsızlık: Atatürk'ün en önemli hedeflerinden biri, Türkiye'nin "tam bağımsızlığını" sağlamaktı.
Bu, yalnızca siyasi bağımsızlık değil, aynı zamanda ekonomik, kültürel ve teknolojik bağımsızlığı da içerir.
Ülkemizin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için, "milli ekonomik" bağımsızlığımızı sağlamalıyız.
Teknolojik alanda ilerlemeli ve kültürel kimliğimizi korumalıyız.
- Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Millete Ait Olması: Atatürk, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu vurgulamıştır.
Bunu sağlamak için çabalamak ve bilinçli olabilmek gereklidir.
Bu, ayni zamanda demokrasinin ve ulusal iradenin önemini açıklar.
Ülkemizin zor durumdan kurtulması için, demokrasimizi güçlendirmeli, halkın iradesine saygı göstermeli ve katılımcı bir yönetim anlayışını benimsemeliyiz.
- Çağdaş Uygarlık Düzeyine Ulaşmak: Atatürk, Türkiye'nin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasını hedeflemiştir.
Bu da azimle ve bilimsel bakış açısını kazanmakla olur; eğitim, bilim, sanat, kültür ve teknolojide ilerlemeyi gerektirir.
Ülkemizin kalkınması için, ulusal eğitime öncelik vermeli, bilimsel araştırmaları desteklemeli, sanatsal ve kültürel etkenlikleri desteklemeli ve teknolojik gelişmeleri izlemeliyiz.
- Yurtta Barış, Dünyada Barış: Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesi, bugün de Türkiye'nin dış politikasının temelini oluşturmalıdır.
Ülkemizin güvenliği ve refahı için, komşularımızla ve diğer ülkelerle iyi ilişkiler kurmalı, barışçıl bir politika izlemeli ve uluslararası iş birliğine önem vermeliyiz.
- Akılcılık ve Bilimsellik: Atatürk, akılcılığa ve bilimselliğe büyük önem vermiştir.
Ülkemizin sorunlarını çözmek için, akılcı bir yaklaşımı benimsemeli, bilimsel verilere dayanmalı ve hurafelerden arınmalıyız.
- Laiklik: Atatürk'ün en önemli devrimlerinden biri olan laiklik, din ve devlet işlerinin ayrılmasını açıklar.
Laiklik, özgür düşünceyi, farklı inançlara saygıyı ve devletin tarafsızlığını sağlar.
Ülkemizin birlik ve beraberliği için, laiklik ilkesini korumalı ve her inanca eşit mesafede durmalıyız.
- Devrimler (İnkılaplar): Atatürk'ün gerçekleştirdiği devrimler Türkiye'yi çağdaş bir ülke haline getirmeyi amaçlıyordu ve bu alanda birçok yenilik ve atılım yapılmıştır.
Bu devrimler, eğitimden hukuka, kılık kıyafetten ekonomiye, sanayiye değin birçok alanda yenilikler getirdi.
Ülkemizin gelişmesi için, bu devrimlerin ruhunu anlamalı ve günümüzün temel gereksinimlerine
göre yeni adımlar atmalıyız.
Devletçi ulusal ekonomi ile dışa bağımlılıktan kurtulabiliriz, bu yönde yatırımlar yapılmalıdır.
Ülkemizin zor durumdan kurtulması için "Atatürk'ün gösterdiği" hedeflere yönelmek, yani tam bağımsızlık, ulusal egemenlik, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak, yurtta ve dünyada barış, akılcılık, bilimsellik, laiklik ve devrimler doğrultusunda çalışmak, devleti bu yönde yeniden kurmak ve güçlendirmek gerekmektedir.
"Çağdaş demokratik, parlamenter, anayasal, güçler ayrımına dayalı, sınırlı yetkili bir cumhurbaşkanının olduğu, bakanlar kurulu ve başbakanlı bir hukuk devleti modelini rejim olarak gerçekleştirmek" bizim için, ülkemiz için ana hedef olmalıdır.
Bu hedeflere ulaşmak için "birlik ve beraberlik" içinde çalışmalı, çağdaş ulusal eğitime, bilimsel girişimlere, özgün sanatımıza, kültürümüze ve çağdaş teknolojiye yatırım yapmalıyız.
Her birimizin bu anlamda asla umutsuzluğa kapılmadan bilinçli, çalışkan, akıllı ve uyanık yurtseverler olmamız gerekecektir.
Atatürk'ün "Gençliğe Sesleniş" konuşması bize kısa da olsa tam bir özetleme ile ana yolu göstermektedir.
Kendimize, milletimize, yurdumuza sahip çıkmak, korumak ve geliştirmek bizim için, her birimiz için bir bilinç, ve görev olmalıdır.
.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 01.02.2025
.       (Araştırma, değerlendirme yazım)