- TARAF OLMAK GEREKİR
Doğada,
toplumda var olan varlıkların kendilerine göre karşıtları da olabilmektedir.
İnsanlar
doğumlarıyla birlikte hep karşıtlıklarla büyür.
İyi-kötü,
güzel-çirkin, acı-tatlı, haklı-haksız, doğru-yanlış vb...
Yıllar
içerisinde çevresinden ve aldığı eğitimden adil olmayı, bir yerlere, bir
şeylere taraf olmayı öğrenir.
İnsanın
kişiliği bu değerler bileşkesi içinde olgunlaşır, gelişir.
Yaşadığı
toplumun bir bireyi olarak, bir yurttaş olarak yerini alır.
Toplumda,
siyasette, ekonomide, üretimde… çeşitli taraflar, farklı katmanlar vardır.
Bazen
de bir “taraf” olma durumu ile karşılaşırız.
Özellikle
de çıkar ilişkileri üzerinden kendisini gösteren, belirleyen taraf olma durumu
ile karşılaşırız.
Çok
yaygın söyleme göre örneğin bazıları "emekten yana" taraf olduğunu
belirtir.
Ya da
"yoksuldan yana" olmak da bir tutum olarak kabul edilir.
Olayların
gelişinden, toplumdaki dengelerden, ilişkilerden dolayı ise her bir bireyin
kendi durumuna uygun bir yerde doğal bir "taraf" olması ise temel bir
gerçektir.
-Sadece
birinden yana olmamız gerekse, hangisini seçeriz?
-Neye
taraf olmak gerekir?
-Kimden
yana taraf olmak doğrudur?
Kimden
yana, neden yana olduğumuz, tuttuğumuz taraf ve davranışlar bizim "gerçek
çizgimizi" belirler mi?
Her
tarafa taraf olunabilir mi?
Birilerinin
gözü kapalı "taraftarı" olmak nasıl bir sonuç doğurur?
Örneğin,
demokrasinin temel ilkelerini mi yoksa bir siyasi partinin uygulamasını mı
seçeriz?
Taraf
olmak gerektiğinde çok ”iyi düşünmek”, “adil olmak” gerekir.
"Bilgi
sahibi olmak" taraf olabilmenin, bir tarafı seçmenin en önemli koşuludur.
Bir
konuda yeterli bilgilerimiz yok ise, konuyu, kişileri çok iyi araştıramamış
isek, nasıl bir karara varabiliriz ki…
Özellikle
de gelişmekte olan toplumlarda temel eğitim, evrensel değerler… yeterince
verilemediği için yurttaşların bilgi ve bilinç düzeyi oldukça düşüktür.
Bazen
de kaçamak bir yanıt olarak "ben tarafsızım" da denilir.
Bu
söylem aslında birilerinin dikkatini çekmemek için kullanılsa bile aslında
"var olan belirli, adı geçen partilerden değilim" anlamını da taşır.
Tarafsız
olmak çoğu zaman iyi bir durum gibi kabul görür.
Fazla
bir eleştiri almadan durumu idare etmek için “tarafsızım” denilir.
Bazı
durumlarda ise “taraftar” tanımı kullanılır.
Örneğin
futbol takımlarını tutan insan o takımın bir taraftarı olmuştur.
Ya da
bir siyasi partinin taraftarı olanlar da vardır.
Taraftarlık
bir yan tutmaktır, birilerinin yanında, onları kabul ederek desteklemektir.
Gözü
kapalı bir taraftarlık ise ortada “adalet yoksa” hoş değildir, sağlıklı
değildir.
Aslında
insanın “iyi”, “doğru” “güzel”, “sağlıklı” ve "adil" olanın yanında
olması gerekir.
Yani "doğru"nun
tarafında olmak gerekir.
İyi
ile kötü, suçlu ile suçsuz, acı ile tatlı, soğukla sıcak ayrımı yapılır.
İyiden
yana olmak, kötünün karşısında olmak gerekir.
Dostla
düşman ayrımı yapılır.
Eğer
bir ayrım yapılmazsa, kim iyi, kim kötü bilinmez.
Bir kimseyi tarafsız davranmaya "zorlamak" ise doğru değildir.
Her
işte tarafsız olmak ise çok “kaypak” bir davranıştır ve yanlıştır.
Anne
ve baba olarak da görevimiz çocuğun gelişiminde doğru ve iyi olandan yana taraf
olmaktır.
Çocuğumuza
hoş görünmek, onun sevgisini kendimizden yana çekmek için yapılan bazı
davranışlar uzun vadede çocuğun kişiliğinde zarara yol açar.
Bir
yurttaş olarak da yine "ülkenin" çıkarlarından, adaletten, hukuktan
yana taraf olmak gerekir.
Eğer,
iki taraf arasından birisi için bir seçim yapılacaksa adil olan, hukuktan yana,
"ülkenin genel çıkarından" yana olan taraf seçilmelidir.
Kişiler
arasındaki anlaşmazlıklar olduğunda mahkemelere karar vermesi için baş vurulur.
Yargıda
“taraf” kavramı çok konuşulur.
Çünkü
her dava “taraf sistemi” üzerine kurulmuştur:
Davalı
taraf, davacı taraf...
Bu
durumda da her iki tarafı iyi dinlemek, araştırmak gerekir.
Mahkemelerde
görev yapan yargıçların "bağımsız ve özgür, hukuktan yana" taraf
olması gerekir.
İnsanlar
yaşam içerisinde bazen ilkelerden yana ya da "kişisel çıkarlardan"
yana ya da içinde bulunduğu kitleden yana bir seçim yapma durumunda, bir yere
taraf olma durumunda kalabilir.
Bildiği,
inandığı, kabul ettiği temel değerler ve ilkeler ile kayıtlı olduğu bir "siyasi
partinin" uygulamaları bazen çatışabilir.
Ya o
partinden yana olman gerekir ya da temel değerlerden yana olup onların
uygulamasına katılmamak gerekir.
İşte
bu da bir “doğrudan yana” taraf olmaktır; iyi bir seçimdir.
Bitaraf
olmak ise “zayıf” bir kişiliğin bir göstergesi olabilir.
Öte
taraftan ne yazık ki toplumların üzerinde uygulanan çok geniş ve etkili algı
operasyonları, propagandalar ile kitleler belli kesimlerin çıkarına olmak üzere
yönlendirilmektedir.
Bazı
konular ise çok yaygın olarak kitleleri etkilemekte ve yönlendirmede
kullanılmaktadır.
En
başta din ve inanç alanında kitleler etkilenmekte ve mezhep, tarikat modelleri
ile çağdaş uygarlık yolundan çok geride kalan çizgilere çekilmektedir.
Evrensel
hukuk ve çağdaş demokrasiden yana yönetimlerin olduğu ülkelerde birçok konu
açık ve güvenceler altına alınmış olduğu için bireyler çok daha güvenli ve
özgürce yaşayabilirler, çok daha bilinçli karar verebilirler.
Biz,
ne olursa olsun yine her zaman ve her durumda haklılıktan, doğrudan ve iyiden
yana, "kamu menfaatlerinden" yana taraf olalım.
Tavırlarımızı,
yetki ve sorumluluklarımızı, seçimi bu yönde kullanalım.
Yanlış
ve haksız bir yere kullanılan taraf olma durumu vicdanımızı yaralar.
Hele
çok sık yapılan böylesi yanlışlar bizim “kişiliğimize” zarar verir, iç
dünyamızı, huzurlu bir insan olabilmemizi zorlaştırır.
Yoksulluğa,
yolsuzluklara, hukuksuzluğa, kayırmalara, rüşvete karşı durmak ve bir hukuk
devletinden yana, ülkenin temel çıkarlarından yana tavır almak son yılların en
önemli yurttaşlık görevidir.
İşte
bu ortak hedefler için çeşitli kesimlerin durumun ciddiyetini kavrayıp, ortak
hedefe doğru yönelmesi gerekir.
Hepimize
adil ve doğru seçimler dilerim.
. Günleriniz zor kararlarla geçmesin, mutluluk
ve huzur bizleri bulsun.
. Çağdaş uygarlık yolunda ilerleyen bir ülkenin
mutlu ve huzurlu bireyleri olabilelim.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 05.02.2023, MŞ.