15 Haziran 2025 Pazar
BABANIN DEĞERİ VE ÖNEMİ
BABANIN DEĞERİ VE ÖNEMİ:
Anne ve baba birlikte çocuğu yaşama,
toplumsal ilişkilere hazırlar
NASIL KURTULUR
TÜRKİYE NASIL KURTULUR?
Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti, bölgesel ve küresel
dinamiklerin etkisiyle çeşitli sorunlarla mücadele etmektedir. Bu durum
hepimizi üzmekte ve ilgilendirmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti içine düştüğü “ekonomik,
siyasal, toplumsal ve ahlaksal” çöküşten nasıl kurtulabilir?
Türkiye, yüksek enflasyon, işsizlik, cari açık ve
döviz kuru dalgalanmaları gibi ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır. Küresel
ekonomik gelişmeler, enerji fiyatları ve iç ekonomik politikalar bu sorunların
temelini oluşturmaktadır.
Türkiye, güney sınırındaki Suriye iç savaşından
doğrudan etkilenmiş ve büyük bir sığınmacı akınına uğramıştır. Bu durum,
demografik, sosyal ve ekonomik “yükler” getirmiştir.
PKK, DEAŞ/IŞİD ve FETÖ gibi terör örgütleriyle
mücadele, Türkiye'nin en önemli güvenlik sorunlarından biridir. Bu mücadele,
hem yurt içinde hem de sınır ötesinde devam etmektedir. Terörü besleyen güçler
ve kaynaklar yok edilmelidir
Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları, Ege
Denizi'ndeki sorunlar, Kıbrıs meselesi ve Kafkasya'daki gelişmeler gibi
konular, Türkiye'nin komşu ülkelerle ve “uluslararası” aktörlerle jeopolitik
gerilimler yaşamasına neden olmaktadır.
Ülke içinde siyasi “kutuplaşma”, ifade özgürlüğü,
yargı bağımsızlığı ve demokrasi kalitesi üzerine tartışmalar da önemli sorun
başlıkları arasındadır.
Ayrımcı ve bölücü fikirlerin yayılması ise üniter,
bütüncül devlet yapısı için bir tehdittir.
Türkiye'nin günümüzde karşılaştığı sorunların
temelinde birden fazla ve karmaşık neden yatmaktadır:
Türkiye, Orta Doğu, Kafkasya, Balkanlar ve
Karadeniz gibi stratejik ve jeopolitik açıdan kritik bir bölgede yer
almaktadır. Bu konum, komşu ülkelerdeki istikrarsızlıklar, çatışmalar ve büyük
güç rekabetlerinden doğrudan etkilenmesine yol açmaktadır.
Türkiye ekonomisi, enerji ve bazı ham maddelerde
dışa bağımlı olması nedeniyle küresel “ekonomik şoklara” karşı “kırılgan”
olabilmektedir. Gelişmekte olan bir ekonomi olması, küresel sermaye
hareketlerinden ve faiz oranlarından daha fazla “etkilenmesine” neden
olmaktadır.
Siyasi istikrarsızlıklar, kurumsal kapasite
eksiklikleri, “hukukun üstünlüğü” ilkesindeki zaaflar ve “popülist”
politikalar, ekonomik ve sosyal sorunların derinleşmesine zemin hazırlayabilir.
Uzun vadeli stratejiler yerine kısa vadeli çözümlerin tercih edilmesi de sorunları
büyütebilir.
Türkiye'nin son dönemdeki dış politikasında yaşanan
dönüşümler ve bazı geleneksel müttefikleriyle ilişkilerdeki gerilimler, ülkenin
bölgesel ve uluslararası alandaki manevra alanını etkileyebilir ve yeni
sorunlara yol açabilir.
Türkiye, bu sorunların üstesinden gelmek için iç
anlaşma (konsolidasyonu) sağlama, ekonomik reformları sürdürme, dış ilişkilerde
“dengeli” bir politika izleme ve “demokrasi” standartlarını güçlendirme çabası
içindedir.
Yani toplumsal ve siyasi birlikteliğin sağlanması,
farklı kesimlerin “ortak” bir vizyon etrafında birleşmesi, reformların tabana
yayılması ve kalıcı olması için temel bir ön koşuldur
Günümüz Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik, siyasal,
toplumsal ve ahlaksal alanda karşı karşıya kaldığı sorunlar karmaşık ve çok
boyutludur.
Bu sorunlardan kurtulabilmek için kapsayıcı, uzun
vadeli ve kararlı bir yaklaşım gereklidir.
Merkez Bankası'nın “bağımsızlığını” güvence altına
alarak, enflasyon hedeflemesi çerçevesinde “sıkı” para politikaları uygulamak
(faiz artırımları, likidite sıkılaşması).
Kamu harcamalarında şeffaflık ve “denetimi”
artırmak, israfı önlemek, bütçe açıklarını sürdürülebilir seviyelere çekmek.
Tarım ve sanayide yerli üretimi ve katma değerli
ihracatı destekleyici politikalar geliştirmek. Yüksek teknolojiye yatırım
yaparak “dışa bağımlılığı” azaltmak.
“Yargı
bağımsızlığını” oluşturmak, mülkiyet haklarını güvence altına almak ve
yatırımcılar için istikrarlı bir hukuk ortamı sağlamak. Yargı üzerinde hiçbir
“siyasi veya idari baskıya” izin vermemek, hakim ve savcı güvencesini sağlamak.
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyumu zorunlu
kılmak....
“Yasama,
yürütme ve yargı” erkleri arasındaki denge ve denetim mekanizmalarını
güçlendirmek.
Adil, şeffaf ve etkin bir vergi sistemi oluşturmak.
İş gücü piyasasının ihtiyaçlarına uygun, nitelikli
insan kaynağı yetiştirecek bir “temel milli” eğitim sistemi oluşturmalıdır.
Mesleki eğitime ağırlık vermek.
Eğitim programlarını bilimsel temellere
dayandırmak, eleştirel düşünme, problem çözme ve yaratıcılık becerilerini
geliştirecek şekilde yeniden düzenlemek.
Eğitimde bölgesel ve sosyal eşitsizlikleri ortadan
kaldırmak, her bireyin nitelikli eğitime erişimini sağlamak.
Kara para ile güçlü mücadele..
Esnek ve verimli bir iş gücü piyasası oluşturarak
istihdamı güçlendirmek..
Kamu yönetiminde şeffaflığı artırmak, “yolsuzlukla
mücadelede” kararlı adımlar atmak ve kamu görevlilerinin “hesap
verebilirliğini” sağlamak.
Güçlü bir “parlamenter sisteme” geçişi veya mevcut
sistem içinde yasamanın etkinliğini artıracak düzenlemeler yapmak.
Sivil toplum kuruluşlarının (STK) özgürce etkinlik
göstermelerine olanak tanımak, karar alma süreçlerine katılımlarını sağlamak.
“Bağımsız
ve eleştirel” basının varlığını güvence altına almak, ifade özgürlüğünün
önündeki engelleri kaldırmak.
Siyasi partiler arasında kutuplaşmayı azaltacak bir
diyalog ve uzlaşma zemini oluşturmak.
“Adil”
bir gelir dağılımı için politikalar geliştirmek, en alt gelir gruplarına
yönelik “sosyal destekleri” artırmak.
Bölgesel kalkınma farklılıklarını azaltmak, kırsal
bölgelerde yaşam kalitesini “artırıcı projeler” uygulamak.
Ülkenin zengin kültürel mirasını korumak ve gelecek
kuşaklara aktarmak.
Kamu ve özel sektörde “dürüstlük, şeffaflık ve
hesap verebilirlik” ilkelerini yaygınlaştırmak.
Kamuda ve her alanda “liyakat “ilkesini esas almak,
“hak ve adaleti” tüm bireyler için eşit sağlamak.
Okul öncesi ve temel eğitimde evrensel ahlaki
değerleri (saygı, sorumluluk, dürüstlük, adalet v. b.) çocuklara aşılamak.
Aile kurumunun toplumsal değerlerin
aktarılmasındaki rolünü destekleyici politikalar geliştirmek.
Ahlaki değerlerin yaygınlaşmasında ve toplumsal
bilincin artırılmasında STK'ların etken rol almasını özendirmek, doğru bilgi
aktarma, “sorumlu” yayıncılık yapma ve toplumsal değerlere saygılı olma
konusunda “etik” kurallara uymasını sağlamak.
Günlük politikalar yerine, ülkenin “geleceğini”
şekillendirecek uzun vadeli, bilimsel temelli stratejiler oluşturmak ve bunları
kararlılıkla uygulamak.
Bu reformları hayata geçirmek için toplumun farklı
kesimlerinin (siyasi partiler, sivil toplum, akademi, iş dünyası) geniş bir
demokratik anlaşma - konsensus sağlaması.
Komşularla ve dünya ile iyi ilişkiler kurarak
bölgesel ve küresel barışa katkıda bulunmak, Türkiye'nin uluslar arası
itibarını yeniden güçlendirmek.
Türkiye'nin içinde bulunduğu bu “çoklu krizden”
çıkış ancak “bütüncül” bir yaklaşımla, kararlılıkla ve toplumsal anlaşmayla
mümkündür.
Her konuda ve acilen, kesinlikle “sosyal” hukuk
devleti ölçütlerine ve uygulamalarına dönülmelidir.
Bu süreç, kısa vadede sonuç vermese de, “geleceğe”
yönelik sağlam temeller atılmasını sağlayacaktır.
Bir yurttaş olarak bu öz ve kısa görüşlerin,
önerilerin yararlı olacağına inanıyorum.
. Öğretmen
Gönen Çıbıkcı, 2025.06.14, Mff.
. (Araştırma,
inceleme ve değerlendirme yazım)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)