28 Ekim 2025 Salı
DEMOKRASİYE SAHİP ÇIK
. ÜLKEMİZE ve DEMOKRASİYE ÇOK DAHA SAHİP ÇIKMALIYIZ!
CUMHURİYET VE DEMOKRASİ
. CUMHURİYET VE DEMOKRASİ NEDİR?
. Cumhuriyet ve demokrasi nedir, özellikleri
nelerdir; aralarındaki farklılıklar nelerdir?
. Cumhuriyet ve demokrasi, modern yönetim
sistemlerinin temelini oluşturan, birbiriyle yakından ilişkili ancak farklı
kavramlardır.
-Cumhuriyet: Bir ülkenin yönetim
biçimidir, bu biçimde devlet başkanı halk tarafından seçilir.
-Demokrasi: Bir ülkenin yönetim
ruhu ve işleyiş ilkesidir, bu ilkeye göre egemenlik halktadır,
çoğunluk yönetir ve azınlık korunur.
. Türkiye
Cumhuriyeti ise, adından da anlaşılacağı gibi, hem Cumhuriyet (seçimli
başkanlık) hem de Anayasası'na göre demokratik (halk egemenliği, hak
ve özgürlükler) bir yönetim sistemine sahiptir.
. Demokrasinin
vazgeçilmez evrensel niteliklerinin üç temel öğesi vardır.
. Bunlar:
Özgürlük, bağımsız yargı ve seçimlerdir.
. Atatürk, cumhuriyeti “demokrasi sistemi” ile
yönetilen bir devlet şekli olarak tanımlamıştır. Bu nedenle, cumhuriyet ve
cumhuriyetçilik ilkesi demokrasi ile eşanlamlıdır.
. Demokrasinin var olmadığı bir ülkede devletin
şeklinin cumhuriyet olarak tanımlanması fazla anlam ifade etmemektedir.
. Demokrasi, cumhuriyet rejimini taçlandıran
esas unsurdur.
. Atatürk cumhuriyeti “ahlaksal erdeme”
dayanan bir yönetim şekli olarak tanımlamıştır. Ona göre cumhuriyet erdemdir.
. Cumhuriyet yönetimi, erdemli ve namuslu
insanlar yetiştirir. Atatürk’ün cumhuriyeti erdem olarak ifade etmesi çok
önemlidir.
. Burada kastedilen, cumhuriyet rejiminin “yetiştirdiği
kişilerin erdem sahibi” olmasıdır.
. Erdemli olmak, olaylar karşısında “vicdan
muhakemesi” yapabilen, “güçlü karaktere” sahip insan olmaktır. İnsanların bu
nedenle en büyük sorumluluğu kendi vicdanlarına karşıdır.
. Vicdan sahibi insan iyiyi ve kötüyü
birbirinden ayırırken sadece vicdanının sesini dinler.
Bu sorumluluk kişinin
kendi içinde, kendisine karşı duyduğu bir sorumluluktur.
. Olaylar karşısındaki
tavrımızı, “vicdani” bir mahkemeye dayanarak mı, yoksa vicdanlarımızı kör
kılarak, kişisel çıkarlarımıza, korkularımıza dayanarak mı alıyoruz?
. “Şeref” ve “utanma” duygusuna ne kadar
sahibiz?
. Bu arada bir de “kamu vicdanı” kavramının
olduğunu da unutmamalıyız.
. Kamu, toplum vicdanı; her zaman doğruyu
gösterir. Bunu herkesten önce “siyasi iktidarlar” kabul etmelidir.
. Demokrasi ile cumhuriyet
arasındaki temel fark halkın “yasa yapma sürecini kontrol etme” derecesidir.
.
Bu iki kavramın açıklaması, temel özellikleri ve aralarındaki farklar:
A)Cumhuriyet Nedir?
Cumhuriyet, devlet
başkanının seçimle ve belirli bir süre için iş başına geldiği yönetim
biçimidir.
Temel
Özellikleri
-Seçimle
Gelen Başkan: Devlet başkanı (Cumhurbaşkanı) kalıtsal yolla değil, halk
tarafından ya da halkın temsilcileri tarafından seçilir.
-Sınırlı
Süre: Devlet başkanının görev süresi yasalarla sınırlanmıştır (genellikle
4, 5 veya 7 yıl gibi).
-Egemenlik
Milletindir: Egemenlik, bir kişi, zümre veya aileye değil, doğrudan
millete aittir. Millet, bu yetkiyi temsilcileri aracılığıyla kullanır.
-Yasalara
Bağlılık: Yönetim, keyfi değil, anayasa ve yasalara bağlı kalarak işler.
B)Demokrasi Nedir?
Demokrasi,
kelime anlamıyla "halkın yönetimi" demektir.
Egemenliğin
doğrudan halka ait olduğu ve halkın siyasi kararları eşit katılım yoluyla
belirlediği yönetim ilkesidir.
Temel
Özellikleri
-Halk
Egemenliği: Bütün iktidarın kaynağı halktır.
-Eşitlik: Tüm
vatandaşlar yasa önünde eşittir ve siyasi hakları kullanmada eşit fırsatlara
sahiptir.
-Çoğunluk
Yönetimi: Kararlar çoğunluğun iradesine göre alınır, ancak azınlık hakları
güvence altına alınır.
-Temel
Hak ve Özgürlükler: Düşünce, ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri
gibi temel haklar anayasal güvence altındadır.
-Serbest
ve Adil Seçimler: Vatandaşlar, siyasi tercihlerini baskı altında olmadan,
özgürce yapabilme hakkına sahiptir.
-Çoğulculuk: Farklı
görüş, parti ve sivil toplum kuruluşlarının varlığı kabul edilir.
C)Cumhuriyet ve
Demokrasi Arasındaki Farklar
Cumhuriyet:
-
Devletin şekli ve Devlet Başkanı'nın belirlenme yöntemi (Seçim).
-
Temel Sorusu Yönetici kimdir ve nasıl göreve gelir?
-
Hükümet biçimine odaklanır. (Başkan/Hükümdar ayrımı)
-
Demokratik olmayan cumhuriyetler (tek parti rejimleri gibi) olabilir.
Demokrasi
Tanım
Odak Noktası: Yönetimin ilkesi ve işleyişi (Halk
Egemenliği).
Yönetici
gücü nasıl kullanır ve halkın katılımı ne kadardır?
Kapsam:
Vatandaş hakları, özgürlükler, eşitlik ve katılım gibi değerlere odaklanır.
İlişki:
Monarşi gibi farklı devlet şekilleriyle birlikte uygulanabilir (Anayasal
monarşiler gibi).
Ç)Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek bir demokrasi olması için neler
yapılmalıdır?
. Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcut anayasal
yapısı bir yandan cumhuriyetçi ve demokratik ilkeleri benimserken, diğer yandan
uygulamada bazı zorluklar ve eksiklikler eleştirilmektedir.
. Gerçek bir demokrasinin temel göstergeleri,
sadece seçimlerin yapılması değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğü,
kuvvetler ayrılığı, ifade özgürlüğü ve çoğulculuğun ne kadar işler durumda
olduğudur.
. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi kalitesini
artırmak için siyaset bilimcileri, hukukçular ve sivil toplum kuruluşları
tarafından sıklıkla dile getirilen temel alanlar ve öneriler şunlardır:
. Bu alanlardaki iyileştirmeler, Türkiye'deki
cumhuriyetçi yapıyı korurken, demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmayan,
günlük yaşamın her alanına yayılan bir değer olarak kökleşmesine katkı
sağlayacaktır.
1.
Hukukun Üstünlüğünün Güçlendirilmesi
Bağımsız Yargı: Yargı bağımsızlığının ve
tarafsızlığının siyasi baskı ve etkiden korunması, hakim ve savcı atamalarının “liyakat”
esaslı ve “şeffaf” yapılması.
Anayasa Mahkemesi Kararlarına Uyulması: Yüksek
yargı organlarının (özellikle Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi) kararlarının gecikmeksizin ve tam olarak uygulanmasının sağlanması.
Adil Yargılanma Hakkı: Tutukluluk
sürelerinin makul seviyede tutulması ve savunma hakkının kısıtlanmaması.
2.
Kuvvetler Ayrılığının Tesisi
Etkili Yasama: Parlamentonun (TBMM)
yürütme üzerindeki denetim yetkisini (gensoru, araştırma, soru önergeleri vb.)
tam olarak kullanabilmesi.
Yürütmenin Dengelenmesi: “Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi”nin getirdiği güçlü yürütme yetkilerinin, yasama ve yargı
tarafından daha etkili şekilde dengelenmesi.
Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi: Merkezi
yönetimin yetkilerinin bir kısmının yerel yönetimlere devredilmesi ve yerel
demokrasinin güçlendirilmesi.
3.
İfade ve Basın Özgürlüğü
Sansür ve Otosansürün Önlenmesi: Medya
kuruluşlarının siyasi veya ekonomik baskı olmadan bağımsız yayın yapabilmesi ve
gazetecilerin görevlerini serbestçe yerine getirebilmelerinin güvence altına
alınması.
İnternet Özgürlüğü: İnternet erişiminin
keyfi idari kararlarla “kısıtlanmasının” önüne geçilmesi ve sosyal medya
platformlarındaki “ifade özgürlüğünün” korunması.
Siyasi Partiler ve Seçim Mevzuatı: Siyasi
Partiler Kanunu'nun daha demokratik hale getirilmesi, parti içi demokrasinin ve
Genel Başkanların yetkilerinin kısıtlanması.
4.
Çoğulculuk ve Katılımın Artırılması
Sivil Toplumun Rolü: Sivil toplum
kuruluşlarının (STK'lar) siyasi iktidarın baskısı veya tehdidi olmadan faaliyet
gösterebilmeleri ve politika oluşturma süreçlerine katılımının desteklenmesi.
Azınlık Haklarının Güvence Altına Alınması: Farklı
etnik, kültürel ve inanç gruplarının haklarının ve kültürel kimliklerinin
anayasal ve yasal olarak tam güvence altına alınması ve ayrımcılığın önlenmesi.
Seçim Barajının Düşürülmesi: Meclis'te
temsilin adaletini artırmak için yüksek seçim barajlarının düşürülmesi veya
kaldırılması.
***************************************************************************
… “Hitlerlerin, Mussolilerin Stannislerin ve başka bir takım
diktatörlerin, kan içicilerin iş başına geldiği bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk’ün,
“tarihte demokrasi ruhuyla doğmuş insan Türk’tür”, düşüncesi ile ayrıca onuncu
yıl Nutuk’unda: “Türklüğün unutulmuş medeni vasfı yeni bir güneş gibi
doğacaktır”, diyerek milletine olan büyük güvenle kendi ülkesinde
demokrasi denemeleri yapıyor.
Ulusuna demokrasi ilkelerini gösteriyor.
Bilmiyorum bu karşılıklı çelişkiyi ya da onun giriştiği işi
görebiliyor muyuz?
Kuldan birey yaratacaksınız o birey “yurttaş” olacak “yurttaşlar
bir araya” gelip ulusu
oluşturacaklar.
O ulus, kendi egemenliğine sahip çıkacak; çünkü kendi özgür düşüncesini
istediği gibi ifade edebilecek egemenliğine sahip çıkacak ve onu daha çağdaş
bir demokrasi rejime götürecek ve bunun adı tam demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti
olacak.
Evet, Mustafa Kemal Atatürk, demokrasiyle bezenmiş bir Cumhuriyetten,
ulus devletten yanadır.
Ulus ayrı milli ayrı bunları geçin ve bunlar ortak şeyler.
Milli devletten yanadır, iç politikanın da dış politikanın da
dengeli olmasından yanadır.
Dış politikanın, iç milli güçten uzaklaşmasının daima büyük hezeyanlara
ve bir takım düş kırıklıklarına götüreceğini düşünür.
O nedenle de,
“Yurtta barış, dünyada barış!” der. “…
(Kemal Arı: ATATÜRK, CUMHURİYET VE DEMOKRASİ)
. Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.28, İS.
. YAZININ TÜMÜNÜ
OKUYUNUZ: ….
. (YZ
destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)
CUMHURİYET NE ANLAMA GELİR
. Türkİye İçİn cumhurİyet ne
anlama gelİr, önemİ nedİr?
. Türkiye için Cumhuriyet, her
şeyden önce egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu yönetim
biçimini ifade eder.
Anlamı ve
Önemi:
-Egemenliğin
Millete Ait Olması: Cumhuriyet,
devleti yönetecek kişilerin seçimle iş başına geldiği ve halkın kendi kendini
yönettiği anlamına gelir.
Bu, monarşi
gibi yönetimlerdeki tek kişinin veya bir zümrenin egemenliğine son vermiştir.
-Demokrasi
ve Yurttaş Hakları: Cumhuriyet,
demokrasinin en gelişmiş şekli olarak kabul edilir. Yurttaşlara seçme
ve seçilme hakkı tanır, kanun önünde eşitliği sağlar ve temel hak ve
özgürlükleri devlet güvencesi altına alır. Halkın yönetime eşit katılımını
mümkün kılar.
-Modernleşme
ve Çağdaşlaşma: Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşu, aynı zamanda ülkenin “çağdaş uygarlık düzeyine”
ulaşma hedefinin de başlangıcıdır.
Eğitim, hukuk,
sosyal yaşam gibi birçok alanda yapılan devrimlerle (inkılaplarla) Türk
toplumunun modernleşmesi ve ilerlemesi sağlanmıştır.
-Millî
Birlik ve Bağımsızlık: Cumhuriyet,
Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan bağımsız Türk devletinin yönetim biçimidir.
Ulus devleti ve
onun varlığını, geleceğini yalnızca kendi iradesine bağlama azim ve
kararlılığını simgeler.
-Hukukun
Üstünlüğü ve Laiklik: Cumhuriyet,
bir şahsa değil, ulusun kabul ettiği yasalara dayanan, akla, mantığa ve bilime
uygun bir yönetim biçimidir.
“Laiklik”
prensibiyle de din ve devlet işlerinin ayrılması ve bireylerin “inanç özgürlüğü”nün
güvence altına alınması sağlanmıştır.
Kısaca, Türkiye
Cumhuriyeti'nin ilanı (29 Ekim 1923), Türk milleti için bağımsızlığın,
egemenliğin, eşitliğin ve çağdaş bir ulus olmanın hukuki ve siyasi
güvencesidir.
CuMhuriyetin kuruluşu sırasında çekilen
sıkıntılar, zorluklar nelerdi?
. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, büyük bir
zaferin ve köklü bir dönüşümün sonucudur, ancak bu süreçte çok ciddi siyasi,
ekonomik ve sosyal zorluklarla mücadele edilmiştir.
. Cumhuriyetin kuruluş aşamasında (özellikle
1919-1923 arası Millî Mücadele dönemi ve hemen sonrası) karşılaşılan başlıca
sıkıntılar ve zorluklar şunlardı:
1. Askeri
ve Siyasi Zorluklar
-İşgal
Altındaki Bir Ülke: Kuruluş,
Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan ve topraklarının büyük bir kısmı İtilaf
Devletleri tarafından işgal edilmiş (Mondros Mütarekesi sonrası) bir ülkede
gerçekleşti.
Ülkenin
bağımsızlığını korumak en öncelikli ve en büyük zorluktu.
-İç İsyanlar
ve Otorite Boşluğu: İstanbul
Hükûmeti ve işgalci güçler tarafından desteklenen çok sayıda iç isyan (Anzavur,
Kuva-yi İnzibatiye, Yozgat Ayaklanması vb.) ortaya çıktı. TBMM, bir yandan
düşmanla savaşırken diğer yandan bu iç isyanları bastırmak zorunda kaldı.
-Düzenli
Ordu Kurma Zorluğu: Başlangıçta
Kuva-yi Milliye (düzensiz milis kuvvetleri) ile mücadele edilirken, düzenli ve
disiplinli bir ordu kurmak, bu orduyu donatmak ve savaşmaya hazır hale getirmek
büyük bir zorluktu.
-Uluslararası
Tanınma: Savaş
kazanıldıktan sonra dahi, genç devletin uluslararası alanda bağımsızlığını tam
olarak kabul ettirmesi (Lozan Antlaşması süreci) ve kapitülasyonlar gibi
kısıtlamaları kaldırması diplomatik bir mücadele gerektirdi.
2.
Ekonomik Zorluklar
-Yoksulluk
ve Savaş Yorgunluğu: Uzun
yıllar süren savaşlar (Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı)
halkı yoksullaştırmış, cephe gerisindeki üretim ve ticaret durma noktasına
gelmişti.
Halkın büyük
çoğunluğu yoksulluk içindeydi.
-Altyapı
Yetersizliği: Osmanlı
İmparatorluğu'ndan devralınan ulaşım (yol ve demiryolu), iletişim ve sanayi
altyapısı son derece sınırlı ve yetersizdi.
Ülkenin
ekonomik kaynakları tükenmişti.
-Finansal
Kısıtlamalar: Gelir
kaynakları kıttı. Lozan Antlaşması ile gümrük ve dış ticaretteki bazı
kısıtlamalar ancak ilerleyen yıllarda (1929'da) kalkabildi.
Genç
Cumhuriyet, bir ulusal bankası, kendine özgü parası ve oluşmuş bir mali
mevzuatı olmadan “sıfırdan” bir ekonomi kurmak zorundaydı.
3. Sosyal
ve Kültürel Zorluklar
-Eğitimsizlik
ve Okuryazarlık Oranı: Halkın
büyük bir kısmı (özellikle kadınlar) okuma yazma bilmiyordu. Eğitim ve sağlık
altyapısı yok denecek kadar azdı.
-Eski Düzene
Bağlılık: Saltanatın
ve ardından Halifeliğin kaldırılması, geleneksel yapılara ve eski düzene sıkı
sıkıya bağlı olan çevrelerin tepkilerine yol açtı.
Yeni, çağdaş ve
laik sistemi oturtmak için toplumsal “direnci aşmak” gerekiyordu.
-Ulaşım ve
İletişim Sınırlılığı: Anadolu'nun
büyük bir kısmı tenhaydı ve ulaşım/iletişim imkanları kısıtlıydı. Yeni kurulan
merkeziyetçi yönetimin otoritesini ve fikirlerini ülkenin en ücra köşelerine
ulaştırmak ciddi bir lojistik sorundu.
Özetle
. Türkiye Cumhuriyeti; küllerinden doğan,
yorgun, fakir ve altyapısı çökmüş bir ülkenin, bir yandan düşmanla ve iç
isyanlarla mücadele ederken, diğer yandan tamamen yeni ve çağdaş bir devlet
yapısını, ekonomisini ve sosyal sistemini kurma mücadelesiyle kurulmuştur.
. Bu zorlukların üstesinden gelinmesinde
kurucu kadronun (başta Mustafa Kemal Atatürk) sarsılmaz azmi,
kararlılığı ve devrimci vizyonu anahtar rol oynamıştır.
. Bugün bize bunları sağlayan, önderimiz büyük
asker ve devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun tüm silah
arkadaşlarına ve kuruluş dönemi halkına minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
. Cumhuriyeti ve devrimlerimizi yaşatmak
ülkemizi savunmak ve geliştirmek bizim, hepimizin birincil görevidir.
. Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI,
2025.10.28, İS.
. YAZININ TÜMÜNÜ
OKUYUNUZ: ….
. (YZ
destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)
Kaydol:
Yorumlar (Atom)