28 Ekim 2025 Salı

DEMOKRASİYE SAHİP ÇIK

 .  ÜLKEMİZE ve DEMOKRASİYE ÇOK DAHA SAHİP ÇIKMALIYIZ!
.   Bugün her zamandan çok ülkemize, bağımsızlığımıza, özgürlüklerimize ve cumhuriyete neden çok daha sahip çıkmamız gerekiyor?
.  Ülkemize, bağımsızlığımıza, özgürlüklerimize ve cumhuriyete her zamankinden daha fazla sahip çıkma gerekliliğini çeşitli nedenlerle açıklayabiliriz.
.  Bu değerler, kolay kazanılmamış ve sürekli olarak korunması gereken, bir ulusun varoluşunu, huzurunu ve geleceğini belirleyen temel unsurlardır.
.  Cumhuriyete sahip çıkmak, dün kazanılan bağımsızlığı yarına taşımak, özgürlüklerin kısıtlanmasına izin vermemek ve ülkenin birliğini, huzurunu ve çağdaş kimliğini koruma iradesini göstermektir. Bu, yalnızca devletin değil, her bir vatandaşın temel sorumluluğudur.
İşte bu konuya dair anahtar noktalar:
1. Tarihi Bedeller ve Kazanımlar
Cumhuriyet, ulusun kanıyla, canıyla ve büyük fedakârlıklarla kazanılan Kurtuluş Savaşı'nın bir sonucudur.
Bağımsızlık: Bağımsız yaşama arzusunun ve sömürgeciliğe karşı duruşun en büyük ispatıdır. Tam bağımsızlık, sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik bağımsızlığı da gerektirir.
Egemenlik: Cumhuriyetin ilanıyla egemenlik, kayıtsız şartsız milletin kendisine verilmiştir ("Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir"). Bu, halkın kendi kaderini belirleme hakkıdır.
Miras: Cumhuriyet, bizlere bu bedeller karşılığında bırakılmış en değerli mirastır ve gelecek nesillere aktarılacak en önemli sorumluluktur.
2. Özgürlük ve Eşitliğin Güvencesi
Cumhuriyet, temel hak ve özgürlüklerin güvencesidir.
Demokrasi: Cumhuriyet, vatandaşların kendilerini yönetecek temsilcileri seçtiği en demokratik yönetim şeklidir. Halkın iradesi esastır.
Hukuk Devleti: Kanun önünde eşitlik, kişi hürriyeti ve güvenliği, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi anayasal haklar Cumhuriyet'in ve laik, demokratik devlet yapısının temelidir. Bu hakların korunması, keyfiliğe karşı en büyük kalkandır.
3. İç ve Dış Tehditlere Karşı Durmak
Bu temel değerlere yönelik tehlikeler, sürekli var olma potansiyeli taşır.
Bölücü ve Yıkıcı Faaliyetler: Ülkenin birliğini, bağımsızlığını ve huzurunu hedef alan terör örgütleri ve düşmanca lobi faaliyetleri.
Değerleri Değersizleştirme: Cumhuriyetin kurucu felsefesini, ilkelerini ve kazanımlarını toplum nezdinde zayıflatmaya veya değersizleştirmeye yönelik söylem ve eylemler.
İçten Yozlaşma Riski: Cumhuriyetin adının korunsa bile, içeriğinin boşaltılarak halk egemenliğinden uzaklaşan, hukukun üstünlüğünü yitiren bir yapıya dönüşme tehlikesi.
4. Gelişim ve Çağdaşlık
Cumhuriyet, bilim, akıl ve çağdaş yaşamı esas alır.
İlerleme: Türkiye Cumhuriyeti, aklı ve bilimi esas alarak, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmayı hedeflemiştir.
Ulusal Kimlik ve Birlik: Cumhuriyet, tüm etnik kökenleri bir arada tutan, milli bilinci ve birliği pekiştiren bir çatı ve vatandaşlık anlayışı sunar.
Ulus devletin özgürlüklerin ve demokrasinin korunması konusunda bilincin artırılması için neler yapmalıyız?
.  Bu yaşamsal konuda atılacak adımlar, sadece devlet kurumlarının değil, aynı zamanda sivil toplum, eğitimciler, medya ve en önemlisi yurttaşların etken katılımını gerektirir.
.  Ulus-devletin değerlerini, özgürlükleri ve demokrasiyi koruma bilincini artırmak için atılabilecek adımları dört ana başlıkta toplayabiliriz:
.  Bu adımlar, ulus devletin kurucu değerlerinin birer kutsal metin olmaktan öte, yaşayan birer pratik olarak algılanmasını sağlayacaktır.
1. Eğitim ve Vatandaşlık Bilincini Güçlendirme
Eğitim, bu bilincin temelini oluşturan en uzun soluklu yatırımdır.
Zorunlu Demokrasi ve İnsan Hakları Eğitimi: İlk ve ortaöğretimde, kuru bir bilgi aktarımından ziyade, uygulamalı ve eleştirel düşünceyi teşvik eden Demokrasi ve İnsan Hakları derslerinin içeriğini güçlendirmek.
Hak ve Sorumluluk Dengesi: Bireylere sadece anayasal haklarının (düşünce, ifade, toplanma özgürlüğü vb.) neler olduğu değil, aynı zamanda bu hakları kullanırken topluma, devlete ve diğer bireylere karşı olan sorumluluklarının neler olduğu öğretilmelidir.
Eleştirel Düşünme Becerisi: Gençlere, bilgi kirliliğini ayırt etme, farklı görüşleri anlama ve sorgulama yeteneği kazandırılmalıdır. Bu, dogmatik yaklaşımların önüne geçilmesini sağlar.
Tarih Bilinci: Cumhuriyetin kuruluş felsefesini, hangi zorluklarla ve bedellerle kazanıldığını, bağımsızlığın ve ulus olmanın değerini somut örneklerle aktarmak.
2. Medya ve İletişim Kanallarını Kullanma
Medya, toplumsal bilinci şekillendirmede büyük bir güce sahiptir.
-Sorumlu Gazetecilik: Medyanın, sadece siyasi iktidarı değil, aynı zamanda hukuk devletini, anayasal kurumları ve temel özgürlükleri savunma konusunda aktif bir rol üstlenmesi teşvik edilmelidir.
-Eğitim Odaklı Kampanyalar: Bağımsızlık, hukukun üstünlüğü ve temel özgürlükler gibi konularda, toplumun her kesimine ulaşacak, anlaşılır ve kapsayıcı kamu spotları ve bilgilendirme kampanyaları düzenlenmelidir.
-Çoğulculuğa Vurgu: Medyanın, farklı seslere ve görüşlere eşit alan tanıması, çoğulculuğun demokrasinin bir zenginliği olduğu bilincini pekiştirir.
3. Sivil Toplumun ve Bireyin Rolü
Demokrasi, sadece seçimden seçime değil, günlük yaşamda da aktif katılımı gerektirir.
-Etken Yurttaşlık: Bireylerin, sadece oy kullanmakla yetinmeyip, sivil toplum kuruluşları, dernekler ve yerel yönetimler aracılığıyla karar alma süreçlerine aktif katılımı teşvik edilmelidir.
-Sivil Toplumun Güçlenmesi: STK'ların, özgürlüklerin ve hukukun üstünlüğünün savunulmasında birer gözlemci ve denetleyici olarak rol alması için desteklenmesi.
-Tepki Kültürü: Temel hak ve özgürlük ihlallerine karşı, şiddetten uzak, hukuki ve demokratik yollarla toplumsal tepki gösterme bilincinin geliştirilmesi. Haksızlığa karşı sessiz kalmamanın bir vatandaşlık görevi olduğu vurgulanmalıdır.
-Farklılıklara Saygı: Ulus-devlet tanımının kapsayıcı bir şekilde ele alınarak, farklı kimliklerin ve görüşlerin bir arada, hukuka bağlılık çerçevesinde yaşama kültürünün desteklenmesi.
4. Kurumsal Reformlar ve Güvenceler
Bilincin korunması, aynı zamanda kurumsal yapılarla da güvence altına alınmalıdır.
-Bağımsız Yargı: Yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanması, vatandaşların özgürlüklerinin en büyük güvencesidir. Hukukun üstünlüğüne olan güvenin tesis edilmesi esastır.
-Denetim Mekanizmaları: Kamu gücünün kullanımı üzerindeki şeffaf ve etkin denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi (Sayıştay, Ombudsman, Meclis denetimi).
-Anayasal İlkelerin Dokunulmazlığı: Anayasanın “başlangıçta” yer alan ve cumhuriyetin “temel niteliklerini” (laiklik, hukuk devleti, demokratik devlet) belirleyen maddelerinin korunması bilincinin “sürekli canlı” tutulması.
.     Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.28, İS.
.      YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)

 

CUMHURİYET VE DEMOKRASİ

 .   CUMHURİYET VE DEMOKRASİ NEDİR?
.   Cumhuriyet ve demokrasi nedir, özellikleri nelerdir; aralarındaki farklılıklar nelerdir?
.   Cumhuriyet ve demokrasi, modern yönetim sistemlerinin temelini oluşturan, birbiriyle yakından ilişkili ancak farklı kavramlardır.
-Cumhuriyet: Bir ülkenin yönetim biçimidir, bu biçimde devlet başkanı halk tarafından seçilir.
-Demokrasi: Bir ülkenin yönetim ruhu ve işleyiş ilkesidir, bu ilkeye göre egemenlik halktadır, çoğunluk yönetir ve azınlık korunur.
.  Türkiye Cumhuriyeti ise, adından da anlaşılacağı gibi, hem Cumhuriyet (seçimli başkanlık) hem de Anayasası'na göre demokratik (halk egemenliği, hak ve özgürlükler) bir yönetim sistemine sahiptir.
.  Demokrasinin vazgeçilmez evrensel niteliklerinin üç temel öğesi vardır.
.  Bunlar: Özgürlük, bağımsız yargı ve seçimlerdir.
.   Atatürk, cumhuriyeti “demokrasi sistemi” ile yönetilen bir devlet şekli olarak tanımlamıştır. Bu nedenle, cumhuriyet ve cumhuriyetçilik ilkesi demokrasi ile eşanlamlıdır.
.  Demokrasinin var olmadığı bir ülkede devletin şeklinin cumhuriyet olarak tanımlanması fazla anlam ifade etmemektedir.
.  Demokrasi, cumhuriyet rejimini taçlandıran esas unsurdur.
.   Atatürk cumhuriyeti “ahlaksal erdeme” dayanan bir yönetim şekli olarak tanımlamıştır. Ona göre cumhuriyet erdemdir.
.  Cumhuriyet yönetimi, erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. Atatürk’ün cumhuriyeti erdem olarak ifade etmesi çok önemlidir.
.  Burada kastedilen, cumhuriyet rejiminin “yetiştirdiği kişilerin erdem sahibi” olmasıdır.
.  Erdemli olmak, olaylar karşısında “vicdan muhakemesi” yapabilen, “güçlü karaktere” sahip insan olmaktır. İnsanların bu nedenle en büyük sorumluluğu kendi vicdanlarına karşıdır.
.  Vicdan sahibi insan iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırırken sadece vicdanının sesini dinler.
Bu sorumluluk kişinin kendi içinde, kendisine karşı duyduğu bir sorumluluktur.
.  Olaylar karşısındaki tavrımızı, “vicdani” bir mahkemeye dayanarak mı, yoksa vicdanlarımızı kör kılarak, kişisel çıkarlarımıza, korkularımıza dayanarak mı alıyoruz?
.  “Şeref” ve “utanma” duygusuna ne kadar sahibiz?
.  Bu arada bir de “kamu vicdanı” kavramının olduğunu da unutmamalıyız.
.  Kamu, toplum vicdanı; her zaman doğruyu gösterir. Bunu herkesten önce “siyasi iktidarlar” kabul etmelidir.
. Demokrasi ile cumhuriyet arasındaki temel fark halkın “yasa yapma sürecini kontrol etme” derecesidir.
. Bu iki kavramın açıklaması, temel özellikleri ve aralarındaki farklar:
A)Cumhuriyet Nedir?
Cumhuriyet, devlet başkanının seçimle ve belirli bir süre için iş başına geldiği yönetim biçimidir.
Temel Özellikleri
-Seçimle Gelen Başkan: Devlet başkanı (Cumhurbaşkanı) kalıtsal yolla değil, halk tarafından ya da halkın temsilcileri tarafından seçilir.
-Sınırlı Süre: Devlet başkanının görev süresi yasalarla sınırlanmıştır (genellikle 4, 5 veya 7 yıl gibi).
-Egemenlik Milletindir: Egemenlik, bir kişi, zümre veya aileye değil, doğrudan millete aittir. Millet, bu yetkiyi temsilcileri aracılığıyla kullanır.
-Yasalara Bağlılık: Yönetim, keyfi değil, anayasa ve yasalara bağlı kalarak işler.
B)Demokrasi Nedir?
Demokrasi, kelime anlamıyla "halkın yönetimi" demektir. 
Egemenliğin doğrudan halka ait olduğu ve halkın siyasi kararları eşit katılım yoluyla belirlediği yönetim ilkesidir.
Temel Özellikleri
-Halk Egemenliği: Bütün iktidarın kaynağı halktır.
-Eşitlik: Tüm vatandaşlar yasa önünde eşittir ve siyasi hakları kullanmada eşit fırsatlara sahiptir.
-Çoğunluk Yönetimi: Kararlar çoğunluğun iradesine göre alınır, ancak azınlık hakları güvence altına alınır.
-Temel Hak ve Özgürlükler: Düşünce, ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri gibi temel haklar anayasal güvence altındadır.
-Serbest ve Adil Seçimler: Vatandaşlar, siyasi tercihlerini baskı altında olmadan, özgürce yapabilme hakkına sahiptir.
-Çoğulculuk: Farklı görüş, parti ve sivil toplum kuruluşlarının varlığı kabul edilir.
C)Cumhuriyet ve Demokrasi Arasındaki Farklar
Cumhuriyet:
- Devletin şekli ve Devlet Başkanı'nın belirlenme yöntemi (Seçim).
- Temel Sorusu Yönetici kimdir ve nasıl göreve gelir?
- Hükümet biçimine odaklanır. (Başkan/Hükümdar ayrımı)
- Demokratik olmayan cumhuriyetler (tek parti rejimleri gibi) olabilir.
Demokrasi
Tanım Odak Noktası: Yönetimin ilkesi ve işleyişi (Halk Egemenliği).
Yönetici gücü nasıl kullanır ve halkın katılımı ne kadardır?
Kapsam: Vatandaş hakları, özgürlükler, eşitlik ve katılım gibi değerlere odaklanır.
İlişki: Monarşi gibi farklı devlet şekilleriyle birlikte uygulanabilir (Anayasal monarşiler gibi).
Ç)Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek bir demokrasi olması için neler yapılmalıdır?
.   Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcut anayasal yapısı bir yandan cumhuriyetçi ve demokratik ilkeleri benimserken, diğer yandan uygulamada bazı zorluklar ve eksiklikler eleştirilmektedir.
.   Gerçek bir demokrasinin temel göstergeleri, sadece seçimlerin yapılması değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, ifade özgürlüğü ve çoğulculuğun ne kadar işler durumda olduğudur.
.  Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi kalitesini artırmak için siyaset bilimcileri, hukukçular ve sivil toplum kuruluşları tarafından sıklıkla dile getirilen temel alanlar ve öneriler şunlardır:
.  Bu alanlardaki iyileştirmeler, Türkiye'deki cumhuriyetçi yapıyı korurken, demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmayan, günlük yaşamın her alanına yayılan bir değer olarak kökleşmesine katkı sağlayacaktır.
1. Hukukun Üstünlüğünün Güçlendirilmesi
Bağımsız Yargı: Yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının siyasi baskı ve etkiden korunması, hakim ve savcı atamalarının “liyakat” esaslı ve “şeffaf” yapılması.
Anayasa Mahkemesi Kararlarına Uyulması: Yüksek yargı organlarının (özellikle Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarının gecikmeksizin ve tam olarak uygulanmasının sağlanması.
Adil Yargılanma Hakkı: Tutukluluk sürelerinin makul seviyede tutulması ve savunma hakkının kısıtlanmaması.
2. Kuvvetler Ayrılığının Tesisi
Etkili Yasama: Parlamentonun (TBMM) yürütme üzerindeki denetim yetkisini (gensoru, araştırma, soru önergeleri vb.) tam olarak kullanabilmesi.
Yürütmenin Dengelenmesi: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin getirdiği güçlü yürütme yetkilerinin, yasama ve yargı tarafından daha etkili şekilde dengelenmesi.
Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi: Merkezi yönetimin yetkilerinin bir kısmının yerel yönetimlere devredilmesi ve yerel demokrasinin güçlendirilmesi.
3. İfade ve Basın Özgürlüğü
Sansür ve Otosansürün Önlenmesi: Medya kuruluşlarının siyasi veya ekonomik baskı olmadan bağımsız yayın yapabilmesi ve gazetecilerin görevlerini serbestçe yerine getirebilmelerinin güvence altına alınması.
İnternet Özgürlüğü: İnternet erişiminin keyfi idari kararlarla “kısıtlanmasının” önüne geçilmesi ve sosyal medya platformlarındaki “ifade özgürlüğünün” korunması.
Siyasi Partiler ve Seçim Mevzuatı: Siyasi Partiler Kanunu'nun daha demokratik hale getirilmesi, parti içi demokrasinin ve Genel Başkanların yetkilerinin kısıtlanması.
4. Çoğulculuk ve Katılımın Artırılması
Sivil Toplumun Rolü: Sivil toplum kuruluşlarının (STK'lar) siyasi iktidarın baskısı veya tehdidi olmadan faaliyet gösterebilmeleri ve politika oluşturma süreçlerine katılımının desteklenmesi.
Azınlık Haklarının Güvence Altına Alınması: Farklı etnik, kültürel ve inanç gruplarının haklarının ve kültürel kimliklerinin anayasal ve yasal olarak tam güvence altına alınması ve ayrımcılığın önlenmesi.
Seçim Barajının Düşürülmesi: Meclis'te temsilin adaletini artırmak için yüksek seçim barajlarının düşürülmesi veya kaldırılması.
***************************************************************************
… “Hitlerlerin, Mussolilerin Stannislerin ve başka bir takım diktatörlerin, kan içicilerin iş başına geldiği bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk’ün, “tarihte demokrasi ruhuyla doğmuş insan Türk’tür”, düşüncesi ile ayrıca onuncu yıl Nutuk’unda: “Türklüğün unutulmuş medeni vasfı yeni bir güneş gibi doğacaktır”, diyerek milletine olan büyük güvenle kendi ülkesinde
demokrasi denemeleri yapıyor.
Ulusuna demokrasi ilkelerini gösteriyor.
Bilmiyorum bu karşılıklı çelişkiyi ya da onun giriştiği işi görebiliyor muyuz?
Kuldan birey yaratacaksınız o birey “yurttaş” olacak “yurttaşlar bir araya” gelip ulusu
oluşturacaklar.
O ulus, kendi egemenliğine sahip çıkacak; çünkü kendi özgür düşüncesini istediği gibi ifade edebilecek egemenliğine sahip çıkacak ve onu daha çağdaş bir demokrasi rejime götürecek ve bunun adı tam demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti olacak.
Evet, Mustafa Kemal Atatürk, demokrasiyle bezenmiş bir Cumhuriyetten, ulus devletten yanadır.
Ulus ayrı milli ayrı bunları geçin ve bunlar ortak şeyler.
Milli devletten yanadır, iç politikanın da dış politikanın da dengeli olmasından yanadır.
Dış politikanın, iç milli güçten uzaklaşmasının daima büyük hezeyanlara ve bir takım düş kırıklıklarına götüreceğini düşünür.
O nedenle de,
“Yurtta barış, dünyada barış!” der. “…
(Kemal Arı: ATATÜRK, CUMHURİYET VE DEMOKRASİ)
.     Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.28, İS.
.      YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:  ….
.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)

 

CUMHURİYET NE ANLAMA GELİR

 .   Türkİye İçİn cumhurİyet ne anlama gelİr, önemİ nedİr?
.  Türkiye için Cumhuriyet, her şeyden önce egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu yönetim biçimini ifade eder.
Anlamı ve Önemi:
-Egemenliğin Millete Ait Olması: Cumhuriyet, devleti yönetecek kişilerin seçimle iş başına geldiği ve halkın kendi kendini yönettiği anlamına gelir.
Bu, monarşi gibi yönetimlerdeki tek kişinin veya bir zümrenin egemenliğine son vermiştir.
-Demokrasi ve Yurttaş Hakları: Cumhuriyet, demokrasinin en gelişmiş şekli olarak kabul edilir. Yurttaşlara seçme ve seçilme hakkı tanır, kanun önünde eşitliği sağlar ve temel hak ve özgürlükleri devlet güvencesi altına alır. Halkın yönetime eşit katılımını mümkün kılar.
-Modernleşme ve Çağdaşlaşma: Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, aynı zamanda ülkenin “çağdaş uygarlık düzeyine” ulaşma hedefinin de başlangıcıdır.
Eğitim, hukuk, sosyal yaşam gibi birçok alanda yapılan devrimlerle (inkılaplarla) Türk toplumunun modernleşmesi ve ilerlemesi sağlanmıştır.
-Millî Birlik ve Bağımsızlık: Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan bağımsız Türk devletinin yönetim biçimidir.
Ulus devleti ve onun varlığını, geleceğini yalnızca kendi iradesine bağlama azim ve kararlılığını simgeler.
-Hukukun Üstünlüğü ve Laiklik: Cumhuriyet, bir şahsa değil, ulusun kabul ettiği yasalara dayanan, akla, mantığa ve bilime uygun bir yönetim biçimidir.
“Laiklik” prensibiyle de din ve devlet işlerinin ayrılması ve bireylerin “inanç özgürlüğü”nün güvence altına alınması sağlanmıştır.
Kısaca, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı (29 Ekim 1923), Türk milleti için bağımsızlığın, egemenliğin, eşitliğin ve çağdaş bir ulus olmanın hukuki ve siyasi güvencesidir.
CuMhuriyetin kuruluşu sırasında çekilen sıkıntılar, zorluklar nelerdi?
.    Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, büyük bir zaferin ve köklü bir dönüşümün sonucudur, ancak bu süreçte çok ciddi siyasi, ekonomik ve sosyal zorluklarla mücadele edilmiştir.
.   Cumhuriyetin kuruluş aşamasında (özellikle 1919-1923 arası Millî Mücadele dönemi ve hemen sonrası) karşılaşılan başlıca sıkıntılar ve zorluklar şunlardı:
1. Askeri ve Siyasi Zorluklar
-İşgal Altındaki Bir Ülke: Kuruluş, Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan ve topraklarının büyük bir kısmı İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmiş (Mondros Mütarekesi sonrası) bir ülkede gerçekleşti.
Ülkenin bağımsızlığını korumak en öncelikli ve en büyük zorluktu.
-İç İsyanlar ve Otorite Boşluğu: İstanbul Hükûmeti ve işgalci güçler tarafından desteklenen çok sayıda iç isyan (Anzavur, Kuva-yi İnzibatiye, Yozgat Ayaklanması vb.) ortaya çıktı. TBMM, bir yandan düşmanla savaşırken diğer yandan bu iç isyanları bastırmak zorunda kaldı.
-Düzenli Ordu Kurma Zorluğu: Başlangıçta Kuva-yi Milliye (düzensiz milis kuvvetleri) ile mücadele edilirken, düzenli ve disiplinli bir ordu kurmak, bu orduyu donatmak ve savaşmaya hazır hale getirmek büyük bir zorluktu.
-Uluslararası Tanınma: Savaş kazanıldıktan sonra dahi, genç devletin uluslararası alanda bağımsızlığını tam olarak kabul ettirmesi (Lozan Antlaşması süreci) ve kapitülasyonlar gibi kısıtlamaları kaldırması diplomatik bir mücadele gerektirdi.
2. Ekonomik Zorluklar
-Yoksulluk ve Savaş Yorgunluğu: Uzun yıllar süren savaşlar (Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı) halkı yoksullaştırmış, cephe gerisindeki üretim ve ticaret durma noktasına gelmişti.
Halkın büyük çoğunluğu yoksulluk içindeydi.
-Altyapı Yetersizliği: Osmanlı İmparatorluğu'ndan devralınan ulaşım (yol ve demiryolu), iletişim ve sanayi altyapısı son derece sınırlı ve yetersizdi.
Ülkenin ekonomik kaynakları tükenmişti.
-Finansal Kısıtlamalar: Gelir kaynakları kıttı. Lozan Antlaşması ile gümrük ve dış ticaretteki bazı kısıtlamalar ancak ilerleyen yıllarda (1929'da) kalkabildi.
Genç Cumhuriyet, bir ulusal bankası, kendine özgü parası ve oluşmuş bir mali mevzuatı olmadan “sıfırdan” bir ekonomi kurmak zorundaydı.
3. Sosyal ve Kültürel Zorluklar
-Eğitimsizlik ve Okuryazarlık Oranı: Halkın büyük bir kısmı (özellikle kadınlar) okuma yazma bilmiyordu. Eğitim ve sağlık altyapısı yok denecek kadar azdı.
-Eski Düzene Bağlılık: Saltanatın ve ardından Halifeliğin kaldırılması, geleneksel yapılara ve eski düzene sıkı sıkıya bağlı olan çevrelerin tepkilerine yol açtı.
Yeni, çağdaş ve laik sistemi oturtmak için toplumsal “direnci aşmak” gerekiyordu.
-Ulaşım ve İletişim Sınırlılığı: Anadolu'nun büyük bir kısmı tenhaydı ve ulaşım/iletişim imkanları kısıtlıydı. Yeni kurulan merkeziyetçi yönetimin otoritesini ve fikirlerini ülkenin en ücra köşelerine ulaştırmak ciddi bir lojistik sorundu.
Özetle
.   Türkiye Cumhuriyeti; küllerinden doğan, yorgun, fakir ve altyapısı çökmüş bir ülkenin, bir yandan düşmanla ve iç isyanlarla mücadele ederken, diğer yandan tamamen yeni ve çağdaş bir devlet yapısını, ekonomisini ve sosyal sistemini kurma mücadelesiyle kurulmuştur.
.   Bu zorlukların üstesinden gelinmesinde kurucu kadronun (başta Mustafa Kemal Atatürk) sarsılmaz azmi, kararlılığı ve devrimci vizyonu anahtar rol oynamıştır.
.   Bugün bize bunları sağlayan, önderimiz büyük asker ve devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun tüm silah arkadaşlarına ve kuruluş dönemi halkına minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
.   Cumhuriyeti ve devrimlerimizi yaşatmak ülkemizi savunmak ve geliştirmek bizim, hepimizin birincil görevidir.
.     Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.28, İS.
.      YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:  ….
.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)