24 Temmuz 2020 Cuma

Dinin Siyasallaştırılması


Dinin Siyasallaştırılması
(Siyasi_İslam)
- Kendisi için "yeni bir hamlede" bulunduğunda sadece çağdaş ve demokrat kesimden değil, diğer İslami çıkar gruplarından oluşan bir rekabete sebep olur mu?
- Ya da "devlet" bunun neresinde yer alır?
- Atatürkçü ve demokrat olduklarını iddia eden kesimler bu girişimleri nasıl karşılar, nasıl tepki verirler?
- Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkesine ve bugüne değin var oluşuna karşı bir girişim olarak algılanmaz mı?
- ATATÜRK'ün mirasına ve devrimlerine karşı bir girişim olarak algılanmaz mı?
- Türk milleti böylesi siyasi İslam girişimlerini hoş karşılar mı?
- İSLAM dünyası çok mu sevinir ve destek verir?
- Kutsal bir DİN olarak kabul edilip, "kul" ile "Allah" arasında kalması gereken her türlü iman ve ibadet vb. için daha dikkatli olmak gerekmez mi?
- Dini siyasallaştırarak kullanmak isteyen her türlü çıkar grubuna karşı çağdaş, uygar ve demokrat topluluklar neler yapabilirler?
- Sadece İslam dininin siyasete alet edilmesi değil Hristiyanlığın da siyasete alet edilerek yeniden örgütlendiğini ve tüm dünyaya yayıldığını görebilen var mı? 
(Bunlar incelendiğinde birçok şey çok daha iyi anlaşılır: Moon_tarikatı , Opus_Dei tarikatı.. )
- Toplum, halk böylesine siyasi hamlelerle çok daha parçalanmaya itilmeyecek mi?
- İktidar ve güç nedir aslında?
- Muhalefet denildiğinde akla neler gelir, kimler gelmelidir?
- Yalnızca bir "seçme-seçilme" açısıyla bakıldığında işi çok kolaya indirgemiş olmaz mısınız?
- Dinin yeniden örgütlenmesi ve siyasallaşması sadece bir toplumun kendi kendine geliştirdiği bir olgu, bir süreç midir?
- SİYASİ İSLAM denildiğinde çok daha büyük boyutlarda düşünmek gerekir.
- Sadece küçük, gruplar, birkaç hoca değil.
- Küresel örgütlenmiş güçler akla gelmeli...
- Zaten asıl sorun siyasal amaçlı dini kökenli örgütlerde değil, çağdaş ve seküler olma durumunda olanların bilinçsiz ve zayıf durmalarında...
- Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve onun başarılarını, eserlerini, kahramanlıklarını YOK SAYARAK Türkiye'nin gündeminde olmak, Türkiye'nin sorunlarına çözüm yolları aramak çok yanlıştır.
- Bu duruma rıza gösteren kesimler ise şaşkınlık ve gaflet içindedirler....
- Ortada bir kültürler çatışması ve siyasal İslam atakları var iken sadece şaşırmak yeter mi?
- Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği yolda olduklarını söyleyenler bir sınavla karşı karşıyadırlar!
- İlk göründüğünde ilk adımlarında "anlamadık, bilmiyorduk" bir şey olmaz, diye düşünenler her bir gelişme karşısında şaşırdıkca, bazı değerlerini "yitirdikçe" yeniden "sınav" vereceklerdir.
- Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmayan aklı başında insanlar için söylenilecek en hafif söz ise şudur: Yaptığınız ayıptır!
- Türk milletinin birbirine düşer bir duruma getirilmesine hiç kimsenin hakkı olmamalıdır.
- Ülkenin ortak gücüne ve çağdaş değerlerine sahip çıkılmalıdır.
- Çok cesurca atılan adımlarla karşılacaksınız: "Lozan Antlaşması'nın 97. yıl dönümü nedeniyle Anıtkabir'i ziyaret etmek isteyen sivil toplum kuruluşları içeri alınmadı."
- Bu yetmez! Daha da devamı gelecektir, sıra ile tek, tek ve yaşanılarak görülecek daha neler vardır? Soru aslında çok basittir ve yanıtı da bellidir!
- Faaliyetleri resmen kayıtlı 92 siyasi parti bu gidişata ne der?
- Son yıllardaki küresel sıkıntılar ve dalgalanmalar bize şunu göstermektedir: Devletine ve ülkesine sahip çıkan aklı başında yurttaşlar olabildiğimizde ancak geleceğimizi daha güvenli olarak düşünebiliriz.
- İç kargaşalardan, kışkırtmalardan ve fesatlaşmalardan kaçınmalı ve cumhuriyetin "kuruluş ilkelerine" "çağdaş ve uygar" bir bakış ile sahip çıkmalıyız.
- Sadece, sade bir yurttaş olarak hiç bir siyasi partiyi ve de kişiyi hedef almadan bir genel değerlendirme yapmak istedim.

Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
2020.07.24, MŞ.



Öz Denetim


Öz Denetim
§         Bireysel ahlak ve de toplumsal ahlak son yılların en çok yitirilen değerlerinin başında geliyor.
§         İnsanlar sınırsız ve ölçüsüz bir biçimde davranabilme özgürlüğüne sahip olduklarını düşünüyor.
§         Herkesin her şeyi bildiği ve de her alana girdiği bir dönem içindeyiz...
§         Artık her insanda bulunması gereken oto kontrol - öz denetim dengesinin dayanıklılığının çatırdadığı bir sıkıntılı zamanları yaşıyoruz.
§         Bu kişilik bozukluğu belirtilerinin artışı dijital olanaklarla yaşamağa başladığımız döneme denk geliyor.
§         Akıllı telefonlar akıllı TV araçları ile yoğun bir iletişi altına giren birey her yere ulaşabileceğini, gücünün sınır tanımayacağını ve de kendisinin de diğerleri kadar en az değere sahip olduğunu var sayıyor ve artık yaşamının anlamını da bu tür etkileşimlerin aldığını bile fark etmiyor.
§         Kendini bilmek, karşısındaki insanlara saygı göstermek, hak ve hukukun sınırlarının bilincinde olmak... gibi ölçütler, değerler yerini çok daha başka "şey"lere bırakmış oluyor.
§         Yasalar, kurallar, adab-ı muaşeret, edep,  terbiye, sakınma, çekinme... bir anlam taşımıyor.
§         Her yaşta insan üzerilerinde hakim olan bu tür algı yönetimleri sonucunda bambaşka kişiliklere bürünebiliyorlar.
§         Toplumsal baskı, denetim, yasalardan çekinmek, tanınır olmak, utanmak... ortadan kalkıyor.
§         Akıllı telefonlar kullanılarak her türlü medya alanına girip, bakıp, görüp, kendince bir şeyler yazabilmek, görünmez olmak çok kolay...
§         Toplumun dijital kullanım dönemi öncesinde var olan insanların kendini kontrol edebilir olduğu dönemler geride kaldı.
§         Kaçınmasız olarak hızla dijital döneme yeni bir endüstri çağına gireceğimiz biliniyor.
§         Devlet yapısı ve denetim mekanizmaları da zamanla değişiklik gösterecek ve dijital veri tabanlı uygulamalar, denetlemeler yayılacaktır.
§         Bu çağın ilk adımlarında bile insanın, bireyin ne denli değiştiğini bugün gözlemleyebiliyoruz.
§         Şu sallantılı günlerde insan yapısı üzerinde çok yoğun uygulanmakta olan algı yönetimleri ile birçok konu iç içe girmiş ve karışmış duruma düşüyor.
§         iletişim dili ve insanların sosyal davranışları öz denetim eksikliği gösteriyor.
§         Daha çok bir şımarıklık, umursamazlık, bir kural tanımazlık gözleniyor.
§         Paranın ve gücün peşinde koşanlar ve elinde bulunduranlar ise zaten her türlü olanağı kendileri için kullanıyorlar.
§         Küçük birey sıkıntılı bir yaşam içerisinde geçim derdi ile de uğraşırken, sosyal medya içerisinde kendine bir ferahlama bulmağa, kendini ispatlamağa çalışıyor.
§         Çocuk, genç, yaşlı demeden artık toplumun her kuşağı hızla bu evrede yer alıyor ve olmazsa olmaz gerçeklerini yaşıyor.
§         Eskiden akıllarda kalan Bey Efendi'ler, Hanım Efendi'ler, terbiyeli çocuklar, saygılı gençler ... yok mu?
§         Vardır tabii ki, vardır da.. artık akıllarda bu tür "modellere" pek yer verilmemektedir.
§         Daha çok şımarık ve ukala, özverisiz, denetimsiz kişiliklerle ayakta tutunmağa çalışan "birey"lerin oluşmağa başladığını gözlemliyoruz.
§         Öyle ise herkes kendine, kendi öz yapısına bir bakarak kendi varlığını bir gözden geçirebilmelidir, değil mi?
§         Akıl sağlığımızı koruyabildiğimiz, kişiliğimizi geliştirebildiğimiz sürece çok daha huzurlu ve mutlu olacağız.
§         Hiç olmazsa böylesine bir "öz denetim"i elimizde tutabilsek...
§         Gittikçe hızla artan "zihin yönetimi uygulamaları"na karşın "kendi özümüzü" kurtarabilsek...
     Saygılarımla.
     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
     2020.07.24, MŞ.