. ZİHNİMİZ VE ALGILARIMIZ İLE
·
İnsanın
birçok özelliği vardır.
·
Bedenin
merkezi ve yöneticisinin beynimiz olduğunu herkes az çok bilir.
·
Beynin
nasıl çalıştığını anlayabilmek bizim için aslında çok yararlı olacaktır.
·
Herkes
bir bilim insanı olup bu konuyu çok iyi bilemeyeceğine göre, bize düşen
beynimizi kısaca tanımaktır.
·
İnsanı
yöneten, her türlü duyuyu, düşünceyi algıyı, seziyi, bilgiyi alıp, işleyip,
depolatıp yine bize sunan ana merkez olan beyin şu an dünyada kullanılan en
gelişmiş bir bilgisayarın çok ötesinde güç ve özelliklerdedir.
·
Beyin
insanı yönetir.
·
Toplum
ve toplumda, doğada var olan insanın karşılaştığı her şey, onu algıladığımız an
beynimizi etkiler.
·
Beyni
etkileyen her ne oldu ise onlar o insanı etkiler ve insanın tüm düşüncesini ve
davranışlarını etkileyip, yönlendirir.
·
İnsanlar
tüm bu nedenden dolayı iyi eğitim almalıdır, iyi yetiştirilmelidir, iyi bir
çevrede yaşamalıdır, iyi insanlarla karşılaşmalıdır, iyi işlerle uğraşmalıdır,
iyi kitaplar okumalıdır….
·
Bu
"iyi"lerin büyük bir çoğunu olabildiği kadar kendimiz (ailemiz)
seçeriz ve neyi nasıl, ne kadar, nerede seçtiğimizi büyük bir genellikle de
duyu organlarımızla, beynimizle bilerek alırız, algılarız.
·
Bu
tür doğrudan, görüp, bilip, kabul ederek… alınan etkilerin, yönlendirmelerin
neler olduğunu yaşantımızdan biliriz, toplumda görürüz.
·
Bir
de hiç de seçmeden, doğrudan doğruya baş vurarak istemeden, kendi özgür
irademiz ile kabul etmeden, hiç de bilemediğimiz öyle programlamalar vardır ki
onların hiç farkında bile değiliz.
·
20.
yüzyılın bulup, çıkardığı ve geliştirdiği bu tür gizli yönlendirmeler çok
yaygındır ve gittikçe de, bilim ilerledikçe de her yere yayılmaktadır.
·
Bazıları
için "bilinçaltı yönlendirmeler" adı verilir: Subliminal programlama
·
Bu
konuda artık her yerde bilgi bulabilmek, araştırmalar yapabilmek günümüz
internet ortamında çok olasıdır.
·
Dijital
çağ ile birlikte elektronik bilgi-veri akışlarının akıl almaz hızlara erişmesi
ile de birçok alan için bu tür programlamalar çok yararlı olmuştur ve bunları
kullanmaktadırlar.
·
Bir
şeyleri satmak için, tanıtımlar yapmak için verilen reklamlar dünyamızın her
yerini sarmıştır.
·
Reklamları
atlatabilmek, yok sayabilmek nerede ise artık olanaksızdır.
·
Haberlerin,
dizilerin, filmlerin… içerisinde, her yerde reklamlar…
·
Neden?
·
Yaptıkları
tanıtımlarla insan beynini etkilemek, insanın zihinsel kodlarına hakim olmak ve
o insanın seçimini kendilerinden yana yapmalarını sağlamak istemektedirler..
·
Aslında
öyle bir küçük bir malı almanızı istemeleri kadar da basit ve masum değildir.
·
İnsanın
şu an aklına gelebilecek her alanda tanıtım "reklam" yapılmaktadır.
·
Endüstriden,
gıdaya, giyime, müziğe, kitaba, sinemaya, televizyona, haberlere, siyasete,
modaya… her bir konuya el atmış durumdalar.
·
İlk
bakışta gördüğümüz doğrudan-doğruya olan tanıtımlar ve yönlendirmelerdir ve
bunlar açıkça ortadadır, görülür, duyulur.
. Bunlar hemen etki yapıp kitlelerin
kendilerinden yana olmalarını, mallarını satın almalarını isterler.
·
Bunun
dışında diğer kapalı, gizli ve bir yerlere sıkıştırılmış olanlar vardır ki biz
onları doğrudan ve hemen algılayamayız.
·
Onlar
bir yerlerde ve bir şeyleri kullanarak parça, parça zaman yayılarak insanların
zihinlerinde yer alıp etki yaparlar.
·
Özellikle
görsel davranışlarda, kitlelerin birbirlerine baka, baka örnek alıp
uyguladıkları davranışlarda bunların etkilerini görürüz.
·
Kitleler
üzerindeki sürü etkisi, birbirlerinden kopyalama, alıp kendinde uygulama
kolaycılığı ile yayılırlar.
·
İlk
bakışta çok önemli gibi görülmeyen ve yeni bir moda, yeni bir akım gibi görülen
küçük şeyler ile bulaşıcılık özelliğinden yararlanılır.
·
Sokakta,
yolda, televizyonda, dizilerde, çarşıda… gördükleri ve sık, sık karşılaştıkları
"yeni" birçok insan tarafından hemen kabul görürü, alınır ve
uygulamaya sokulur.
·
Bunların
çoğu önce küçük, küçük adımlarla ama zamanla hızla kitlelere yayılır.
·
Bir
bakarsınız herkeste yırtık pantolonlar, sakallı erkekler, bedenin her bir
yerinde dövmeler, bakımsız görünüşler, gömleklerde yamuk duruşlar, konuşma
içerisinde görülen yeni sözcükler (aynen..), konçları olmayan çoraplar,
göbekleri açık bırakan üst giysiler, deniz kıyılarında yollarda rahatça yayılıp
oturmalar ve ille de bira içmeler, sigara içmeden olamamalar....
·
Bunların
nerelerde görüldüğünü hepimiz kendimiz zaten yaşayarak tanıklık yapıyoruz.
·
Ve
dee cep bilgisayarı olan vaz geçilmez aygıt, cep telefonu, akıllı telefonlar….
her an elimizde.
·
Her
an nerede ve ne yapıyor isek, neye, kime bakıyor isek, neler okuyor isek… alıp,
kayıt eden ve izleyen dijital evren…
·
Bunların
tümü için "modern çağ" denilebilir.
·
Doğrudur.
·
Yüksek
teknolojik çağ, dijital çağın bir üstü gelmekte…
·
Zaten
çağın getirdiği en yeni ve ileri bilimsel gelişmeleri kullananlar da onlardır.
·
Sıradan
insanlar için bunların hepsi normaldir ve olağandır… denilebilir.
·
Hiçbir
sakıncası ve doğrudan o an için bir zararı, zarar vereni yoktur.
·
Zaten
asıl olan bu tür uygulamalar ve programlamalar, çalışmalar için uzun vadede
istedikleri gibi davranabilecek kitleler yaratmaktır.
·
Her
kim ise bu programları çalıştırıp uygulayanlar geniş kitlelerin kendi özgür
iradeleri ile bağımsızca bir düşünme, davranma içinde olmalarını değil
"onların" zihinlerine yerleştirdikleri o yeni bilgiler doğrultusunda
beyinlerini kullanmalarıdır.
·
Hangi
meşrubatı içeceğinizi, hangi marka pantolon giyeceğinizi, hangi hayvanı
seveceğinizi, nereye tatile gideceğinizi, hangi marka telefonu alacağınızı,
nasıl giyineceğinizi, hangi partiyi seçeceğinizi, nelerin iyi olduğunu ve nasıl
davranacağınızı… hep onlar belirlemek isterler.
·
Güçlü
olan bazı odakların kitleler üzerinde büyük güç sahibi olma isteği vardır.
·
İnsan
davranışları üzerine çalışmalar yapan uzmanlar tarafından büyük kitleler küçük
elit bir grubun arzularına, hedeflerine boyun eğsin diye zihinlerini kontrol
altına almaya dönük çalışmalar yapılır.
·
Zihin
denetim ve yönlendirmesinin bilimsel ve fiziksel boyut kazanmasıyla, artık
günümüzde tehlikeli bir aşamaya girilmiştir.
·
Tüm
dünyayı ve insanlığı etkileyecek araçların ayırtına varmazsak, bu tehlikeli
aşama "daimi" bir durum olur, yerleşir.
·
Elinde
güç olan her türlü kişi ya da grup insanlığı, ülkeleri kendi isteklerine göre
yönlendirir ve kullanır.
·
Bugün
dünyamız, insanlık genel anlamda böylesine bir durumdan, tehlikeden ne kadar
anlamaktadır?
·
Bize
kalan nedir?
·
Bunları
duymak, bilmek yeterli midir?
·
En
azından bize düşen uyanık olmak, direnmek, kendimizi kollamak, kurtarmak ve
özgür irademizi geliştirmemiz olacaktır.
·
Bu
kolay mıdır?
·
Asla!
·
Çok
ama çok zordur, gittikçe de zorlaşmaktadır.
·
Şu
anki günlük yaşayışımızda karşılaştığımız açık ve doğrudan ya da gizli-saklı
bilgi-görüntü bombardımanı o denli yoğun ve hızlıdır ki, korunabilmek için çok
ama çok bilinçli olmamız ve yaşamımızı, davranışlarımızı buna göre
biçimlendirmemiz gerekecektir.
·
Bu
konuları en iyi bilenler doğal olarak bilim insanlarıdır, psikologlardır,
programlayıcılardır…
·
Bir
marka yaratmak mı istiyorsunuz?
·
Neler
yapmanız gerektiği, neleri hazırlayıp ortaya sunmanız gerektiği size uzman
kişilerce kolayca söylenilir.
·
Toplumsal
olaylar, siyaset, kitle yönetimleri… bu konunun neresinde kalmaktadır?
·
Sıradan
insanlar, okumuşlar, cahiller, çok bilenler, yoksullar, orta kesim ve çok
paralılar…. tüm sınıflar ve toplumsal katmanlar için değişen bir şey yoktur.
·
Her
kesime ulaşabilmektedirler, her kesime uygun hazırlıkları vardır ve onlara
erişirler.
·
Tüm
bunların sonucunda iyi düşünmek ve gerçekten de iyi kavramak gerekir:
·
Biz ne durumdayız?
·
Biz
gerçekten kendimiz miyiz?
·
Ben
ne düşünüyor isem, ne duyumsuyor isem, ne algılıyor isem… bunların tümü gerçekten benim
özgün ve özgür çabalarımla mı oluştu?
·
Hazırcılık,
kolaycılık, bedavacılık… önümüzdeki dönemde toplumlar için bu anlamda çok daha
büyük zarar verecek.
·
Hiç
olmadığı kadar çok ve hızlı, özgün bir "oto didaktik" çalışma
biçimine girmeliyiz.
·
Kendi
kendinize, kendi başınıza, kendi araştırma ve incelemelerinize, kendi
yorumlarınıza, kendi arşivinize, kendi birikiminize… dayanarak özgür irade ve
özgür fikir, düşünce geliştirmek en akılcı yöntem olacaktır.
·
Kolay
mıdır?
·
Hayır!
·
Çok
emek ister, çok zaman ister, çok sabır ister, çok deneyim ister.
·
Ama
bu tür bir "kendimizi" geliştirme ve oldurma ve olgunlaştırma
sonucunda ancak kendimizi koruyabilir ve özgünleştirebiliriz.
·
Bu
yöntem ve yaşama biçimi ile kendisini geliştirmiş, biçimlendirmiş,
bilgilendirmiş, bilinçlendirmiş insan sayısı çok az olabilir.
·
Tarihte
bunların örneği var mıdır derseniz…
·
Eğer,
siz zaten bu yazıyı merak edip, buraya değin sabırla okudu iseniz doğru
yoldasınız.
·
Kendinizi, zihninizi, düşünce ve iradenizi kendi elinize alma
yolundasınız.
·
Doğru
olan ve sağlıklı olan esas yöntem, ana yol budur:
·
"Kendi
kendinin öğretmeni" olmak: Oto didaktizm, auto didactique, auto didaktik
. Öğretmen Gönen Çıbıkcı,
29.07.2022, MŞ.