20 Eylül 2020 Pazar

Partizanlık

 Partizanlık

§        Bu sözcük bugünlerde pek de kullanılmamaktadır.

§        Eskiden bir ülkede yabancı güçler egemen iken onlara karşı halkın içinden çıkıp karşı direniş oluşturanlara verilen bir ad idi.

§        Direnişçiler gibi ya da bizde olduğu gibi efeler, kızanlar, zeybekler gibi....

§        Dünyanın birçok bölgesinde işgal altındaki ülkelerde her zaman irili ufaklı partizan güçleri olmuştur.

§        İspanya iç savaşında monarşiye karşı direnen cumhuriyetçi güçler, II. dünya savaşında İtalya'da Mussolini'ye karşı direnen komünist partizanlar, Doğu Avrupa'da Alman ve İtalyan işgalinde bulunan ülkelerin direnişçileri hep birer partizan idiler.

§        Daha önceleri 17. yüzyılda partizan deyimi savaşçı birliğin önderi için kullanılırdı.

§        Partizanlar düzensiz birlikler olarak bölgesel örgütlenir ve işgal güçlerine saldırılarda bulunarak onları zayıflatırlardı.

§        Türk Kurtuluş Savaşında Ege bölgesinde Efelerin kurduğu çeteler buna örnektir.

§        Amerikan iç savaşında da partizan korucuları vardı.

§        Rus partizanlar Fransız Napolyon'un yenilmesinde önemli rol oynamıştır.

§        Bu deyim artık gerilla savaşçısı gibi yeni bir tanım alarak dünyanın birçok ülkesinde görülmekte idi.

§        Bu anlamda da partizan aslında o anki yönetime göre yasa dışı, zararlı ve saldırgan olarak kabul görür.

§        Bir diğer anlamı ise, kullanım yerine göre şöyledir: Bir partiye her şeyi ile bağlı olan, o partinin kuvvetli taraftarı... anlamına gelir.

§        Yasal bir siyasi partinin üyesi, taraftarı olan kişi bu doğal görev ve sorumluluğunu artık bir tutku biçimine getirmiş ve sınır tanımazcasına bir yaklaşıma girmiş ise bir "partizan" olmuştur.

§        Bu anlamda partizanlık iyi midir, kötü müdür?

§        Bu da yapılan işin durumuna ve etkilerine göre değerlendirilmelidir.

§        Partisine gözü kapalı bağlı olan ve enerjisini, zamanını bu uğurda harcayabilen kişi artık "partiler üstü" bir bakıştan uzaklaşmış demektir.

§        Temel ilke ve temel değerler ise çağdaş toplumun demokratik yapısında olması gerekenlerdir.

§        Huzurlu bir hukuk devletinde olması gereken adil yönetim ve uygulamaların ışığında istenilmesi gereken hizmetler için kurulan irili, ufaklı farklı siyasi partiler yasal çerçevede yarışırlar.

§        Eşitlikçi ve adil bir özgürlük ortamında demokratik tabanda oluşan siyasi rekabette partililerin görev yapması ve çabalaması da çok doğaldır.

§        Bu çizginin dışındaki aşırılıkları ve davranışları gösteren partizanca yaklaşan kişiler çok işe yarar gibi gözükse de ülkenin genel ortamına zarar verebilir ve ilkesel olarak da hoş karşılanmamalıdır.

§        Asıl olan ölçü ve değerlendirmeler yukarıda belirttiğim gibi demokratik hukuk devletinin sağlandığı ortamlarda olması gerektiği gibidir.

§        Bunun dışındaki durumlarda ise hem toplum, hem de kamu zarar görecektir.

§        Bir anlamda siyasi ahlak ve toplum huzuru zedelenmiş olacaktır.

§        Toplumun çeşitli tabakaları, kitleler ne istediklerini, nasıl bir toplum, nasıl bir yapılanma istemeleri gerektiğini kendilerince seçecek ve bileceklerdir.

§        Olumsuzlukların arttığı toplumlarda sıkıntılar daima daha da artacağı için huzurlu bir refah toplumuna ulaşabilmek de zorlaşacaktır.

§        Yurttaşların eğitim durumları, kişisel gelişimleri ve de yurtseverlikten anladıkları, çağdaşlığa ve uygarlığa bakış açıları her zaman tek, tek önemli ve etkilidir.

§        Bu yüzden de olaylara bütünsel bakmamız ve her bir ögenin etkisini, tepkimelerini de birlikte değerlendirmek yararlı olacaktır.

§        Belki de önce "BEN"den başlamak iyi olacaktır...

     Saygılarımla...

     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.09.20, MŞ.