İSTENMESİ GEREKEN NEDİR?
A - ÇAĞDAŞ,
PARLAMENTER, ANAYASAL, GÜÇLER AYRIMINA DAYALI gerçek bir demokrasiyi
istemek yerine "farklı tanımlamalar kullanmak" toplumu yanıltmak
değil midir?
B= Günümüz dünyasında en değerli olan gerçek bir
DEMOKRATİK yönetim nasıl olmalıdır?
-Özgürlükçü
olmalıdır
-Çoğunluğun yönetimi
değil aynı zamanda çoğulcu bir yönetim şekli
-Bağımsız
yargı
-Adil
seçim
-Haber
alma özgürlüğü
-Düşünce
özgürlüğü
-Örgütlenme
özgürlüğü
-Özgür
muhalefet
-Farklı
şeyler arasında seçim yapabilme hakkı
-Genel
ve eşit oy hakkı
-Toplumsal
barışçı bir denge
-Siyasal,
toplumsal ve ekonomik iktidarlara halkın geniş bir bölümünün katılabilmesi
-Kişisel
ve kamusal özgürlüklerin varlığı ve korunması,
-Siyasal
iktidarın özgür genel seçimlerle oluşması,
-Siyasal iktidarın
karar ve uygulamalarını da denetleyebilen "bağımsız, özgür ve adil
yargı",
-Farklı
toplumsal çıkar ve görüşleri temsil eden siyasal partiler,
-Farklı
toplum kesimlerini temsil eden ve siyasal katılımı kolaylaştıran,
dernekler ve sendikalar gibi, kitle örgütleri,
-Yurttaşların
gelişmelerini ve doğru bilgi edinme haklarını sağlayacak özgür kitle iletişim
araçları
C= Demokrasinin gerçekten uygulanabilmesi, var
olabilmesi için gerekli ekonomik koşullar da sağlanmalıdır:
-Yurttaşları, bireylerin yeme ve
barınma gibi yaşamsal gereksinmelerinin karşılanabildiği bir üretim düzeyi
olmalıdır.
-Ekonomik yaşamdaki ilişkilerde, etkilemelerde,
belirli bir sermaye emek, işçi-işveren dengesi sağlanabilmelidir.
-Toplumsal sınıflar
incelendiğinde arasında çok büyük gelir ve farklarının bulunmaması
sağlanmalıdır.
-Yurttaşlar arasında her türlü
"şans eşitliği"nin sağlanması gerekmektedir.
D= Demokratik bir rejimin var olup, işleyebilir
olması için bazı toplumsal koşullar da sağlanmış olmalıdır:
-Hiçbir toplumsal sınıf diğerler sınıflar üzerinde
kesin bir üstünlüğe sahip olmamalıdır.
-Ülkede ulusal bir bütünlüğün sağlanmış olmalıdır.
-Toplumsal sınıflar arasındaki karşılıklı
geçişler, akışkanlıklar yüksek
olmalıdır.
-Toplumdaki çoğunluğun, genel kitle iletişim
araçlarını izleyebilecek ve kavrayabilecek bir eğitim düzeyine erişmiş olmalıdır.
-Ulusal kültürde
insanların özgürlüğüne ve eşitlik, uzlaşmaya ve hoşgörü dayalı bir
"değerler sistemi", egemen olmalıdır.
-Üzerinde düşünülmesi ve ortak
kabul görmesi beklenilen bu toplumsal ve ekonomik koşullar ne denli gerçekleşirse, o ülkede "demokratik bir
rejime" sahip olma olasılığı daha artar.
E= Neden ille de bir GERÇEK DEMOKRASİ
istenilmelidir, derseniz?
-Özellikle o
ülkede yaşamsal gereksinmeleri yeterince karşılanamamış ve yeterli
bir eğitim-öğretim "alamamış" toplum kesimlerinin daha yüksek bir
refah düzeyine erişebilmesi için bir araçtır.
-Bu kesimlerin "daha
iyi yaşam koşullarına" erişmeleri için demokrasi bir araçtır.
-Öte yandan çok "daha
iyi koşullar içerisinde" bulunan kesimler için, özellikle de aydınlar ve
bilinçli kesim için
ise demokrasi yalnızca bir araç değil, aynı anda "insanca yaşamanın"
vazgeçilmez bir "koşulu" olarak görülmesi gereken bir
"amaç"tır.
F= Kısaca ve genel
çizgileri ile açıklamaya, tanımlamaya çalıştığım "DEMOKRASİ İSTEMİ"
ve "nedenleri" üzerinde birçok kaynaktan ve uzmandan çok daha geniş
ve doyurucu bilgiler alınmalıdır.
-En önemli olan ise az ve kısa, yarım, eksik açıklamalar ve tam da
doğru olmayan hedefler göstererek toplumu, kitleler, halkı yönlendirme
girişimleridir.
-Üzerilerinde tarihsel sorumluluklar taşıyan siyasi partiler ve
girişimler çok daha cesur ve ileri görüşlü olmalıdır.
-Özellikle de TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'nin tarihsel olarak
kuruluş ilkeleriyle kazandığı ilerici ve demokratik, anayasal hak ve
özgürlüklerden ödün vermek ya da geriye yönelik tavırlarda bulunmak kabul
edilemez.
-Çünkü bu tür davranışlar ve girişimler ülkeyi ileri bir refah
düzeyine çıkarmayı engeller ve de çağdaş uygarlık düzeyine erişilmesi
hedeflerini gündemden düşürür.
-TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ilk kurulduğu günden bu yana "çağdaş
batı toplumu"nun bir üyesi olarak yer almıştır ve böyle de kabul
görmüştür.
-Bu konumundan vazgeçerek bir doğu toplumu ya da orta doğu toplumu
yapma özentilerine, girişimlerine kapılmak ülkede çok büyük sorunlar ve
toplumsal çatışmalar getirir.
-Son yıllarda üzerinde en çok konuşulan ve de günlük yaşamda en
öne çıkan sıkıntının TÜRK LİRASI'nın hızla değer yitirmesi ve enflasyon hızının
gittikçe artmasıdır.
-Üst gelir grubu olan kitlenin dışında kalan orta ve alt gelir
grubu çok büyük geçim sıkıntısı içine düşmüştür.
-Üretimin hızla artırılması, dış alımların aza indirilmesi ve
akılcı endüstriyel yatırımlara hızla öncelik verilmesi, işsizliğin hiç zaman
yitirmeden önlenebilmesine yönelik girişimlerin yapılması, kara paranın
önlenmesi, adil bir vergi sisteminin kurulabilmesi, iktisadi anlamda çok hızla "ULUSAL
VE DEVLETÇİ" politikalara geçilmesi gerekmektedir.
-Tüm bu yenileşmelerin, değişikliklerin, atılımların olabilmesi
için de tam olarak "gerçek bir çağdaş demokrasiye" geçilmesi gerekir.
-Yalnızca bir seçim üzerinde tartışmak, seçimi öne almak,
toplumdaki bazı kesimler için anayasa değişikliklerine gitmeyi konuşur hale
gelmek ise, ne yazık ki yalnızca asıl ve temel hedeflerden bir "sapma"
anlamına gelir.
-Adı ve tanımlaması ne olursa olsun her bir oluşum, siyasi parti
ve kitle örgütleri bu oyunlardan, zikzaklardan kendilerini korumalıdır.
-Türkiye birçok
etnik grubu barındıran bir ülkedir.
-TÜRKİYE
CUMHURİYETİ DEVLETİ'nin yurttaşları eş değerli ve eşit haklara sahiptir. Kısaca
bu yurttaşlık için de Türk sözcüğü kullanılır.
-“Ne
mutlu Türküm diyene” cümlesi "ne mutlu ki bu yurdun, bu halkın onurlu
ve eş değerli bir parçasıyım" ve "bundan da gurur duyuyorum" anlamını
taşır.
-Atatürk’ün
milliyetçilik ilkesi ırkçılık esasına dayanmaz.
-Atatürk,
Türk milletini ırk esasına dayandırmadığını, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran
Türk halkına Türk milleti denir." sözüyle ifade etmiştir.
-"İnançlar ve kökenler" üzerinden farklılaşmalara giden
siyasetler yerine "anayasal, özgürlükçü hak ve eşitlikler içinde bir
yurttaşlık" istemleri çok daha sağlıklı ve birleştirici olacaktır.
-Ancak "ulusal barış, hak ve özgürlükler",
"adalet" ve "yasa önünde eşitlikler" bu biçimle
sağlanabilir.
-Her türlü dış kaynaklı çabalara ve programlamalara, askeri ve
siyasi müdahalelere rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti parçalanmamalı ve "üniter
devlet" yapısını korumalıdır.
-Ülkenin ve toplumun, devletin "sağlam bir geleceği"
olması için birçok farklı alanda yer alan partilerin, kuruluşların, kitle
temsilcilerinin sağlıklı bir "ortak birliğe", ülke ve devlet için "ortak
bir güç oluşumuna" gitmesi gerekir.
-Bu konuda batı toplumlarında böyle sıkışık zamanlarda uygulanan
çözüm "KONSENSÜS" adı verilen
modeldir.
-Bunun üzerinde hızla ve yoğunlukla düşünülmelidir.
-Toplumu "yanlış bilgilendirme" ve
"yönlendirmeler" yaparak kendi "kişisel" çıkarlarına ya da
partili yandaş yaklaşımlara yönelik girişimler, çalışmalar ise ileride
düzeltilmesi çok zor durumlar ortaya çıkarabilir.
-Eğer gerçek bir yurt sever, gerçek bir ATATÜRKÇÜ ve de anayasal,
çağdaş, demokratik bakış açısından yana iseniz, ki böyle olunması gerektiğine
inanıyorum, çok daha uyanık ve akıllı, eleştirel olmak gerekecektir.
-Güzel ve aydınlık bir dünyada, huzur dolu bir refah ülkesinde,
özgürce ve barışçıl yaşamak dileklerimle sizleri selamlıyorum.
. Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 05.01.2023, MŞ.