. “Türk Mİlletİ” denİLmelİdİr.
"CHP'nin
'millet' yerine 'Türk Milleti' ifadesini kullanması gerektiği" yönündeki
düşünce, Türkiye'nin siyasi ve anayasal yapısı içindeki terminoloji
tartışmalarını yansıtan önemli bir konudur.
Bu konuyu
değerlendirmek için hem siyasi söylemin hem de hukuki metinlerin arka planına
bakmak yararlı olabilir.
Anayasal
Vurgu ve Kapsayıcılık
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası'nın 6. maddesi, "Egemenlik, kayıtsız şartsız
Milletindir." derken, bu ilkeyi bir sonraki cümleyle detaylandırır:
- "Türk
Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları
eliyle kullanır." Anayasanın 66. maddesi ise
-"Türk
Devletine “yurttaşlık bağı” ile bağlı olan herkes Türktür" diyerek, yurttaşlığı
etnik köken veya inançtan “bağımsız” olarak tanımlayan kapsayıcı bir yaklaşım
benimser.
Bu bağlamda,
"Türk Milleti" ifadesi, “anayasal” bir terim olarak, Türkiye
Cumhuriyeti yurttaşlarının tamamını kucaklayan bir üst kimliği ifade eder.
CHP'nin kurucu
değerlerinde yer alan “milliyetçilik” ilkesi de bu anlayışa dayanır ve tek
parti döneminden itibaren bu kapsayıcı yaklaşımı benimsemiştir.
Siyasi
Söylem ve Toplumsal Algı
Siyasette
kullanılan dilin, halktaki yansımaları ve algıları büyük önem taşır.
"Millet"
sözcüğü, genel olarak tüm yurttaşları ifade etmek için kullanılsa da, bazı
durumlarda bu terimin "Türk" kimliğine vurgu yapan daha net bir
ifadeyle desteklenmesi gerektiği düşüncesi ortaya çıkabilmektedir.
"Türk
Milleti" ifadesinin kullanılması, partinin köklerine ve “Atatürk'ün
milliyetçilik” ilkesine bağlılığının altını çizerken, aynı zamanda bu kimliğin “birleştirici
ve bütünleştirici” niteliğini hatırlatabilir.
Bu, farklı
siyasi görüşlerden yurttaşların “ortak” bir paydada buluşmasına hizmet
edebilir.
CHP'nin ve
diğer siyasi partilerin bu konuda hangi terimi seçeceği, hem siyasi duruşlarını
hem de toplumsal birlik ve beraberlik mesajlarını nasıl kurguladıklarını
gösterir.
Her iki
ifadenin de farklı bağlamlarda geçerliliği olmakla birlikte, anayasal tanım ve
kurucu ilkeler göz önüne alındığında "Türk Milleti" ifadesi “daha açık”
bir çerçeve sunabilir.
Atatürkçü,
demokrat ve yurtsever bir kesimden bakıldığında "millet" yerine
"Türk Milleti" ifadesinin kullanılması gerektiği yönündeki görüş,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ilkeleriyle “güçlü” bir şekilde ilişkilidir.
Bu görüşün
temelinde yatan ana nedenler şunlardır:
1-Anayasal
Temel:
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası, yurttaşlık kimliğini "Türk" tanımına
dayandırır.
Anayasa'nın 66.
maddesi, "Türk Devletine yurttaşlık bağı ile bağlı olan herkes
Türktür" diyerek bu bağı net bir şekilde ortaya koyar.
Bu nedenle
"Türk Milleti" ifadesi, etnik veya dini bir vurgu olmaksızın, ortak yurttaşlık
bağıyla birleşen tüm bireyleri kapsayan bir üst kimlik olarak kabul edilir.
2-Kurucu
İradenin Vurgusu:
Mustafa Kemal
Atatürk'ün milliyetçilik ilkesi de bu kapsayıcı yurttaşlık anlayışına dayanır.
Bu ilkeye göre
"Türk Milleti," dil, kültür ve ortak kader birliğiyle bir araya
gelmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ifade eder.
Dolayısıyla
"Türk Milleti" demek, bu “kurucu ilkelere” ve “anayasal ruha” olan
bağlılığı ifade etmenin bir yolu olarak görülebilir.
3-Bütünleştirici
Kimlik:
"Türk
Milleti" terimi, Türkiye'deki farklı “etnik ve kültürel” grupların “ortak
bir kimlik” altında birleşmesini sağlayan birleştirici bir unsur olarak da
değerlendirilir.
Bu yaklaşım,
"yurtsever" kimliğin, belirli bir etnik kökenden ziyade, Türkiye
Cumhuriyeti'ne “aidiyet ve ortak gelecek” ülküsü üzerinden tanımlanmasını
sağlar.
Bu açıdan,
"millet" kelimesi daha genel bir anlam taşısa da, "Türk
Milleti" ifadesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu felsefesine ve anayasal
düzenine yapılan daha “güçlü” ve özel bir atıf olarak kabul edilmektedir.