Öğretmenlere Teslim edilmiş Öğrenciler
Emanetlere, Güçsüzlere Bakış Açısı
Bize
teslim edilmiş bir emanete, bir güçsüze onun onurunu kıracak, bedenini ve
ruhunu yaralayacak bir davranışta bulunmanın haklı bir gerekçesi asla olamaz.
Hele
hele bu olay bir eğitim alanı içerisinde ise, yıllar sonra bile sorgulanır.
Hesap
sorulur.
Suç
olarak kabul edilen davranışlar da cezalandırılır.
Bilirsiniz,
Katolik kilisesi bu tür dedikodularla, söylentilerle yüzlerce yıl uğraştı.
Ama
artık bugün, Katolik kilisesi de her türlü istismarı ve uygulanan şiddeti bir
suç olarak kabul ediyor.
Özellikle
cinsel tacizler açığa çıkarılıyor.
Davalar
açılıyor, suçlular cezalandırılıyor.
Bu
konuda benim ilk söylemek istediğim şudur:
-
Bizde olur böyle şeyler.... ya da
-
Öğretmen sever de döver de... türü düşüncelerin bile kabul görür olması çok
yanlıştır, hem ayıp hem de çok üzücüdür.
Eğitim
almış, öğretmenlik yapmış, yöneticilik yapmış, aile kurmuş kişilerin
konuşmalarında bu tür baskı ve şiddeti hoş görür, normalmiş gibi dillendirir
olmaları çok üzücü bir durumdur.
Benim
bu durumu yazıyor olmamın bazı kişileri rahatsız ediyor olması ise normaldir.
Beni
ukalalıkla, çok bilmişlikle suçlayanlar olacaksa da tabii ki o da olabilir.
İnsan
ne için yaşar dersiniz?
Kendi
onurunuzu ve gururunuzu, ruhunuzu, varlığınızı, yaşamınızı, canınızı ne kadar
çok korumak ve sevmek durumunda iseniz, en az o oranda güçsüzlere ve size
emanet edilenlere de öyle davranmalısınız.
İnsanlık
onuru ve güzel ahlak ilkeleri bunu gerektirir.
''İnsanlık onuru dokunulmazdır''.
''Menschen Würde ist unantasbar''. ,,,,
Öğretmen, Gönen Çıbıkcı, 21 ağustos 2016.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: