. - ZİHNİYET FARKI .
• Zihniyet
denildiğinde "insan zihni"nin bir hali, bir tavrı anlaşılır.
• Bu durum
o bireyin ya da sosyal bir grubun düşüncesini gösterir ve yönetir.
• İnsanların
olaylar karşısındaki tutumları bir "akıl yürütme" sonucu olur.
• İnsanların içgüdüye bağlı olan duruş alışlarının dışındaki her
türlü bilinçli tutumunu, açık ya da gizli, dolaylı veya dolaysız "akıl yürütme"
etkiler.
• Akıl
yürütmeler doğal olarak "düşüncenin tutarlılığı" içerisinde oluşur.
• Bu tür
düşünceye "mantıksal düşünce" de denir.
• Aynı mantığı kullandıkları halde insanların herhangi bir konu
karşısında "değişik" tutumlar alışları "düşüncelerini yöneten
zihniyetlerinin" farklılığından ileri gelir
• Kültür
terimine ise farklı anlamlar verildiği bilinmektedir.
• Kültür bir "toplumu oluşturan" fertlerin "içgüdüsel
ve fizyolojik" olmayan, öğrenme ve koşullanma yolu ile bir "kuşaktan
diğerine" geçirilen etkinliklerin bütünüdür.
• Aslında
temelde, insanın "var olan" hakkında "farklı yollarla" elde
ettiği bilgilerdir.
• Edinilen
bilgi insanda "edilgen" olarak kalmaz.
• İnsanın edindiği bilgi "var olanlar" karşısında durum alır, "davranış
biçimleri" kazanır.
• Edindiği
bilgiyi çeşitli erekler için çeşitli yollarla dışarıya aktar.
• Bu aktarma bilimsel bir yapıt olabilir, felsefî yapıt olabilir,
sanat yapıtı olabilir, folklor etkenliği olabilir, dinsel etkenlikler ya da teknik
etkenlik olabilir...
• Toplumun
varlığının devamı ve her türlü gelişmesinin sağlanması için alınan tüm
sosyo-ekonomik önlemlerin başarısı, bunların gerekli kıldığı bir "kültür
politikası"na bağlıdır.
• Zihniyet farkı, "farklı kültürel" oluşumlara
ve "etkilere" sahip olmaktan kaynaklanmaktadır.
• Sadece bir
"okul eğitimi" ile elde edilemeyen
"kültürel yapı" aslında ailesel ve çevresel etkilerden kaynaklandığı
gibi, devletin eğitimde "tekliği" kabul eden mekanizmalarının dışında
bir çeşit "paralel eğitim-öğretim" kurumlarında (gizli-saklı
dersliklerde vb.) çocukluktan başlayarak alınan bilgi-öğreti ve dünya görüşü
ile ilintilidir.
• Çifte kültürlü
ve çifte standartlı yetişen bir yetişkin "en yüksek değerdeki" eğitim
kurumlarını da bitirmiş olsa bile aldığı diğer "zıt bakış açılı" ve
"ters standartlı" kültürel bakış açılarından dolayı çağdaş bir
yaklaşıma ve uygar bir görüşe erişememektedir.
• Bu nedenle de "demokratikleşme ve uygarlaşma sürecinde" asıl
alınması gereken ölçümler ve değerlendirmeler o yetişkinde "çocukluğundan"
bu yana alınmış olması gerekmektedir.
• Kişiliğin
oluşumunda ortaya çıkan "kargaşalar" ve "çok
standartlılıklar" yetişkin ve "eğitimli" bireyde bile kendisinden
beklenilen "düzeyi tutturamamasına" neden olmaktadır.
• Asıl (görünen) eğitiminin ve akademik kariyerlerin kendisine sağladığı
"düzeye" çok da "ters düşen" görüşler ve davranışlar
belirttiğinde "aranması gereken" o kişinin çocukluğundan bu yana "etkisi
altında" kaldığı diğer "paralel kültür" ve de "aldığı
dünya" görüşüdür.
• Bu da çoğunlukla çağdaş ve demokratik değerlere "uymamakla"
kendisini gösterir.
• Kısaca söylemek gerekir ise kişilerin ellerinde bulunan "diplomaları"
ve edindikleri devlet kurumlarındaki "kariyerleri" her zaman bize
onun "gerçek yüzünü" göstermeyebilir.
• Örneklerini günlük yaşamda karşılaşılan
"haberlerden" edinmek olasıdır.
• "Tevhid-
i Tedrisat Yasası" (Öğretim Birliği Yasası) ile tüm ülkede tek bir eğitim-
öğretim modelini kabul eden Türkiye Cumhuriyeti ne yazık ki bu yasanın
esnetilmesi ile, biraz da "delinmesi" ile ve de "uygulamadan
kalkmış" gibi kabul görülmesi ile "çok yönlü" bir eğitim-öğretim
modelinin görüldüğü ülke olmuştur.
• Milli eğitim ve devletin tüm ülkede resmi bir birliktelikle TEK modeli
uygulaması gereken bir durum olması gerekir.
• Tam tersine çeşitli adlar ve modeller ile hem de çok "farklı
zihniyetler" ve ilkeler ile kurslar, "özel okullar", kayıt dışı "mektep-medrese"
modelleri her yer sarılmış durumdadır.
• Sadece "dinsel" görünüşlü vakıfların yurtlarında "tedrisat"
gören öğrenci sayısı on binlercedir.
• Buralarda
uygulanan yöntemler ve uyguladıkları programların içerikleri ise hemen, hemen
hiç bir zaman "devlet denetimine" tutulamamaktadır.
• Kendilerini dinci, "sağcı-tutucu" olarak tanımlayan ve bu yönde
politika üreten iktidarlar her zaman bu tür paralel yapılanmalara açıkça izin
vermiştir.
• Bu tablo sonucunda ise yetişen çocuklar, gençler her hangi
bir üniversiteden mezun da olsalar, akademik kariyerleri de olsa böylesine
çifte standartlı bir kişilik taşımanın sıkıntılarını ve sağlıksız yapısını tüm
yaşamları boyunca gösteriyorlar.
• Ülkenin çağdaş uygarlık yolunda , bilimde ve de teknikçe doğru bir
yola girmesi ve ilerlemesi, böylelikle de demokratik bir refah toplumuna
erişebilmek için her yönüyle Milli Eğitimin her şeyden önce farklı
yapılanmalardan arınması gerekir.
• Öte yandan dijital
çağ ile birlikte toplumda çok hızlı ve etkileyici bir "tüketim"
toplumu özentisi başlamıştır.
• Her türlü, reklam, tanıtım, müzik, moda, Tv, film… ve benzerleri ile
toplumun, bireylerin "algısı" ele geçirilmekte ve hızla onların "zihinleri
yönetilmek" istenmektedir.
• Bunun sonucu
da yine ayrı ve farklı değerlere, zihniyete sahip kitleler üretmektedir; bu ise
kültür ve zihniyet farklılıklarını tetiklemektedir.
• Ne yazık ki toplum bu konularda yeterli bilince ve duyarlığa sahip
değildir ve sürekli bir sürü psikolojisi ile hareket etmektedir; bu ise son
derece olumsuz ve tehlikeli bir durumdur.
• Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 08.09.2024,
MŞ.