2 Ekim 2023 Pazartesi

EĞİTİM ÖĞRETİM

       EĞİTİM ÖĞRETİM

Üzerinde en çok konuşulan konulardan birisi de eğitim, öğretimdir.

Ne isteniliyor, neler bekleniliyor, ana hedefler nelerdir; diye ÇOK KISA sorgulayabiliriz.

Bu hedefler, amaçlar nasıl uygulanıyor, nerede ve hangi koşullar altında nasıl bir düzeye sahipsiniz?

Aile, anne ve baba, yakın çevre bu konulardan ne anlıyor, neler bekliyor?

Ülkenin durumu ve yapısı asıl?

Evrensel, çağdaş bir eğitim ve öğretim denildiğinde neler anlamalıyız?

Öte yandan gelir düzeyi, ekonomik koşullar ve de bu alana ayrılan “bütçe” söz konusu olunca toplum daha da bir endişeli oluyor.

Devletin yönetimsel biçimi, anayasal ön görüler ve belirleyiciler ve bunlara bağlı diğer yasalar ise bir ana çerçeve çizmiştir.

Yöneticiler, iktidarda bulunanlar anayasal, yasal düzenlemeleri ne denli uyguluyorlar?

Çağın ve uygarlığın getirdiği evrensel düzeye ne denli yaklaşılabiliyoruz?

Ben çocuğumu nasıl yetiştirdim; ona nasıl bir eğitim (terbiye) verdim?

İçinde bulunduğum çevre, sınıf olanakları bana hangi seçenekleri sunuyor?

Çocuğumu ne denli ve nasıl tanıyabiliyorum; onun özelliklerini, yeteneklerini ne denli kavrayabildim?

Eğitimde en önemli etkenler, yönlendiriciler ve de görevliler kimlerdir?

Öğretim denildiğinde hangi hedefler, ilkeler, yöntemler ve bakış açısı… ilk akla gelen olmalıdır?

Genelde nerede ise yalnızca kulaktan dolma ve çevreden SÖZLÜ edinilen bilgilerle anlaşılan bu iki konu aslında hem evrenseldir, hem de ulusaldır ve de bireyseldir.

İkisini bir anda kullanmaya alışan bir toplum için konunun ayrıntıları ve incelikleri pek bilinmez.

Kurumsal ve yaygın bir “eğitim-öğretim” o devletin KENDİNE ÖZGÜ “TEMEL EĞİTİM KANUNA” dayanır.

Bir öğretim kurumunda eğitim ile olan ilişkiler nelerdir?

Öğretim kurumlarının ana görevi ne olmalıdır?

Öğretim kurumlarındaki yaşa dayanan aşamalı ilerleme ile nereye varmak istenilir?

Genel öğretim ile diğer öğretim türleri arasında ne tür ayrılıklar vardır?

Yaygın öğretim, bölgesel ve özel öğretim denildiğinde neler anlayabiliriz?

Bir ülkede öğretim kurumları ile devletin ilişkisi nasıl olmalıdır?

Çocuklar, öğrenciler, gençler kendi içlerinde çok değişik özelliklere ve yeteneklere sahip olduklarına göre onların eğitimleri ve öğretimleri nasıl olmalıdır?

Yetenek ve özellikler göz önünde tutularak eğitim ve öğretimde nasıl ve hangi modeller uygulanabilir?

Sosyal devlet, sosyal adalet, eşitlik ve eş değerlilik kavramları öğretim kurumlarında nasıl bir uygulama gerektirir?

Hangi tür öğretim kurumları “özel” olabilir?

Öğretim kurumlarının bir işletme olarak kurulması ve ailelere, öğrencilere ücretli olması bir ülke için ne anlama gelir?

Okul öncesi eğitim ve öğretim kurumları nasıl olmalıdır; temel ilke ve kurallar nelerdir?

Devlet anayasal görev ve yükümlülükleri gereğini yerine getirmelidir, derken eğitim ve öğretimde devletin yeri ne olmalıdır?

Ülke genelinde eşit, adil ve ayni hedef ve kaliteye erişebilecek yaygın bir kurumsallaşma nasıl sağlanır?

Köy ve kent ayrımı, kırsallık ve kentlerdeki kıyı mahaller sorunsalına öğretimde nasıl çözümler sunulabilir; hangi modeller geliştirilebilir?

Toplumsal tabakalar, kitleler ve sınıflar açısından bakıldığında şans eşitliği sağlamak ve olanaksız halk çocuklarına hangi eşitlikler sağlanabilmelidir.

Ülkenin genel ve örgün öğretim durumu o ülkenin gelecekte ne duruma geleceğinin bugünden bir habercisidir.

Son dönemlerde ülkemizde devlet okullarının düzeyinin, kalitesinin düşürülmesi sonucunda, bilerek ve isteyerek bir “paralı-özel okullar” açma ve bunların yayılması çok artmıştır.

Genelde batı, Amerikancı bir özentinin görüldüğü ve çok büyük paralara mal olan ve ancak ödeme gücü yüksek ailelerin çocuklarının devam edebileceği azınlıkta bir kitleyi hedef alan bu okul modelleri üzerinde düşünmenin yararlı olacağına inanıyorum.

Türkiye 2023 yılı içinde öğretimde, okullaşmada, yaygın ve örgün okullarda, devlet okullarında, paralı okullarda, tarikat okullarında… olmak üzere çok büyük ilkesel ve temelden oluşan sorunlar yaşamaktadır.

Öğretmen yetiştirme ve yerleştirmenin sorunları ise kendi başına ayrıca ele alınmalıdır.

Bir demokratik sosyal devlet olmamız gerekir iken sınıflara arasında uçurumlar bulunan, gerek hedeflerinde, gerekse de eğitim ve öğretimin tüm alanlarında büyük sorunları olan, çalkantılı ve gelecek için çok endişe uyandıran bir düzen içerisindeyiz.

Eğiti-öğretim emekçilerinin elemanlarının aylık ve ödentilerinden, emekli maaşlarına değin her aşamasında çok büyük yetersizlikler ve adaletsizlikler yaşanmaktadır.

Gelecek kuşaklar hangi koşullarda ve ilkeler, hedefler içerisinde yetiştirlecektir?

Okulların, öğretim kurumlarının donanımları ve fiziksel yeterlilikleri ne durumdadır?

Ülke genelindeki farklılıklar, eşitsizlikler ve bölgeselcilikler, yetersizlikler… gelecek zaman dilimlerinde bizlere, ülkemize ne gibi zararlar verecektir?

Ulusal bilinç, ulusal kültür, anadilimiz, ulusal benlik anlayışımız ve çağa, uygarlığa bakış açılarımız nasıl olmalıdır ki özellikle gelecekteki yüksek teknoloji çalışmalarının dışında kalmadan, gelişmiş bir refah toplumu olabilelim?

Bunu isteyen var mıdır?

Kimler, hangi kitleler ve kesimler böyle bir ön görüyü ve istemi kendilerinde bulundurmakta ve düşünebilmektedir?

Çok hızlı geçen bu zaman diliminde “ülkenin içine düştüğü toplumsal, ekonomik, finansal ve hukuksal sorunları çözebilecek”, üretken ve demokratik bir ülke olabilmesini sağlayabilecek olan “eğitim ve öğretim sistemi” nasıl olmalıdır?

Çocuklar büyümekte ve genç kuşaklar hızla eğitim, öğretim, meslek ve iş beklemektedir.

Onlara yeterli ve kaliteli iş olanakları veremez isek ülkenin, toplumun durumu nasıl olur?

Her gün karşılaşılan tartışmalar, düzensizlikler, yolsuzluklar, çeteleşmeler ve hukuksuzluklar, ekonomik çöküş… çok endişe vericidir ve de tüm bu nedenlerden dolayıdır ki ülkesini insanlarını seven ve çözüm arayan her kesimin, farklılıkları bir yana bırakıp ülkesi için birleşmesi ve yeni bir güç oluşturması acilen gereklidir.

Bize gerekli olan yol gösterici vardır ve o Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 02.10.2023, G                         .