EĞİTİM ÖĞRETİM
Üzerinde en çok konuşulan konulardan birisi de
eğitim, öğretimdir.
Ne isteniliyor, neler bekleniliyor, ana
hedefler nelerdir; diye ÇOK
KISA sorgulayabiliriz.
Bu hedefler, amaçlar nasıl uygulanıyor, nerede
ve hangi koşullar altında nasıl bir düzeye sahipsiniz?
Aile, anne ve baba, yakın çevre bu konulardan
ne anlıyor, neler bekliyor?
Ülkenin durumu ve yapısı asıl?
Evrensel, çağdaş bir eğitim ve öğretim
denildiğinde neler anlamalıyız?
Öte yandan gelir düzeyi, ekonomik koşullar ve
de bu alana ayrılan “bütçe” söz konusu olunca toplum daha da bir endişeli
oluyor.
Devletin yönetimsel biçimi, anayasal ön görüler
ve belirleyiciler ve bunlara bağlı diğer yasalar ise bir ana çerçeve çizmiştir.
Yöneticiler, iktidarda bulunanlar anayasal,
yasal düzenlemeleri ne denli uyguluyorlar?
Çağın ve uygarlığın getirdiği evrensel düzeye
ne denli yaklaşılabiliyoruz?
Ben çocuğumu nasıl yetiştirdim; ona nasıl bir
eğitim (terbiye) verdim?
İçinde bulunduğum çevre, sınıf olanakları bana
hangi seçenekleri sunuyor?
Çocuğumu ne denli ve nasıl tanıyabiliyorum;
onun özelliklerini, yeteneklerini ne denli kavrayabildim?
Eğitimde en önemli etkenler, yönlendiriciler ve
de görevliler kimlerdir?
Öğretim denildiğinde hangi hedefler, ilkeler,
yöntemler ve bakış açısı… ilk akla gelen olmalıdır?
Genelde nerede ise yalnızca kulaktan dolma ve
çevreden SÖZLÜ edinilen bilgilerle anlaşılan bu iki konu aslında hem
evrenseldir, hem de ulusaldır ve de bireyseldir.
İkisini bir anda kullanmaya alışan bir toplum
için konunun ayrıntıları ve incelikleri pek bilinmez.
Kurumsal ve yaygın bir “eğitim-öğretim” o
devletin KENDİNE ÖZGÜ “TEMEL EĞİTİM KANUNA” dayanır.
Bir öğretim kurumunda eğitim ile olan ilişkiler
nelerdir?
Öğretim kurumlarının ana görevi ne olmalıdır?
Öğretim kurumlarındaki yaşa dayanan aşamalı
ilerleme ile nereye varmak istenilir?
Genel öğretim ile diğer öğretim türleri
arasında ne tür ayrılıklar vardır?
Yaygın öğretim, bölgesel ve özel öğretim
denildiğinde neler anlayabiliriz?
Bir ülkede öğretim kurumları ile devletin
ilişkisi nasıl olmalıdır?
Çocuklar, öğrenciler, gençler kendi içlerinde
çok değişik özelliklere ve yeteneklere sahip olduklarına göre onların
eğitimleri ve öğretimleri nasıl olmalıdır?
Yetenek ve özellikler göz önünde tutularak
eğitim ve öğretimde nasıl ve hangi modeller uygulanabilir?
Sosyal devlet, sosyal adalet, eşitlik ve eş
değerlilik kavramları öğretim kurumlarında nasıl bir uygulama gerektirir?
Hangi tür öğretim kurumları “özel” olabilir?
Öğretim kurumlarının bir işletme olarak
kurulması ve ailelere, öğrencilere ücretli olması bir ülke için ne anlama
gelir?
Okul öncesi eğitim ve öğretim kurumları nasıl
olmalıdır; temel ilke ve kurallar nelerdir?
Devlet anayasal görev ve yükümlülükleri
gereğini yerine getirmelidir, derken eğitim ve öğretimde devletin yeri ne
olmalıdır?
Ülke genelinde eşit, adil ve ayni hedef ve
kaliteye erişebilecek yaygın bir kurumsallaşma nasıl sağlanır?
Köy ve kent ayrımı, kırsallık ve kentlerdeki
kıyı mahaller sorunsalına öğretimde nasıl çözümler sunulabilir; hangi modeller
geliştirilebilir?
Toplumsal tabakalar, kitleler ve sınıflar
açısından bakıldığında şans eşitliği sağlamak ve olanaksız halk çocuklarına
hangi eşitlikler sağlanabilmelidir.
Ülkenin genel ve örgün öğretim durumu o ülkenin
gelecekte ne duruma geleceğinin bugünden bir habercisidir.
Son dönemlerde ülkemizde devlet okullarının
düzeyinin, kalitesinin düşürülmesi sonucunda, bilerek ve isteyerek bir “paralı-özel
okullar” açma ve bunların yayılması çok artmıştır.
Genelde batı, Amerikancı bir özentinin
görüldüğü ve çok büyük paralara mal olan ve ancak ödeme gücü yüksek ailelerin
çocuklarının devam edebileceği azınlıkta bir kitleyi hedef alan bu okul
modelleri üzerinde düşünmenin yararlı olacağına inanıyorum.
Türkiye 2023 yılı içinde öğretimde,
okullaşmada, yaygın ve örgün okullarda, devlet okullarında, paralı okullarda,
tarikat okullarında… olmak üzere çok büyük ilkesel ve temelden oluşan sorunlar
yaşamaktadır.
Öğretmen yetiştirme ve yerleştirmenin sorunları
ise kendi başına ayrıca ele alınmalıdır.
Bir demokratik sosyal devlet olmamız gerekir
iken sınıflara arasında uçurumlar bulunan, gerek hedeflerinde, gerekse de
eğitim ve öğretimin tüm alanlarında büyük sorunları olan, çalkantılı ve gelecek
için çok endişe uyandıran bir düzen içerisindeyiz.
Eğiti-öğretim emekçilerinin elemanlarının aylık
ve ödentilerinden, emekli maaşlarına değin her aşamasında çok büyük yetersizlikler
ve adaletsizlikler yaşanmaktadır.
Gelecek kuşaklar hangi koşullarda ve ilkeler,
hedefler içerisinde yetiştirlecektir?
Okulların, öğretim kurumlarının donanımları ve
fiziksel yeterlilikleri ne durumdadır?
Ülke genelindeki farklılıklar, eşitsizlikler ve
bölgeselcilikler, yetersizlikler… gelecek zaman dilimlerinde bizlere, ülkemize
ne gibi zararlar verecektir?
Ulusal bilinç, ulusal kültür, anadilimiz,
ulusal benlik anlayışımız ve çağa, uygarlığa bakış açılarımız nasıl olmalıdır
ki özellikle gelecekteki yüksek teknoloji çalışmalarının dışında kalmadan,
gelişmiş bir refah toplumu olabilelim?
Bunu isteyen var mıdır?
Kimler, hangi kitleler ve kesimler böyle bir ön
görüyü ve istemi kendilerinde bulundurmakta ve düşünebilmektedir?
Çok hızlı geçen bu zaman diliminde “ülkenin
içine düştüğü toplumsal, ekonomik, finansal ve hukuksal sorunları çözebilecek”,
üretken ve demokratik bir ülke olabilmesini sağlayabilecek olan “eğitim ve
öğretim sistemi” nasıl olmalıdır?
Çocuklar büyümekte ve genç kuşaklar hızla
eğitim, öğretim, meslek ve iş beklemektedir.
Onlara yeterli ve kaliteli iş olanakları
veremez isek ülkenin, toplumun durumu nasıl olur?
Her gün karşılaşılan tartışmalar,
düzensizlikler, yolsuzluklar, çeteleşmeler ve hukuksuzluklar, ekonomik çöküş…
çok endişe vericidir ve de tüm bu nedenlerden dolayıdır ki ülkesini insanlarını
seven ve çözüm arayan her kesimin, farklılıkları bir yana bırakıp ülkesi için
birleşmesi ve yeni bir güç oluşturması acilen gereklidir.
Bize gerekli olan yol gösterici vardır ve o
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
. Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI,
02.10.2023, G .