"Kurban" Üzerine
KURBAN
konusunun güzelce bir incelenmesinde yarar görüyorum.
"İslam
Dini"nin kitabı Kuran-ı Kerim bu konuda ne diyor? diye uzunca ve güvenilir
kaynaklardan incelemeler yapmak, bilgilenmek olasıdır.
Ya
da insanlık tarihi boyunca "kurban" konusu üzerinde neler biliniyor?
diye araştırmalar yapmak yararlıdır ve olasıdır.
Bence
kısaca da olsa irdeleyebiliriz:
KURAN'a
göre ne öğütleniyor onu anlaşılacak hale getirmek gerekir.
Zaten
mezheplere göre yaklaşım da farklı.
Tüm
bunları günümüzün çağına ve olanaklarına, koşullarına göre uyarlamak olabilir
mi?
Kurban
konusunda en iyi yöntem ne olur?
Devlet
bu konuda en iyi hangi modele yardımcı olabilir?
Kurban
kesmek istemeyenlerin de kabul görmesi gerekir.
İLLE
de yakınlaşma, yardımlaşma olmalıdır, denildiğinde ise zaten "çağdaş
devlet", sosyal devlet olarak "hukuk devleti" olmak zorundadır.
Yoksulun,
dar gelirlinin, yardıma muhtaç olanın devletçe korunması ve desteklenmesi
gerekir.
Dinsel
bir inanç-ibadet ele alındığında "yapılması" önerilen anlamındadır ve
de çağdaş demokratik devlet de bu kurani "öğütü-öneriyi" modern
devlet yöntemleriyle üstlenmek durumundadır.
"Yakınlaşma
- yardımlaşma" esas öğüt, ana öneri olarak kabul edildiğinde "demokratik
hukuk devleti" adaletli davranıp ülkede yoksulluğu, yardıma muhtaçlığı
kaldırmak ile görevlidir.
Bu
sağlanmalıdır ve de günümüz devlet anlayışında yer almalıdır.
Dinsel
inançlar, inanç içerikleri sadece bir dinin kendi bakış açısına ve o ilk
zamanlarına bakaraktan eski yöntemleriyle uygulanmak "zorunda değil"dir.
Din
insanlar için, insanların iyiliği içindir, diye kabul etmek istediğimizde de bu
durum durağan ve dondurulmuş değildir.
Tam
tersine dinin vermek istediği öneriler, öğütler insanlığın her kitlesini ve de
zamanı içindir.
Her
çağ, her gelişmişlik her bir "yeni zaman"lar tüm diğer kültürel
öğelerde olduğu gibi din için de uyumluluk ve yöntem geliştirme gerektir.
Kurban
eğer bir öğüt, bir öneri bir "yakınlaşma ve yardımlaşma" olacak ise
özellikle Türkiye Cumhuriyeti anayasasında belirttiği gibi bir "demokratik
hukuk devleti" olarak çok daha "işlevsel" görevler ve "yöntemler"
sunmalıdır.
Halkın,
kitlelerin, toplumun bu konuda diğer toplumsal konularda olduğu gibi çok daha "kalitesi
yüksek" bilgilendirmelere gereksinimi vardır.
Çağdaş
kurumlar ve belki de ülke yönetmeğe talip siyasi partiler çok daha "bilinçli"
olarak görev üstlenebilirler.
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI
GC-M-21.07.20,
MŞ