. ATATÜRK'ün YOLUNDA .
Atatürk'e
gösterilen sevgi ve saygının, takdir duygusunun birçok neden, vardır.
Atatürk'ün
Türk milletine bıraktığı miras, Türkiye'nin gelişmesi ve ilerlemesi için hala
yol göstermektedir.
Bu nedenle,
Atatürk'e duyulan sevgi, saygı ve takdir her zaman devam edecektir.
Türk milleti
Atatürk'ü çok sever ve sayar, onu kendisine örnek alır.
Onun
fikirleri, düşünceleri, gösterdiği hedefler bugün de yine bizler için en büyük
yol göstericidir.
Atatürk'ün
Türk milletine bıraktığı miras, Türkiye'nin gelişmesi ve ilerlemesi için hala
yol göstermektedir.
Bu nedenle,
Atatürk'e duyulan sevgi, saygı ve takdir her zaman devam edecektir.
Türk milleti,
Atatürk'ü sadece bir lider olarak değil, aynı zamanda bir öğretmen, bir ilham
kaynağı ve bir örnek olarak görmektedir.
Onun ilkeleri
ve değerleri, Türk gençliğine yol göstermekte ve onları daha iyi bir geleceğe
hazırlamaktadır.
Atatürk'ün
ileriye dönük fikirleri ve görüşleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini
oluşturmuştur.
Onun ilkeleri
ve devrimleri, Türkiye'nin çağdaşlaşma yolunda ilerlemesine rehberlik etmeye
devam etmektedir. Atatürk'ün vizyonu, Türkiye'nin her zaman bağımsız, güçlü ve
çağdaş bir ülke olarak varlığını sürdürmesini sağlamayı amaçlamaktadır.
Mustafa Kemal
Atatürk'ün ileriye dönük fikirleri ve görüşleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan
itibaren hayata geçirdiği devrimler ve ilkelerle şekillenmiştir.
Atatürk'ün
vizyonu, Türkiye'yi çağdaş, bağımsız ve güçlü bir ülke haline getirmekti.
Bu
doğrultuda, şu temel alanlarda ileriye dönük fikirler ve görüşler
geliştirmiştir:
1. Siyasi
Alan:
Cumhuriyet
ve Demokrasi:
Atatürk, Türkiye'nin yönetim şeklinin cumhuriyet olması gerektiğine inanıyordu.
Milli egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu savunarak, demokrasinin
önemini vurguladı.
Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrılması
gerektiğini savunarak, laiklik ilkesini hayata geçirdi. Laiklik, din
özgürlüğünü güvence altına alarak, toplumun çağdaşlaşmasına katkıda bulundu.
Hukuk
Devleti: Hukukun
üstünlüğüne dayanan bir devlet yapısı kurmayı amaçladı.
Bu
doğrultuda, çağdaş hukuk kuralları benimsenerek, adalet sisteminin
güçlendirilmesine önem verildi.
2.
Sosyal Alan:
Eğitim: Atatürk, eğitimin toplumun
gelişmesinde en önemli unsur olduğunu düşünüyordu.
Bu nedenle,
okuma yazma oranını artırmak, çağdaş eğitim imkanları sunmak için büyük çaba gösterdi.
Kız
çocuklarının eğitimi de çok önem verdiği konulardan biriydi.
Tüm ülkede
bir yaygın eğitim seferberliği düzenledi.
Kadın
Hakları: Kadınların
toplumda erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiğini savunarak, kadınlara
seçme ve seçilme hakkı tanıdı.
Ayrıca,
kadınların çalışma hayatına katılmasına da öncülük etti.
Kılık
Kıyafet Devrimi:
Geleneksel kıyafetlerin yerine çağdaş kıyafetlerin giyilmesini teşvik ederek,
toplumun modernleşmesine katkıda bulundu.
3. Ekonomik Alan:
Ekonomik
Bağımsızlık:
Türkiye'nin ekonomik olarak "bağımsız" olması gerektiğine inanıyordu.
Bu
nedenle, "milli ekonomiyi" güçlendirmek için çeşitli politikalar
uyguladı.
Tarım
ve sanayi sektörlerinin gelişmesine önem verdi.
Hiç
olmayan fabrikaları temelden kurdurup, sanayi kalkınmasına girişildi.
Planlı
Ekonomi: Ülkenin
kaynaklarının verimli kullanılması için planlı ekonomi modelini benimsedi.
Devletin ekonomide düzenleyici bir rolü olması gerektiğini savundu.
4. Kültürel Alan:
Türk
Dil ve Kültürünün Geliştirilmesi:
Türk dilinin ve kültürünün zenginleştirilmesine büyük önem verdi. Türk Dil
Kurumu'nu ve Türk Tarih Kurumu'nu kurarak, bu alanda önemli çalışmalar
yapılmasını sağladı.
Batılılaşma: Türkiye'nin çağdaş uygarlık düzeyine
ulaşması için batılılaşma hareketini destekledi.
Ancak,
batılılaşmanın Türk kültürünü ve değerlerini koruyarak yapılması gerektiğini
vurguladı.
5. Dış Politika:
Barışçılık: Atatürk, "Yurtta sulh, cihanda
sulh" ilkesini benimseyerek, Türkiye'nin komşularıyla ve diğer ülkelerle
barış içinde yaşamasını savundu.
Bağımsızlık: Türkiye'nin bağımsızlığını korumaya
büyük önem verdi. "Tam bağımsızlık" ilkesini benimseyerek, ülkenin
hiçbir güce bağımlı olmaması gerektiğini vurguladı.
Türk
milleti, Mustafa Kemal Atatürk'ü birçok nedenden dolayı çok sever, sayar ve onu
kendisine örnek alır:
Kurtuluş
Savaşı'ndaki liderliği:
Atatürk,
Türk Kurtuluş Savaşı'nda eşsiz bir liderlik sergileyerek ülkenin bağımsızlığını
kazanmasında büyük rol oynamıştır.
İşgal
altındaki topraklardan yeni bir devlet kurma sürecinde halkın umutlarını
yeşertmiş, onları bir araya getirerek zafere ulaşmalarını sağlamıştır.
Bu
liderlik vasfı, Türk halkının Atatürk'e duyduğu sevgi ve saygının temel
nedenlerinden biridir.
Atatürk,
Türk Kurtuluş Savaşı'nda eşsiz bir liderlik sergileyerek ülkenin bağımsızlığını
kazanmasında büyük rol oynamıştır.
Türkiye
Cumhuriyeti'nin Kurucusu Olması:
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak ülkeyi çağdaş bir yapıya
kavuşturmuştur. Saltanatı kaldırarak yerine halkın iradesini temel alan bir
yönetim şekli getirmiştir. Bu, Türk milletinin kendi kaderini tayin etme
hakkını kazanması anlamına geliyordu.
Devrimler
ve Reformlar:
Atatürk, yaptığı devrimler ve reformlarla Türkiye'yi çağdaş bir ülke haline
getirmeye çalışmıştır.
Bu
devrimler, Türk toplumunun çağdaşlaşma yolunda ilerlemesini sağlamıştır.
Bu
devrimler, eğitimden hukuka, kılık kıyafetten sosyal hayata kadar birçok alanda
yenilikler getirmiştir.
İlkeler
ve Değerler:
Atatürk'ün ilkeleri (Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik,
Laiklik, İnkılapçılık ve değerleri, Türk toplumunun çağdaşlaşma yolunda
ilerlemesine rehberlik etmiştir.
Bu
ilkeler, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturmuştur.
Vizyonerliği: Atatürk, ileri görüşlülüğü ve
vizyonerliği sayesinde Türkiye'nin geleceği için önemli adımlar atmıştır.
Örneğin, Türk Dil Kurumu'nu kurarak Türk dilinin gelişmesine katkıda
bulunmuştur.
Milletine
Duyduğu Sevgi:
Atatürk, Türk milletine duyduğu derin sevgi ve bağlılık ile tanınır. "Ben
de sizin gibi bir insanım" diyerek halkla bütünleşmiş, onların sorunlarını
çözmeye çalışmıştır.
Dünya
Liderleri Tarafından Takdir Edilmesi: Atatürk, dünya liderleri tarafından da takdir edilen bir
lider olmuştur.
Onun
liderlik vasıfları, devrimleri ve reformları, dünyanın birçok ülkesinde ilgiyle
karşılanmıştır.
. Türkiye'nin bugün içine düştüğü sıkıntılar
Atatürk'ün gösterdiği yoldan ayrıldığı için olmuştur.
·
Türkiye'nin
karşılaştığı zorluklar çok boyutlu ve karmaşıktır; siyasi, ekonomik, sosyal ve
jeopolitik faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıktı.
·
Atatürk'ün
gösterdiği yol, Türkiye'nin çağdaşlaşma, bağımsızlık ve milli birlik ilkeleri
üzerine kuruluydu.
·
Bu
ilkeler, Türkiye'nin gelişmesi ve güçlenmesi için hayati önem taşıyordu.
·
Ancak
zaman içinde bu ilkelerden sapmalar yaşanmıştır.
·
Örneğin,
laiklik ilkesi zaman zaman tartışma konusu olmuş, bazı kesimler tarafından
farklı yorumlanmıştır.
·
Bu
tür karşı devrimci girişimler ve yapılanmalar toplumda gerilimlere ve
ayrışmalara neden olmuştur.
·
Ekonomik
alanda da Atatürk'ün öngördüğü planlı ekonomi modelinden uzaklaşılmış, serbest
piyasa ekonomisine ağırlık verilmiştir.
·
Gelir
dağılımında adaletsizliklere ve bazı kesimlerin ekonomik olarak zor durumda
kalmasına yol açmıştır.
·
Devlet
içinde particilik ve taraftarcılık yayılmıştır.
·
Vergi
sistemindeki adaletsizlik çoğalmış ve bazı kitlelere aşırı kolaylıklar
gösterilmiştir.
·
Dış
politikada da Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinden sapmalar yaşanmış, Türkiye bazı uluslararası
çatışmalara daha fazla dahil olmuştur.
·
Bu
durum, Türkiye'nin itibarını zedeleyebilir ve güvenliğini riske atabilir.
·
Türkiye
hala Atatürk'ün mirası üzerinde yükselen bir ülkedir.
·
Atatürk'ün
ilkeleri ve değerleri, Türk toplumunun önemli bir bölümü tarafından
benimsenmekte ve yaşatılmaktadır.
·
Türkiye,
demokratik bir ülke olma yolunda ilerlemeye devam etmektedir.
·
Ekonomik
olarak da zorluklar yaşasa da, potansiyeli yüksek bir ülkedir.
·
Sonuç
olarak, Türkiye'nin bugün karşılaştığı sorunların tek bir nedeni yoktur.
·
Ancak
Atatürk'ün gösterdiği yoldan sapmaların da bu sorunların ortaya çıkmasında
etkili olduğu söylenebilir. Türkiye'nin bu sorunları aşabilmesi için,
Atatürk'ün ilke ve değerlerine yeniden sahip çıkması, milli birliğini
güçlendirmesi, ekonomisini daha adil bir şekilde yönetmesi ve dış politikada
daha barışçıl bir yaklaşım benimsemesi gerekmektedir.
·
Tüm
bunların gerçekleşmesi için de gerçek bir demokrasine dönülmesi, parlamenter,
anayasal çağdaş bir hukuk devletinin yapılandırılması ve uygulanması gerekir.
·
Devletin
yönetim biçimi olarak "yetkileri sınırlı, seçilmiş bir cumhurbaşkanı,
bakanlar kurulu ve başkan ile oluşturulması, güçler ayrımının gerçekleşmesi,
hukukun üstünlüğünün sağlanması, bağımsız ve adil yargının oluşturulması"…
gerçekleşmelidir.
·
Halkın
ve seçmenlerin gereksiz ve boş işlerle uğraşmaktan kaçınıp, akıllı, uyanık ve
bilinçli olup, ülkenin temel sorunlarını görmesi ve bu yönde çözüm yolları
araması gerekecektir.
·
Aşırı
sayıdaki resmi kayıtlı siyasi partilerin yararlı olacak biçimde azaltılması ve
gerçekten ülkenin yararına görev alabilecek yapılara kavuşması gereklidir.
·
Dernekler
ve STK, sendikalar, "parlamento dışı" oluşumlar ülkenin içinde
bulunduğu zor durumu iyi kavrayıp, çözüme yönelik çalışmalara girişmelidir.
·
Dünyanın
çeşitli yerlerinden gelen yasa dışı güçlerin ülke içine yerleşmesi ve iş yapması,
kaçakçılık, kara para aklama… benzeri uğraşlarda bulunması engellenmelidir.
·
Türkiye
kendi sınırları içerisinde bir güçlü ulus devlet olarak birliğine, güçlenmesine
bağımsızlığına ve özgürlüğüne sahip çıkan bir ülke olmalıdır.
·
İç
siyasetteki dalgalanmalar ve tutarsızlıklar son bulmalı, terörle ve onun örgütleriyle
çok sıkı bir mücadeleye girmelidir.
·
Her
türlü etnik ve dinsel bölünmelere yönelik girişimlere izin verilmemelidir.
·
Güçlü
devletleri etkisi ile ülke içine sığınmacı kabul edilmesinin önüne
geçilmelidir; şimdiye kadar girenler hiç zaman yitirmeden geri gönderilmelidir.
·
Çok
acil olarak üretime ve milli ekonomiye dönülmeli, dış alımlar önlenmelidir.
·
Merkez
Bankası özer ve bağımsız, çağdaş yöntemlerle çalışmalıdır.
·
Temel
eğitim en baştan yeniden, çağdaş, demokratik ve milli ilkeler doğrultusunda düzenlenmelidir.
·
Yüksek
öğretimdeki yayılmalardan vaz geçilip, çağdaş ve özer yapıda güçlü öğrenim
kurumları oluşturulmalıdır.
·
Devleti
ve kamusal kuruluşları ele geçirme girişimleri, Türkiye'nin 101 yıllık
tarihinde sürekli olarak karşılaştığı bir sorun olmuştur; bu sorunla her
yönüyle ciddi mücadeleler verilmelidir.
. Öğretmen Gönen
ÇIBIKCI, 2025.02.08,
MŞ.
. (Araştırma, değerlendirme yazım)