- Ulusal
Gücümüz ToplaNMALIDIR! .
. Ulusal güç unsurları nelerdir?
. Bağımsız bir devlet için askerî güç, siyasî güç, ekonomik güç,
sosyal, kültürel güçlerin önemi çok büyüktür.
. Bir devletin ulusal
sınırlarını koruması ancak iç ve dış düşmanlarına karşı güçlü ve çağdaş bir
askerî güce sahip olmasıyla sağlanabilir.
. Askerî yönden güçlü olan bir devleti başka devletler istilâ
etmeye cesaret edemez.
. Ülke içerisinde de sağlanılan güvenlik
sayesinde, halk huzurlu bir şekilde yaşar.
. İlk büyük savaş ülkemizin sınırlarını
zorlamıştı ve yabancılar kendi askeri güçlerini yurdumuzun içerilere sokmuştu.
. Osmanlı Devleti’ni en zayıf anında yakalayarak
parçalamak istemişlerdi.
. Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün emekleriyle, gayretleriyle, önderliği ile yapılan “Türk Kurtuluş
Savaşı” batının emperyalist özellikli devletlerine karşı verilmiştir.
. Yoktan var edilen bir güç yaratılmış ve tüm
halkımız ele vererek, tüm yokluklara rağmen yeni bir devlet “Türkiye
Cumhuriyeti” kurulmuştur.
. Türkiye Cumhuriyeti “kuruluş ilkelerine” bağlı kalarak, kalkınan ve ilerleyen
çağdaş bir devlet olma yoluna girmiştir.
. Cumhuriyeti kurmuş ve demokrasi yoluna
girmiştir.
. Batının “emperyalist”
gücü bunu hiç bir zaman hazmedememiştir.
. Ve hiç durmadan bu ülkede ele geçirebileceği
her bir alanı, kitleyi ve her bir değişik adla kendine bağlamayı
becerebilmiştir.
. Bugünün savaşı ve çekişmesi işte budur!
. Bu zorlu günler
“emperyalist” güçlerin dayatması ve oyunları ile ortaya çıkmaktadır.
. Türk halkı “ulus devlet”e, var olan ulusal
“değerlerine” ve kendi “tarihine” sahip çıkmalı ve bu amaç etrafında
birleşmelidir.
. Var olan tüm siyasi
partiler, dernekler ve diğer tüm kuruluşlar, ülkenin her bir yanı, insanımızın
her biri “yarına çıkabilmek”, parçalanmamak, “güçlü” bir devlet olabilmek,
“huzurlu” bir toplum olabilmek için çok, ama çok sağ duyulu ve akıllıca
düşünebilmek ve ona uygun davranabilmek zorundadır.
. Ortaya atılan “sahte” gündemler ile, “boş”
konular ile karşılıklı “çekişmeler” ile “ulusal gücümüzü” yok etmemeliyiz.
. Bütün bunların yanı sıra ekonomik ve kültürel kalkınmayı
gerçekleştiremediğimizde başka devletlerin tehdidi altında kalmaktayız.
.
Gelişen, kalkınan bir toplumda ülkenin "kendi öz sermayesini"
kullanması, "yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını",
"denizlerini, toprağını, insan gücünü" kendi ülkesinin yararına
kullanması en temel görevdir.
. Bu
temel bilinç ve sorumluluk ile birlikte ülkenin egemenliği ve bağımsızlığı için
her türlü duruşu ve kararları alması devletin ve yurttaşların temel hakkı ve de
sorumluluğudur.
. Kültürel çöküşle birlikte ahlaksal çöküş ve çözülmeler başlar
ve toplumda ulusal birlik ve beraberlik ülküsü tehlikeye düşer.
. Son dönemlerin en önemli gelişmesi olan
dijital çağ, internet ve internet üzerinden iletişi ile tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de çok büyük değer yitirmeler, yozlaşmalar ve yepyeni "kişilik
arayışları" kendisini göstermektedir.
. Ülkenin, devletin "temel" sorunları ile ilgilenip, "fikir
üretebilecek" yurttaşlar yerine daha çok tüketim özentili, bireyci
kişilikler oluşmakta ve bu durum endişe yaratmaktadır.
. Dışa
bağımlılıktan ve dışa borçlanmaktan, dışarıdan satın almaktan kendimizi
kurtarabilmeliyiz.
. Ekonomide, sanayide ve ilk adımda tarım ve hayvancılıkta çok
büyük bir devlet planlaması ve desteği ile atılımlara girişilmelidir.
. Vergi
sisteminin, hukuk devleti ilke ve uygulamalarının tam olarak yerine getirilmesi
gerekir.
. Kara
para, kayıt dışı ekonomi, vergi kaçakçılığı, mafyalaşma, çeteleşme, rüşvet,
iltimas ve kayırmacılıklar kesinlikle önlenmelidir.
. Devlet yönetimi
çağdaş, parlamenter, demokratik, anayasal, sosyal hukuk devleti olarak tam
anlamıyla uygulanabilir olmalıdır ki ülkenin tüm ulusal güçleri
desteklenebilsin, toplanabilsin.
. Eğitim
ve öğretimdeki çarpıklıklar, bozukluklar, düzensizlikler de bir an önce tam
anlamıyla bir ulus devlete yakışır biçimde anayasanın ve yasaların ön gördüğü
gibi çağdaş ve eşitlikçi bir modele evrilmelidir; özelleştirmeler ve farklı
sınıflar yaratmak engellenmelidir.
. İnsan kaynağımız, gençlerimiz bizim için yine en önemli bir "ulusal
güçtür"; onların en iyi biçimde geleceğe dönük olarak eğitilmeleri,
öğretim görmeleri ve "iyi bir yurt sever" olarak "bilinç
kazanmaları" sağlanmalıdır.
. Ekonomide,
sanayide ve tarımda yapılması gereken kalkınma hamleleri ile de işsizlik
önlenmelidir.
. Her birimiz yeni baştan ve ilk yola
çıktığımız noktadan bakarak, yine dünyanın uygar ve kendine yetebilen, kalkınan
ülkelerinden olabilme yolunun açılması için yeni bir “akıl” geliştirerek,
gayret etmeliyiz.
. Saygılarımla...
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 25.08.2024