- Kuşadası
Kitap Günleri
. 25 ağustos- 2 eylül 2018
"Kuşadası belediyesinin düzenlediği beşinci geleneksel kitap
ve edebiyat günleri"
· Meydanda, açıkta.. El heykelinin yakınında...
· İç içe...
· Tezgahlarda... Sergilerde...
· Çok dar ve havasız bir alan.
· Dip dibe sergiler.
· Tepede sıcak.
· Görevliler sıkışık bir alanda hizmet vermeye çalışıyor.
· Ziyaretçiler zar zor ilerleyerek sergilere bakmaya çalışıyor.
· KUŞADASI böyle bir kitap sergisini kendine yakıştırıyor.
· KUŞADASI kitap sergileri açık.
· İnsanlar o çok dar aralardan gelip, geçiyorlar.
· Genelde fiyatlar 10 TL.
· İndirim de var.. 5,-- TL kitap da var.
· Hemen herkes kucak dolusu kitap alacak sanırsınız. Ama, yok.
· Bizim insanımız paket, paket sigarasını içer, birasını, rakısını içer,
Starbucks da kahvesini içer, MADO dondurmasını yer, çekirdeğini çıtlatır, spor
toto oynar, çocuklarına bisküvi alır.... Maçlara gider, taraftar formaları
alır... Oh ne mutlu... "Sefam olsun!" der ve mutludur.
· Kitap sergi alanında belediye hizmet olsun diye internet bağlamış mı?
Orada çalışanların, ziyaretçilerin yiyecek, içecek sorunu olur diye düşünmüş mü?
· Sergide insanların havasızlıktan bayılabileceğini hiç düşünen bir
yetkili olmuş mu?
· Sergide yer alan katılımcı kitapçılar çok huzurlu ve mutlu mu olmuş....
· Kısacası bu sergi modelini KUŞADASI diye adlandırdığımız bir turizm
kentine yakıştırmayan olmuş mu?
· "Ooohh ne güzel"... deyip de gelip, geçenimiz çok mu mutlu olmuş...
· Düşünmeyen, analiz yapmayan, sorgulamayan, araştırıp, gelişim ve çözüm
yollarını sunamayan okur yazarımız, aydınımız (??) mı varmış.....
· Türkiye'yi çok sevenimiz mi varmış....
· ÇAĞ atlayan bir Türkiye için sevinen bir halkımız mı varmış...
· KUŞADASI bu sergileme modelinden çok hoşnut olabilir.
· Ben bu modelin değişmesini öneriyorum.
· Daha geniş ve çağdaş bir uygulama modeli bulunmalı.
· Kongre salonları kullanılmalı, toplu taşıma araçları ile insanlar
getirilip, götürülmeli...
· Ülkenin tanınmış kitap evleri, yayıncıları, dağıtımcıları çağırılmalı,
sempozyumlar, sohbetler düzenlenmeli.
· Ülke genelinde tanınmış gazeteciler, TV habercileri davet edilmeli.
· KUŞADASI adına örgütlenmiş dernekler, odalar, yerel makamlar, işletme
sahipleri davet edilmeli, onların dünyasında "kitap" nedir, diye
sorulmalı, söz hakkı verilmeli...
· Kitap sergileme alanı olarak sahildeki "el heykeli" çevresi
hiç uygun bir yer değil.
· Bunun yerine "Kuşadası uluslar arası kongre merkezi"
kullanılmalıdır. Her türlü çağdaş olanakları olan bu tesis hem ziyaretçilere,
hem de sergi sahiplerine, hem de ziyaretçilere çok büyük yararlar
sağlayacaktır. Tabii ki tanıtımın ve organizenin zamanında ve tam olarak,
eksiksiz yapılması gerektiğini düşünüyorum.
· Ziyaretçilerin kongre merkezine taşınması gibi bir yöntem
uygulanmalıdır. Ücretsiz otobüs, minibüs taşımacılığı ile ziyaretçiler
götürülür ve getirilir.
· Kongre merkezinin çağdaş olanaklarından yararlanılarak çeşitli,
aktiviteler, programlar sunulabilir. Kentin diğer kültür, sanatla ilgilenen
kuruluşları sergiler açabilir. Yiyecek, içecek tezgahları, eğlence programları
sunulur.
· İnsanlar temiz bir ortamda çağdaş bir "kitap fuarı"nın
kültürel ortamında mutlu olurlar.
· Bu büyük olanağı değerlendiremiyor iseniz, bir diğer olanak var:
. "Kuşadası AVM"
SÖKE yolunda, sağda... Her gün binlerce kişinin ziyaret ettiği ve her türlü alt
yapısı olan bir koca merkez. Çok geniş meydanları, tiyatrosu, WC'leri, yiyecek
dükkanları, yeşillik ve temiz havası, ulaşım kolaylığı, çok geniş otomobil park
alanları ile çok uygun bir merkez. Bu seçenek çok daha iyi değerlendirilebilir.
· Bizler sıradan insanlar tabii ki bilemeyiz, kimler, hangi daireler bu
kararı verirler, bir serginin hedefi, amacı nedir, hangi kıstaslarla bu tür
organizeler düzenlenir? Biz bu alanlarda söz sahibi olmadığımız gibi, gerçekten
de iç döngüsünü bilemeyiz.
· Ülkesini ve kentini seven, çok daha iyi işler görmek isteyen bireyler
olarak düşünce ve görüş bildirmek ise sanki bir görev ve hizmet gibi
anlaşılmalıdır.
· ................... .................. .........................
· Belki bu yazımı okuyanlara bir düşünme ve hayal etme duygusu verebilirim.
· Biliyorum bu
yazdıklarımı hiç bir okuyan olmayacak. Okuyup da ciddiye almak bile
istemeyenler bulunacak.
· Gören olsa da bakıp geçecek.
· Olsun, ben
"kendi görüşümü" sunuyorum.
· Kendime karşı
olan saygım gereği bu düşünce duygularımı yazıya aktarıyorum.
· İnsanlar anlamasa da EVREN anlar.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 01.09.2018, K.