25 Temmuz 2025 Cuma

SU SORUNU

 .  İçme suyu büyük sorun oldu.

Barajlar kuruyor. Bunu önlemek nasıl olur?

Barajların kuruması hem içme suyu hem de tarım ve enerji için ciddi bir tehdit.

Türkiye’de baraj seviyelerinin düşmesi, iklim değişikliği, yanlış su kullanımı ve yetersiz altyapı gibi birçok faktörün birleşimiyle gerçekleşiyor.

Ama çözüm mümkün!

İşte barajların kurumasını önlemek için alınabilecek etkili önlemler:

Su Kaynaklarını Koruma ve Verimli Kullanım

Vahşi sulama yerine damla sulama gibi modern yöntemler yaygınlaştırılmalı.

Atık su arıtma ve geri kazanım sistemleri kurulmalı; gri su tarımda kullanılabilir hale getirilmeli.

Su kayıplarını azaltan altyapı yatırımları (sızdırmaz borular, akıllı sayaçlar) yapılmalı.

Yağmur Suyu Hasadı ve Yer Altı Barajları

Yağmur suyu toplama sistemleri şehirlerde ve kırsalda yaygınlaştırılmalı.

Yer altı barajları, buharlaşmayı azaltarak suyu daha uzun süre koruyabilir.

Havza Yönetimi ve Ağaçlandırma

Barajları besleyen havzalarda ağaçlandırma ve erozyon önleme çalışmaları yapılmalı.

Toprağın su tutma kapasitesi artırılarak barajlara gelen su miktarı korunmalı.

Bilimsel Planlama ve Risk Analizi

Barajların su tutma kapasitesi, sızma ve buharlaşma oranları bilimsel yöntemlerle izlenmeli.

Sediment (tortu) temizliği ile barajların aktif hacmi korunmalı.

Kentsel Önlemler ve Bilinçlendirme

Su tasarrufu kampanyaları ile halkın bilinç düzeyi artırılmalı.

Belediyeler, akıllı baraj yönetim sistemleri ile su seviyelerini gerçek zamanlı izlemeli.

Bu önlemler bir araya geldiğinde, barajların kuruması önlenebilir ve içme suyu güvenliği sağlanabilir.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.07.25, G.

.  (Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı)


 

 

HUKUK DEVLETİ OLABİLMEK

.  Türkİye bİr hukuk devletİ nasıl olur?

Anayasanın 2’nci maddesinde “hukuk devleti” ilkesi “devletin temel niteliği” olarak düzenlenmiş, bu ilke Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatlarında “eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı tutum ve davranışlardan kaçman, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olarak tarif edilmiştir.

Anayasanın 10’uncu maddesinde “kanun önünde eşitlik” ilkesine yer verilmiştir.

Anayasanın “kanuni hâkim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde, hiç kimsenin “kanunen tabi olduğu” mahkemeden başka bir merci önüne “çıkarılamayacağı” belirtilmiştir.

Türkiye'nin bir “hukuk devleti” olması, devletin “tüm” organlarının ve yurttaşlarının hukuk kurallarına bağlı kalmasıyla mümkün olur.

Hukuk devleti çok boyutlu ve kapsamlı ilkelerden oluşan bir kavramdır.

Güçlü bir hukuk devleti olmak, yalnızca kâğıt üstündeki reformlarla değil, toplumun her kesiminin bu adaleti günlük yaşamda hissedebilmesiyle olasıdır.

Bilinçli yurttaşların görebildiği gibi Türkiye’nin ana sorunlarının temelinde yatan “tam bir hukuk devleti” uygulamasının sağlanamamış olmasıdır.

Bir hukuk devleti olmanın temel taşları:

Hukukun Üstünlüğü

·         Hiç kimse hukukun üstünde değildir; devlet kurumları dahil.

·         Kanunlar, keyfî değil, herkesin haklarını koruyacak şekilde düzenlenmelidir.

Bağımsız ve Tarafsız Yargı

·         Mahkemeler siyasi baskılardan uzak olmalı.

·         Hâkim ve savcılar, sadece hukuka göre karar vermeli; kişilere veya kurumlara göre değil.

Temel Hak ve Özgürlükler

·         Düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğü güvence altında olmalı.

·         Vatandaşların haklarını arayabileceği etkili mekanizmalar olmalı.

Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik

·         Kamu kurumları, kararlarını açık ve gerekçeli şekilde almalı.

·         Yolsuzlukla mücadele, hukuk devletinin olmazsa olmazıdır.

Güçler Ayrılığı

·         Yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımsız çalışmalı.

·         Bu denge, keyfî yönetimi engeller.

Türkiye'deki mevcut durumun analizi, nelerin eksik olduğu:

-Yargı Bağımsızlığı Konusunda Endişeler

·         Hâkim ve savcı atamalarında Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısının yürütme etkisine açık olması, yargının bağımsızlığına gölge düşürebiliyor.

·         Bazı davalarda kamuoyunun “siyasi motivasyonlu karar” algısı, adalet duygusunu zedeliyor.

-Hukukun Üstünlüğü ve Keyfilik Sorunu

·         Kanunların bazı durumlarda belirli gruplar veya çıkarlar doğrultusunda yorumlandığına dair eleştiriler var.

·         Özellikle ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve toplumsal muhalefet üzerindeki baskılar, hukukun eşit uygulanmadığı izlenimini veriyor.

-Temel Hak ve Özgürlüklerde Gerilemeler

·         Gazetecilere yönelik tutuklamalar, sosyal medya içeriklerine yönelik sansürler ve toplantı yürüyüş hakkına getirilen sınırlamalar ciddi tartışmalara yol açıyor.

·         AİHM kararlarının tam olarak uygulanmaması da uluslararası hukuk ilkeleriyle çelişiyor.

-Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik Eksikliği

·         Kamu ihaleleri, bütçe harcamaları ve kaynak yönetiminde şeffaflık düzeyi sorgulanıyor.

·         Yolsuzlukla mücadele mekanizmalarının etkinliği konusunda kamuoyunda güven eksikliği var.

-Güçler Ayrılığı Zayıflamış Görünüyor

·         Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yürütmenin yasama ve yargı üzerindeki etkisi arttı.

·         Meclis’in denetim işlevinin kısıtlanması, kuvvetler ayrılığını zayıflatıyor.

.  Bu eleştiriler sadece dışarıdan bakan gözlerin değil, içeride hukukçuların, akademisyenlerin ve vatandaşların da gündeminde.

.  Elbette olumlu yönler de var — teknolojik altyapıdaki gelişmeler, dijital devlet uygulamaları, bazı reform adımları...

Eksikleri nasıl aşabiliriz, ne gibi yapısal reformlar gerekir?

-Yargı Bağımsızlığını Güçlendirmek

·         HSK'nın yapısını değiştirmek: Yürütme erkinin etkisini azaltacak şekilde, üyelerin Meclis, barolar, üniversiteler gibi daha çeşitli kaynaklardan seçilmesi.

·         Hâkim ve savcı teminatının artırılması: Karar verirken bağımsız davranmalarını garanti altına alan özlük hakları ve güvence mekanizmaları.

-Güçler Ayrılığına Gerçek Bağlılık

·         Meclis’in denetim gücünü artırmak: Soru önergeleri, araştırma komisyonları ve bütçe denetimleri gibi araçların etkin kullanımı.

·         Cumhurbaşkanlığı sistemine denge getirmek: Yürütmenin diğer erkler üzerindeki etkisini sınırlayan anayasal düzenlemeler.

-Temel Hak ve Özgürlüklerin Güvence Altına Alınması

·         İfade özgürlüğü reformları: Sansür mekanizmalarının kaldırılması, sosyal medya yasalarının ifade özgürlüğüne uygun hale getirilmesi.

·         Toplantı ve gösteri hakkının iyileştirilmesi: Barışçıl protestoların kolaylaştırılması ve kolluk kuvvetlerinin orantılı müdahale ilkelerine uyması.

-Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik

·         Kamu ihalelerinde reform: Elektronik ihale sistemlerinin yaygınlaştırılması, denetim mekanizmalarının bağımsızlaştırılması.

·         Yolsuzlukla mücadele birimleri: Siyasi etkiden uzak özel kurullar veya savcılıklar kurulması.

-Hukuk Eğitiminin ve Meslek Etiklerinin Güçlendirilmesi

·         Eleştirel düşünceye dayalı hukuk eğitimi: Genç hukukçuların özgür ve etik düşünebilmesi için üniversitelerde reform.

·         Baroların güçlendirilmesi: Meslek içi eğitimler, disiplin süreçleri ve kamusal denetim mekanizmalarının etkinleştirilmesi.

Bugünkü devlet modeli ne zaman sona erer?

Bunun kesin bir tarihini söylemek olanaksız çünkü devlet modeli değişimleri genellikle bir gecede olmaz; toplumsal istekler, siyasi irade, ekonomik koşullar ve uluslararası gelişmelerin birleşimiyle zaman içinde şekillenir.

Ancak bir sistemin sona ermesi ya da dönüşmesi genellikle şu durumlarda gerçekleşir:

Toplumsal Baskının Artması

·         Yurttaşların adalet, özgürlük ve eşitlik talepleri sistemde değişim baskısı yaratır.

·         Sivil toplumun güçlenmesi, değişim sürecini hızlandırabilir.

Demokratik Olgunlaşma

·         Mevcut sistemin halkın ihtiyaçlarını karşılamaması durumunda reform talepleri büyür.

·         Bu talepler referandum, seçim veya anayasa değişiklikleriyle somutlaşabilir.

Uluslararası Etkiler

·         Avrupa Birliği gibi kurumlarla ilişkiler, hukuki normlara uyum süreci başlatabilir.

·         Küresel krizler veya diplomatik gelişmeler, sistemsel dönüşüm baskısını tetikleyebilir.

Siyasi İrade ve Liderlik

·         Devlet modelinin değişmesi için güçlü bir siyasi irade gerekir.

·         Yeni bir yönetim biçimi ancak demokratik yollarla ve halkın rızasıyla kurulabilir.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.07.25, G.

.  (Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı)