4 Eylül 2023 Pazartesi

ARKADAŞLIK, DOSTLUK

 -  ARKADAŞLIK, DOSTLUK

·         Dost olabilmek, arkadaş olabilmek kolay mı, zor mu?

·         Dost olmak nasıl oluyor?

·         Dost olabilmenin koşulları ve alt yapısı nedir?

·         Uzun yıllar hep yakında olmak, birlikte zaman geçirmek insanların birbirine dost olması için yeterli midir, ya da bu insanlar birbirlerinin dostu mudur?

·         Dost denilince ilk akla gelen onun “düşman olmadığını” kabul etmek ise diğer anlamı da “kendine yakın” hissetmek midir?

·         Ya da çok düşünmeden, fazla irdelemeden, çevrendeki insanlar dostun mu olmuştur?

·         Arkadaş ise belki de kabul edip, yan yana durmak, birlikte yol almak mıdır?

·         İş arkadaşı, asker arkadaşı, okul arkadaşı, mahalle arkadaşı gibi zamana ve duruma göre arkadaşlıklar vardır ve bunları orada kalabildiği gibi bir ömür sürenler de olabilir.

·         Arkadaşlık söz konusu olduğunda bunların tümünü ele alıp, inceleyebiliriz.

·         Arkadaşlık için temel koşul ya da temel gereksinim için çok daha başka şeylerin olduğunu da düşünmeliyiz.

·         İki insan bir karşılaşma sonucu, hiç planlanmadan ve ön hazırlık olmaksızın karşılıklı sohbet ediyor ise ve de bu sohbet gittikçe derinleşip, sarmallaşıyor ise, karşılıklı “evet, öyle”ler artıyor ise, fikir birlikteliği, düşünceler arasında temel yakınlıklar ve benimsemeler ortaya çıkıyor ise, daldan dala gibi görünse bile, konular arası bağlantılar artıyor ve yine temeldeki benzerlikler kabul görüyor ise, bir dostluk-arkadaşlık oluşmuş demektir.

·         Bu yeni oluşum devam eder mi, bilinmez, bunu zaman ve koşullar gösterecektir.

·         Tüm bu söylediklerimin içinden bir alt yapı ve de donanım, kişilik özellikleri, kültürel birikim, eğitim ve genel öğretim… asla göz ardı edilmemelidir.

·         Kişilerin genel yaklaşımı ve dünyaya bakış açısı da önemli olabilir.

·         Özel seçimler, okuma alışkanlıkları, seçilen yazarlar ve yapıtları, müzik ve müzik beğenileri, tanınmışlıklar, ülke ve dünya sorunları, bilim ve dünyanın sırları… konuşmaların içine girdikçe ve karşılıklı anlatımlar, dinlemeler ve de ortaklıklar ortaya çıktıkça da dostluk-arkadaşlık çok daha bir pekişme içerisine girer.

·         Kişilik yapısı, hoş görü ölçütleri, doğallık, huzur duyabilirlik, doygunluk, öz güven, insana değer verebilmek, yurduna, ülkesine ve insanlığa bakış, kültürel donanım, denemeler ile oluşan kişilikler karşılaştığında ayni çizgiye ulaştıklarında hem hoş hem de doyurucu sohbetler yapabilirler.

·         Karşısındakine ne demek istediğini rahatça anlatabilir ve de kendisine anlatılanı çok çabukça anlayıp kavrayabilir.

·         Bu durumda da iki kişilik sohbet birbirini tamamlayan, destekleyen, genişleten ve özetleyebilen, ayrımlarını ve sonuçlarını ortaya koyabilen bir duruma gelir.

·         Çok kişinin bir araya gelip ortak sohbetler yapabilmesi, anlaşabilmeleri, dostluklarını göstermeleri… ne büyük bir varsıllıktır….

·         İşte, bunları yaşayabilmek, karşılaşabilmek belki de bir insan için en büyük mutluluk ve varsıllık olacaktır.

·         Ön koşullar da zaten artık bellidir, “kıskanmak, tepeden bakmak, küçümsemek, aşağılamak, olumsuz ön yargılar...” hiç olmamıştır ve bu tür kişilik özellikleri yoktur.

·         Bir de “güvenmek ve inanmak” tüm bunları kapsayan geniş bir ruh düzenidir.

·         Arkadaşına, onun doğru olduğuna, kişiliğine inanmak ve güvenmek istersin.

·         Güvenemediğin, inanamadığın birisi ile arkadaşlık sürdürmek pek doğru olmadığı gibi, bir de yüktür.

·         Arkadaş, dost olabilmek için karşılıklı bir “tamamlama ve teslimiyet” de olmalıdır.

·         Dostluk- arkadaşlık ayni zamanda bir “uyumluluk” da gerektirir.

·         “Çok arkadaşım var, çok dostum var” diye sevinen ve bununla da mutlu olabilen ne kadar çok insan var…

·         Çok arkadaşı, dostu olan vardır; bunların çok olması ve devamlılığı, niteliği ise o yaşanılan yere ve koşullara bağlıdır.

·         Arkadaş olup, birbirlerini her an görüp, birlikte zaman geçirenler olduğu gibi, yıllarca hiç görüşmeden ayrı yerlerde bulunanlar da vardır.

·         Aranılan, görüşmek istenilen arkadaşlar olduğu gibi, hiç akla bile gelmeyenler de olabilir.

·         “Dostum” diye düşündüğün ama seni ne arayan, ne soran da vardır.

·         Gözen ırak olan, gönülden de ırak olur, diyen atalarımızın haklı olduğunu da kabul edebiliriz.

·         Uzaktan izlediğiniz o arkadaşın başka kişilere ne denli yakın olduğunu görmek, onlarla ne denli sık görüştüğünü birlikte olduğunu görmek ise insanı inciltebilir.

·         İş ilişkileri, çalışma alanında beraberlik, komşuluk… gibi toplumsal etkenler ile oluşan arkadaşlık-dostluk çok uzun sürebilir ya da o ilişkiler bittiğinde yok olur, yiter, gider.

·         Toplumsal değerlere, mevki ve makama, ünlü olmaya dayana kişilerin çok “arkadaşı” tanıdığı olur; her aranırlar, ilgi odağı olurlar.

·         Toplumda makam sahibi olmayanlar ise kendi öz değerleri, kişilik “özelliklerine göre” sevgi ve saygı kazanır, gerçek dostluklar edinirler.

·         Ortak değerler, ortak kültür ve ortak birikimler ile geçmiş yaşamlar sonucu karşılaşan insanlar çok çabuk dost olup, sıcak sohbetler yapabilirler.

·         Her kişinin toplumdan edindiği algılar, üstlendikleri, beklentileri ve öz kişiliği ile de doğrudan bağlantılıdır “arkadaş edinmek”.

·         Genel eğilim olarak insanların çoğu “çok arkadaşı olsun”, “çok tanınan, sevilen, beğenilen birisi olsun” diye bir yaklaşım içerisindedir.

·         Bazı insanlar ise çok daha seçici ve daha dingin olup, dengeli ve az bir dostluk-ilişki çemberi oluşturur.

·         Kendini geri çeken, yalnızlığı seçen, toplumdan uzaklaşan insanın ise arkadaşı, dost zamanla çok aza iner, var olanlarla olan bağı da kopar gider.

·         Bu durumu seçmek de o kişiye özgü olabildiği gibi, yaşamın getirdiği bir konumsal olgu da olabilir.

·         İnsanın “kendi iç dünyası”, ruhsal durumu, mutluluğu, sevinebilmek, huzur arayışı ve doygunluğu… gibi özellikler ile baktığımızda ise “arkadaşlık arayışı”, bir “dosta olan gereksinim” de çok önemlidir.

·         Çok önem ve değer verdiğin, birlikte çok uyumlu ve doyurucu sohbetler yapabildiğin, fikirler oluşturabildiğin gerçekten de “dostum diyebildiğin” kişinin uzaklaşması, arayıp, sormaması, önemsemez oluşu, belki de unutur gibi yaklaşımı ise insanı inciltir, kırar ruhunu…

·         Hiç ummadığın bir an, bir yerlerden gelir bir yakınının, bir arkadaşının, bir dostunun ÖLÜM haberi…

·         Onu ne denli çok ve sık gördüğün, ne denli arkadaşlık yaptığından çok “o an”, haberi aldığın an “ruhsal olarak” neler algıladığın çok önemlidir.

·         Onun ölüm haberi ile ne denli sarsıldın, neler geldi aklına, ne zor geldi göz yaşını tutabilmen…

·         Birden ortaya çıkan “duygusal ve mantıksal”, ruhsal hesaplaşma, onu ve kendini, ilişkilerinizi birden aklınızdan geçirmeniz o arkadaşınızla vedalaşmanız asıl gerçeği ortaya koymuş olur.

·         Ona ne denli önem verdiğiniz, değer verdiğiniz… daha bir açıklık kazanır.

·         Gidenler bir daha gelemeyecektir; ölüm en zor ve çaresiz olanıdır.

·         Bu nedenle insanın aklından geçen, aklına gelen eski dostlarını aramalı mıdır?

·         Eski dostlar hep aynı mı kalmıştır, senin aramana nasıl bir tepki gösterir, bilemeyiz; bu endişe ise bu durumu, yeniden geriye iter ve engeller yeniden görüşebilmeyi.

·         Zamanın ilerlemesi ve değişen koşullar hem insanı hem de ilişkileri değiştirmektedir.

·         Belki bu konuyu açmam, irdelemem, anlattıklarım, derinlemesine açıp, yayıp, yorumlamak istemem çoğu kişinin yapmadığıdır.

·         Evet, pek de düşünmemek, “sık eleyip, dokumamak gerekir”, de diyebilirsiniz…

·         Aslında, istediğim gerçek ve doyurucu bir “insan iletişimi”nin, “arkadaşlık-dostluğun” nasıl olabileceğini irdelemek ve geniş bir analiz yapmaktı…

·         Bundan sonra yine “güzel arkadaşlıklar, dostluklar olsun”, “güzel insanlar hep olsun” dileklerimle…

·         Buna “rastlantı” diyebiliriz, ya da “kader”, ya da “ruh ikizleri” ya da “çekim yasası” çalışıyor da diyebiliriz…

·         Olursa ne güzel!

·         Yaşam bunları bize gösterecektir.

.      Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2023.09.09, G.