. Paralel Toplum ve Kimlik
·
Paralel
toplumun getirdiği saflaşmalar, karşılıklı ön yargılar ve de düşmanlıklar...
·
Siz ne kadar da ''biz çağdaş bir devlet kurduk, demokratik bir
yapılanmayı sağladık, çeşitli devrimler , reformlar, atılımlar yaptık'' demiş
olsanız da onlar her zaman bir yerlerde kendi kültürlerini, kendi eğitimlerini
devam ettirdiler ve yavaş yavaş, gizli gizli, her bir zayıf olduğunuz anda ve
yerde hemen oraları kaptılar ve kendi düzenlerini içten içe sağladılar.
·
Ve şimdi ise iyice açık açık belirginleşti güçleri ve nerelere
kadar yayılabildikleri...
·
İşte
cumhuriyetçi, Atatürkçü bir düzen ve devlet biçimi, eğitimi, seküler bir
inanış, aydınlanmacı bakış ve bu kavramlar altında açılmış olan okullar,
kurumlar, yani TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin görünen yüzü...
·
Tüm bu var olan olanaklardan yararlandıkları gibi ayni zamanda
da bir yerlerde, birilerinin kurup, yaydığı düzen içerisinde yer aldılar ve
yetiştirildiler.
·
İşte
bu durum farklı kültürleri ve bakış açısını, moral değerleri ve eğitim
anlayışlarını oluşturdu.
·
Çift kimlikli, çift kişilikli ve çift kültürleri taşıyan bu
yapılanmalar o denli yaygınlaştı ki sanki
''O'' görünenin ardındaki toplum ve onun kültürü, elde ettikleri
güç yavaş, yavaş gün yüzüne çıkar oldu.
·
Bugün
Türkiye bu farklı yapılanmaların, kültürlerin ve güçlerin sıkıntısını,
çatışmasını yaşıyor.
·
Bir yandan ulus devlet, çağdaş eğitim, hukuk devleti ve
emperyalizme karşı durabilecek bir ekonomi, ulusal burjuvazi, milli ekonomi
isteklerini ve önemini dile getirir iken ve bunun mücadelesini vermemiz gerekirken,
en büyük sıkıntıyı bu paralel toplumdan-kültürden gördük.
·
Sadece,
öne çıkmış ve her yere yayılmış, zamanında çok ünlenmiş ama artık ne olduğu çok
iyi anlaşılmış o hareketi, paralel yapılanmayı söylemek istemiyorum.
·
Çok uzun yıllardır perde arkasında gelişen ve yaygınlaşan her
türlü tekke, tarikat ve cemaat yapılanmaları ve onların sosyal-ekonomik
örgütlenmeleri, devletin içine sızmaları, yine çok farklı kaynakları olan
etnisite-azınlık-kimlik kültürleri....
·
İçten
içe kızıştırılan, beslenen, kışkırtılan düşmanlıklar ve
SEN-BEN-O-BİZ-SİZ-ÖTEKİ... tarzındaki düşünceler ve ifade biçimleri beraberinde
de tabii ki bir ülke genelinde bölünmüşlük, parçalanmışlık yaratıyor.
·
Tüm bu duruma gelmiş olmak da tabii ki ülkenin ve halkının
yararına olmamaktadır.
·
Bölünmüş,
safları ayrıştırılmış bir millet olarak ne ülkemizin geleceğine ne de
devletimizin çağdaş bir hukuk devleti olmasına yararımız olamaz.
·
Devlet olarak güçlü ve sağlam bir yapıya ulaşabilmek için ise "ulus
devlet" temelinde ve "hukuk devletinin" tüm kural ve ilkeleri
etrafında yapılanmış olmak gerekir.
·
Kin ve nefret içerikli, daha çok da duygusal ve şişirilmiş
parçalanmışlıklar bu milleti ancak çağ dışılığa, geri kalmışlığa ve
totaliterizme götürür.
·
Ana
fikri ''kim güçlü ise kazanır'' olan bu inanış ve şiddeti bile "mübah"
görüp her türlü yolu deneyerek her yerde ne pahasına olusa olsun diyerek,
egemen olmak isteyen zihniyet ve onun pençesindeki kitleler ne yazıktır ki bir
İSTİKLAL SAVAŞI vererek kazanılmış ve yepyeni umutlarla kurulmuş bu devleti çok
zor koşullar altına itmektedir.
·
Bu zor yapı içerisindeki bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ elindekileri en
iyi bir biçimde korumak ve kullanmak ve de barış ve huzur içinde yaşamak
zorunda iken, komşularımızda olan çatışmaların ve uluslararası kargaşanın,
çıkar kavgalarının içine doğru çekiliyor.
·
Dayanabilen, kendini koruyabilen bir güçlü çağdaş devlet
olabilmek için ayni zamanda verisini tam alabilen, kara paraya izin vermeyen,
ulusal ekonomiye, tarıma ve üretmeye ağırlık veren, topraklarına her anlamda
sahip çıkabilen ve de halkının refah seviyesini yükselten bir inanç, ilke ve
yapılanmaya gitmek gerekmektedir.
·
Yıllardır
yönetimde olan hükümetlerin verdikleri tavizler ve kendilerince elde ettikleri
kazanımlar bu durumu yaratmıştır.
·
TÜRKİYE CUMHURİYETİ adına kazanılmış olan değerler ve kurumlar
ise bugün ona karşı olan güçlerin (kültürlerin-toplulukların) hakimiyetine
geçmiştir.
·
Şekli
bir cumhuriyet ve seçim-sandık modeli ise ne yazık ki çağdaş uygarlık düzeyimiz
açıcından son derece üzüntü vericidir.
·
Tam da bugün ve bu durumda yeniden ve tam bir inanç ve sağlam
duruşla Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK örnek alınmalıdır, onun gösterdiği
fikirlerle onun yoluna dönülmelidir.
·
Temelde
var olmuş olan cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ve Atatürk devrimleri yeniden, tam
da bugün bir daha düşünülmeli, ele alınmalı ve gündeme taşınmalıdır.
·
Türkiye Cumhuriyeti'nin şu an içine düştüğü çok yönlü dar
boğazlardan kurtulabilmesinin yolu anayasal yurttaşlık bilincinde olan,
parçalanmaya değil güçlü bir birlikteliğe yönelik bilinçlenmeye ve çabalara yer
verebilecek bir "yurttaş kimliğine" sahip olmamız gerekmektedir.
·
Bu
bakış açısı ile ilgili ortaya konulabilecek çok daha derinlemesine çalışmalar
yapılacaktır.
·
Gerek bilimsel bakış açısı ile ya da siyasi görüşleri ile,
gerekse de kültürel gözlemler ile söz söyleyebilecek çok insanımız vardır.
·
Evrensel
ve çağdaş değerlere önem veren, demokrasinin kurallarına ve uygulamalarına
taraf olan yurttaşlarımız, okuryazarlarımız çok daha söz almalıdır ve ülkenin
geleceğine ilişkin emek harcayabilmelidirler.
·
Türk milleti çok daha uygar bir refah toplumu isteminden
vazgeçmeden hukuk devletinin her türlü olanaklarından da yararlanarak bir soluk
almak istemektedir.
·
Buna
da hakkı vardır, olmalıdır….
. Öğretmen Gönen
ÇIBIKCI, 29.03.2022
***************************************************************************