10 Ağustos 2020 Pazartesi

Şeyh Olmak Kolay Değil

___ Şeyh Olmak Kolay Değil ___
      ......... "Şeyh" olabilmek için bazı ön koşullar gerekir:
1.                  Her şeyden önce bir şeyh olmayı isteyeceksin ve de kendine en yakın olan yeri seçebileceksin. (Mezhep, tarikat.. olarak)
2.                 Çok iyi bir anlatım yeteneğin olacak.
3.                 Eskiden bu güne değin gelmiş olan hikayeleri çok iyi ezberlemiş olacaksın.
4.                Din kültürü içerinde bulunan önemli şahsiyetleri tanıyacaksın, onlarla ilgili anlatılanları bileceksin.
5.                 Beden dilin bu işe uygun olarak eğitilmiş olacak.
6.                İnsanlara çok hoşlanacakları bir şeyler vaat edeceksin.
7.                 Senin yanında olanların senin varlığından "menfaatleri" olacak.
8.                 Anlamını tam bilmesen de ezbere okuyacağın ayetler çok olacak.
9.                Pratik zekan çok gelişmiş olacak.
10.            "Hazır" cevap olacaksın.
11.               Aile kökenin mümkünse mutaassıp ve muhafazakar çevrelerden olacak.
12.             Kullandığın dil bol Arapça ve Farsça içerikli olacak.
13.             Konuşmaların içinde mutlaka bol, bol Allah, Peygamber efendimiz, sahibeler... sözleri geçecek ve konuyu hep bu çerçevede işleyeceksin.
14.            Sorulan soruları yanıtlarken onları daha çok meraklı edecek ve senin diğer açıklamalarına muhtaç olacak biçimde bir dil kullanacaksın.
15.             Giyimin kuşamın tarihte kabul görmüş tanınmış şeyhlerinkine benzer olacak.
16.             Odanda çok sayıda ciltli ve eski kitaplar olacak.
17.              Aileler baskı altına alacak konularla onları korkularıyla yaşatacak ve senden yol göstermesini isteyecek bir "belagat"ın olacak.
18.             Sesin çok güzel olduğu gibi anlamlı da olacak ve güzel ilahiler okuyabileceksin
19.             Evin yerin öyle ayak altı bir yerde olmayacak.
20.           Sana ulaşmak isteyenler muhakkak ki bazı aracılar kullanacaklar.
21.             Senin varlığını ve gücünü insanlara tanıtacak başka kentlerde oturan çok yakınların olacak.
22.            Nerede ne olup bitiyor, kim ne yapıyor, ne diyor... bunları sana en kısa zamanda aktaracak bir istihbarat ağın olacak.
23.            Evinde hiç bir zaman çok modern görünümlü eşya olmayacak.
24.           Gelen insanlara mucizeler, menkıbeler anlatarak onların daha çok senden hoşlanmalarını, ruhen mutlu olabilmelerini sağlayacaksın.
25.            Diğer şeyhlerin seni kabul edip, yardımcı olmasını hep düşüneceksin, onları asla düşmanın yapmayacaksın.
26.           Resmi görevi olan kişilerle asla çatışmayacaksın.
27.            Özel yaşamın hep kapalı olacak, dışarıya asla yansımayacak.
28.            Acınacak durumda asla gözükmeyeceksin, tam tersine çok güçlü bir kişi algısını vereceksin.
29.           Dünya nimetlerine gerektiği yerde çok iyi sahip çıkacaksın. Evin, araban, giysilerin varsa da çiftliğin hep çok kaliteli olacak.
30.           Bir şeyh olmanın hiç de kolay bir iş olmadığını çok iyi bilecek ve hep dikkatli olacaksın.
31.             Ve de bir şeyh olabilmenin çok, çok önemli olduğuna iyi inanacaksın.
32.            Hayat kısa, yol uzun diyerek hep kendi işine bakacaksın.
33.            Sana kızanlar, seni kıskananlar çok olacak.
34.           Olsun, sen sadece kendi işine bakacaksın.
35.            Belki de daha neler, neler olmak zorundadır, değil mi?
    

       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
       2020.08.09, MŞ.

Tabii ki biz çok uzaktan bakarak bunları düşünmüş olabiliriz.
Belki de hepsi de başka türlü de olabilir.
* Birazcık "espirili" bir dille yazılmış bu yazı hiç bir kişiyi de hedef almamıştır.

* Sadece "fantastik" bir yazıdır.









An ve Evrensellik


An ve Evrensellik
·        Zamanın bölünemeyecek kadar "kısa" bir parçası demek olan AN yaşamımızın, evrenin de en küçük parçasıdır.
·        Her bir "an" tektir ve geri de gelmez.
·        Evrende her varlık hep kendi yolunda ve hep "ileriye" ilerler iken, diğerlerine de "iletiler" vermektedir ve de onlardan gelenleri içselleştirmektedir.
·        İnsan da yine "hep alır, içselleştirir" ve özümsediklerini de "yayar", "yansıtır".
·        Bu nedenledir ki insan denilen varlığın her şeyden "önce" kendisini çok iyi "tanıması" ve de an be an bir nakkaş gibi "işlemesi" gerekir.
·        Boşa geçen zaman ve boş işler "insan olma yolunda" en büyük "engel"lerdir.
·        Tek bir yapı taşı olan insanların tek, tek "değerliliği" ve "düzeyi" dünyamız, insanlık ve de belki de ileride tüm evren için önemlidir.
·        Bu nedenle ne insandan, ne de evrendeki tüm varlıklardan "vazgeçemeyiz".
·        Bütünselliği ve bütünsel etkileşimi göz ardı edersek ya da hiç algılayamaz isek, işte o zaman hep "yapay" gündemlerle "bizi avuturlar".
    
    Saygılarımla...
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,  
    2020.08.09, MŞ.

DİN ve BİLİM, DÜNYA ve AHİRET


__DİN ve BİLİM, DÜNYA ve AHİRET __
·        Türkiye Cumhuriyeti özellikle son dönemde zor günler yaşamaktadır.
·        Toplumsal ve ekonomik çalkantılar, çöküntüler üzülerek izlenmektedir.
·        Birey olarak çok büyük kesim anlamada ve kavramada çok zorluklarla karşılaşmaktadır.
·        Eğitim ve öğretimin uzun yıllardır devletin kuruluş felsefesinden çok uzaklaşması ile birlikte yetişmiş olan kuşaklar günün sorunlarını anlamada çok sıkıntı çekmektedir.
·        Teknikteki gelişmelerle birlikte oluşan "subliminal etki"lerle birlikte zihin yönetimi toplumu ve bireyi yönlendirmeğe başlamıştır.
·        Temel değerler üzerinde çok oynanılmıştır.
·        Bireyler birçok alanda temel bilgiden yoksun kalmışlar, karşılaştırma yapmak, araştırmak, kendilerini geliştirmek yerine ne yazık ki karşılıklı söz üretmekle zaman geçirir olmuştur.
·        Din konusunun toplum üzerindeki etkisi, eskiden de olduğu gibi, artmıştır.
·        Din ve inanç konusu bugün aynen geçmişte olduğu gibi bir gerçektir ve toplumları temelden etkilemektedir.
·        Tek tanrılı dinler ve diğer inanç sistemleri dünya nüfusunun çok büyük bir kesimini etkilemektedir.
·        Bazı ülkelerde çok çeşitlilik gözlenmektedir.
·        Hatta bir "tanrı" inancı olmayan inanç sitemleri vardır. Hindistan ve Asya ülkeleri din ve inanç konusunda çok büyük yoğunluk taşımaktadır.
·        Tüm bu olgular doğal olarak ekonomiyi ve toplumsallığı ve de siyaseti temelden etkilemektedir.
·        Çağdaş olan ise din ve devletin demokratik yöntemlerle örgütlenmesi ve temel haklara bağlı olmasıdır.
·        İslam dininin üzerinde oluşan tartışmalar ve çarpıtmalar, yanlış kişilerin etkili olmalarının artması ile toplum inanç ve bilim arasında kargaşa yaşar olmuştur.
·        Dünya politikasında savaşların, kavgaların çıkarılmasında İslam adının kullanılması ile de dine inanmak ve güvenmek gittikçe azalmaktadır.
·        Batı toplumu da kiliseden uzaklaşmakta ve tek tanrılı dinlerden bir kaçış yaşanmaktadır.
·        Yeni tip emperyalizm ise bunu kullanmaktadır. Bilinen tek tanrılı inanç sistemleri yerine başka çekim noktaları yaratacaktır ve insanları yine belli inanç merkezlerinde toplayacaktır.
·        "Sekten" adı  verilen bu tür akımlar zaten vardır.
·        Ama daha da artış gösterecektir.
·        Din ve buna bağlı her şeyi bırakıp yaşamağa çalışan bireyler ise ilk adımda doğru bir seçim yaptıklarını duyumsayacaklardır.
·        Bu konuda yapılması gereken en önemli işlev ise insanların "dinsel duygularının sömürülmesinin" önlenmesidir ve bu konu da devletin asli görevidir.
·        Öte yandan toplum kendi içinde daha da kurumsallaşmış din etkileri ile boğuşmaktadır.
·        Her yerde din ve din adamı etkisi ile, varlığı ile karşılaşılmaktadır.
·        Bu etkiler ve tepkiler, alınan yarım-yamalak öğretim ve yüzeysel eğitim bireyleri çok daha da bir hem ruhsal hem de politik kaoslara itecektir.
·        İtmektedir de...
·        Bireyin prototype modeline baktığımızda artık şunu görüyoruz:
·        Yetersizlik, güvensizlik, bilgisizlik, tembellik, önder,-kılavuz bulmada yoksunluk, iç disiplin eksikliği, hoş görüsüzlük, meramını anlatamamak, hep beğenilmek istemek...
·        Bilim ise tamamen uygar ve çağdaş yöntemlerle ve bakış açılarıyla vücut bulur ve gelişebilir.
·        Bilim olmadan insanlık olmaz.
·        Bilim adamı yetiştirmeden de toplum olarak ilerlenemez.
·        Din denildiğinde bugün anlaşılan genelde taassup, muhafazakarlık, gericilik, insan haklarını tanımamazlık, çağa ters düşmek... gibi ölçüt ön yargılar gelmektedir.
·        Örneğin, İslam dini denilince kitabı ne kadar anlaşılmaktadır?
·        Nüfusun ne kadar dinin kitabını ve anlamını okuyup, kavrayabilecek durumdadır.
·        Son dönemlerin tek, tük ortaya çıkan cesur ilahiyat uzmanları toplumu aydınlatmak için çabalar göstermektedir.
·        Türkiye Cumhuriyeti anayasal olarak bir laik devlettir.
·        Bunun temel bir gerçek ve veri olduğunu asla unutmamalıyız.
·        Din kişilerin kendi inançları için olmalıdır ve devlet ve bilim sadece kendi yöntemleri ile sistemlerini kurmaları ve geliştirmelidir.
·        Dinsel çıkarlar ve hizipler devleti ele geçirmemelidir.
·        Öte yandan sömürüye karşı korunmuş, insanı ve haklarını koruyan bir din özgürlüğü ve din eğitimi temel hak olarak korunmalı ve sağlanmalıdır.
·        Tüm bu bakış açısından gördüğümüzde din adamı kavramı ve dinsel örgütlenmeler tekrar gözden geçirilebilir.
·        Devlet gölgede kalan, denetlenemeyen hareketlere ve örgütlenmelere izin vermemelidir.
·        Okul, eğitim, öğretim sistemi tümüyle hem içerik, hem de kalitesi yönünden en baştan incelenmeli ve yenilenmelidir.
·        Tevhid-i tedrisat uygulanmalı ve devlet okulları gerçekten yeniden güçlendirilmelidir.
·        Bilim ve bilim adamı olsun demeniz için ön koşulları sağlamalısınız.
·        Özgürce çalışabilecekleri ortam ve koşullar ancak çağdaş bir demokratik bir devlet sistemi içerisinde olduğunda insanlık için yararlı olur.
·        Bilim insanı çalışmak, çok çalışmak ve hep de kendisi ile ve bilimin bugünü ile savaşmak zorundadır.
·        Siz kendi dilinde çalışabilecek, kendi dilinde bilim üretebilecek bilim insanlarını yetiştirip, onlara sahip olamazsanız ne olur?
·        Bilimde önde olanlar gelir size hükmederler ve yönetirler.
·        Başkasının bulduğu bilimsel veriler sonucunda elde edilen ürünleri alır, para ödersiniz.
·        Çağdaş ve uygar ortamlarda çoğul disiplinlerle yetişmiş bilim insanınız olduğunda onlar yine size toplumsal destek de vereceklerdir, toplumun din sömürüsüne esir olmasına engel olmak isteyeceklerdir.
·        Bugün bize düşen nedir?
·        Sıradan bireylere düşen nedir?
·        Bir ülkenin sıradan yurttaşları nasıl davranmalıdır?
·        Sıradan yurttaşlar, bizler, kendimizi nasıl yönlendirmeliyiz ki daha güçlü ve demokratik bir toplumda yaşayabilelim?
·        Nasıl bir model yaratarak, geleceğin zorluklarına karşı kendimizi hazırlamalıyız?

Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.08.10, MŞ.


Temel Sorunumuz Nedir?


___Aslında Ana Sorunumuz:___
·        "Çağdaş uygarlık düzeyine" doğru ilerleyen bir ülke olabilmeyi bir türlü kavrayamadık.
·        Hedeflerimiz ise bambaşka şeyler.....
·        Bu nedenle de devlet ve kamu hep sorunlu olmakta ve toplum ve bireyler de kuralsızlık, boş vermişlik yaşıyor.
·        Koca, koca okullar, özeller, parlak yaşamlar hiç bir anlam taşımıyor artık...
·        Çünkü, uygar bir toplum tümüyle "ileri düzeyde" bir "sistem" gerektirir.
·        Ne yazık ki ülkemizin ve toplumun, bireylerin durumu hiç de iç açıcı değil!
·        Hep boş şeylerle, boş laflarla, sahte gündemlerle uğraşan yığınlar ne kendi bireysel gelişimlerine önem verebiliyorlar ne de ufka bakabiliyorlar...
·        Bir boş vermişlik, bir "boş işlerle" uğraşmak sarmış her bir yanı...
·        Ne bir genel kültür, ne bir "edep", ne bir uygar davranış, ne de "iyi bir insan" olabilme özlemi... kalmamış.
·        Aslında günümüzün evrensel sorunu "bilimde, teknikte, uygarlıkta yarışmak değil midir?
·        Şu ana değin bildiğimizi, gördüğümüzü anladığımızı belki de unutup "bilimde" alınan "hızı" düşünerek şaşırmamız ve de özenmemiz gerekmektedir.
·        "Gelecek dönem" tam anlamıyla bireyin çok üzerine çıkılan bir yeni "dijital çağ" olduğunda bugünün insanlarından bir eser bile kalmayacaktır....
·        Bireylerin durumu bugünlerde genel olarak şöyle:
o       "Ne iç disiplinleri, ne de çok çalışmaları, ilkesel davranmaları, fikir üretebilmeleri, iyi bir yurttaş ve hatta iyi bir insan olmayı istemeleri... akıllarına bile gelmiyor."
o       "Herkes kendini bırakıp, başkalarını eleştiriyor!"

        Yazık!
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.08.09, MŞ.