Toplumsal tutum ve davranışlardaki olumsuz değişimler
Sokakta açıkça gittikçe
artan değişiklikleri görülmektedir; çoğu insan sorumsuz ve olumsuz davranışlar
göstermektedir.
Toplumda
bireylerin tutum ve davranışlarındaki olumsuz görünümlerin nedenleri ve
etkileri nelerdir?
Bu durumun
altında yatan nedenler karmaşık ve çok boyutludur; etkileri ise hem bireysel
hem de toplumsal düzeyde hissedilir.
Bu olumsuz
görünümlerin ortaya çıkmasına yol açan başlıca nedenleri ve topluma olan etkilerini
genel bir çerçevede inceleyelim:
A)Olumsuz Tutum ve Davranışların Nedenleri
Olumsuz
davranışlar genellikle tek bir sebebe bağlı olmayıp, bireysel, ailevi, sosyal
ve ekonomik faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkar.
1.
Sosyo-Ekonomik Faktörler ve Belirsizlik
a-Ekonomik Zorluklar ve Güvencesizlik:
İşsizlik, gelir eşitsizliği ve hayat pahalılığı gibi ekonomik sıkıntılar,
bireylerde yüksek düzeyde stres, hayal kırıklığı ve öfke birikimine neden
olabilir. Bu durum, sabırsızlık, tahammülsüzlük ve saldırganlık gibi olumsuz
davranışları tetikleyebilir.
b-Gelecek Kaygısı: Toplumsal ve ekonomik
belirsizlik, özellikle gençlerde umutsuzluk, motivasyon eksikliği ve topluma
karşı ilgisizlik (apati) yaratabilir.
2. Aile ve
Eğitim Çevresi Etkileri
a-Model Eksikliği ve Çatışmalar: Aile
içinde sağlıklı iletişim ve problem çözme becerilerinin yetersiz olması veya
şiddetin, sorumsuzluğun rol model alınması, bireyin sosyal kuralları ve
empatiyi öğrenmesini zorlaştırır.
b-Eğitim Sistemindeki Değişimler:
Rekabetçi, sadece başarı odaklı ve değerler eğitimine yeterince odaklanmayan
bir eğitim sistemi, bireylerin sosyal sorumluluk ve empati gibi becerilerini
geliştirmesini engelleyebilir.
3.
Teknolojinin ve Kitle İletişiminin Rolü
a-Sosyal Medya ve Gerçeklik Algısı: Sosyal
medyada yaygınlaşan nefret söylemi, linç kültürü ve sürekli bir
gösteri/onaylanma ihtiyacı, bireylerin gerçek hayattaki sabır, nezaket ve yüz
yüze iletişim becerilerini aşındırabilir.
b-Hızlı Tüketim Kültürü: Sabırsızlığın ve
anlık tatminin ön plana çıktığı medya içerikleri, bireylerin uzun vadeli çaba
gerektiren konularda (örneğin kurallara uyma, başkasını bekleme) tahammülünü
düşürebilir.
4. Toplumsal
Değerlerin ve Kuralların Aşınması
a-Hukuka ve Kurallara Güvenin Azalması:
Kuralların sadece zayıflara işlediği algısı veya adaletin gecikmesi/işlememesi,
bireylerin genel olarak kural tanımama ve sorumsuzluk eğilimlerini artırabilir.
b-Empati ve Saygı Eksikliği: Bencilliğin,
bireyciliğin ve kendi çıkarını her şeyin üstünde tutma eğiliminin artması,
başkalarının hakkına ve alanına saygı göstermeyi azaltır.
B)Olumsuz Tutum ve Davranışların Etkileri
Bu olumsuz
davranışlar sadece bireyleri değil, tüm toplumsal yapıyı derinden etkiler.
Bu döngüyü
tersine çevirmek, sadece bireysel çabayla değil, aynı zamanda eğitimde, aile
yapısında ve toplumsal adalet mekanizmalarında yapılacak köklü iyileştirmelerle
mümkün olabilir.
1. Toplumsal
Güven ve Uyumda Azalma
a-Güven Kaybı: İnsanların birbirine olan
güveninin sarsılması, komşuluk, arkadaşlık ve iş ilişkilerinde şüpheciliği ve yalnızlaşmayı
artırır.
b-Sosyal Çözülme: Ortak değerlerde ve
hedeflerde birleşememe, toplumdaki dayanışmayı ve birliktelik hissini
zayıflatır.
c-Kutuplaşma: Farklı düşünce ve yaşam
tarzlarına tahammülsüzlük, toplumsal gruplar arasındaki gerilimi ve ayrışmayı
derinleştirir.
2. Yaşam
Kalitesinin Düşmesi
a-Artan Şiddet ve Suç Oranları: Sorumsuz ve
saldırgan davranışların artması, sokaklarda, trafikte ve kamusal alanlarda daha
fazla fiziksel ve sözlü şiddete yol açar.
b-Kamusal Alanların Kötü Kullanımı: Ortak
kullanım alanlarına zarar verme, çevre kirliliği ve kurallara uymama, yaşam
alanlarının kalitesini genel olarak düşürür.
3.
Psikolojik ve Duygusal Yük
a-Yüksek Stres ve Anksiyete: Sürekli
olumsuzluk ve kural ihlalleriyle karşılaşmak, bireylerin güvenlik algısını
zayıflatır ve stres seviyesini yükseltir.
b-Toplumsal Mutsuzluk: Negatif
davranışların yaygınlaşması, genel bir mutsuzluk, umutsuzluk ve motivasyon
eksikliğine neden olabilir.
C)Kuralsızlık ve
Sorumsuzluğun Temel Nedenleri
Uyulması
gereken kurallara açıkça “uymamazlık” gösterenler, giyimleri ve dış görünüşleri
ile umursamazlık içinde olanlar sıklıkla görülmektedir.
Bireylerin gittikçe
artan “olumsuz” görünümlerinin, “sorumsuz” davranışlarının nedenleri ve
etkileri nelerdir?
Bu gidiş ise ne
yazık ki toplumun genelini çok etkilemektedir.
Kamusal alanda
kurallara uymama, umursamaz giyim ve genel bir sorumsuzluk havası ne yazık ki
son dönemde artan ve dikkat çeken olumsuz görünümler arasında.
Bu tür
davranışlar, bireysel tercihlerden öte, toplumsal düzeni ve güveni olumsuz
etkileme potansiyeli taşıyan karmaşık bir sorunun belirtileridir.
Bir önceki
yanıtta genel neden ve etkileri ele almıştım; bu kez ise “kurallara uymamazlık”
ve “umursamaz dış görünüş” (ki bu genellikle bir ilgisizlik/meydan okuma
tutumunu yansıtır) konularına odaklanarak nedenlerini ve toplumsal etkilerini
detaylandıralım:
Bu tür
davranışların temelinde yatan nedenler, genellikle bireyin çevreye ve otoriteye
duyduğu güvenin veya ait olma hissinin aşınmasıyla ilgilidir.
1.
Kurallara ve Otoriteye Karşı Güven Kaybı
a-Adalet Algısındaki Bozulma: Eğer
bireyler, kuralların herkese eşit uygulanmadığını, bazı kişilerin ayrıcalıklı
olduğunu veya adaletin yavaş/işlevsiz olduğunu düşünürse, kural koyucu sisteme
olan saygıları azalır.
Bu,
"Başkası uymuyorken neden ben uyayım?" mantığını tetikler.
b-Otoriteye Meydan Okuma: Özellikle gençler
arasında, umursamaz giyim ve kuralsız davranışlar, yerleşik normlara ve
yetişkin otoritesine karşı bir protesto veya bireysellik arayışı biçimi
olabilir.
Bu, "Beni
ne siz, ne de sizin kurallarınız tanımlayabilir" mesajını taşır.
2.
Yüksek Stres ve Duygusal Yük
a-Hayatta Kalma Moduna Geçiş: Ekonomik
zorluklar, gelecek kaygısı ve günlük hayatın yüksek stresi altında bunalan
bireyler, duygusal kaynaklarını (empati, sabır, nezaket) tüketirler.
Yaşamda kalma
mücadelesi veren bir zihin, toplumsal kurallar ve başkalarının rahatlığı gibi
"lüks" konuları öncelik listesinin altına atabilir.
b-Apati (İlgisizlik) ve Umutsuzluk:
Toplumdaki genel sorunların çok büyük olduğu ve bireysel çabanın sonuç
vermeyeceği düşüncesi, kişilerde pasif bir umursamazlık yaratır.
Bu durum,
"Benim sorumluluk almam neyi değiştirecek?" tutumuyla dışa vurulur.
3.
Rol Model ve Sosyal Medya Etkisi
a-Yanlış Rol Modeller: Medyada veya sosyal
çevrede, kural tanımaz, kaba ve sorumsuz karakterlerin popülerlik kazanması ya
da maddi/sosyal olarak başarılı görülmesi, bu davranışları normalleştirebilir
veya cazip hale getirebilir.
b-Anonimlik ve Etik Filtrenin Kalkması:
Kalabalık şehir ortamında ve dijital dünyada anonimliğin artması, bireylerin
kendilerini yaptıklarından sorumlu hissetme oranını düşürür.
"Kimse
beni tanımıyor" duygusu, sorumsuzluğu kolaylaştırır.
Ç)Bu Gidişatın
Topluma Etkileri
Bu bireysel
görünümlerin artması, bir kartopu etkisi yaratarak toplumun genelini derinden
etkilemektedir:
1.
Toplumsal Anomi ve Kaos Hissi
a-Anomi (Kuralsızlık Hali): Sosyolojideki
bu kavram, bireylerin ortak değerleri ve ahlaki normları kaybetmesiyle
toplumsal bağların zayıflamasını ifade eder.
Kuralsızlık
arttıkça, toplum daha az öngörülebilir ve daha güvensiz bir yer haline gelir.
b-Yüksek Gerilim ve Çatışma: Özellikle
trafik, sıra bekleme, gürültü gibi kurallara uyulmayan alanlarda çatışma
potansiyeli sürekli artar.
Herkesin kendi
kuralını uygulamaya çalıştığı bir ortam, genel bir gerginlik ve huzursuzluk
yaratır.
2.
Kamusal Alan Kalitesinin Düşmesi
a-Ortak Yaşam Alanlarının Kötüleşmesi:
Kuralsızlık, ortak kullanılan parklar, toplu taşıma araçları veya sokaklar gibi
yerlerin daha kirli, daha gürültülü ve daha yıpranmış olmasına neden olur.
Bu da,
kurallara uyan bireylerin motivasyonunu daha da düşürür.
b-Devlet Kurumlarına Ek Yük: Sorumsuz
davranışların (çevreye çöp atma, kamu malına zarar verme) maliyetini toplumun
tamamı öder; bu da kaynakların hizmet yerine “tamir ve temizliğe”
yönlendirilmesine neden olur.
3.
Empati ve Nezaketin Azalması
a-Sosyal İletişimde Sertleşme: İnsanların
birbirine karşı tahammülü azaldıkça, basit nezaket kurallarından (teşekkür
etme, kapıyı tutma, özür dileme) kaçınılması yaygınlaşır.
Bu durum,
günlük sosyal etkileşimleri daha yıpratıcı ve düşmanca hale getirir.
b-Ötekileştirme: Farklı giyim tarzları veya
davranış kalıpları, yargılamayı ve ötekileştirmeyi hızlandırır. Toplum,
farklılıkları kabul etmek yerine, kolayca etiketleyip dışlamaya başlar.
Bu gidişatın
tersine çevrilmesi, sadece daha sert kurallar koymaktan değil, aynı zamanda toplumsal
güveni yeniden inşa etmekten, adaleti tesis etmekten ve en önemlisi çocukluktan
itibaren empati ve sorumluluk duygusunu aşılamaktan geçmektedir.
D)Bu olumsuzluklar ile oluşan “sürü
psikolojisi”:
Toplumun
çeşitli kesimleri üzerindeki bu tür etkiler ve algılamalar zamanla hukuk, kural
tanımazlık, görgü bilmezlik artışı göstererek bir tür “sürü psikolojisi” de
oluşturmaktadır.
Gözlemlerimizi
daha da derinleştirerek, olumsuz davranışların bireysel düzeyden çıkıp bir “toplumsal
salgına” dönüşme tehlikesine işaret edebiliriz:
Özellikle "sürü psikolojisi" (veya yaygınlaşma etkisi) kavramıyla birlikte hukuk,
kural ve görgü tanımazlığın artışına odaklanmanız, durumun ciddiyetini ortaya
koyuyor.
Bu noktada,
olumsuz davranışların nasıl bir "sürü psikolojisi" yarattığını, bunun
ardındaki psikososyal mekanizmaları ve topluma olan sonuç etkilerini
inceleyelim:
I-Kuralsızlığın
"Sürü Psikolojisine" Dönüşmesi
Olumsuz
davranışlar ve kural tanımazlık, belirli bir kritik kütleye ulaştığında,
bireyleri "Ben de yapabilirim"
veya "Herkes yapıyor, sorun yok"
demeye iten tehlikeli bir psikososyal döngü yaratır.
“Bunu b en de yapmalıyım”,
demeye başlarlar.
1.
Sosyal Kanıt ve Normalleşme Etkisi
a-Sosyal Kanıt Prensibi (Social Proof):
İnsanlar, bir davranışın doğru veya kabul edilebilir olup olmadığına karar
verirken başkalarının davranışlarını referans alır.
Bir trafik
kuralını ihlal eden 1-2 kişiyken durmak kolaydır; ancak 10 kişi kırmızı ışıkta
geçiyorsa, birey de bunu "yapılması gereken" veya "normal"
bir davranış olarak algılamaya başlar.
b-Normatif Uyum (Normative Conformity):
Birey, çevresindeki çoğunluk tarafından kabul görme veya dışlanmama
motivasyonuyla, “aslında yanlış” bulduğu bir davranışa bile “uyum”
gösterebilir.
Toplumda
yaygınlaşan görgüsüzlük, kaba dil veya saygısızlık, hızla bir “toplumsal norm”
haline gelir.
2.
Model Olmanın Olumsuz Etkisi
a-"Kötü Örnek" Etkisi: Kamusal
alanda birisi kural ihlali yaptığında ve bunun herhangi bir ceza veya tepki
almadığını gördüğünde, bu, diğerleri için bir izin belgesi görevi görür.
Örneğin, bir
kişi sıranın önüne geçiyor ve tepki görmüyorsa, diğerleri de denemeye başlar.
“Başarılı” olan
kural tanımazlık, güçlü bir “pekiştiriciye” dönüşür.
b-Anonimleşme ve Sorumluluğun Yayılması:
Sürü içinde birey, kendi kişisel sorumluluğunu daha az hisseder (deindividuation).
Kalabalığın bir
parçası olarak hareket etmek, bireyin “ahlaki” veya yasal sonuçlardan “kaçabileceği”
yanılsamasını yaratır.
II-Kural
Tanımazlık Sürüsünün Sonuçtaki Etkileri
Bu "sürü
psikolojisi"nin yarattığı kuralsızlık, toplumun temel direklerini
zayıflatır:
1.
Hukuk ve Düzen Algısının Aşınması
a-Hukukun Değersizleşmesi: Kural
ihlallerinin yaygınlaşması, yasaların caydırıcılığını ve ciddiyetini azaltır.
Yasa, kitleler
tarafından sistematik olarak ihlal edildiğinde,
sadece bir kağıt parçası olarak algılanır.
b-Bireysel Hak ve Özgürlüklerin Daralması: Kural
tanımazlık, en çok kurallara uyan, görgülü ve saygılı bireyleri cezalandırır.
Sorumsuz
davranışlar, “başkalarının” huzur, güvenlik ve mülkiyet haklarını ihlal ederek, tüm toplumun hak alanını daraltır.
2.
Toplumsal Görgünün ve Nezaketin Tükenmesi
a-Empati Çöküşü: Sürü psikolojisi,
bireyleri kendi çıkarlarına odaklanmaya iterken, başkasının ihtiyaç ve
duygularını görmezden gelmeyi kolaylaştırır.
“Görgü
bilmezlik”, aslında bir “empati eksikliği” göstergesidir.
b-Duygusal Toksisite: Kaba, küfürlü veya
saldırgan davranışların yayılması, “kamusal alanı duygusal olarak” zehirler.
İnsanlar,
günlük etkileşimlerde sürekli “tetikte olma”, “savunmaya geçme” ve “enerjilerini
koruma” ihtiyacı duyarlar.
3.
Toplumsal İlerlemenin Engellenmesi
a-Kaynakların Tüketilmesi: Toplumun
enerjisi ve kaynakları, kurallara uymayanlarla mücadele etmeye harcanır. (trafik
denetimi, çöp temizliği, kamu malı tamiri)
Bu durum, uzun
vadeli kalkınma, eğitim ve kültür gibi daha önemli alanlara yatırım yapma
potansiyelini düşürür.
E)SONUÇ:
Sorumsuzluk bir
kere yaygınlaştığında artık bireysel bir kusur olmaktan çıkar ve “bir toplumsal
karaktere” dönüşür. Bu "sürü" etkisinden kurtulmak, sadece cezaların artırılmasıyla değil, aynı zamanda iyi örneklerin özendirilmesi, görgünün ve nezaketin eğitimle yeniden bir değer olarak sunulması ile olasıdır. Kurala uyan
bireylerin “umudunu ve motivasyonunu” koruması için neler yapılabilir, diye
düşünüp, çözüm yolları aramalıyız.
. Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.01, İS.
. YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
..
(YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)