AİLE İLİŞKİSİ .
Aile içindeki
ilişkilerin en önemli “ilkeleri ve kuralları” nelerdir?
Aile içindeki
ilişkilerin “sağlıklı ve güçlü” olması için bazı temel ilkeler ve kurallar
vardır.
Bunlar, her
bireyin kendini güvende, değerli ve anlaşılmış hissetmesini sağlar.
En önemli
ilkeler şunlar olabilir:
Saygı
ve Empati
-Koşulsuz
Saygı: Aile üyeleri birbirlerinin fikirlerine, duygularına ve kişisel
sınırlarına saygı duymalıdır.
Bu, yaşa, role
veya pozisyona bakılmaksızın “her birey” için geçerlidir.
-Empatik
Dinleme: Birbirinizi “yargılamadan” dinlemek, empati kurmanın ilk adımıdır.
Karşınızdakinin
ne “hissettiğini anlamaya” çalışmak, bağları güçlendirir ve yanlış
anlaşılmaları engeller.
Etkili
İletişim
-Açık ve Dürüst
İletişim: Duygu ve düşüncelerinizi açıkça ifade etmek, sağlıklı bir ilişkinin
temelidir.
Sorunları
biriktirmek yerine, ortaya çıktıklarında yapıcı bir şekilde konuşmak önemlidir.
-"Ben"
Dilini Kullanmak: Suçlayıcı bir dil ("Sen hep böylesin") yerine,
kendi duygularınızı ifade eden bir dil ("Ben bu durumda kendimi üzgün
hissediyorum") kullanmak, tartışmaların daha “az yıkıcı” olmasını sağlar.
Güven
ve Sorumluluk
-Güven Ortamı
Yaratmak: Aile içinde “sır tutulmamalı” ve her bireyin söylediği şeye
güvenebilmesi gerekir.
Güven,
ilişkinin temel taşıdır.
-Ortak
Sorumluluk: Ailedeki her birey, evin düzeni, finansal konular veya duygusal
destek gibi konularda kendi üzerine düşen sorumluluğu almalıdır.
Bu, adil bir
denge oluşturur.
Ortak
Zaman ve Birliktelik
-Kaliteli Zaman
Geçirmek: Sadece aynı ortamda bulunmak değil, birlikte keyifli vakit geçirmek
önemlidir.
Ortak hobiler
edinmek veya düzenli aile yemekleri yemek, bağları kuvvetlendirir.
-Bireysel
Alanlara Saygı: Birlikte zaman geçirmek kadar, her bireyin kendi özel alanına
ve bireyselliğine saygı duymak da önemlidir.
Aile
içindeki ortak dil nasıl olmalı?
Aile içindeki
ortak dilin temelinde şefkat, anlayış ve saygı olmalıdır.
Konuşma tarzı
ve seçilen kelimeler, aile bağlarını güçlendirebilir ya da zayıflatabilir.
İşte ailede
kullanılması gereken ortak dilin en önemli özellikleri:
-"Ben
Dili" Kullanmak
Suçlayıcı ve
yargılayıcı "sen" dili yerine, kendi duygularınızı anlatan "ben"
dilini kullanmak çok önemlidir.
Örneğin,
"Beni hiç dinlemiyorsun" demek yerine, "Söylediğim şeylerin
dinlenmediğini düşündüğümde kendimi önemsiz hissediyorum" demek, karşı
tarafın “savunmaya geçmesini engeller” ve empati kurmayı kolaylaştırır.
-Olumlu
İfadeler ve Takdir
Ailede
birbirini takdir etmek, olumlu bir atmosfer yaratır.
Küçük
başarıları, yardımları ve çabaları fark edip dile getirmek, aile üyelerinin
kendilerini değerli hissetmelerini sağlar.
"Yaptığın
bu yemek çok güzel olmuş" veya "Bu konuda bana çok yardımcı oldun,
teşekkür ederim" gibi ifadeler, “olumlu bir iletişim” döngüsü oluşturur.
-Açık ve Dürüst
İletişim
Aile üyeleri,
duygu ve düşüncelerini “saklamadan”, açıkça ifade edebilmelidir.
Ancak bu
dürüstlük, kaba veya kırıcı olmamalıdır.
Sorunlar ortaya
çıktığında, biriktirmek yerine sakin ve yapıcı bir şekilde konuşmak, daha büyük
anlaşmazlıkların önüne geçer.
-Empatik
Dinleme
Konuşmak kadar
dinlemek de önemlidir.
Aile içinde bir
sorun konuşulurken, “yargılamadan” ve hemen çözüm önerileri sunmadan önce,
karşı tarafın “ne hissettiğini” anlamaya çalışmak gerekir.
Bu, sadece
kulaklarınızla değil, “kalbinizle” dinlemek anlamına gelir.
-İyimser ve Mizah Dolu Bir
Ton
Zor zamanlarda
bile mizah ve iyimserlik, gerginliği azaltabilir.
Aile üyeleri
arasındaki “şakalaşmalar” ve “neşeli anlar”, bağları güçlendirir ve aile içinde
bir “destek sistemi” olduğunu hissettirir.
Aile
bireyleri birbirini eleştirebilmeli mi, önerilerde bulunmalı mı?
Aile
bireylerinin birbirine karşı “eleştiri ve öneri” getirmesi, ilişkinin dinamiği
açısından oldukça “hassas” bir konudur.
Doğru şekilde
yapıldığında “yapıcı” olabilirken, yanlış yaklaşımlar ilişkileri zedeleyebilir.
Yapıcı
Eleştiri ve Öneri Nasıl Olmalı?
-Empati Odaklı
Yaklaşım: Eleştiri yapmadan önce karşı tarafın bakış açısını anlamaya çalışmak
önemlidir.
"Neden
böyle davranıyor?" veya "Bu durumda ne hissediyor olabilir?"
gibi sorular sormak, yaklaşımınızı daha yumuşak hale getirir.
-"Ben
Dili" Kullanımı: "Sen hep böyle yapıyorsun" gibi suçlayıcı
ifadeler yerine, kendi duygularınızı anlatan "ben dili" kullanın.
"Bu
durumda benim içimde bir endişe oluşuyor" veya "Söylediğin şey beni
üzdü" demek, karşı tarafın savunmaya geçmesini engeller.
-Özel ve Sakin
Bir Ortam: Eleştiriler asla “başkalarının yanında” veya “tartışma anında”
yapılmamalıdır.
Konuşmak için “özel
ve sakin” bir anı beklemek, iletişimin daha sağlıklı ilerlemesini sağlar.
-Çözüm Odaklı
Olmak: Sadece sorunu dile getirmek yerine, aynı zamanda olası çözümler veya
alternatif yaklaşımlar sunmak önemlidir.
"Bu konuda
şöyle bir şey denesek daha iyi olur mu?" gibi bir yaklaşım, eleştiriyi
yapıcı bir öneriye dönüştürür.
Ne
Zaman Eleştiri Yapılmamalıdır?
-Kişiliğe
Yönelik Eleştiriler: "Sen tembelsin" veya "Sen çok
dağınıksın" gibi kişinin “karakterine yönelik” eleştiriler, özgüveni
zedeler ve “onarılamaz” yaralar açabilir.
Eleştiriler
daima “davranışa” yönelik olmalıdır.
-Geçmişi
Gündeme Getirmek: Yaşanmış ve kapanmış konuları tekrar açmak, mevcut sorunları
çözmek yerine ilişkideki gerilimi artırır.
-Genelleme
Yapmak: "Sen hiçbir zaman..." veya "Sen her zaman..." gibi
genellemeler, kişinin çabalarını “yok sayar” ve “değersiz” hissetmesine neden
olur.
Sonuç
olarak
. Bu ilkeler,
bir ailenin sadece bir arada yaşayan bireyler topluluğu olmaktan çıkıp,
birbirini “destekleyen” ve “seven” bir ekip haline gelmesini sağlar.
. Bu ilkeleri “benimsemek”,
aile içinde daha “derin” ve “anlamlı” bağlar kurmamıza yardımcı olacaktır.
. Aile
bireyleri birbirine “yapıcı ve nazik” bir şekilde önerilerde bulunmalıdır.
. Eleştiri,
karşı tarafın daha iyi bir versiyonu olmasına yardımcı olmayı hedeflerse
değerlidir.
. Bu, sevgi ve
destekle harmanlandığında, ailenin daha sağlıklı ve güçlü bir birim olmasını
sağlar.