PR (Public
Relations)
·
Çok
yerde duyulur, kısaca adı geçer.
·
Pek
de ne olduğu anlaşılmaz.
·
Zaten
bu "şey"in anlaşılmasını, dile düşmesini pek istemezler.
·
PR
kendi başına bir sektör ve de meslektir, projelendirmedir aslında.
·
Bir
kişi veya kurum için halkın genel algısını başarılı şekilde iletişim
kanallarının kullanılarak yönetilmesidir.
·
Türkçeye Halkla
İlişkiler olarak çevrilen kavram, bir marka veya kişinin halkın karşısında
itibarını korumak, desteklemek, bilinirliğini ve düşüncesini arttırmak,
davranış biçimlerine etki etmek sonucunda oluşturulan bir itibar yönetim
biçimidir.
·
Yani
bir tanım amacı taşıyan işlerdir. (reklam)
·
İlk
bakışda bambaşka ve "çok yararlı iş"lerin yapıldığı, "görevlerin
üstesinden geldiği" intibasını yaratmak isterler.
·
Yani
bir "algı" oluşturmak istenilir.
·
Dışarıdan
bakılınca, hemen ilk görünüşde, ya da duyulduğunda insanlar bir beğeni
sunsunlar diye hazırlanır.
·
Genelde
de toplumun beklediği, arzu ettiği "şey"ler olur ya, işte onları öne
çıkararak kendilerini de o projenin tam da "ortasına" koyarak bir
çalışma düzenlenir.
·
Bir
işin, bir çalışmanın bir PR amaçlı iş olup olmadığını anlamanın ilk ve en
önemli yolu şudur:
- Yapılan bu iş basına, TV'ler, radyoya
v.b. yerlere duyurulmuş mudur, onlar çağırılmış mıdır?
·
Kimler
mi bu yola baş vurur?
·
Genellikle
özel şirketler, vakıflar, dernekler,belediye gibi kurumlar...
·
Ve
de tek, tek önemli kişiler, başkanlar, toplumda önde olan kişiler, sanatcılar,
artizler...
·
PR
çalışması kötü bir şey midir?
·
Hayır,
denilebilir.
·
Kişilerin
ya da kurumların toplumda öne çıkmayı istemeleri çok anlaşılabilir bir
duygudur.
·
Paralı
işler için de zaten daha çok para kazanmayı amaçlarken kullandıkları bir
araçtır.
·
Kötü
değilse de eleştirilebilir mi?
·
Evet,
eleştirilebilmesi gerekir.
·
Neden
ve hangi durumlarda?
·
Kamu
oyunu "yanıltma" durumu varsa pek de "iyi" değildir.
·
Kamu
oyunda bir "hayırlı iş" yaparak, "yardım severlik" gibi
etkinlilerle yapılan çalışmalar ise, azıcık da kendilerinin bu işi
"tanıtım "gayesi" ile yaptıklarını düşünebilmek gerekir.
·
Onlara,
o kişiye kızmasak bile "durumu" anlamak gerekir, yani bunu kavrayıp
yorumlamak "bizim işimiz" olmalıdır.
·
Peki,
bu olur mu?
·
Yook,
nerde?
·
Hemen,
hemen kimse anlamaz ve de düşünmez bile, aklına bile gelmez.
·
Peki
kimler bu durumu anlayabilir?
·
Kimler...
·
Eleştirisel
bakabilenler, entelektüel bakış açısını uygulayabilenler, beşeri düşünebilenler
ve bu konularda duyarlılık taşıyanlar açıkca görüp, anlayabilirler. (örnek
insan)
·
PR
bu durumda "örnek insanlar" tarafından pek beğenilmez, eleştirilir.
·
Çok
yararlı işler yapan, halka çok yakın duran, halkla iç içe bulunan birçok
politikacı da tüm bu tür yaptığı "işler"in bilincindedir ve bunların
PR olduğunu bilerek yapar, beğenilmek, öne geçmek ister.
·
Aslında
bu politikacılar çok değerli zamanlarını çok daha yararlı çalışmalar için
kullanmalıdır.
·
Ama
politika öyle bir dünya yaratıyor ki, politikacı hep önde olmak, hep beğenilmek
istiyor.
·
Ünlü
kişilerin özel alanlarında yaptıkları "şey"ler de bir PR
çalışmasıdır.
·
Baktığımız
her şeyi iyi anlayabilmemiz zor olsa da "görebilmemiz" gereken neler
varsa onları da iyi kavramalıyız.
·
Öyle
pek de "kandırılmış" gibi de durmamalıyız...
·
Hiç
olmazsa, kimseye söylemesek bile kendi içimizde onun ne olduğunu anlamış
olmamız yeter kendimize.
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.04.16, MŞ.