11 Nisan 2020 Cumartesi

İnsanlar ve Yasaklar

İnsanlar ve Yasaklar
.......Sokağa çıkmak yasak!......
.......İki gün evden çıkamazsınız!......
§        Bu bildiriyi alan "insan" hemen nasıl bir tepkimeyi yaşar?
§        Neler hisseder?
§        Neden davranışlarının denetiminden ödün verir?
§        Birden açıklanan bu karar ile yönetici kesimi halkın gözünde çok soru işaretleri açmıştır.
§        Görülen fotoğraflar ve videolar, alınan haberler zamanla çok daha iyi özümsenecek ve değerlendirilecektir.
§        Bakanlıklar arası bir iletişim açığı var mı, sorusu akla geliyor.
§        Sorumlu bakan bilerek son iki saatte duyurduk, dese de inanırlığı çok az bir açıklama yaptı.
§        Halkın, kitlelerin ne zaman ve nasıl davranacağını bilebilmek için çok büyük uzman olmağa gerek var mıdır?
§        Birkaç ana nokta ile bu olay incelenmelidir.
§        İnsanın aklını daha çok kullanabilmesi ve sakin olması beklenir tabii ki...
§        Ama öte yandan tüm hayvansal canlıların ve de doğal olarak insanın temel iç güdülerini hiç unutmamak gerekir.
§        Temel iç güdüsü olan insan nerede olursa olsun, hangi zamanı yaşarsa yaşasın ilk önce yaşama devam edebilme üzerinde programlanmıştır.
§        İlk tepkime her zaman için ayakta kalmak denilen "canlı kalmak"tır.
§        En birincil görev ve uyarı sistemi "canlı" kalmanın devamı içindir.
§        Bunun devamı için de insanın kendi temel gereksinimi olan beslenmeyi öne çıkarması çok doğaldır.
§        "AÇLIK" en önemli tepkime nedenidir.
§        Aç kalırsam neler çekerim, yok olurum, ölürüm... temel düşüncesine programlanmış bir bilinç altı ile yaşayan insanın bu durumda korkması, endişe etmesi, güven yitirmesi, paniğe kapılması, saldırganlaşması, öz denetimini yitirmesi... beklenilen temel güdüdür.
§        Ancak zamanla elde edilen eğitim, öğretim ve deneyimlerle, çözüm yollarını arama sistematiğini geliştirmesi ile ve de "aklını kullanması" ile bu temel güdüyü ve tepkimeleri alıp, değerlendirip, çözüm yollarını aramağa başlar.

............... İşte o zaman şu ölçütler önem kazanır:
1-Zamanlama. (hazırlıksız yakalanma)
2-Dıştan aldığı darbenin gücü.
3-Eğitim-öğretim durumu.
4-Yaşam deneyimleri.
5-İçinde bulunduğu "sosyo-kültürel-ekonomik" kültür-yapı.
6-Elde edilmiş ön yargıları.
7-Kendini denetleme ve yönlendirme gücü.
8-Sağ duyusunun güçlülük derecesi.

§        Bir diğer ana tepkime, iç güdülerden birisi de "özgürlüğün" yitirilmesi olabilir mi?
§        Evet, doğuştan bu yana özgürce davranabilmesi, bir açık ve serbest ortamda hareket edebilmesi ona bir doğal hak ve biçim olarak sunulmuş olan "insan" birden bu hareket özgürlüğünün ortadan kaldırılacağının haberini aldığında "kapatılacağı" ve artık hareket edemiyeceğini düşünüp de bir endişeye, korkuya ve paniğe kapılmaz mı?
§        Evet, bu önceden ön görülmemişse, o insan buna hazır değilse, kendi öz talebi değilse ve hazırlanmasına zaman tanınmamışsa paniğe kapılır bilinen "norm"larının dışında davranır.
§        Bu iki bakış açısına dayanarak denilebilir ki "insan" bu duyguları ve tepkimeleri gösterir, göstermesi beklenebilir.
§        Eğer tek bir insan olarak "yalıtılmış" bir dünyada olsa "ilk etkilenmenin hızı" geçtiğinde "sakinleşme" ve "düşünerek" çözüm arama evresine girer.
§        Bu durumda tek ise çevresinde başka insanlar olmadığı için de pek zarar veremez.
§        Ama, o insan bir toplumda yaşıyor ise ve kendisi gibi ayni temel tepkimeleri yaşayan insanları görebiliyor, izleyebiliyor ise artık o bireysellik ortadan kalkabilir ve "kitlesel" davranışlar başlar.
§        Bu da bazen tehlikeli olabilir!
§        Buna verilen ad "kitle psikolojisi"dir ve de çok önemlidir kitlesel davranışlarda... (die Massenpsychologie) 
§        Kitle artık bir "sürü" gibi kendilerine bir yol bulur ve ortak korkuların, endişelerin etkisi ile davranır.
§        Toplanma, dip dibe durmak, sürü halinde ilerlemek ve davranmak... görülmeğe başlar.
§        Korkularına neden olan temel iç güdüyü önleyemedikleri sürece "" kalacakları endişesi ile hareket ederler, saldırganlaşabilirler, kendi aralarında birbirlerine bir düşman gibi davranabilirler.
§        Herkes bunu yapacak, yapabilir diye de düşünmek doğru olmaz.
§        Eğer bir çağdaş toplum düzeninde yaşanıyorsa, kentsel örgütlenmeler ve yaşam sistematiği devam ediyor ise çok fazla bir tehlike görülmeyebilir.
§        Çok yıllar öncesinden böylesine bir "felaket" durumunda karşılaşıldığında nasıl davranılacağı "örgün eğitim"de, okullarda öğretilebilirse insanlar, yurttaşlar "bilinçli" ve "eğitilmiş" davranabilirler ve saldırganlık durumundan kendilerini kurtarırlar.
§        Ama yine de "olağan üstü" koşullar ve "aşırı tehlike"lerin varlığı, ölüm korkusu, aç kalma ve yok olma duyguları devam ediyor ise ve de yöneticiler, uzmanlar... bu temel "yeni toplumsal yapı"lanmayı denetim altına alamamışlar ise böylesine "panik" durumları hep yaşanabilir.
§        Bu nedenle de bir toplumda yönetici olanların, gücü elinde tutanların her şeyin üzerinde bu tür "beklenilmeyen" tepkilerde, halk hareketlerinden, kitlelerin saldırganlıklarından... nelerin ortaya çıkacağını hesaba katması gerekir.
§        Biz ona "felaket ön görümü" ve "felaket yönetimi" diyebiliriz.
§        Bu iki alan birbirini tamamlayarak kendisine bir sistem ve donanım getirmelidir.
§        Felaketin türüne, yapısına göre farklılıklar ele alınsa da ana disiplin konuları yan yana ve derinlemesine işlenerek programlanmalıdır.
1-Ne zaman, hangi durumlarda kimler, nerede, nasıl davranmalıdır?
2-Hangi bölgeler ve hangi önlemler vardır?
3-Ne gibi tepkimeler ne gibi durumlarda ortaya çıkar?
4-Toplum, halk, kitleler, gruplar, bölgeler... ne gibidavranışları, ne tür "koşul değişimleri"nde gösterirler?
5-Bu beklenilen değişimlerde uygulanacak olan yöntemler ve zamanlama planları nelerdir?
6-Hangi tür görevlilerle çözüm modelleri geliştirilecektir.
7-Bu değişimlerde elde bulunması gereken araç ve gereçler nelerdir, nerelerde hazır bekletilmektedir?
8-Yönetim ve kara verme mekanizması ne denli sakin ve sağ duyulu davranabilecektir?
9-Olası dış etkenler neler olabilir?
10-İş birliğine girilmesi gereken kurumlar ve organizeler hangileridir?
11-Hiç "ön görülmeyen" neler olabilir?
12-Kurumsal, finansal ve ekonomik yapılanmalar ne durumdadır?
13-Ekonomik yapılanmalar nasıl güçlendirilebilir?
14-Ulusal ve uluslararası finans modelleri ve programları böylesine bir "felaket" durumunda ne tür tepkiler gösterir?
15-Temel yapılanmalarda ve ana kaynaklarda nasıl bir eksiklik baş gösterebilir?

§        Bu konunun, konuların çok değişik alanlarda uzmanları vardır ve de onlar tek, tek de olsalar bu konuları çok iyi bilirler.
§        Zaten uzmanların işleri de bu değil midir?
§        Çeşitli disiplinler bir araya geldiklerinde de ana sistematik oluşturulur.
§        Devlet ve kamu kurumları da zaten bu konulara eğilip, üzerilerine düşenleri yapmaktadırlar.
§        Ben ise sadece bir "düşünce geliştirimi" içerisinde bunları bir "bakış" olarak yazdım.
§        Sorunları irdelemek ve çözüm yolları aramak keşke bu kadar kolay ve kısa olsa idi değil mi?
§        Sabır gösterip, makalemi okuyanlara en iyi dileklerimi sunarım.

    Saygılarımla...
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.04.11, MŞ.