9 Ağustos 2025 Cumartesi

TÜRKİYE İÇİN

    TÜRKİYE İÇİN NELER GEREKLİDİR?     .

. Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasal, ekonomik ve toplumsal çöküşten kendisini kurtarması için neler gereklidir?

. Türkiye'nin içinde bulunduğu zorlu süreçten çıkması için siyasi, ekonomik ve toplumsal alanlarda köklü ve kapsamlı adımlar atılması gerektiği sıkça dile getirilir.

. Bu alanlardaki sorunlar birbirini besleyen bir yapıda olduğu için, kalıcı çözümler için bütünsel bir yaklaşım önemlidir.

Siyasal Alanda Atılması Gereken Adımlar

-Hukuk Devleti İlkesini Güçlendirmek: Hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi, yargı bağımsızlığının güvence altına alınması ve mülkiyet haklarının korunması, hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için güven ortamı oluşturur.

“Hukukun üstünlüğü” aynı zamanda adil bir toplum yapısının da temelidir.

Bağımsız yargının ve mahkemelerin yeniden işlerlik kazanması ve her türlü yolsuzluğa karşı desteklenmesi gerekir.

-Suç örgütleriyle güçlü mücadele: Ülke içinde yayılmış olan her türlü çeteleşme, mafyalaşma ve kartelleşme yapılanmalarına ve onların uzantılarına karşı çok güçlü mücadele verilmelidir.

-Her türlü şiddet ve terör yapılanmalarına karşı devlet ve toplum olarak açık ve kesin mücadele verilmelidir.

-Demokratik Kurumları Yeniden İşler Kılmak: “Güçler ayrılığı” ilkesinin güçlendirilmesi, yasama ve yürütme organlarının yetkilerinin net bir şekilde belirlenmesi ve şeffaf bir yönetim anlayışının benimsenmesi, siyasi istikrar için hayati öneme sahiptir.

TBMM ve sorumlu, yetkili başbakanlı bir hükümet sistem yeniden işler duruma getirilmelidir.

Cumhurbaşkanlığı devleti “temsil” eder duruma getirilmeli ve yetkileri sınırlandırılmalıdır

-Seçim Sisteminde Reform: “Temsilde adaleti” ve “yönetimde istikrar”ı sağlayacak bir seçim sisteminin oluşturulması, siyasi kutuplaşmayı azaltabilir ve farklı görüşlerin parlamentoda daha etkili temsil edilmesini sağlayabilir.

Ekonomik Alanda Atılması Gereken Adımlar

-Merkez Bankası Bağımsızlığı: Para politikalarının siyasi baskılardan arındırılması ve enflasyonla mücadele odaklı bağımsız bir Merkez Bankası yönetimi, ekonomik güvenilirliği artırır ve fiyat istikrarını sağlar.

-Dış borçlardan kaçınan bir yönetim biçimine yönelmek gerekir.

-Akılcı Maliye Politikaları: Kamu harcamalarının disiplin altına alınması, bütçe açıklarının azaltılması ve vergi sisteminin adil bir yapıya kavuşturulması, sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin önünü açar.

Kara para ile ve vergi kaçakçılığı ile güçlü mücadele gerekir.

-Üretim Odaklı Ekonomi: Yüksek katma değerli üretim ve ihracata yönelen, teknoloji ve Ar-Ge yatırımlarının desteklendiği bir sanayi politikası izlenmesi, ithalata olan bağımlılığı azaltır ve istihdamı artırır.

Tarım ve hayvancılık yeniden desteklenmeli ve üretimin artışına doğru bir güçlü girişime geçilmelidir.

-Yabancı Sermayeyi Teşvik: Hukuki ve siyasi belirsizliklerin giderilmesi, yatırımcıların güvenini kazanarak doğrudan yabancı yatırımların ülkeye gelmesini sağlar.

-Milli iktisat ve ekonomiyi öne çıkarmak ve devleti daha güçlü kılmak gerekir.

-Üretimi hızlandırmak ve güçlendirmek gerekir:

Toplumsal Alanda Atılması Gereken Adımlar

-Eğitimde Fırsat Eşitliği: Nitelikli ve bilim odaklı bir “milli eğitim” sisteminin tüm yurttaşlara sunulması, geleceğe umutla bakan, sorgulayan ve üreten bireylerin yetişmesini sağlar.

Eğitim ve öğretimde “özel okullar” yerine çağdaş ve güçlü devlet okulları yer almalıdır.

Öğretmen yetiştirme yeniden gözden geçirilmesi ve çağdaş yöntemler ve donanımlar kazandırılmalıdır.

-Kutuplaşmayı Azaltmak: Farklı kimliklere, inançlara ve yaşam tarzlarına saygı duyulan, diyalog ve uzlaşmanın öne çıktığı bir toplumsal iklimin oluşturulması, toplumsal “barışın” sağlanması için kritik öneme sahiptir.

-Kadınların ve Gençlerin Güçlendirilmesi: İş yaşamında ve siyasette kadınların daha etken rol almasının teşvik edilmesi, genç işsizliğiyle mücadele edilmesi ve gençlerin karar alma süreçlerine katılımının artırılması, dinamik ve kapsayıcı bir toplumun inşasına katkı sağlar.

Dar gelirli ailelere devlet desteği sağlanmalıdır.

Atatürkçü bir anlayışın yeniden anlaşılması ve kavranması gerekir.

Türkiye'nin içinde bulunduğu zorlu süreçten çıkış yolu arayışında, Atatürkçü düşüncenin ve kuruluş ilkelerinin yeniden anlaşılması ve kavranması gerektiği yönündeki görüşler önemli bir yer tutar.

Bu yaklaşım, ülkenin temel “değerlerini ve hedeflerini” hatırlatarak, sorunlara köklü çözümler bulmayı hedefler.

Atatürkçü Düşüncenin Temel Unsurları

-Atatürkçü düşünce, Türkiye Cumhuriyeti'nin “varoluş felsefesini” oluşturan bir sistemdir.

Bu sistemin yeniden anlaşılması ve kavranması, genellikle şu temel ilkeler üzerinden değerlendirilir:

-Cumhuriyetçilik: Devlet yönetiminde ulusal egemenliğin temel alınması ve bireyin temel hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınmasıdır.

Bu ilkenin yeniden kavranması, demokratik kurumların güçlendirilmesini ve hukukun üstünlüğünün tam anlamıyla tesis edilmesini içerir.

-Laiklik: Devletin tüm inançlara “eşit mesafede” durması, “din ve devlet” işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.

Laikliğin doğru anlaşılması, dinin birleştirici bir unsur olarak kalmasına olanak tanırken, toplumsal kutuplaşmayı önler ve bireylerin vicdan hürriyetini korur.

Ülkenin her yerini sarmış bulunan mezhepçilik, “tarikatçılık yapılanmaları”nın demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun olabilecek bicimde denetlenmesi gerekir.

-Devletçilik: Özellikle ekonomik anlamda, bireysel girişimlerin yetersiz kaldığı durumlarda devletin ekonomide öncü rol oynamasını ifade eder.

Bu ilkenin günümüz koşullarına uyarlanması, “stratejik sektörlere” yatırım yapılmasını, ekonomik kalkınmanın planlı bir şekilde yürütülmesini ve kaynakların etkin kullanılmasını kapsayabilir.

Milli ekonomiye güç verilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.

-Halkçılık: Toplumda hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa ayrıcalık tanınmamasını, tüm vatandaşların kanun önünde eşit olmasını ifade eder.

Bu ilkenin benimsenmesi, sosyal adaletin sağlanmasına ve toplumun farklı kesimlerinin kaynaşmasına yardımcı olur.

-Milliyetçilik: Ulusal birliği ve bütünlüğü, ortak bir vatan ve gelecek bilincini esas alır.

Bu, ayrıştırıcı değil, “kapsayıcı bir milliyetçilik” anlayışıdır.

Farklılıkları reddetmeden, “ortak” bir kimlik olan “yurttaşlık etrafında” birleşmeyi hedefler.

-Devrimcilik (İnkılapçılık): Çağın gereklerine uyum sağlamak için sürekli değişim ve yenilikçiliğe açık olmayı ifade eder.

Bu ilke, statik bir yapı yerine “dinamik” bir gelişmeyi savunur; gününü koşullarına göre ilerici ve devrimci çözüm yollarını bulmak gerekir.

Bilim ve teknoloji alanında ilerlemenin ve çağdaş normların benimsenmesinin önemini vurgular.

Güncel Sorunlara Atatürkçü Yaklaşım

Atatürkçü düşüncenin yeniden anlaşılması, mevcut sorunlara somut çözümler üretebilecek bir çerçeve sunar.

Örneğin, ekonomik krizle mücadelede devletçilik ilkesi, stratejik yatırımların teşvik edilmesi ve üretim odaklı politikaların benimsenmesi için bir yol haritası sunabilir.

Siyasi gerilimlerin azaltılmasında laiklik ve halkçılık ilkeleri, toplumsal barışın tesis edilmesi ve farklı görüşlere saygı duyulması için temel bir zemin oluşturur.

Eğitim sistemindeki sorunlara yönelik olarak ise inkılapçılık ilkesi, bilimi ve çağdaş değerleri merkeze alan bir yaklaşımı zorunlu kılar.

Bu ilkelerin günümüz dünyasının ve Türkiye'nin kendine özgü koşullarına uyarlanması, Türkiye'yi içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan çıkarabilecek güçlü bir vizyon sunar.

Bu sorunların çözümü için

Hem devletin, hem de toplumun tüm kesimlerinin “ortak bir amaç” etrafında birleşmesi, eleştirel düşünceye açık, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının benimsenmesi gerekir.

Yurtsever bir düşünce ve bilinç oluşturulması için temel çalışmalar yapılmalıdır.

Bu ilkelerin yeniden yorumlanması ve uygulanması, Türkiye'nin geleceği için nasıl bir etki yaratabilir?

Türkiye'nin bu yönde atacağı ilk adım ne olmalı?

  Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.08.09, G.
.    (Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı)
.       YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:


TBMM ve KOMİSYON

.   TBMM ve KOMİSYON    .

.  TBMM'de, Kürt sorununun çözümü için bir komisyon kurulduğu doğru.

Bu komisyonun adı "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" olarak belirlendi.

-Adı ve Amacı: Komisyonun adı, Meclis Başkanlığı tarafından önerildi ve oy birliğiyle kabul edildi.

Amacının, Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'nin toplumsal barışını ve demokratikleşmesini sağlamak olduğu belirtiliyor.

-Toplantılar: Komisyonun ilk toplantısı 5 Ağustos'ta yapıldı.

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanan komisyon, çalışma usul ve esaslarını belirledi.

Ayrıca komisyonun haftada iki gün toplanması kararlaştırıldı.

-Üyeler: Komisyon, Meclis'teki tüm siyasi partilerin temsilcilerinden oluşuyor. AK Parti'nin 21, CHP'nin 10, DEM Parti'nin 4 ve MHP'nin 4 üyesi bulunuyor.

Meclis'te temsil edilmeyen partiler de birer üye ile komisyonda yer alıyor.

-Çalışma Süresi: Komisyonun çalışmalarını 31 Aralık 2025'e kadar sürdürmesi bekleniyor.

Bu süre, gerektiğinde uzatılabilecek.

-Gündem: Komisyonun gündeminde, Kürt sorununun yanı sıra PKK'nın silah bırakma süreci, yasal düzenlemeler ve demokratikleşme talepleri gibi konuların olduğu belirtiliyor.

Ancak bazı muhalif partiler ve yorumcular, komisyonun yetki alanının geniş tutulması ve “yalnızca silah bırakma meselesine” odaklanmaması gerektiğini savunuyor.

Komisyonun ikinci toplantısında MİT ve Jandarma'dan yetkililerin dinlenmesi planlanıyor.

Süreçle ilgili yeni gelişmeler oldukça, kamuoyuna bilgi veriliyor.

Bu komisyonun asıl kuruluş nedeninin terör örgütü PKK'yı “legal” hale getirmek olduğu yönünde endişeler ve yorumlar bulunuyor.

Bu tür endişeler özellikle komisyonun amacının geniş bir şekilde tanımlanması ve "Kürt sorunu" gibi terimlerin kullanılmasıyla ortaya çıkıyor.

Komisyonun resmi kuruluş amacı farklı bir şekilde ifade ediliyor:

-Resmi Amaç: Komisyonun adı "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu".

Bu ad ile, amacın PKK'yı yasal bir statüye kavuşturmak yerine, Türkiye'deki tüm toplumsal kesimler arasında barışı, diyaloğu ve demokratikleşmeyi sağlamak olduğunu göstermek isteniyor.

-Meclis'teki Konum: Komisyon, Meclis'te tüm siyasi partilerin katılımıyla kurulmuş bir organ.

Bu, komisyonun faaliyetlerinin “şeffaf” bir şekilde “yürütüleceği ve denetlenebileceği” anlamına geliyor.

Eğer amaç bir “terör örgütünü meşrulaştırmak” olsaydı, bu sürecin Meclis çatısı altında “açık” bir şekilde yürütülmesi “çok daha zor” olurdu.

-Yetki Alanı: Komisyonun yetkisi, terörle mücadele, silah bırakma süreçleri, yasal düzenlemeler ve demokratikleşme reformları… gibi konuları kapsıyor.

Bu konular, “terörün sonlandırılması” ve ülkenin “demokratikleşmesi” için atılması gereken adımları içeriyor.

-Siyasi Yaklaşımlar: AK Parti ve MHP, komisyonun öncelikli amacının terörün sonlandırılması ve silahların bırakılması olduğunu vurgularken, DEM Parti gibi partiler ise konunun sadece terörle sınırlı kalmaması ve “Kürt kimliğinin” tanınması gibi daha geniş konuları da kapsaması gerektiğini belirtiyor.

Sonuç

TBMM içindeki bu komisyonun çalışmalarının “hangi yönde” ilerleyeceği ve “hangi konuları” kapsayacağı, gelecekteki tartışmaları ve endişeleri belirleyecektir.

Farklı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları arasında görüş ayrılıkları devam ediyor.

Bu komisyonun terör örgütü PKK'yı legal hale getirme amacını taşıdığına dair doğrudan açık bir kanıt bulunmuyor.

Ancak Türkiye üzerindeki planlar ve BOP nedeni ile çok büyük endişe ve şüphe taşıyor.

Muhalefet, CHP çok daha açık ve dikkatli çalışmalar göstermek ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin “üniter ve ulus devlet” yapısından yana çaba ve çalışmalar göstermesi gerekmektedir.

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası”na bağlı kalan “milletvekilliği görevine” uygun çalışmalarda bulunmalıdırlar.

.  Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.08.09, G.
.       (Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı)
.               YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ: