14 Aralık 2024 Cumartesi

TÜRKİYE'nin POLİTİKASI

    Türkİye nasıl bİr polİtİka uygulamalıdır?

Kasım 2024'te Suriyeli muhaliflerden oluşan bir koalisyon, Esad'ı devirmek amacıyla ülkeye karşı çeşitli saldırılar düzenledi.

Suriye'de rejim çöktü.

Muhalif birlikler, 8 Aralık'ta Şam'a girerken Devlet Başkanı Beşşar Esad, Moskova'ya kaçtı ve Rusya hükûmeti tarafından kendisine siyasi sığınma hakkı verildi.

Türkiye'nin Suriye ile olan kara sınırı yaklaşık olarak 877 kilometre uzunluğundadır. Bu sınır, Türkiye'nin en uzun kara sınırı olma özelliğini taşır.

Suriye konum olarak ve siyasi anlamda da Türkiye için ciddi önem taşıyan bir komşudur.

Türkiye'nin Suriye sorununa karşı izlediği politika, hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde önemli etkileri olan karmaşık bir durumdur.

Türkiye'nin çok dikkatli ve sağlam politik adımları atması ve kararları vermesi gerekir.

Bu konuda farklı görüşler ve öneriler şu başlıklar altında değerlendirilebilir:

   1. Ulusal Güvenlik ve Terörle Mücadele:

Türkiye'nin öncelikli amacı, sınırlarını "terör" örgütlerinden korumak ve sızmaları engellemektir.

Bu amaçla "sınır güvenlik" güçleri güçlendirilmeli ve teknolojik altyapı geliştirilmelidir.

Gerektiğinde sınır ötesinde "terörle mücadele operasyonları" düzenlenerek, "ülke güvenliği" sağlanmaya çalışılmaktadır.

Bu operasyonların uzun vadeli çözümler sunmadığı ve yeni sorunlara yol açabileceği de unutulmamalıdır.

Askeri çözümlerin yanı sıra, "siyasi çözüm" arayışları da sürdürülmelidir.

Suriye'deki "olası iç savaşın" sona erdirilmesi gereklidir.

Siyasi geçiş sürecinin başlatılması için uluslararası çabalar ortaya çıkacaktır, bunlar dikkatlice desteklenmelidir.

   2. İnsani Yardım ve Mülteci Krizi:

Suriye'nin geçirdiği sorunlu yıllar Türkiye için de büyük sıkıntılar ve yükler getirmiştir.

Suriye'deki iç savaştan kaçan milyonlarca insan mülteci olarak Türkiye'ye sığınmıştır.

Türkiye, bu insanlara insani yardım sağlama konusunda önemli bir rol üstlenmektedir.

Bu yardımların açık ve yasal çizgide sürdürülmesi ve uluslararası toplumun da bu konuda daha çok sorumluluk alması gerekmektedir.

Milyonlarca "mültecinin" varlığı, Türkiye'ye büyük bir yük getirmekte ve sosyal ve ekonomik sorunlara yol açmaktadır, halkta huzursuzluğa neden olmaktadır.

Türkiye'de bulunan "mültecilerin" güvenli bir şekilde açık ve belirli kurallarla ülkelerine geri dönmeleri için koşulların sağlanması beklenmektedir.

Türk yurttaşlığı verilenler ve diğerleri için zaman yitirmeden geri dönüş önerileri hazırlanıp, sunulmalıdır.

   3. Bölgesel İşbirliği:

Suriye sorununun çözümü için komşu ülkelerle işbirliği yapmak gerekmektedir.

Özellikle Rusya, İran ve ABD gibi ülkelerle diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi ve ortak çözümler üretilmesi önemlidir.

Türkiye, bölgesel barış ve güvenilirlik, devamlılık sağlanması için çaba gösterecektir.

Bu amaçla, Suriye'deki farklı etnik ve mezhepsel gruplar arasında uzlaşı sağlanmasına yönelik çalışmaları görüşmeye açabilir, inceleyip, desteklerde bulunabilir.

   4. Uluslararası Hukuk ve Meşruiyet:

Türkiye, Suriye'deki müdahalelerinde "uluslararası hukuk" çerçevesinde hareket etmelidir. Uluslararası toplumun desteğini almak ve meşruiyetini güçlendirmek bu yönde oldukça önemlidir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uyum sağlamak ve uluslararası toplumun "ortak" bir çözüm üzerinde uzlaşmasına kendince katkı sağlaması gerekmektedir.

    5. Türkiye'nin Suriye Politikasının Zorlukları:

Suriye'deki iç savaşın oldukça karmaşık yapısı ve çok sayıda grupların, örgütlerin varlığı, çözüm sürecini zorlaştırmaktadır.

Etnik ve mezhepsel bölünmeler ve siyasi istekler gösterilmesi ülkenin bütünlüğü için sorun yaratmaktadır.

Tüm bu ayrılıklara rağmen Türkiye için önemli olan Suriye'nin bütünlüğünü, sınırlarını koruması ve "parçalanmamasıdır".

Bölgedeki büyük güçlerin Suriye'ye "müdahalesi" ve "çıkar çatışmaları", kalıcı bir çözümün önünde engel oluşturmaktadır. Türkiye bu konuda da ciddi ve kalıcı önerileri destekleyebilir.

Suriye iç savaşıyla birlikte ülkede birçok "terör örgütü" ortaya çıkmış ve faaliyet göstermeye başlamıştır.

Bu örgütler, hem Suriye halkına hem de komşu ülkelere büyük "zararlar" vermişlerdir.

   A) Başlıca Terör Örgütleri şunlardı:

-DEAŞ (IŞİD): 2014 yılında Irak ve Suriye'nin büyük bir bölümünü ele geçirerek kendine bir devlet ilan eden DEAŞ, radikal İslamcı ideolojisiyle tanınır. Halifelik kurma amacıyla birçok vahşi eylem gerçekleştirmiştir.

-El-Kaide: El-Kaide örgütü, Suriye'de çeşitli bağlı gruplarla faaliyet göstermektedir. Bu gruplar, DEAŞ gibi radikal İslamcı ideolojileri benimserler.

-Ahrar el-Şam: Suriye muhalefetinin önemli bir aktörü olan Ahrar el-Şam, daha önce El-Kaide ile bağlantılı olsa da sonradan bu bağlantıyı koparmıştır.

-Hay'at Tahrir el-Şam: Eski adıyla Ceyş el-Feth, El-Kaide'ye yakınlığıyla bilinen bir örgüt.

-PKK/YPG gibi terör örgütlerinin Suriye'de etkin olması, Türkiye'nin güvenliğini tehdit etmekte ve çözüm sürecini olumsuz etkilemektedir.

   B) Terör Örgütlerinin Etkileri:

Bu örgütler, sivilleri katletmek, kaçırmak, işkence yapmak gibi "ağır insan hakları" ihlallerinde bulunmaktadırlar.

Savaş ve şiddetten kaçan milyonlarca Suriyeli, komşu ülkelere, Türkiye'ye sığınmak zorunda kalmıştır. Bu durum, bölgede büyük bir "mülteci krizine" yol açmıştır.

Bu örgütler, bölgesel huzuru ve devamlılığı bozmakta ve komşu ülkeler için "güvenlik tehdidi" oluşturmaktadırlar.

Bazı terör örgütleri, "finansal kaynak" elde etmek amacıyla "uyuşturucu ticaretine" karışmaktadırlar. Bu da bölge halkının ve ülkelerin genel güvenliği ve sağlığı açısından  çok büyük tehdit ve sorundur.

6. Sonuç olarak

Türkiye'nin Suriye politikası, "ulusal güvenlik, insani yardım, bölgesel işbirliği ve uluslararası hukuk" gibi birçok etkeni dikkate alarak oluşturulmalıdır.

Karmaşık ve uzun vadeli bir "sorun" olan Suriye krizi, sabırlı ve diplomatik bir yaklaşım gerektirmektedir.

Bu bilgiler "genel bir değerlendirme" olup, Suriye sorununa yönelik "tüm" ayrıntıları içermemektedir.

Bu konuda daha ayrıntılı bilgi almak için çeşitli kaynakları incelemek yararlı olur.:

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.12.14, MŞ.  ---------------------------

.      (Araştırma ve değerlendirme yazım)

SURİYE NE OLACAK?

 .  SURİYE NE OLACAK?

I ) Esad sonrası Suriye'de neler oluyor?

.  Esad sonrası Suriye senaryosu, hala devam eden iç savaşın belirsizlikleri nedeniyle kesin olarak öngörülemiyor.

.  Ancak şu anda gözlemlenen bazı eğilimler ve olası senaryolar bulunmaktadır:

A - Mevcut Durum:

İç savaşın henüz bitmiş olmaması ve farklı grupların kontrolündeki bölgelerin varlığı, çatışmaların devam etme ihtimalini artırıyor.

Milyonlarca Suriyeli mülteci ve yerinden edilmiş kişinin olduğu ülkede, insani kriz giderek derinleşiyor.

Rusya, İran, Türkiye gibi dış güçlerin Suriye'deki varlıkları ve çıkarları, ülkenin geleceği üzerinde önemli bir etkiye sahip.

Onların nasıl müdahalede bulunacağı şu an belirli değil.

Uzun süren savaş, Suriye "ekonomisini" büyük ölçüde tahrip etti ve ülke derin bir ekonomik krizle karşı karşıya.

Tüm dünyada terör örgütü olarak kabul edilmiş olan gruplar iş başına gelebilir.

B - Olası Senaryolar:

Şu anki verilere göre, Esad rejiminin yakın gelecekte düşmesi pek olası görünmüyor.

Ancak içerideki muhalefet ve dış güçlerin baskısı, rejimi zayıflatabilir.

Suriye'de farklı etnik ve mezhepsel grupların kontrolündeki bölgelerin oluşması ve bu bölgeler arasındaki çatışmaların devam etmesi olası bir senaryo.

Suriye'deki iç savaşa dış güçlerin daha fazla müdahale etmesi ve "ülkenin bölünmesine" yol açması da ihtimal dahilinde.

Esad sonrası Suriye'de istikrarlı bir yönetim kurulması uzun ve zorlu bir süreç olabilir.

II ) Türkiye Esad kaçtıktan sonra Suriye'de neler yapabilir?

. Esad'ın kaçmasıyla birlikte Suriye'de yepyeni bir dönem başlayacaktır.

. Türkiye'nin bu süreçte oynayacağı rol oldukça "kritik" olacaktır.  

. Türkiye'nin Esad sonrası Suriye'de yapabileceği bazı önemli adımlar olabilir:

A - Siyasi Sürece Aktif Katılım:

Suriye'de tüm kesimleri temsil eden bir anayasa hazırlanması sürecinde aktif rol almak.

Şeffaf ve adil seçimlerin düzenlenmesi için uluslararası gözlemcilerin katılımıyla destek vermek.

Suriye'de demokratik bir geçiş sürecinin başlatılması için siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesine yardımcı olmak.

B -  İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü:

Savaş suçları ve insan hakları ihlalleri konusunda soruşturmaların yapılması ve sorumluların yargılanması için uluslararası mekanizmalarla işbirliği yapmak.

Bağımsız ve tarafsız bir adalet sisteminin yeniden oluşturulmasına destek vermek.

Sivil toplum kuruluşlarının özgürce faaliyet gösterebilmesi için ortam hazırlamak.

C - Ekonomik İyileşme:

Savaşın tahrip ettiği altyapının yeniden inşası için uluslararası yardımları koordine etmek ve yatırımları teşvik etmek.

Piyasa ekonomisine geçiş, özel sektörün güçlendirilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi ekonomik reformlara destek vermek.

Gençlerin ve kadınların istihdamına yönelik projeler geliştirmek.

Ç - Güvenlik ve İstikrar:

DEAŞ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadeleye devam etmek ve Suriye'nin terörden arındırılmasına katkı sağlamak.

Türkiye-Suriye sınırının güvenliğini sağlamak ve kaçakçılığın önüne geçmek.

Suriye'deki yerel güçlerin eğitimi ve donatılmasıyla güvenlik boşluklarının doldurulmasına yardımcı olmak.

D -  Mültecilerin Güvenli Dönüşü:

Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde ülkelerine dönmeleri için koşulların oluşturulması.

Dönen mültecilerin yeniden inşa süreçlerine katılımını sağlamak.

E -  Bölgesel İşbirliği:

Suriye'nin komşu ülkeleriyle işbirliği yaparak bölgesel istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmak.

Suriye meselesinde uluslararası toplumun ortak bir çözüm bulması için çaba göstermek.

Türkiye, bu süreçte hem bölgesel hem de küresel bir güç olarak önemli bir rol üstlenecektir.

Ancak bu süreçte dikkatli ve uzun vadeli bir strateji izlemek gerekmektedir.

Türkiye'nin Suriye'deki hedefleri, bölgesel istikrar, terörle mücadele, insan hakları ve demokrasinin yaygınlaşması olmalıdır.

F - Bu süreçte Türkiye'nin karşılaşabileceği zorluklar arasında şunları görebiliriz:

Suriye'deki "Etnik ve Mezhepsel" farklı gruplar arasında derin yaralar oluşmuştur.

Bu yaraları iyileştirmek ve herkesi kapsayan bir çözüm bulmak zaman alacaktır.

Bölgedeki diğer ülkelerin ve büyük güçlerin Suriye'deki gelişmelere müdahale etmeye çalışması, Türkiye'nin planlarını zorlaştırabilir.

Suriye'nin yeniden inşası için büyük miktarda kaynağa ihtiyaç duyulacaktır.

Türkiye'nin bu kaynağı bulması ve yönetmesi kolay olmayacaktır.

G - Esad Sonrası Suriye'de Nelere Dikkat Edilmeli?

Suriye'deki durum oldukça karmaşık ve belirsiz...

Esad sonrası Suriye'nin nasıl şekilleneceği, iç ve dış birçok faktöre bağlı olarak değişecektir.

Savaşın yarattığı insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması ve sivillere yönelik şiddetin durdurulması öncelikli hedefler olmalıdır.

Terör örgütü olarak kabul edilmiş grupların durumu ne olacak; istedikleri şeriat yönetimini kuracaklar mı?

Yeni bir anayasa yapılması, özgür ve adil seçimler düzenlenmesi gibi siyasi reformların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Ülkenin yeniden inşası ve ekonomik olarak toparlanması için uluslararası toplumun desteği büyük önem taşıyor.

Milyonlarca Suriyeli mültecinin güvenli ve gönüllü olarak ülkelerine dönmesi için uygun koşulların sağlanması gerekmektedir.

DEAŞ gibi terör örgütlerinin faaliyetlerinin engellenmesi ve ülkenin terörden temizlenmesi önemlidir.

Suriye'nin parçalanması son derece sorunludur ve tehlikelidir.

H - Sonuç olarak

Bu yazı kısa ve genel bir çerçeve sunmaktadır.

Esad sonrası Suriye'nin nasıl şekilleneceği, iç ve dış birçok faktöre bağlı olarak değişecektir.

Suriye'deki durum şu an oldukça karmaşık ve belirsizdir.

Esad sonrası Suriye, Türkiye için hem bir "fırsat" hem de bir "meydan okumadır" ve çok ciddi bir durumdur.

Türkiye, bu süreci başarılı bir şekilde yönetirse, bölgede önemli bir "güç" olarak konumunu daha da "güçlendirebilir" ve tarihte önemli bir yer edinebilir.

Suriye'deki mülteci krizi, dış güçlerin rolü veya ekonomik durum hakkında daha fazla bilgi almak için araştırma yapılmalıdır.

Daha "güncel" bilgi için güvenilir haber kaynaklarını izlemenizi öneririm.

  .  Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 13.12.2024, MŞ.

.      (Araştırma ve değerlendirme yazım)

İNSANI TERSLEMEK

.  İnsanı TersleMEK

.   insanı Tersleyip, Kalbini kırmak nasıl bir DAVRANIŞTIR?

Nedenleri nelerdir?

Tersleyip bir insanın kalbini kırmak, hem gerçekleştiren hem de yaşayan için oldukça karmaşık ve derin duygulara neden olabilen bir deneyimdir.

Bu durumun hem kişisel hem de ilişkisel boyutları vardır.

Birini Tersleyip Kalbini Kırmak Nasıl Bir Duygudur?:

Çoğu zaman, kişi söylediklerinin veya yaptıklarının farkında olarak veya olmayarak karşısındakini incittiğini anlar ve sonra büyük bir pişmanlık duyar; duyabilir.

Yaptığının yanlış olduğunu anlayabilirse kendi davranışlarının bir başkasına bu denli "acı" verdiğini anlamak, kişinin kendini suçlu hissetmesine neden olabilir,

Başkasının verdiği akıl ve önerilerine hemen tepki gösterip, tersleyen kişi belki de kendini "küçük düşmüş" hissedebilir.

İlişkinin zarar görmesi, güvenin sarsılması ve hatta "kaybedilmesi" korkusu, kişinin içini kemiren bir duygu haline gelebilir.

Bu "endişeyi taşıyabilmesi "ise olumludur.

Bazen, kişi kendini "haklı" görerek, başkasının "akıl" vermesine öfke duyabilir.

Özellikle de "ben" merkeziyetçi kişiliklerde bu durum ortaya çıkar.

Bir dostunu gereksiz yere tersleyen yine de ben haklıyım diyor ise bu ciddi bir durumdur.

Ama, kendi davranışlarından "utanç" duyabilir.

Bir insan en yakınındaki dostlarını bile neden kırar, onları gereksiz yere neden tersler?

Kişi, karşısındakinin hassasiyetlerini göz ardı edebilir veya farkında olmadan düşünmeden incitici sözler veya davranışlarda bulunabilir.

Anlık bir öfke patlaması veya sinirlenme durumu, kişinin kontrolünü kaybetmesine ve düşünmeden hareket etmesine neden olabilir.

Kıskançlık, kişinin mantıklı düşünmesini engelleyerek, yıkıcı davranışlara, sertliklere yol açabilir.

Daha önceki olumsuz deneyimden dolayı, kişi "intikam alma ihtiyacı" duyabilir ve bu da karşısındakini incitmesine neden olabilir.

Kişinin karşısındakinin duygularını anlama ve paylaşma becerisinin yetersiz olması, incitici davranışlara yol açabilir.

Düşüncelerini açıkça ifade edememe veya yanlış anlaşılma, iletişim kopukluklarına ve kırgınlıklara neden olabilir.

Ruhsal yapısı yalnızca kendisin her konuda haklı ve yeterli, bilgili olduğuna inandırmış ise bu kişi her yerde ve herkese karşı sert ve kırıcı, tersleyici davranışlarda bulunur.

Bu ise bir yetersizlik ve kişilik sorunu olduğunun göstergesidir.

Bir insanı tersleyip kalbini kırmak, hem kişisel hem de ilişkisel olarak ciddi sonuçlar doğurabilir.

Hiç hoş bir davranış değildir.

İlişkiyi onarmak için atılabilecek ilk adım yapılan davranışın yanlışlığını anlamaktır..

Eğer siz "birini tersleyip, kalbini kırdıysanız", özür dilemek ve bu durumu düzeltmek için çaba göstermelisiniz.

Bu durumun önüne geçmek için, empati kurmak, açık iletişim kurmak ve düşünmeden hareket etmekten kaçınmak önemlidir.

Sonuç olarak

Bu açıklamalar genel bir bilgidir..

Her durumun kendine özgü özellikleri olabilir.

Bu konuda daha fazla bilgi almak isterseniz, bir psikolog veya terapistle görüşebilirsiniz.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.12.14, MŞ.