. Çocuğun eğİtİlmesİnde anne ve babaların sorumluluğu?
Toplumdaki durumu, olayları izlerken çok da
dikkatli ve düşüncül olmalıyız.
İnsanları davranışları ve insanlar arası ilişkileri
de bilinçlice irdelemeliyiz.
Birçok "kötü örnekler, suç işleme, suça
karışma, suç örgütlerine çalışmak, sapkınlıklar, sapıklıklar…"
izlediğimizde durumu, olayı sakince ve neden-sonuç ilişkisine bakarak
çözümlemeye çalışmalıyız.
Çocukların, gençlerin "suç işlemeleri"
durumunda yine anne-baba olarak olayı dikkatlice düşünmeliyiz.
Anne ve baba kendileri kendi ailelerinden aldıkları
eğitim (terbiye) davranış ve tutumlarını, duygularını birlikte getirmişlerdir
ve kendi evlilikleri de bunların üzerine kuruludur.
Çocukların, özellikle 14 yaşına kadar olan "yaş
döneminde" en büyük "sorumluluk ve yükümlülük ailenin"dir.
Anne ve baba olarak daha "doğumdan önce"
aile yaşamı içerisinde nasıl yaşanılmalıdır?
Ortak davranışlar, tutumlar sınırlar konusunda
olumlu, ılımlı ve huzurlu, sevgi ve saygıya dayanan bir ortamı hazırlamış
olmalıdırlar.
Çocuklar daha ilk günlerinden anne ve babalarının
söylediği her sözü, yaptıkları her davranışı ve yaptıkları her işi izlerler ve
zihinlerine yerleştirirler.
Beynine işlenmiş, kodlanmış olan her şey orada tüm
yaşamı boyunca duru ve gerektiğinde kendiliğinden ortaya çıkar, etkilemede bulunur
(bilinç altı)
-Çocuklar hayatına yön verecek alışkanlıklarını ailede
kazanırlar
-Çocuklar insanlara karşı davranışlarını ailede
kazanırlar.
-Çocuklar insanlarla iletişimi, öz güven sahibi olma,
sorumluluk alma, iş yapabilme, zorluklarla mücadele… gibi becerilerini
ailede kazanırlar
-Çocuklar inançlarını, ibadet alışkanlıklarını,
inancının hayatındaki yerini çoğunlukla ailede öğrenirler
- Çocuklara olumlu davranışlar kazandırma,
dürüstlük, sevgi, saygı, helal kazancın önemi, kul hakkı, ana- baba hakkı,
komşu hakkı, güvenilir olma… gibi erdemler ailede öğrenilir.
- Yaşamı etkileyen davranışlardan olan " arzu
ve isteklerin esiri olmamak, sabır, şükür, azla yetinmek, öfkeye yenik düşmemek,
kendi sınırlarını tanımak, tutumlu olmak, yardımlaşmak… ailede birlikte öğrenilir.
- Çocukların karakter özellikleri, duygu gelişimi, irade,
vicdan , güzel ahlakı ailede yıllar içerisinde ortaya çıkar..
- Aile içerisinde karşılıklı "sevgi, saygı ve huzur"
çocuğun yaşamında genel bir ortam oluşturur.
. Aile
içinde eşlerin ve çocukların sakince, ortak konularda konuşabilmeleri, şiddet
ve öfke patlamalarından ise kaçınmaları gerekir.
. Her türlü iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin,
yararlı-zararlı gibi kavramlar ve tutumlar aile içerisinde ilkesel olarak
öğretilmelidir.
Eğer anne ve baba dikkatli düşünüp yararlı ve doğru
bir eğitim ortamı yaratabilirse ortaya çıkan ilkeleri de yaşamlarında çok açık
bir biçimde yerleştirmelidirler.
Çocukların yaşı ve gelişimleri, genetik özellikleri
onların eğitiminde çok önem verilmesi gerekendir.
Çocuğun yaşına uygun olarak sınırları
belirlenmelidir ve o sınırlara göre davranıp, istemlerine karşılık verilmelidir.
Çocuk her şeyden önce anne ve babasının durumunu,
özelliklerini, sosyal ve ekonomik yapısını çok iyi kavramalıdır.
Ailenin gelir düzeyinde gereksiz olarak, dış
etkenlere de dayanan harcamaları çocukları o an sevindiriyor olsa bile onların
temel eğitimleri için yararlı değildir.
Çocukların çeşitli yönlerden ve gerekçelerden "sevgi
sömürüsü" yapma eğilimleri ya da özentili ve gereksiz istemleri olduğunda
"hemen" çocuğun isteğine "olur" demeden iyi düşünüp, irdeleyip
karar vermek gerekir.
Bunu da çocuğa güzelce ve dikkatlice anlatmak,
açıklamak gerekir.
Anne, baba ve çocuk, çocuklar arasında "sağlıklı,
düzenli ve adil bir denge" sağlanmalıdır.
Yalnızca aile yeterli değildir elbette…
Ailenin yakınları, akraba ve hısımları, onların
davranışları, alışkanlıkları, düşünce yapıları… çocuk eğitimi açısından çok
önemlidir.
Ailenin oturduğu, kent, kasaba, mahalle, sokak ve
buraların "toplumsal değerler ölçütleri ve alışkanlıkları" da çocuğun
yaşı ilerledikçe belirginleşir ve etken duruma geçer; çocuğa yön verir.
Çok doğaldır ki ülkenin genel yapısı, sorunları
anne ve babayı ve dolayısı ile de çocuğun yapısını ve davranışlarını etkiler.
Özellikle üzerinde durulması gereken ana sorulardan
birisi de "sağlıklı" olmak, üzerine olmalıdır.
Sağlıklı düşünebilmek, sağlıklı beslenebilmek,
sağlıklı davranabilmek, sağlıklı ilişkiler kurabilmek… çocuk ve aile arasında
ilk 10 yıl içerisinde oluşur.
Anne ve babanın eğitim ve öğretim düzeyi, onların "sosyo-ekonomik
düzeyi", toplumsal ilişkileri, dünyaya bakışları, "akıl ve ruh
sağlıkları", kültürel gelişmişlikleri, davranış biçimleri… tümüyle hem "ailenin
genel yapısını" hem de "çocukları doğrudan etkiler" ve
yönlendirir.
Çocuğun yaptığı hataları ve yanlışları en uygun
zamanda ona açıklamak gerekir.
Çocuğun bilinçli olarak yaptığı yanlışlarda ve
hatalarda devam etmesi durumunda neler yapılabilir?
Anne ve baba bu durumlarda nasıl davranır?
Çocuklar bilerek uygunsuz ve kötü, zararlı
davranışlarda bulunmaya devam ederse ve aile söz geçiremez duruma düşerse neler
yapılabilir?
Aile içerisinde daha küçük yaşlarda yanlışlıklar,
hatalar ve de huzursuz, sinirli, yanlış davranışlarda bulunan çocuk "yaşı
ilerlediğinde" ne duruma gelir?
Çocuğun suça eğilimi, suça karışması, kötü ve zararlı
alışkanlıklar içerisine girmesi, ailesine karşı isyancı davranması… durumunda
anne ve babası ne yapabilir?
Çocuğun yaşı ilerledikçe kişilik gelişi de
tamamlanır ve kendisini gösterir.
Çocuk artık bir "genç yetişkin" durumuna
gelmişse ailesine karşı "söz dinlemez" olmaya da başlar ve kendi
yaşamını kendisi belirlemek ister.
Aileden ayrılma eğilimleri ülkeye ve çevreye göre
farklılıklar gösterse bile 19-22 yaşlarında çok daha görülür.
Aileden ayrılıp, özgürce ve bağımsız, kendilerince
karar verecekleri bir yaşamı isteyen gençler acaba tüm sorunları kendi başlarına ne kadar çözebilirler.
Genel olarak gençlerin toplumda ve bulundukları
çevrede sorunlarının gittikçe de arttığı bir dönemde, onların her an bir
"suç" ortamı ile karşılaşma olasılığının arttığı günümüzde asıl
belirleyici olan o gencin tüm yaşamı boyunca geçmişi, edindikleri, donanımı,
karakteri ve ana yapısıdır.
Kendisini ne denli koruyabilir?
Tüketim toplumunda ortada dönen algı-zihin
programlamalarından kendisini ne kadar uzak tutabilir?
Gençlik psikolojisi, ruhsal durumu, ruh sağlığı ne
kadar korunabilir?
"Anne, baba" olarak evden ayrılmış
çocuklarını uzaktan izlemek, pek bir söz geçirememek, etkide bulunamamak ise endişe
verici bir durumdur.
Tüm bunların sonunda söylenilecek çok daha fazla
"şey" olduğu bellidir ve bunun için de uzmanlar vardır.
Bize kalan ise "sağlıklı, ilkeli ve açık",
"sınırları iyi belirlenmiş" aile yapısını kurmak ve korumak olacaktır.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 08.10.2024 . MŞ.