. İLK HEDEFLERİ "GENÇ KUŞAKLAR
. Toplumdaki etki odakları olarak medya, film,
TV, dizi, müzik, moda, sosyal medya, internet ve reklamlar, haberler… herkesi
ama en çok da daha yaşama yeni atılmakta olan "gençleri" etkiliyor ve
yönlendirmeye çalışıyor
. Kendini ispatlamak isteyen, bir
"YETİŞKİN" olduğunu göstermek isteyen gençler her zaman işin "en
kolayına", en ucuzuna ve "hemen" ilk bakışta anlaşılabilir
olanına, "dıştan görünüşte anlaşılabilir" olanına yönelirler.
. Alışkanlıklarını, giyimlerini,
davranışlarını, seçimlerini, dış görünüşlerini, özentilerine, "etkin olan algı
yönetimlerine" göre değiştirirler.
. Onlar için en önemli olan "kabul görmek, beğenilmek ve öne çıkabilmektir".
. Kendine zihninde bir "rol model" seçer ve ona uygun giyinir, alışkanlıklar, görünümler
edinmeye, davranışlarda bulunmaya ve devamlı kendisini diğerleri ile
karşılaştırmaya, ölçüp-biçmeye başlar.
. Yaptıklarının, alışkanlıklarının, seçimlerinin ortaya çıkardığı "görünüme" göre "mutlu" olurlar.
Çevresinden ve medyadan gördüğü ve öğrendikleri ve hemen kendilerine
uyguladıkları şunlar olabilmektedir:
-
Tütün içmek, bira içiyor olmak, boyanmak, yeni müzik akımları, dövmeler,
küpeler, halkalar, giysilerde aşırı göze batıcılık (bel açık, yırtık pantolon,
saç modeli-boyası, tırnaklar, bakımsız sakal, kirli görünüm, ütüsüz pantolon)
Kendisini
"uyaran,
açıklamalar yapabilen", söz geçirebilen, "etki yapabilen", "olumlu ve
sağlıklı düşünebilen" yakınları olmadığı sürece de "içine düştükleri
bu özenti" gittikçe genişler ve bağımlılık yaratır, kurtulamaz olur…
Artık
kendince doğru ve iyi olanlar hep bu yaptığı, seçtiği davranışlardır…
Günümüzde
her kesimde etkili olan bu durum ne yazık ki gittikçe artmaktadır.
Kendi "zihinsel, beyinsel, kültürel gelişimlerini, sağlıklı olabilmeyi" öne çıkarıp
çok daha "akıllı ve bilinçli" olabilmeyi bilebilseler, seçebilseler "onlar için çok
iyi olur" diye açıklamalar yapmak isteseniz bile "sizi dinlemezler"…
En yakınındaki, belki de en sevdiği kişi bu yaptıklarının "doğru
olmadığını, yanlış olduğunu" söylemek istese bile, yine de ve de belki de "inatla
kabul etmez" ve daha da bir hırsla yapmaya başlar; çünkü "kendi kişiliğine
bir saldırı" gibi algılar…
Milyonlarca insan bu durumun yani "algı-zihin etkileme programlamaları" üzerinde
bilgi sahibi değildir.
Evet, toplumdaki "algı-zihin yönetimi gücünü ve etkilerini" bu nedenle
çok daha iyi incelemek gerekir.
Toplumun her kesiminin etkisi altında kalabileceği bu algı yönetimleri
bireylerin "zihinsel yapısını etkiler" ve öz denetimlerini zayıflatır ve "kişinin düşünce
ve davranışlarını yönlendirmeye" başlar.
Dikkatlice baktığımızda bu etkilerin "bireylerin üzerinde oluşturduğu
görünüşü" açıkça görebiliriz.
Etki altında olarak yaşayan ve kendilerince "mutlu olduklarını sanan"
ama hep bir "yarış ve huzursuzluk" içinde bulunan milyonlarla bir toplumda yaşamaktayız…
Tüm bu nedenlerden dolayı "çevre, kültür, eğitim, aile ve bilinç" daha en
baştan, küçük yaşlardan başlayıp en sağlıklı ve uyanık olup, olumlu yönde
geliştirilmelidir.
Çok geniş ve değişik türden kitleleri etkileyip yönlendiren algı
programlamalarının en başında çok iyi bildiğimiz "futbol" gelir.
Toplum ve çevre, "aile çocukları en küçük yaşlarda etkilemeye" ve futbola
yönlendirmeye başlar.
Futbolun, paralı spor olarak "tüm dünyada en güçlü ve etkileyici olmasından, milyarlarca
insanı yönlendirmesinden, kendisine çekmesinden kimlerin, hangi güç odaklarının
çıkarı vardır", diye sormak bile insanların aklına gelmez.
Moda, dış görünüş, müzik, TV ve dizilerdeki karakterler, futbol taraftarlığı,
yemek, içmek, sigara, dövmeler… öylesine yayılmış duruma gelir ki artık
"normal" ve "olması gereken" olarak kabul görür; "insanları
etkiler, sürü psikolojisi ile" çekip, çevirir.
Tüm bu durumdan iç siyaset, devlet, tüketim toplumu, eğlence sektörü, büyük
şirketler (bira-moda…) uluslar arası güç odakları… büyük çıkarları olandır ve
durum onlardan yanadır.
İnsanlar, birey olarak tek, tek "çok güçlü bir öz iradeye sahip değilse" ve de
direnemezlerse bu toplumsal etkilerin altında kalıp, "onların istediği
gibi düşünür ve davranırlar".
İlk hedef grubu olan gençler bunun ilk yansımasıdır:
-Ülkede, dünyada ne denli önemli büyük sorunlar olsa bile onlar "kendilerini
düşünen, bireyci ve hırslı ama tüketimden yana" genç insanlar durumunda olmaktadırlar:
İvedilikle olmasını istedikleri vardır, elde etmek istedikleri vardır, günlük
yaşamda gösterişe yönelik alışkanlıkları vardır, "başarılı, güçlü,
güzel ve mutlu, akıllı" olduklarını her fırsatta göstermek isterler.
Bunun için de zaten sosyal medyadaki sunumları ve beğenileri hep bu yöndedir:
Arabaları, gezdikleri yerler, yedikleri, içtikleri, giysileri, eğlenceleri,
takıları, en yakın arkadaşları… bir de sık sık arada bir kullandıkları
İngilizce sözcükler…
Tam anlamıyla bir "yapay dünya" kurmuşlar ve içlerinde yer almışlardır.
"Ülkenin,
insanlığın, dünyanın durumu ve temel sorunları, çözüm yolları, düşünmek, akıl,
mantık, felsefe, okumak, araştırmak, siyaset"… onların ilgi alanı
dışındadır.
Bu genel durumdan "kendi bakış açıları ve algılama, kavrama yöntemleri nedeninden
dolayı"
hoşnutturlar ve içlerinde hep de "bir yarış hırsıyla koşuştururlar".
"Yaa, onlar gençtir, boş ver, ne istiyorlarsa yapsınlar!" diyenler
de zaten genel durumun hiçbir ayırtında olmayanlardır ve akıllarınca
"gençliği" korumak istemektedirler.
Gençler ve gençler gibi olan, davranmak isteyen kitleler ise gittikçe de
genişlemekte ve yayılmaktadır.
"Devletin
yönetim biçimi ve yapısına uygulanılan siyasi kararlar, seçmenler, toplumu
elinde tutan güçler, çeteleşme, soygunculuk, hırsızlık, yasa dışı düzenler,
mafyalaşma, kayıt dışı ekonomi, vergi adaletsizliği, enflasyon, pahalılık,
zamlar, ekonomik ve ahlaksal çöküş"…. ile pek ilgilenmeyen bu tür kitleler, durumun az-çok
ayırtında olsalar bile bir "ilgilenmez, umursamaz" davranırlar.
. En görülmez olanı ise şudur ve yeni yeni ortaya çıkmaktadır:
-"Çok
iyi gelirim olsun, param olsun, ama nasıl olursa olsun" düşüncesi
ile her türlü yola girebilen, uygunsuz ve yasa dışı işlere bulaşabilen, çeşitli
tezgah ve düzenlerle, modellerle "sözde" iş yerleri açan, yayılan,
paralar kazanan, ve de kara paranın aklanmasında büyük hizmetler veren bir
"yapılaşmanın
içinde"
olmalarıdır.
Türkiye ne yazık ki 100 yıl öncesindeki Atatürkçü, çağdaş demokratik bir devlet
ve uygarlık yolunda ilerlemeyi hedefleyen bir toplum olmaktan çoktan
uzaklaşmıştır.
Toplumun içerisinde çok az bir kitle bunun "üzüntüsü ve acısı" ile hiçbir
şey "yapamadan, çaresizce" bakmaktadır.
Yine de "aklı ve bilimi seçip, özgür, bağımsız ve egemenliklerden yana" olumlu,
"sağlıklı
ve iyiden yana" olabilmek, her türlü "algı operasyonlarının tutsağı
olmadan"
yaşayabilmek çok önemlidir.
. Belki de "çok yalnız kalacağız", çevremizdeki insanların "boş ve saçma
işlerle, şirinliklerle, hep beğenilmeklerle" zaman harcadığını da görüp
üzüleceğiz..
. Türkiye'nin "çok zor ve kötü" bir dönem içerisinde olduğunu ve "temel sorunların
çok yönlü ve iç içe geçmiş" olduğunu, dünyanın "en güçlü ve acımasız" odaklarının
buralarda egemenlik sürdürmek istediklerini ve "rahatça
sömürecekleri" bir yola girdiklerini de uzaktan da olsa görmekteyiz.
. Yine de bize düşen "akıl ve ruh sağlığımızı koruyup", sağlıklı düşünüp, "kendimize sahip
çıkıp",
emek ve çaba harcamak ve bu yolla da "güçlü ve mutlu"
olabilmektir.
. Anlatmak istediklerimi kısaca dile getirdim.
. Umarım "düşünce ve duygularımı" anlayabilen, benimseyip, duyumsayan
insanlarımız da vardır.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 14.07.2024, MŞ.
13 Temmuz 2024 Cumartesi
İLK HEDEFLERİ GENÇ KUŞAKLAR
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)