- KADINLARIMIZ OY KULLANMALIDIR
·
14
mayıs 2023 seçim gününde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan seçmen kadınlarımız
oy kullanacaktır.
·
Kadınlarımızın
Atatürk Devrimlerinin kazanımı olan hakları elde etmesinin çok daha iyi kavranıyor
olması gereken gündür.
·
Çağdaş
uygarlık düzeyine erişmesi gereken bir toplum için erkeklerde olduğu kadar
kadınların da eşit haklar kazandığı ATATÜRK DEVRİMLERİ günümüzde çok daha iyi
anlaşılmalıdır.
·
Kadınlarımız
gerçek bir demokrasi, tam bir hukuk devleti, hak ve adaletten yana olan bir parlamenter
sistem için oyunu kullanmalıdır.
·
Artık
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ" tüm toplumsal ve siyasal, ekonomik yaşamda
kadınlara erkekler kadar hakların ve eşitliğin kazanıldığı bir düzeye
gelmelidir.
·
Kadınlarımız
seçmen olarak kendi hak ve özgürlüklerini gözeten ve koruyan, destekleyen
demokrasiden yana olan partilere oyunu vermelidir.
·
Kadınlarımız
anne olarak çocuklarının daha çağdaş ve özgürlükçü bir toplumda ve ferah
içinde, huzur içinde büyümesi ve en iyi koşullara erişmesi için de oyunu tüm
bunları sağlayabilecek olana vermelidir.
·
Kadınlarımız
hem ailemiz için, hem de toplumun her kesimi için çok önemlidir.
·
Bu
konuda GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK her türlü ilerici ve çağdaş adımları atarken
kadınlarımızla ilgili görüşlerini açıklamıştır.
·
Atatürk reformlarının
Türk kadınları için ayrı bir önemi vardır.
·
Bugün Türk kadınları
için en önemli kazanımlardan biri de kadın hakları konusunda yapılan
reformlardır.
·
Eğitim, hukuk, ekonomi
ve kültür alanındaki reformlar sonucunda Türk kadınları eşit ve özgür bireyler
olarak toplumdaki yerlerini almışlardır.
·
Atatürk'ün kadın
haklarına yönelik reformları günümüz literatüründe pek çok çalışmaya konu
olmuştur. Kemalizmin kadın haklarına yaklaşımını iki kategoride incelemek mümkündür.
·
Birincisi,
modernleşme, batılılaşma ve lâiklik projesi açısından kadın hakları; ikincisi
kültür ve milliyetçilik açısından kadın haklarıdır.
·
Modernleşme projesi
içinde kadın haklarına yönelik reformlarını değerlendiren görüş, kadının özel
ve kamusal alanda erkekle eşit konuma getirilmesinin Kemalist ideolojinin çağın
gereklerine uyma ve "muasır medeniyetler seviyesine çıkma"
prensibinin doğal bir sonucu olduğunu ileri sürmektedir.
·
Lâiklik ilkesi
çerçevesinde kadın haklarını değerlendiren görüş ise rejimin lâik niteliği
üzerine vurgu yaparak, dinin baskısından en fazla zarar gören kesimin kadınlar
olduğunu ve kadınları lâiklik ilkesi çerçevesinde özgürleştirecek ve
eşitleyecek bir politikanın izlendiğini savunmaktadır.
·
Kültür ve medeniyet
açısından kadın hakları değerlendirildiğinde Türk kadınının geleneksel
rollerini dışlamadan Batılı kadınlarla aynı seviyeye gelme ve hatta
"onları geçme" teması ön plana çıkmaktadır.
·
"Kemalist
reformların bayrağının taşıyıcısı" olarak kadınlar hem kurtaran hem de
kurtarılan olarak değerlendirilir.
·
Kadınlar hem
Cumhuriyet reformlarının taşıyıcıları, hem de bu reformlarca "dinin
taassubundan kurtarılacak" kesimdir.
·
Ancak hiç şüphe yok
ki, bu reformlar, Cumhuriyet dönemi Türk kadınının özgürleşmesinin, kamusal
alanda yerini almasının ve birey olmasının yolunu açmıştır.
·
Batıdaki
kazanımlara paralel olarak Aydınlanma hareketinden ve Batıdaki düşünce
akımlarından büyük ölçüde etkilenmiş olan Atatürk, akılcılığı ve özgürlükçülüğü
temel yol gösterici olarak almış ve bu çerçevede çağdaşlaşmayı önemli ölçüde
batılılaşmanın bir parçası olarak görmüştür.
·
Atatürk için hiç şüphe yok ki, çağdaşlaşmanın en önemli
boyutlarından biri kadın haklarıdır.
·
Atatürk birçok kereler
kadın ve erkeğin birlikte gelişmediği sürece ülkenin topyekün çağdaşlaşmasının
ve kalkınmasının söz konusu olmayacağını belirtmektedir.
"Bir sosyal hayat,
bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşmaktadır.
Mümkün müdür ki bir
kitlenin bir parçasını ilerletelim.
Diğerini görmezden
gelelim de kitlenin genel durumu ilerleyebilsin?
Mümkün müdür ki bir
camianın yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı semalara
yükselebilsin. Şüphe yok ki ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından
beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenilenme alanında mesafe kaydetmek
lazımdır. Böyle olursa devrim başarılı olur"
(Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri,
cilt 2, s. 219).
·
Atatürk'ün kadın
haklarını getirmesinde ve savunmasında iki temel amaç vardır.
·
Bunlardan bir tanesi
kadınları tam ve eşit vatandaşlar haline getirip kamu yaşamına açmak.
·
İkincisi de kadının
etrafını saran geleneksel cemaatlere bağımlılığını kaldırarak kadının
bireyleşmesini sağlamaktır.
·
Cumhuriyet ilkeleri
doğrultusunda, Cumhuriyet öncesinde kadın ve erkek herkesi saran ve
özgürlüklerini büyük ölçüde zedeleyen koyu cemaat varlıklarını kırmaya
çalışmış, bireyi mahallelerin, caminin ve köyün taassubundan kurtaracak
önlemler alınmıştır.
·
Bu çerçevede lâiklik
sadece bir devletin din kurallarına göre yönetilmemesi değil aynı zamanda
bireyin özgürleşmesinin bir parçasıdır.
·
Atatürk'ün kadın haklarına temel katkısı lâiklikle birlikte
başlamıştır.
·
Türk kadınının
bireyleşme süreci içinde en önemli kazanımı Medeni Kanunla sağlanmıştır.
·
1926'da çıkan Medeni
Kanun, karı koca arasında bugünkü beklentiler çerçevesinde eşitlik sağlamasa
bile kadına çok önemli haklar getirmektedir.
·
Ancak lâik bir sistem
içinde kabul edilebilecek olan bu kanun kadını mirasta, boşanmada, evlilikte,
çocukların velayetinde eşit konuma getirmektedir.
·
Çok eşlilik, kadın ve
erkek için aynı şekilde yasaklanmakta; kadın ve erkeğe boşanmada eşit hak ve
yükümlülük getirilmekte, çocukların velayeti ise mahkeme kararına
bırakılmaktadır.
·
Kadın ve erkeğin
şahitliği eşit hale getirilmiştir.
·
1930'lu yıllara
girildiği zaman kadınlar büyük ölçüde hukukî alanda güçlendirilmiş durumdadır.
·
Cumhuriyetin
kuruluşundan önce bile kadın erkek eşitliğine önem veren beyanlarda bulunan
Atatürk Mart 1923 nutkunda şöyle demektedir:
·
"Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri
kalmasını talep etmemiştir. Allahın emrettiği şey müslim ve müslimenin beraber
olarak bilim ve irfandan yararlanmasıdır. Kadın ve erkek bu ilim ve irfanı
aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla donanmış olmak zorundadır.
Memleketimizde cahil varsa geneldir. Yalnız kadınlarımıza değil erkeklerimizi
de genellenebilir."
·
Bu
söylevinde anlaşılacağı gibi Atatürk kadınların eğitim yolu ile cahilliğin
aşılmasına çok önem vermektedir. Bunun en önemli yolunu da sosyal yaşamdaki
eşitlikte görmektedir.
·
"Kadınlarımız esasında sosyal hayatta erkeklerimizle her
zaman yan yana yaşadılar. Bugün değil, eskiden beri, uzun zamanlardan beri,
kadınlarımız erkeklerle başbaşa, zorlu hayatta, tarım hayatında, yaşayışta,
erkeklerimizden yarım adım geri kalmayarak yürümektedirler" (Atatürk un
Söylev ve Demeçleri, cilt: 2, 148).
·
Atatürk'e
göre milletin her yönden kalkınmasının en önemli ön koşulu ise yine kadın ve
erkeğin eşitliğidir. Kalkınmanın doğal gereği ise yine eşit eğitim hakkına
sahip olmaktır.
·
"Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya azmetmiştir. Bugünün
gereklerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerinin sağlanmasıdır.
Bundan dolayı kadınlarımız da alim ve teknik bilgiye sahip olacaklar ve
erkeklerin geçtikleri bütün eğitim aşamalarından geçeceklerdir. Sonra kadınlar
sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi
olacaklardır" (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt: 2, 96).
·
"Şunu ilave edeyim ki kadınlık meselesinde şekil ve dış
görünüş ikinci derecededir. Asıl mücadele sahası, kadınlarımız için şekilde ve
kıyafet başarıdan ziyade, asıl başarılı olunması lazım gelen saha ışık ile,
irfan ile, gerçek erdem ile bezenmek ve donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın
Avrupa kadınlarının gerisinde kalmayacak, bilakis pek çok açılardan onların
ilerisine geçecek nur ve irfanla donanacaklarına kat'iyen şüphe etmeyen ve buna
kesinlikle emin olanlardanım" (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt: 2,
153-154).
·
"Milletimizin, memleketimizin kültür eğitimleri bir
olmalıdır. Bütün memleket evladı kadın ve erkek aynı şekilde söz
söylemelidirler" (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt: 2, 89)
·
"Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı şekilde bütün eğitim
derecelerindeki talim ve terbiyelerinin uygulamalı olması önemlidir. Memleket
evladı, her eğitim derecesinde ekonomik hayatta hakim, asri ve başarılı olacak
surette donatılmalıdır" (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt: 2, 174).
·
Kadının kamu yaşamına
katılmasının bir kaç önemli yönü üzerinde durmak gerekir.
·
Bunlardan birincisi
1934 yılında kabul edilen seçme ve seçilme hakkıdır.
·
Atatürk bizzat kendisi
her kesimden 18 kadının parlamentoya girmesini sağlamıştır ki bu halen
Cumhuriyet meclislerinde o zamandan beri görülmemiş bir orandır.
·
Bu bağlamda, kadının
parlamentoya girmesinin önemli iki yönü üzerinde durmak gerekir.
·
Seçme ve seçilme
hakkı, Batıda uzun yıllar süren mücadelelerle elde edinildiği için vatandaşlık
hakları arasında simgesel bir yeri vardır.
·
Söz konusu alanlarda
edilenilen kazanımların doğal bir sonucu olarak siyasal alanda da erkeklerle
eşit bir şekilde yer almışlardır.
·
Böylelikle de tam bir
vatandaş olabilmişlerdir.
·
Batılı ülkelerde
yıllarca süren zorlu mücadeleler sonunda kadınların elde ettiği haklar, Büyük
Atatürk sayesinde kadın yaşamının ayrılmaz parçaları haline gelmiştir.
Cumhuriyet kadınları sadece toplumsal yaşama katacak hakları vermemiş ayrıca bu
hakları Türkiye'nin her yerine, her köşesine yayacak kurumsal yapıyı da
oluşturmuştur.
·
Bu çabaların sonucunda
Türk kadınlarını kamuya açılmada büyük başarılar elde ettiklerine hiç şüphe
yoktur.
·
Şunu unutmamak gerekir
ki 1935'de kadınların sadece % 10'u okuma yazma biliyordu.
·
Bununla beraber
Türkiye'de kadının toplum yaşamında yer almasında önemli aşamalar
kaydedilmiştir.
·
Sadece 1924'den 1931'e
kadar geçen kısa sürede öğretmen okullarında kız öğrencilerin sayısı 5 katı
haline gelmiş,
·
Hukuki alanda ve kamu
yaşamına katılma alanında kadınların önündeki yasal engeller kalkmıştır.
·
Atatürk
kadının kamuya açılması yönünde çok net bir tercih yapmaktadır.
- "Malumdur ki her safhada olduğu gibi sosyal hayatta da
görev bölüşümü vardır. Bu genel görev bölüşümünde kadınlar kendilerine ait olan
görevi yapacakları gibi aynı zamanda sosyal hayatın refahı ve mutluluğu için
zaruri olan mesai-i umumiyye dahil olacaktır. Kadının ev içi görevleri en ufak
ve önemsiz görevidir" (İnan, 1963, 6).
·
Son yıllarda yapılan
birçok araştırma toplumda kadının ikincil konumunun yeniden üretildiğini, hala
daha toplumda kadına pek çok olanağın sağlanmadığını görüyoruz.
·
Bunun sonucu olarak
1990'lı yıllarda hala daha kadınların üçte biri okur yazar değildir.
·
Kız çocuklarda orta
öğrenime devam etmeme çok yaygındır.
·
Diğer yandan, kadın
haklarının verilmesinin toplumsal konumuna yansımamasının en çarpıcı örneği
siyaset alanıdır.
·
Kadın parlamenter
sayısı artmak bir yana dursun aksine azalmıştır. Kadınlar özel yaşamda da
önemli sorunlar yaşamaktadırlar. Türkiye'de kadınların üçte ikisi aile içi
şiddete maruz kalmakta, aile içinde söz sahibi olmaktan uzak kalmaktadırlar.
·
100 yıllık kadınların
kazanmalarını çok iyi değerlendirmek gerekmektedir. Kamu yaşamında teşvik,
siyasi haklar anlamında kazanımların 1930'lu yıllar göz önüne alındığında çok
önemli olduğu tartışılmaz bir gerçektir.
·
Ancak bugünün
Türkiye'sinde, bugünün dünyasında bu kazanılmış haklardan birkaç adım daha
ileri gitme gereği vardır.
·
Hukukî platformda
alınması gereken en acil önlem Medeni Kanundur. Medeni Kanun Cumhuriyetin hukuk
reformları arasında çok önemli, ilerici, çağdaşlaştırıcı bir role sahipse de
bugünün kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve korunması anlamında bugünün
koşullarına uygun olmayan maddeler içermektedir.
·
Cumhuriyet'in
kadınlara tanıdığı çalışma hakkı, eğitim hakkı gibi hakların toplumumuzda tam
olarak hayata geçirilebildiğinden bahsetmek mümkün değildir.
·
Sekiz yıllık eğitimle
kadın eğitiminde önemli aşamalar kaydedileceği beklenmekle beraber buna ek
olarak başka önlemler alınması da gereklidir.
·
Sekiz yıllık eğitim
programıyla birlikte kız çocukları için eş zamanlı olarak göz önünde
bulundurulması gereken öncelikler olmalıdır.
·
Kız çocuklarının erkek
çocuklara oranla daha az eğitim imkanlarından yararlandıkları bilindiğinden,
kız çocuklarının eğitimi teşvik edilmelidir.
·
Bunun için en iyi
önlemlerden biri kız öğrencilere burslu ve yatılı eğitim olanaklarının
sağlanmasıdır.
·
Bununla beraber,
Cumhuriyetin ilk yıllarında açılan ve daha sonra büyük bir kısmı kapatılan kız
okullarının varlıklarını koruması ve sayılarının artırılması gereklidir.
·
Siyasal alanda, seçme
ve seçilme hakkının sağlıklı ve etkin bir şekilde uygulandığından söz etmek
mümkün değildir.
·
Kadın haklarının ve
çıkarları siyasî partilerin programlarında yer almamaktadır.
·
Toplumda egemen olan
siyasetin bir "erkek" alanı olduğu ön yargısı kadınların temsil
haklarından yeteri kadar yararlanamamalarına sebep olmaktadır.
·
Kadını siyasette gözle
görülür yokluğu bugünün Türkiye'sinde sistemin sabitliği, sağlığı ve
devamlılığı açısından hiç de arzu edilir bir durum olmamalıdır.
·
Atatürk'ün kadın
haklarında da birçok alanda olduğu gibi net bir yol gösterici olmuştur.
·
Bu yol çağdaşlaşmadır.
·
Çağdaşlaşma, çağın
gereklerini yerine getirmektir.
·
Çağdaşlaşma
sürecinde Atatürk'ün şu sözünün de akılda bulundurulması gerekir.
- "Bizim sosyal yaşamımızdaki başarısızlığın sebebi
kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz kayıtsızlık ve kusurdan ileri
gelmektedir."
………………………………………………….
KAYNAK:
AYŞE AYATA, Prof. Dr., ODTÜ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi.
AYÇA ERGUN, ODTÜ İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Araştırma Görevlisi.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/687349
……