16 Kasım 2024 Cumartesi

ANOMİ Toplumsal Bağların Kopması

.    A N O M İ   :

.   Toplumsal Bağların Kopması ve Kaos:       .

.  İnsanlar öz ölçütlerini, normlarını, içinde yaşadıkları toplumlardan alırlar.

.  İnsanları bir arada tutan "ortak ahlaki değerler" ve "hukuk kuralları" eğer "işlevsiz" hale gelirse, işte bu normlar dağılır.

.  Anomi, sosyolojide sıkça kullanılan bir kavramdır.

Bireyin toplumla olan "bağının zayıflaması", "normların belirsizleşmesi" ve sonuç olarak ortaya çıkan bir çeşit "düzensizlik hali" olarak tanımlanabilir.

.  Anomi: Bireylerin ve toplumun "anlam kaybına" uğraması demektir.

.  Anomi: Bireyin toplumdan kopması, yabancılaşma ve kendini yalnız hissetmesi durumudur.

.  Anomi: Bireyin toplumsal rollerini yerine getirememesi, "aynı"laşma ve "amaçsızlık" hissetmesi durumunu ifade eder.

.  Genel olarak, anomi kavramı, toplumdaki düzenin bozulması, bireylerin amaçsızlaşması ve değer yargılarının zayıflaması gibi durumları kapsar.

.  Kısaca, toplumsal yapının çöküşü olarak da ifade edilebilir.

A - Anominin Belirtileri ve Sonuçları Şunlar Olabilir:

1-Normların belirsizleşmesi:

Toplumsal kuralların netleşmemesinden dolayı bireyler, doğru ve yanlış davranışları ayırt etmekte zorlanırlar.

2-Değer yargılarının zayıflaması:

Toplumsal değerlerin erozyonu, bireylerin ahlaki pusulalarını kaybetmelerine ve bencilleşmelerine yol açar.

3-Toplumsal dayanışmanın azalması:

İnsanlar arasındaki bağların kopması, toplumsal dokuyu zayıflatır ve yalnızlık duygularını artırır.

4-Suç oranlarının yükselmesi:

Anomi, bireylerde suç işleme eğilimini artırarak toplumsal güvenliği tehdit eder.

5-Psikolojik sorunlar:

Anomi, depresyon, kaygı ve intihar gibi psikolojik sorunlara yol açabilir.

6-Hayatın anlamsızlaşması, değersizlik duygusu, heyecan yitimi, hedef belirleyememe, hiçbir şeyin hiçbir zaman "düzelmeyeceğine" olan inanç, "umutsuzluk ve çaresizlik", sanki görünmez bir zehirli gaz gibi "bilinci yavaş yavaş" öldürür.

7-Toplumda, kurallar birbiriyle çelişir.

Bir gün alınan karar veya söylenen söz, ertesi gün inkâr edilir.

Kanun ve kurallara uymamanın yaptırımı olmaz.

Uygulamalar keyfidir; akıl erdirilemez!

8-Giderek ilkesiz, sorumsuz davranmak sıradanlaşır; kuralsızlık yerleşik kültür halini alır.

Ortak değerlerin kaybı, insanların birbirine olan duyarlılığını ve saygısını da azaltır.

9-Dayanışma ortadan kalkar.

Paylaşım duygusu yok olur, bencillik artar.

Şiddet tırmanır…

10-Cehalet, akla ve aydınlığa fütursuzca saldırma cesaretini bulur kendinde…

Çünkü ileriye ve aydınlığa yönelik ortak bir utku, bir ülkü yeşeremez böylesi toplumlarda;

Eğitimin önemi azalır…

11-Eğitim, hayatı keşfetme heyecanını yitirir; yerini bir yerlere girip para kazanmak için bir kâğıt parçası edinme telaşına bırakır.

12-Anomi bazen anarşi ile karıştırılır ki, bu yanlıştır!

Anarşide, siyasi bir otorite veya yönetime başkaldırı vardır.

Anomide, bir hedef yoktur.

Anomik toplumlar sanki pusulasız gemi gibidir.

Yönünü yitirmiştir.

13-Kitle iletişim araçları, medya da bu "değersizliklerin temsilcilerini" sürekli ekranlara ve basına taşır ve, yaşanan tuhaflıklar normalleştirilir.

Böylece, eğitimsiz ve bireyleşememiş kitleler, kısa sürede benzer davranışlar sergilemeye başlarlar.

14-Bu durum toplumda "moral çökmesi" ve "hukuk eksikliğine" yol açar.

15-Geçmiş toplumsal modeller göstermiştir ki, ekonomik "dengesizliğin arttığı" tüketim toplumlarında "şiddete yönelim" kaçınılmaz olarak artmaktadır.

Bunun nedeni,bu tür toplumların bireylerinin birbirilerine yabancılaşmaları nedeniyle birbirileriyle ilişkilerini, birbirilerini nesneleştirerek kurmalarında yatmaktadır.

Böyle bir ortamda "yabancılaşan" insanın ötekini bir "nesne" olarak görüp ona "şiddet uygulamasının" önüne geçilmesi imkansızlaşır.

B - ANOMİye Karşı Alınabilecek Önlemler:

.  Ya da anomi döneminde "nelerin yapılacağı" sorusuna yanıt bulabilmek oldukça zordur.

.  Ekonomik, finansal, politik, kültürel, çevresel ve de global birçok sorunun, çatışmanın ayni zaman dili içerisinde toplumun üzerine çökmesi ile gerek toplum gerekse de bireyleri çok zor bir yaşam içine alındığında bu etkenler nasıl ortadan kaldırılabilir.

.  Çözüm yolları üzerinde bir şeyler bulunabilse bile iyileşme süreci çok uzun süre ve toplumda çok derin yaralar oluşturur.

.  Ancak tek, tek bireyler o toplumdan kaçışı bir çare, bir çözüm olarak görseler bile toplumsal anlamda durum son derece yıkıcıdır.

.  Etkileri ve sonuçları bireyler üzerinde kuşaklar boyu sürer.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.10.24, MŞ. (Araştırma, değerlendirme ve yazı)

******************************************************************************

 

 

FB ARKADAŞLIĞI VE YAZILARIMIZ

- FB ARKADAŞLIĞI VE YAZILARIMIZ

 Facebook'ta paylaşım yapmak oldukça basit ve zahmetsiz.

 HERKES rahatça kayıt olur ve kullanabilir.

 Arkadaşlar edinir, bir başkalarına arkadaş olur...

 Bazı insanlar için Facebook birçok arkadaşa sahip olmak, bir popülerlik göstergesidir, çok sevildiğini, sayıldığını ya da "tanındığını" gösterir.

 Sayfasında “arkadaş” olarak kayıtlı yüzlerce, binlerce kişi var ise hangi birisine baksın!

 Çoğunu da tanımaz zaten.

Oradan buradan edinilen isimler ile dolu arkadaş listesi...

 Bu iyi mi, kötü mü...

Ben pek bilemedim!

 Belki de sadece çok az, gerçekten sevdiğin, takdir ettiğin, beğendiğin, yazışmak istediğin kişiler arkadaşın olmalı.

Bu çok daha iyi sanırım.

 Size hiç bir "dönüşümü" olmayan, hiç bir “tıkı” bile olmayan kişilerin listende bulunması ne kadar “doğru” dersiniz?

 Ya da “epeydir bildiğin” tanıdığın kişiler ile hiç bir iletişiminiz olmuyor ise, onları listenizde tutmanızın ne gibi bir “değeri” olabilir?

Sana pek de "değer vermediğini" göstermek mi istiyor?

 Bazılarımız Facebook arkadaşlarına bakıp “bu kim ya?” derler, yine de “belki lazım olur” diye o kişiyi silmez.

 Kısacası Facebook’da olmak da bir dert, olmamak da...

 Bazılarının ise dediklerine göre hiç Facebook sayfası yokmuş.

Tabii ki herkes kendisi bilir ve karar verir.

 Tüm bunlara rağmen Facebook sayfası olanların durumu genelde hep aynidir:

İlk anda hep şu sorular gelir aklımıza:

• Kim ne yazmış?

• Ne desem ki...

• Bir şeyler yazsam mı, boş mu versem?

• Aman bu kişiye hemen bir yorum, simge göndereyim.

• Herkes bir şeyler koyuyor, ben de ne koysam ki?

• Bak şimdi, oturup yine yazmış uzun, uzun! Sanki, biz bilmiyoruz... Ne insan yaaa...

 Bazen de insanlar, “sinir bozucu” da olabilir.

 Dünyada sinir bozucu birçok şey olurken, sizi sinirlendiren kişisel sorunları neden gözünüzün önünde tutasınız?

2014’te, 2.000 kişiyle yapılan araştırma, insanların “arkadaşlar”ını neden sildiklerini söylüyor.

 %68 gereksiz böbürlenme

 %56 sivri dilli iletiler

 %48 oyun istekleri

 %41 ilgi arsızlığı

 %38 aşırı derecede selfi

 Kimi sileceğinize kendiniz karar verin!

Bazen şundan bundan bir iki sayfa yazı yazmak çok da zor olmaz.

 Belki de birçok insanın yazdıklarına “pek de matah bir şey değil” de denilebilir.

 Onun bunun yazdıklarını görüp de “burun kıvıranlar”, okumaya bile yanaşmayanlar”, “yüz vermek” bile istemeyenler, hiç de “önemsemeyenler”... o kadar çok ki...

 Olamaz mı?

 Olur, tabii ki...

 Herkes her yazıyı “okumak”, her önüne gelene de “yüz vermek” zorunda değil!

 Bir de uzun, uzun yazıları, ciddi ciddi konuları okumak pek de kolay değil. Herkesin işi de değil.

 Çoğunun zaten zamanı bile yok, oturup da okusun...

 İnsanların içleri sıkılıyormuş, öyle ciddi ve uzun yazılara da pek gönülleri olmuyormuş...

Çok doğru!

Çok haklılar!

 Kısa kısa şakalar, espriler, selamlaşmalar, merhabalar, beğeni sunmalar, şirinlikler... yeterli oluyor.

 Ben ise günün çok alınıp-verilen konularının dışında kalmak, parti politikalarına da bulaşmamak istiyorum.

 Özellikle de insanların ve toplumun gelişiminin, "temel eğitiminin" çok daha önemli olduğunu görüyorum.

 Yazdıklarımı çok az kişi okusa bile, yine de bir yararı olacaktır, diye düşünüyorum.

 Öyle aman, aman bir okur kitlem de yok.

Böylesine bir hedefim de yok.

 Yazılarımı okuyup geri dönüşe gerek duymayanların da olabileceğini biliyorum. Olsun...

 Kendi deneyim ve bildiklerime göre araştırıyorum, incelemelerde bulunup, değerlendiriyorum ve sonuç olarak da düşüncelerimi fikrimi yazıya aktarıyorum. de yazı yazıyorum.

 Bir karşılık “beklemediğim” için, “kendim için” yazdığımdan dolayı da huzurluyum.

 Buna rağmen sizin gibi güzel insanların zahmet edip yazdıklarımı "okumanıza" da çok saygı duyuyorum.

 Sağ olun.

 En iyi dileklerimle...

 Saygılarımla....

.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 26.01.2019, M.

------------------------------------------------------------------------------------------