__ TÜRKİYE BİR HEDEF ÜLKEDİR__
·
Bu
nedenle de Türk halkının çok daha bilinçli ve çağdaş değerlere sahip olarak, olayların
görünen yüzünün ardını da araştırıp, analizlere girmesi gerekir.
·
TÜRKİYE
kendi öz sorunlarını anlamak ve çözüm yollarını aramak zorundadır.
·
Bunun
için de en önemli "ilk koşul" bireylerin kendi "akıl
sağlıklarını" ve "özgür iradelerini" koruyarak düşünebilmeleri
ve analiz yapabilmeleridir.
·
Düşünebilen,
araştırabilen yurttaşlar kendilerine olan güvenlerini artırdıkca umutlarının da
yeşerdiğini görecektir.
·
Ancak
doğru çözümlemeler sonucu doğru "çözüm modelleri"ne girilebilir.
·
Güncel
haberlerin içine düşmek ve onların görünen yüzüne bakarak karşılıklı bol
sohbetler ve yönlendirmekler yerine "bireysel" olarak incelemeler ve
araştırmalar çok daha somut verilere götürebilir.
·
Sadece
siyasi yelpazede sol ve sağ olarak durup, güncel olaylara bakmak her zaman
sağlıklı olmayabilir.
·
Ana
yol aslında VATANIN öz değerlerine ve savunulmasında birleşmektir.
·
Bunun
için de kişilere ve kurumlara bu perspektifle bakabilirsek daha iyi bir
değerlendirmeye ulaşabiliriz.
·
Özellikle
de şu an sistem olarak var olan "siyasi partileri" ve onların var
oluş nedenlerini, güç aldıkları odakları, geçmişlerini ve bugünkü "var
oluş" nedenlerini hassas bir biçimde irdelemek iyi olacaktır.
·
Devlet
ise kendi başına bir güç kaynağıdır ve devletin güçlü olup var olması gerekir.
·
Devlet
yönetiminde gelinen çağdaş model ise demokratik, parlamenter, anayasal bir
sistemdir.
·
Bunun
evrensel değerleri ve ölçütleri bellidir ve esas alınması gereken kıstas da
bunlardır.
·
Bir
anayasa olarak kabul edilmiş olan devletin temel ilke ve esasları Türkiye
Cumhuriyeti'nin tek ve ilk modelidir.
·
Tüm
yasalar ve düzenlemeler bugün geçerli olan anayasa maddelerine göre hazırlanır,
kabul edilir ve uygulanır.
·
Anayasa
ve tüm yasalar önünde herkes eşittir ve eşit muamele görür. Hiç kimseye farklı
bir uygulama yapılamaz.
·
Bu
anlamda belki de yurttaşlarımızın ilk olarak en yakınlarında bulundurmaları
gereken de işte bu ANAYASA'dır.
·
İsteyen
herkes internetden bulup, okuyabilir, inceleyebilir.
·
Güncel
konu ve sorular ortaya çıktığında yine ilk baş vurulması gereken ana kaynak da
"anayasa"dır.
·
Değiştirmedikleri
sürece orada yazılı olan her bir madde geçerlidir ve de tüm ülkede her bir
yurttaşı da ayırım yapmaksızın bağlar.
·
Anayasa
bir hukuk sistemi içindeki en “üstün” yasadır.
·
1982
Anayasası’nın 11. maddesine göre: “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır. / Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”
·
“Anayasanın
üstünlüğü”, en başta yasaların Anayasa’ya aykırı olmaması gerektiğini ifade
eder.
·
Yani
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anayasa’ya uygun yasalar yapmak zorundadır.
·
Dünyada
bir çok anayasal sistemde, yasaların Anayasa’ya uygun olup olmadığı yargı
organı tarafından denetlenir.
·
Bizim
anayasal sistemimizde bu görev Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir.
·
Anayasa
Mahkemesi Anayasa’ya aykırı yasaları iptal ederek “anayasanın üstünlüğü”
ilkesinin hayata geçirir.
·
Yasama
organı gibi, yürütme organı da Anayasa ile bağlıdır.
·
İdari
yargı, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetlerken aynı
zamanda idarenin Anayasa’ya uygun hareket etmesini sağlar.
·
Yargı
organı açısından da hukuk sistemindeki en üstün yasa Anayasa’dır.
·
Yargıçlar,
önlerine gelen davalarda yasaları uygularken, uyuşmazlıkları çözerken veya
“Türk Milleti” adına cezalandırma yetkisini kullanırken hep Anayasa’nın çizdiği
çerçeve içinde hareket eder.
·
Devlet
organları dışında tüm özel ve tüzel kişiler de “anayasanın üstünlüğü” ilkesine
saygı göstermek zorundadır.
·
Anayasa’nın
üstünlüğü, Anayasa’nın yasalardan daha zor değiştirileceği anlamına da gelir.
·
Örneğin,
anayasaların bazı maddelerinin değiştirilmesi yasaklanabilir, "Anayasa"da
değişiklik yapılması için yasama organında yasaları değiştirmek için aranan
çoğunluktan daha fazla bir çoğunluk aranabilir veya anayasa değişikliklerinin
yürürlüğe girmesi için halkoylamasına sunulması şartı konabilir.
·
Bütün
bu yöntemler değiştirilme açısından da anayasaların hukuk sistemindeki diğer
kurallardan üstün olmasını sağlar.
·
Temel hak ve özgürlükleri
güvence altına alan "Anayasa"; bireyleri diğer bireylere ve bireyleri
devlete karşı koruyan hukuki bir kalkan işlevi görür.
·
Yaşama
hakkından, düşünce özgürlüğüne; mülkiyet hakkından, çalışma özgürlüğüne insan
onuruna yaraşır bir yaşamın teminatı "Anayasa"dır.
·
Yurttaşların
birer birey olarak içinde yaşadığı toplumu iyi tanıması ve olayları daha iyi
çözümleyebilmesi için bu tür bilgiler ve bakış açıları gerekir.
·
Dost,
arkadaş sohbetlerinde bu böyledir, değildir türü konuşmalarda zaman zaman
ülkede geçerli olan yasaları ve de onların uygulamalarına da bakmak gerekir.
·
Araştırarak,
inceleyerek, okuyarak yapılabilecek olan bilgilendirme insanları daha rahat ve
bilinçli düşünmeye yönlendirir.
·
Dünyanın
yapısallığı içerisinde Türkiye coğrafi ve stratejik olarak çok özel bir yerde
olduğu için her zaman dikkati çekmiştir.
·
Petrol,
kömür ve bor rezervleri yönünden zengin olması nedeniyle Anadolu yarımadası, üzerinde türlü oyunların
döndüğü, çok değerli bir kara parçasıdır.
·
Birçok
güç odakları ve çıkar çevreleri de Türkiye için, Türkiye'nin doğal
zenginlikleri için hesaplar ve planlar yapmışlardır.
·
Bir de
bazı projelerden söz edilir: Örneğin BOP, Büyük Ortadoğu Projesi...
·
Büyük
Ortadoğu Projesi Tevrat’ta geçen, “Arz-ı Mev’ûd” yani “Vadedilmiş topraklar”
inancından esinlenilerek oluşturulmuş bir projedir.
·
Onlara
göre vaat edilen topraklar, iki büyük nehir arasıdır.
·
Hatta
İsrail bayrağına bakarsanız, üstten ve alttan iki mavi çizgi, ortasında da
Siyon Yıldızı yer almaktadır.
·
Bu iki
mavi çizgi; Fırat ve Nil’dir.
·
Bu iki
nehrin doğduğu ve aktığı tüm topraklar üzerinde İsrail, hak iddia etmektedir.
·
E
tabi, bu iki nehirden biri, Türkiye’nin doğusundan başladığına göre…
·
ÇİN’İN
son yıllarda tüm dünyaya yaptığı satışlar gittikce artmaktadır.
·
Sosyalist
bir düzene sahip olan Çin, karın tokluğuna çalıştırdığı vatandaşlarının işlev
potansiyelini maksimum güce çevirmiş, uydurma, taklit, ucuz sermayeli mallarla
dünya pazarını istila etmiş durumdadır.
·
Türkiye’de
elektronik eşyalardan giyeceklere, ilaç ve hatta gıda ürünlerine kadar, hemen
her alanda bu sağlıksız ve ciddi tehdit oluşturabilecek ucuz Çin ürünleri
yoğunluktadır.
·
Oyuncaklardaki
kanserojen maddeler, çocukların sağlığını hiçe sayıyor.
·
Giyeceklerdeki
radyasyonlu boyalar kanser riski taşıyor.
·
Çin
ürünlerin yurda yayılması ile de milli üretim olasılıkları gittikce daralmaktadır.
Onlarla rekabet şansı yok gibi olmuştur.
·
Kendilerince
bazı planları ve teorileri olan diğer ülkeler de her zaman bir girişimde bulunma
durumundadırlar. Örneğin, Ermenistan, Yunanistan, Rusya...
·
Öte
yandan ABD özellikle kendi yakın doğu, orta doğu çıkarları için Türkiye'yi
rahatca kullanmak istemektedir.
"Her an değişebilen ABD politikaları ile Türkiye
dostca bir iş birliği yapmada zorlanmaktadır."
·
Avrupa 2. Dünya Savaşı'ndan yıkıntı halinde çıkmıştı.
·
Yeniden
imarı, gıda ve tarımsal ihtiyaçları için yapılacak çok büyük harcamalara ait
ödemelerin güçlükleri nedeniyle, paralarının satın alma değerlerini yüksek
tutmak zorundaydılar.
·
Dünya liderliğine
soyunan Amerika kendisine düşecek aşırı yükün hafiflemesi için; savaşa
girmeyen, potansiyel kaynaklara sahip ve gelişme çabası içindeki Türkiye'ye
şöyle diyordu:
·
- "Avrupa tarımsal ürünlere ve ham maddeye ihtiyaç
duymaktadır.
·
- Size yapacağımız yardımlar, vereceğimiz krediler karşılığında,
tarımsal üretiminizi ve ihracatınızı arttırabilirsiniz.
·
- Ancak bunun için öncelikle paranızın değerini dolar karşısında
düşürmeniz gerekir.
·
Böylece
batılılar kendi paralarının değerini koruyacaklardır.
·
Türkiye
ise dış dünyaya açılacağını, kalkınacağını, Sovyetler ve Komünizm tehdidine
karşı korunacağını düşünerek sevinmekteydi.
·
ABD bu
çağrının ardından bir de tehdit savurmaktadır:
·
- "Sanayileşme, demir yolları yapımı vb. işlere sakın
karışmayın. Bunları beceremezsiniz, ihtiyacınız olanları bizden veya
fabrikalarını yeniden kuracak olan Avrupa'dan satın alabilirsiniz"
·
"Her ülkenin hedefleri
var. Devletler bu hedeflere doğru yürünmesinde öncülük ediyor. Peki,
Amerika'dan bize ihraç edilen bütün "devleti küçültme",
"özelleştirme", "küreselleşme", "serbest piyasa"
edebiyatına bakarak A.B.D.'nin hedefleri olmadığına, devletinin bu işlere
karışmadığına mı hükmetmeliyiz? (OS)"
·
Suriye
ise bir kargaşa, bir sorunlar yumağı durumuna gelmiştir.
·
Türkiye'nin
Suriye'deki hedefleri ve gerçekleri ise ne yazık ki tam olarak
anlatılamamıştır.
·
Tüm bu
ve benzeri nedenlerden dolayıdır ki Türkiye
kendisini korumak durumundadır.
·
Bu
temel bir görüş ve ilkedir.
·
Bu
nedenle de yasaları kendini koruyacak ve de savunacak düzeyde ve güçde olması
gerekir.
·
Örneğin
madenler konusu her zaman birçok tartışmaya neden olmuştur.
·
"Madenler
yabancılara devredilemez ve satılmaz" kapsamında bir yasa vardı. Şimdi bu
yasa yok!
·
Yer
altı ve yer üstü doğal kaynakları, tarım arazilerini, denizleri ve akarsuları, ormanları
birincil derecede ülke varlığı olarak görürüz.
·
Bunların
korunması ve yabancı güçlerin eline geçmemesi için önlemler alırız.
·
Türkiye
tarihi eserleriyle ve dinler tarihi geçmişiyle de dünyada eşsizdir.
·
Eğer
bu temel esasların uygulanmasında bir eksiklik ya da yetersizlik varsa devlet,
hükmet ve TBMM aracılığı ile yeni koruyucu çerçeveleri bulur, hazırlar ve
uygular.
·
Dünyanın
değişik ülkeleri kendi devletlerine de bu görevi ve yetkiyi vermiştir.
·
Bazı yaşam alanları devlet ve ülke, millet beraberliği
için çok daha önemlidir.
·
Örneğin
eğitim ve savunma "milli" ilkeler ve esaslar çerçevesinde
oluşturulmalı ve yapısallaştırılmalıdır.
·
Devletin
kuruluş amaçlarına ve ilkelerine ana hedeflerine uygun olarak bu tür alanlar
yabancı ellere ve modellere teslim edilemez.
·
Bu
genel görüşlerin uygulamalarda da yerini bulması "çağdaş"
bir refah toplumu olabilmemizde önemli bir etkendir.
·
Bilim
ve teknikde tüm dünya ile alış-veriş yapılabilmesi, özgürce "bilimde",
"endüstride" ve "teknikde" yatırımların yapılabilmesi ile
bir "üretken ülke" modeline
geçilmelidir.
·
Kendi "anadili"ni
ve kültürünü, tarihini bilen, çok iyi bilen yurttaşlar dünyanın gelişmiş
ülkelerinin kullandığı dilleri de en iyi bir biçimde öğreneceklerdir.
·
Ülke
hem kendi içinde hem de dünyanın gelişmiş ülkeleri içerisinde rekabet edebilecek düzeye gelmelidir.
·
Bunun
için de bizlere, tüm bireylere görevler düşmektedir.
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 22.08.2019. K.
---------------------
İncelenen kaynaklar: